Marmara'nın Ro-Ro'suna İDO talip

Dünyanın denizde en fazla yolcu taşıyan şirketi unvanına sahip İDO, başarılı performansına, Marmara’da kamyon ve TIR taşımacılığını da (Ro-Ro )eklemeyi planlıyor. Genel Müdür Paksoy’a göre proje İstanbul trafiğini rahatlatacak.   

Trabzonlu denizci bir ailenin oğlu. İçinde büyümesinin de etkisiyle, denize bakışı tutku derecesinde. Bu tutkusunu çocukluk ve yetişme çağında bırakmayıp üniversite eğitimine de taşımış ve meslek olarak gemi mühendisliğini seçmiş. Kariyerine üniversite hocası sıfatıyla devam ettiği dönemde ise Büyükşehir’de yönetimi devralan Başkan Kadir Topbaş’ın davetiyle kendini İstanbul’un deniz taşımacılığını yönetirken bulmuş. İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) Genel Müdürü Dr. Ahmet Paksoy’dan bahsediyoruz.

4,5 yıldır İstanbul’un deniz trafiğini yöneten ve İDO’yu alanında dünyanın en büyüğü hâline getiren Dr. Paksoy, kısa süre önce, dünya denizcilerinin meslek örgütü konumundaki Dünya Feribot İşletmecileri Birliği (İnterferry)’nin de yönetim kurulu başkanlığına seçildi. Gemi inşacılarından armatörlere, feribot işletmecilerinden deniz taşımacılarına ve sektörü besleyen finans kuruluşlarına kadar denizcilik alanında geniş bir kesimi temsil eden ve 25 ülkeden 210 üyesi bulunan İnterferry, 2009 genel kurul toplantısını da ekim ayında İstanbul’da gerçekleştirecek.

Ahmet Paksoy’a göre İnterferry başkanlığının Türkiye’ye geçmesi, Türk denizciliğine büyük katkı sağlayacak. İDO’yu artık dünyanın bütün denizcileri tanıyor. İDO’yu tanımak, İstanbul’u ve Türkiye’yi tanımak anlamına geliyor. Genel kurulun burada yapılması, dünyanın en önemli gemici şirketleri ve pazar arayan yabancı firmaları Türk denizcilerinin ayağına getirmek demek. Yerli tersaneler yabancı yatırımcılarla görüşme imkânı bulacak. Sektörün sorunları konuşulacak.

İDO, MARMARA DENİZİ’Nİ KEŞFETTİ!

Aslında neresinden bakarsanız bakın İDO’nun son 5 yıllık performansı, İstanbul gibi dünyanın sayılı metropollerinden birinde deniz taşımacılığı alanında neler yapılabileceği ve bunun insanların hayatını ne derece kolaylaştırabileceğinin en güzel göstergesi. Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen yıllardır denizi unutmuş bir ülke olan Türkiye’de halk artık İDO’nun hatları, seferleri, iskeleleri ve vapurları ile konforlu, hızlı ve ekonomik ulaşımın keyfini sürüyor. Eskiden otobüsle 4 saatte ulaşılan Bursa, İDO’nun seferleri ile 1,5 saatlik bir mesafeye indi. Aynı şekilde karayoluyla İstanbul’dan ancak 6 saatte gidilebilen Bandırma’ya İDO ile 2 saatte ulaşmak mümkün. Bir süre önce şehir hatları vapurları ve Eskihisar-Topçular arasındaki arabalı vapurların da işletmesini alan İDO, artık Marmara Denizi’ni en verimli ve fonksiyonel şekilde kullanarak insanların hayatını kolaylaştırdığı gibi İstanbul trafiğini de rahatlatıyor.

Şirketin yeni hedefi ise Marmara Denizi’nde Ro-Ro, yani yük kamyonu taşımacılığı. Gittikçe kalabalıklaşan ve tıkanan İstanbul trafiğini daha da içinden çıkılmaz hâle getiren yük kamyonları, İDO’nun yeni seferleri ve uygun noktalarda inşa edeceği iskelelerle İstanbul trafiğine hiç girmeden fabrikalara ulaşabilecek. Bu proje, hem ülkenin lojistik hem de İstanbul’un trafik ihtiyacı açısından büyük öneme sahip. Genel Müdür Paksoy, “Şimdi sırada Ro-Ro var. Marmara’da ulaşım sorunu açısından bunu yapmak durumundayız. Kent içi ulaşıma büyük katkı sağlayacak ve İstanbul trafiğini rahatlatacak. Kamyonlar denizden taşınacak ve İstanbul trafiğine hiç girmeyecek. Şu anda küçük şirketler bu işi yapıyor; eski ve sorunlu gemilerle yapılıyor. Biz burada yeni gemiler ve yeni iskelelerle alternatif bir şirket olacağız.” diyor.

Avrupa yakası, İstanbul nüfusunun yüzde 70’e yakınını barındırdığı gibi aynı zamanda şehrin lojistik merkezi. Bu da taşıma ve ulaşım demek. Her gün Anadolu’dan gelen binlerce kamyon ikinci köprüyü kullanarak Avrupa yakasına geçiyor. Bütün bu kamyonların gemi ile Avrupa yakasına, fabrikalar bölgesine geçirildiği düşünülürse, bunun İstanbul için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Paksoy, Ro-Ro işinde oldukça iddialı: “Şehrin 50 yılını planlayarak bunu yapıyoruz. İyi bir iş olsun istiyoruz. Biz 5 yıldızlı bir Ro-Ro kurmak istiyoruz. Dünyanın en iyi gemilerini getireceğiz. Konforu da olacak. Şoför aracını bıraktığı zaman duşunu alıp yemek yiyecek ve dinlenebilecek.”

YENİ HAT AÇILMAYACAK

Son 5 yılda Marmara Denizi’nde birçok alternatif hattı devreye sokan İDO’nun kısa vadede yeni hat açma planı yok. Çanakkale, İzmir, Antalya hatta Artvin için bile talep aldıklarını ancak yeni hat açmadan önce bunun şirket için ne kadar kârlı ve verimli, müşteriler için de hem zaman hem de fiyatlar açısından ne kadar ekonomik olduğuna baktıklarını belirten Paksoy, kâr etmeyen işletmenin hizmet üretemeyeceğini söylüyor. Bu sebeple yeni hatların hesabının iyi yapılmasının şart olduğunu vurguluyor.

Örnek olarak da Bursa seferlerini veriyor. Bursa şu anda İDO’nun en verimli ve talep gören hatlarından. Feribot ulaşımının ekonomik olması ve yolcuya zaman avantajı vermesi önemli. Bursa seferleri de bu özelliğe fazlasıyla sahip. Genç genel müdür, İDO’dan yeni hat isteyen müşterilerden ilginç mesajlar da almış. Çok ilgisini çeken bir tanesini bizimle paylaşıyor: “Bir müşterimiz İzmir’e sefer istedi. Bunun hem zaman hem de maliyet açısından ekonomik olmadığını anlattım. Bana, ‘Canım gemi ne kadar yakacak ki? Çanakkale’yi geçince boşa alırsın, o İzmir’e ulaşır zaten.’ demez mi!”

Paksoy’a göre Türkiye’de sadece Marmara içinde değil, Ege, Karadeniz ve Akdeniz’de de gemi taşımacılığı olmalı ancak burada özel sektörün devreye girmesi gerekiyor. İDO’nun Ege ve Karadeniz illerine sefer düzenlemesi çok zor olsa da, özel sektör kruvazör gemiler aracılığı ile bunu yapabilir. Hâlen yaz aylarında Ege adalarına düzenlenen turistik seferlere ek olarak Ege ve Karadeniz illeri için de benzer programlar gündeme gelebilir. Paksoy bu tip seferlere ciddi ilgi olacağını düşünüyor. Sonuçta bu mesele bir ülkenin kalkınması ve turizme bakışıyla da doğru orantılı.

Aslında adı her ne kadar İstanbul Deniz Otobüsleri de olsa, Paksoy İDO’nun açılımını artık İstanbul Deniz Organizasyonu diye yapıyor. Çünkü Marmara Bölgesi ve İstanbul’daki deniz ulaşımı şirket sayesinde tamamen entegre hâle geldi. Şehir Hatları da kısa süre önce İDO’ya bağlandı. İDO her gün Harem- Sirkeci hattında günde 25 bin araç ve 300 bin yolcu taşıyor. Deniz ulaşımı adına her türlü ihtiyaca cevap vermek için İDO aralıksız çalışıyor.

Son olarak dünyada bir ilk uygulama olarak ‘deniz taksi’ hizmete sunuldu. Denizde tam bir taksi hizmeti veren bu uygulamaya büyük talep var. Bu sebeple hâlen 6 olan deniz taksi adedi, 2009’da 25’e çıkarılacak. Şirket şu anda gelen her dört çağrıdan sadece birine cevap verebiliyor. Özellikle acil vakalarda deniz taksi büyük önem taşıyor. Paksoy, bu uygulamanın Dubaili yatırımcıların büyük ilgisini çektiğini ve şimdi İDO’nun deniz taksi modelinin Dubai’de faaliyete gireceğini söylüyor.

İDO’nun İstanbul deniz trafiğini tam entegre hâle getirmesi aslında Boğazlar’daki güvenlik açısından da çok önemli. Her gün yabancı bandıralı binlerce gemi burayı kullanıyor. Bu trafiğin içine bir de şehir hatları giriyor. Paksoy bu sebeple İDO’nun deniz ulaşımını ciddiyetle yürütmesinin büyük önemi olduğunu belirterek, yenilenen iletişim ağı sayesinde Boğazlar’ın eskisine göre çok daha güvenli hâle geldiğini vurguluyor: “Denizcilik kurallar manzumesidir, çalıştıracağımız adamların özellikleri bile bellidir. Boğazlar’ı kullanan bütün gemiler artık burada takip altında. Elbette her zaman tehlike var ama gerekli tedbirler alınıyor. Boğazlar 24 saat gözetim altında tutuluyor.”

Peki, bu kadar büyük bir organizasyona dönüşen İDO hatlarını Genel Müdür Paksoy ne kadar kullanıyor? O bu soruya doğrudan cevap vermek yerine, herhangi bir iskeledeki çalışanlara, memurlara bunu sormamızı istiyor. Buna rağmen söylemeden de geçemiyor: “Ölçemediğin şeyi yönetemezsin. Ancak gördüklerinizi kontrol edebilirsiniz. İletişim ve müşteriyle ilişki, işin başarısı açısından çok önemlidir. Burada tamamen müşteri odaklı bir yönetim anlayışı vardır.”

 

Editör: TE Bilişim