Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetlerinde İdare Oyuna Gelmedi

Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetlerinde 2018 yılı sonunda gerçekleşen genel idari düzenleyici ve birel işlemler ile oluşan yeniden yapılanma sonrası yargıya akseden süreç devam ediyor. 

Gelinen son aşamada Denizcilik Genel Müdürlüğü, yürütmesi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından durdurulan Yönetmeliğe dayanarak vermiş olduğu yetkilendirmeleri askıya aldı (yürütmesini durdurdu) ve bahse konu kılavuzluk ve römorkörcülük kuruluşlarında herhangi bir değişikliğe gitmeden, deniz ticaretinin sürekliliği ve devamlılığında bulunan üstün kamu yararı gereğince görevlendirme yaptı. Anlaşılan, görevlendirmeler Danıştay’da halen devam eden dava kesin olarak sonuçlanana kadar ve sonuca göre yeni düzenleme ihtiyacı doğup doğmayacağı belli olup bu durum doğarsa düzenleme ile yeni yetkilendirmeler yapılıncaya kadar geçerli olacak. 

Danıştay Onuncu Dairesi Yürütmenin Durdurulması Talebini Gerekçeli Olarak Reddetmişti

8 Ocak 2020 tarihli “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik”in iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle, Medmarine A.Ş. ve Deniz Pilot Kaptanlar Derneği tarafından Danıştay’da açılan davaya bakan Danıştay Onuncu Dairesi, yürütmeyi durdurma talebini bilinen Danıştay uygulamaları dışında, “gerekçeli” olarak aldığı kararla en kuvvetli şekilde reddetmişti.

Sonrasında yapılan itirazı inceleyen Danıştay İDDK, yürütmeyi durdurma kararının “reddinin kaldırılmasına” ve Yönetmeliğin ise yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Bunun üzerine İdare, yargı kararının uygulanması için kendisine tanınan 30 günlük süre içerisinde yapılması gereken askıya alma ve görevlendirme işlemlerini önceki gün yaptı.

Kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatlarına Yönetmelik uyarınca yapılmış olan yetkilendirmeleri dava sonuçlanıncaya kadar askıya alan İdare, bunun yerine aynı kuruluşları deniz taşımacılığının sürdürülmesini gerekli kılan yüksek kamu menfaatinin zarar görmemesi için geçici görevlendirme ile yine aynı görev yerlerinde yetkilendirdi. 

İdare bu işlemleri ile bir süredir bilinen belli bir kesimce maksatlı yayın yapan yazılı medyanın algı çalışmalarına ve üzerinde baskı oluşturma amaçlı yönlendirme gayretlerine taviz vermeyerek hizmetlerin sürdürülebilirliği ve hukuk güvenliği bakımından örnek bir uygulamaya imza atmış oldu. 

Danıştay Onuncu Dairesi Davayı Esastan Görecek

Denizhaber’in görüşüne başvurduğu hukukçulardan edindiği bilgilere göre, dava süreci bundan sonra Danıştay Onuncu Dairesinde davanın esastan görülmesi ile devam edecek. Davayı yürüten mahkeme olan Danıştay Onuncu Dairesi, “Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali” talepli davada, yürütmenin durdurulması istemini daha önce reddetmişti. Aynı daire bu kez iptal talebini görüşüp karara bağlayacak. 

Danıştay Onuncu Dairesi, daha önce benzer şekilde yürütmenin durdurulması talebini reddettiği 2018 tarihli önceki Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri hakkındaki mülga 2018 Yönetmeliğinin iptal edilmesi talebini de yakın zamanda reddetmişti. O yönetmelik ile ilgili Danıştay’daki hukuki süreç de birebir benzerlik göstermişti. İDDK yine şimdi olduğu gibi Onuncu Dairenin kararına uymayarak yürütmeyi durdurmuş, ama devamında esastan görüşülen dava neticesinde Onuncu Daire ilk kararında direnerek iptal taleplerini reddetmişti. 

Dolayısıyla, 08.01.2020 tarihli yeni Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptaline yönelik Medmarine A.Ş. ve Deniz Pilot Kaptanlar Derneği tarafından açılan son davada da, Onuncu Daire tarafından “Yürütmenin Durdurulmasının Reddi” kararı her ne kadar İDDK tarafından kaldırılmış olsa da, bu konuda  gerekçeli bir şekilde daha önce YD red kararı vermiş olan Onuncu Dairenin iptal istemini de reddetmesi ve Yönetmeliğin bu kararla birlikte yeniden yürürlüğe girmesinin en kuvvetli olasılık olduğu değerlendiriliyor. 

Deniz Pilot Kaptanlar Derneği kimdir?

Danıştay’daki davayı açanlardan biri olan Deniz Pilot Kaptanlar Derneği, sektörde daha çok İzmit Körfezinde ve İskenderun Körfezinde römorkörcülük hizmetlerini 2018 yılına kadar veren şirket çalışanları tarafından kurulan bir dernek olarak biliniyor. Derneğin internet üzerinden ulaşılabilen bir web sitesi bulunmuyor. Türkiye’deki kılavuz kaptanlar Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği çatısı altında toplanırken, Deniz Pilot Kaptanlar Derneği kurucularının hangi kılavuz kaptanlar olduğu, yönetim kurulunun kimlerden oluştuğu ve üyelerinin kimler olduğu hakkında bir bilgiye ulaşılamadı. Derneğin bugüne kadar yaptığı herhangi bir mesleki faaliyeti de sektör içerisinde bilinmiyor. Davacı derneğin üye sayısı ve gelirleri dikkate alındığında Türkiye’nin en değerli ve en pahalı hukukçuları arasında sayılan akademisyen avukatlara nasıl müvekkil olabildiği de yine sektörde merak edilen hususlar arasında. 

Süreç nasıl gelişti?

Bilindiği üzere, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türkiye’deki Boğazlarda ve Limanlarda ve Körfezlerde ve diğer yoğun trafiğe sahip deniz alanlarında gerekli görülen yerlerde kılavuzluk hizmetlerini vermesi için kamu kuruluşları ve özel kuruluşlarla ilgili düzenleyici kuruluş, “İdare” niteliğindedir. 

Türkiye’de kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri 2004-2005 yılları arasında bir yıldan fazla  yasal zemini olmaksızın geçen süreç hariç tutulursa  1993- 2019 yılları arasında Makam Olurları ve alınan taahhütnameler çerçevesinde (Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar geçici olmak üzere) yaklaşık 20 yıl yönetmelik düzeyinde bir düzenleyici işlem olmadan verilmişti. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra tüm bakanlıkların kuruluş ve görevleri hakkında kanunlar iptal edilerek 15 Temmuz 2018 Tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bakanlıklar yeniden kurulmuş ve görev ve yetkileri belirlenmiştir. Bu Kararname ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın da kuruluş, görev ve yetkileri belirlenmişti.   

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, esas olarak 1 No. Lu Kararname’ye dayanarak ve ilgili diğer Kanunlar dahil mevzu hukuk hükümlerine dayanarak Yönetmelikler çıkarmaktadır. Bu meyanda 31.12.2018 Tarihinde “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’ni yayınlamıştı.   
2018     Yılı sonunda yürürlüğe giren Mülga Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliğinin Danıştay İDDK tarafından oy çokluğuyla yürütülmesi durdurulmuştu ve bu yönetmelik ve 08 Ocak 2020 tarihinde İdare tarafından yürürlükten kaldırılmıştı. 

Mülga 2018 Yönetmeliği’ne Danıştay Onuncu Dairesince verilen Yürütmenin Durdurulması Talebinin Reddine ilişkin karara İDDK nezdinde itiraz edilmesi üzerine verilen İDDK Kararında, 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Yönetmeliğin hukuki dayanağı olamayacağı, Konunun yönetmelikle değil yasa ile düzenlenmesi gerektiği, hususları gerekçe olarak gösterilmişti.

Bu Danıştay İDDK Kararının İdare’ye tebliğ edilmesinden 2 ay 10 gün önce, İdare bahse konu yönetmeliği zaten yürürlükten kaldırmış ve Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik 08 Ocak 2020 tarihli yeni Yönetmelik yürürlüğe girmişti.  
Yürürlüğü durdurulan Yönetmeliğin dayanağı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bel kemiği olan “1 No. lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”dir.  Danıştay İDDK, bu Kararname’ye dayandırılarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın “Tüm konularda Yönetmelik yapma yetkisine haiz olmadığı”  görüşündedir. 

2018 yönetmeliğinin Yürütmesinin Durdurulması üzerine, Bakanlık, dava henüz sonuçlanmadan, devlet kurumları arasında çatışma olmaması için bahse konu Yönetmeliği bazı tashihler ile 8 Ocak 2020 tarihinde yeniden yayınlayarak eski Yönetmeliği yürürlükten kaldırmıştır.   Ancak dava görülmeye devam etmiş, Danıştay Onuncu Dairesi, yakın zamanda almış olduğu karar ile iptal istemini reddetmiştir. Bir başka deyişle, Danıştay Onuncu Dairesi, İDDK tarafından ortaya konulan hukuki gerekçeyi kabul etmemiştir. 

2020 Yönetmeliğinin çıkartılması ile birlikte, 2018 Yönetmeliği  uyarınca teşkilatlara verilmiş olan yetkilendirmeler iptal edilerek bu yetkilendirmeler,  yeni Yönetmelik uyarınca yeniden yapılmıştır.

Ancak 2018 Yönetmeliği ile ilgili dava henüz sonuçlanmadan, bu kez, 2020 Yönetmeliği aleyhinde “Yürütmenin durdurulması ve iptal” istemi ile Danıştay’da dava açılmıştır. 

 Danıştay Onuncu Dairesi, davada öncelikle yürütmenin durdurulması talebini incelemiş ve yürütmenin durdurulmasını reddetmiştir. Bu red kararını çok kuvvetli bir şekilde ortaya koymak için ise genellikle tercih edilen yolun aksine gerekçeli karar olarak yazıya dökmüştür. 

Sanki tarih bir kez daha tekerrür eder gibi, bu kez yine itiraz edilmiş ve Danıştay İDDK bir kez daha aynı konuda yürütmenin durdurulmasının reddi kararına yapılan itirazı değerlendirerek red kararını kaldırmış ve yürütmeyi durdurmuştur. 

“İDDK Kararı Siyasi bir karardır” iddiası

Danıştay İDDK’nın 2020/476 ve 2020/513 kararlarıyla yürütmesini durduğu Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’in hukuki dayanaklarından biri 618 sayılı Limanlar Kanunu’dur. Kılavuzluk ve römorkörcülüğü geniş bir şekilde tanımlayan ve yasa koyucunun bu konudaki iradesini ortaya koyan 16/07/2008 tarihli ve 5790 sayılı Kanunla değişik 618 sayılı Limanlar Kanunu’nun 2’nci maddesinde “Türkiye limanlarına girip çıkan bütün gemiler ve deniz araçları bu Kanun hükümlerine tabidirler. Limanların sınırları ile kamu limanlarının yetki alanlarını belirleyen deniz koordinatları, limanlara gelen gemilerin ve gemi dışında kalan her türlü deniz aracının liman içinde seyir, demirleme, rıhtım ve iskelelere yanaşma, şamandıralara bağlama ve buralardan ayrılmalarında uyulacak kurallar ile ticaret eşyası, patlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli maddelerin boşaltma ve yükleme yöntemini, yer ve zamanlarını, gemilerin limanda kalabilecekleri süreleri, çevre kirliliğinin önlenmesi ile limanda düzen ve disiplinin sağlanmasına ilişkin diğer hususlar Denizcilik Müsteşarlığınca çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir” hükmü yer almaktadır.

Bu konuda Denizhaber’in ulaştığı idari yargı alanında uzman hukukçular, “yargı kararlarını tartışmak arzu edilen bir durum olmamakla birlikte Danıştay İDDK nın Anayasa Mahkemesinin yerine geçerek ve Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları ile de çatışır şekilde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Yönetmeliğin hukuki dayanağı olamayacağını ifade etmiştir. Bunun karar mercii kuşkusuz Anayasa mahkemesi olmalıydı” şeklinde görüş bildirdiler. 

Hukukçulara göre, “Danıştay İDDK, Davacının da talepleri istikametinde bu konunun Yönetmelikle değil yasa ile düzenlenebileceği vurgusunu yapmıştır ancak, Yönetmeliğin yasal ve en önemli dayanaklarından birisi olan Limanlar Kanunu’nun 2008 Yılında değişen 2. Maddesi hükmünü görmezden gelmiştir”. Bu görüşe göre Yönetmeliğin tek dayanağı 1 No. Lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi değildir, Limanlar Kanunu da dayanaklar arasında gösterilmiştir, ancak Danıştay Onuncu Dairesi Limanlar Kanunu’nu dayanak olarak yeterli kabul ederken Danıştay İDDK’nın bunu görmezden gelmesi “Cumhurbaşkanı Kararnamelerinin yetersizliğini vurgulamaya yönelik, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi aleyhine bir siyasi amaç güdüldüğü” şeklinde yorumlanıyor. 

Editör: TE Bilişim