Deniz Emniyet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Cahit İstikbal, TV 100 ekranlarında Oğuz Haksever'in Boğazlar, kılavuz kaptanlık mesleği ve kılavuzluk hizmetlerine ilişkin sorularını yanıtladı.

‘’Boğazlar 40 yıldır kılavuz kaptanlara emanet’’

Dünyanın en stratejik su yollarından biri olarak kabul edilen İstanbul Boğazı'nda 1979 yılında yaşanan çok büyük bir kaza sonrası Türkiye'nin aldığı önlemler neticesinde 40 yıl önce, 1982 yılında Türk limanlarına uğrayacak gemilere kılavuz kaptan alma zorunluluğu getirildiğinin altını çizen Oğuz Haksever, bu şartın Boğazlar, özellikle de İstanbul Boğazı için çok önemli olduğunu hatırlatarak Deniz Emniyet Derneği Başkanı Kaptan Cahit İstikbal'e merak edilen soruları yöneltti.

‘’Uğraklı geçiş yapan gemilere kılavuz kaptan alma zorunluluğu uygulanıyor’’

Boğazlardan geçen her geminin kılavuz kaptan almaması hakkındaki soruları cevaplayan Kaptan Cahit İstikbal; ''Boğazlardan geçiş yaparken Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca geçiş serbestisi ve 2. maddesi uyarınca da biliyorsunuz kılavuzluk ve römorkörcülük isteğe bağlıdır. Ancak bu uğraksız geçiş yapan gemiler için geçerli bir kuraldır. Uğraksız geçiş yapan gemilerin oranı da yaklaşık yüzde 60'tır. Geriye kalıyor yüzde 40. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz bu yüzde 40'a kılavuz kaptan alma zorunluluğu koyma hakkına sahibiz. Bu gemiler uğraklı geçiş yaptıkları için Montrö’ye tabi değiller. Dolayısıyla bu gemilere zorunluluk koyduk. Uğraksız geçiş yapan gemilerin yüzde 90'ların üzerindeki büyük bir çoğunluğu kılavuz kaptan alıyor.’’ dedi.

‘’Geminin emniyetli geçişi koordinasyon ve eş güdümlü çalışmayla sağlanıyor’’

Oğuzhan Haksever’in gemi geçiş düzeni ve radar gözetim sisteminin beklentileri karşılayıp karşılamadığı hakkındaki sorusunu değerlendiren Kaptan İstikbal; ‘’Tabii ki bu sistem çok etkili oldu. Bu sistem 2003 yılında tam olarak devreye girdi. Tabii ki bu kılavuz kaptanlara karadan da yardım sağlıyor. Bizim kılavuz kaptanlık mesleği bilgiye ve tecrübeye dayalı bir meslek. Dolayısıyla biz güncel bilgiyi bu gemi takip etme hizmetleri merkezinden alıyoruz. Bize yardımcı oluyor. Biz de onların yardımıyla geminin üzerinde bizzat hizmet veren kılavuz kaptanlar olarak manevra bilgimizi de eklediğimizde, boğazlarda geminin emniyetli geçişi koordinasyon ve eş güdümlü çalışmayla sağlanıyor.’’ ifadelerini kullandı.

‘’Kılavuz kaptanlık kamu yararına hizmet veren bir meslektir’’

Kılavuzluk hizmetlerinin Türkiye için ekonomik değeri hakkında konuşan Kaptan Cahit İstikbal; ‘’Bu hizmetin gerçek müşterisi aslında gemi değil ilgili kıyı devletinin kamu yararıdır. Yani kılavuz kaptanlık kamu yararına hizmet veren bir meslektir. Bir devletin egemenlik alanı olan sular, zararsız geçiş hakkı olduğu için karasuları, kamu egemenliğinin olduğu sular, iç sular ve limanlardır. Bu sularda devlet kendi deniz çevresini korumak için böyle bir önlem almakta ve dünya devletleri bu amaçla kılavuzluk hizmetini zorunlu tutar. Çünkü deniz kazası, gemiler bir defada petrol gibi çok büyük miktarda yükler taşıdıkları için deniz çevresine büyük zararlar verebilir ve hatta İstanbul boğazını düşünürsek, İstanbul’un tarihi dokusunu bile ortadan kaldırabilecek bir kaza gerçekleşebilir. Açıkçası bu kazalar olmasın diye kılavuz kaptanlar az önce gösterdiğiniz o çarmıhtan gemiye çıkıyorlar ve bu çarmıh kazalarında da 2006 yılından bu yana 2 değerli meslek taşımızı, Fahrettin Aksu ve Lütfü Berk'i kaybettik. Onları da rahmetle anıyorum. Ondan sonra da çeşitli kazalarda yaralanmalar oldu. Bunu şunun için söylüyorum; yaptığımız aynı zamanda riskli de bir meslek. Gemiye çıkmak, küçük motorla gemiye transfer olmak, dalgalı denizlerde çarmıha geçip yukarı tırmanmak ve oradan inmek ki o çarmıh da bazen 8-9 metreye kadar yüksekliği olabilen bir çarmıh, her ne kadar gemiye çıkınca zor bir görev bizi bekliyor olsa da kılavuz kaptan aslında gemiye çıkarken bile testten geçiyor. Bu nedenle fiziksel anlamda fit olmanız lazım.

‘’Gerçek müşteri deniz ve deniz çevremizin emniyeti ve temizliğidir’’

Diğer yandan soruyu cevaplayacak olursam; devlet tabii kılavuzluk hizmetlerinden hazineye bir pay aktarıyor. Bunun yanında Türk boğazlarında da devlet bu hizmeti verdiği için kılavuz kaptanlığından alınan ücretler doğrudan döviz olarak devlete gidiyor. Nedir bu hizmetlerin toplam Türkiye’ye değeri, ben 300-400 milyon dolar civarında olacağını düşünüyorum ancak bu kaba taslak bir rakam. Kılavuzluk teşkilatları bunun cevabını verebilirler. Ancak kılavuz hizmetlerini ticari yanıyla çok gündeme getirmek istemiyoruz, gerçek müşteri dediğim gibi kamu ve kamu yararı, deniz ve deniz çevremizin emniyeti ve temizliğidir. İnsanlarımızın güvende olmasıdır. İstanbul Boğazı çevresinde 20 milyona yakın insan yaşıyor. İzmit körfezi ve diğer limanlarımız da aynı şekilde. Buralarda hiçbirimiz bir kaza olmasını istemiyoruz. Denizde kazalar yüzde 85-90 oranında insan hatalarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla insan hatasını gemide en aza indirmek üzere, mevcut koşulları iyi bilen, derinlikleri ve akıntıları bilen, gemilerin belirli bölgede nasıl tepki verebileceğini nasıl manevra yapması gerektiğini bilen kılavuz kaptanlar günde 24 saat haftanın her günü görev yapıyorlar. Ben de 12 yıl boyunca Londra merkezli Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Birliği başkan yardımcılığı görevini yürüttüm, Türk Kılavuz Kaptanlar derneği başkanlığı yaptım, hala da İstanbul Limanı Baş Kılavuzu olarak, bizzat kılavuz kaptan olarak görev yapıyorum.’’ dedi.

‘’Karadeniz’in bir köşesine mendil atsanız döner dolaşır boğazdan geçer’’

Boğazdan geçişin zorlukları hakkında konuşan Kaptan İstikbal; ‘’Şimdi de biliyorsunuz Ukrayna’dan mayınlar geldi. Karadeniz’in herhangi bir köşesine mendil atsanız o döner dolaşır, boğazdan geçer. Çünkü Karadeniz’i nehirler dolduruyor ve bu suyun hepsi buharlaşmayla gidemiyor. Dolayısıyla bu su dünya denizlerine boşalmak üzere İstanbul Boğazı ve sonrasında Çanakkale Boğazı’na akıyor. Bu nedenle akıntısı çok kuvvetlidir. 3-4 deniz mili ve bazı zamanlar 6-7 deniz miline kadar çıkıyor. Bu dönüşlerde de girdaplar oluşturur. Yeniköy dönüşünde olduğu gibi ters akıntılar oluşturur. Yeniköy dönüşünde geminin baş tarafı yukarı akan akıntıya kapılır kıç tarafı da yukarıdan gelen akıntıya kapılırsa gemiyi fırıldak gibi çevirebilir. Gemi de şanslıysa en iyi ihtimalle yalıların önünde karaya oturur. Dolayısıyla böyle bir sıkıntı var. Kılavuz kaptanlar bu akıntıları biliyor ve girdaplara yakalanmamak için dümeni nerede, ne zaman, kaç derece basmak gerektiğini biliyor ve en iyi şekilde gerçekleştiriliyorlar.

Editör: TE Bilişim