Kanal İstanbul yapılırsa Marmara Denizi ölür

Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesi ile ilişkisi, finansal tablosu, İstanbul Boğazı’ndaki gemi geçişine olacak etkisi çokça tartışıldı. Ancak Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayacak su yolunun hem denizlere olası etkileri hem de şehirde yaratacağı meteorolojik değişikler büyük ölçüde gölgede kalmış gibi. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’nde görev yaptığı dönemlerde İstanbul Boğazı’nda birçok araştırma gerçekleştirmiş, Karadeniz’de birçok araştırma projesi yönetmiş olan Eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cemal Saydam, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporunun kendisinden beklenen bilimsellik düzeyinin uzağında kaldığı iddiasında.

Prof. Saydam: ‘‘Marmara astımlı doğan çocuk, Kanal İstanbul ÇED raporu hilkat garibesi’’

VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Saydam, ‘‘Bu rapor deniz bilimi açısından bir felaket. Rapor hazırlanırken bir tane deniz bilimciden görüş alınmamış. O yüzden de denizin d’si yok. O kadar hilkat garibesi. Bu raporu hazırlayanlar ya deniz biliminden hiç anlamıyor. Anlıyorlarsa daha da felaket. Bakın benim Marmara’da 15 sene ömrüm geçti. Ben Boğaz’ın altını al bayrak kırmızı rengine boyayan ekibin ya başıydım ya üyesiydim. Daha sonra Tübitak başkan yardımcılığı yaptım. Deniz araştırma koordinatörlüğü yaptım. Benim bilgim dışında buralarda yapılan bir çalışma yok. Marmara’yı astımlı doğan çocuk olarak tarif ederim. Bu çocuk, doğuştan oksijen eksikliği çekiyor’’ dedi.

‘‘Kanal İstanbul yapılırsa Marmara Denizi, çürük yumurta gibi kokar’’

Profesör Saydam’a göre, suyu bol oksijen içeren Akdeniz ile az oksijenli Karadeniz’in ‘astımlı çocuğu’ olan Marmara Denizi, eğer Kanal İstanbul yapılırsa zamanla ölecek.

‘‘Kanal İstanbul gündeme geldiğinde, bunu havuz problemi olarak düşünün demiştim. Karadeniz bir havuz, üç dört deniz dolduruyor bir musluk boşaltıyor. Sen gelen suyun debisini arttırmadan bir musluk daha takıyorsun sonra ne olur diye soruyorsun. ÇED raporundan aldığım rakam ki havuz problemini doğruluyor. Marmara’ya Karadeniz’den 21 kilometreküp daha fazla su gelecek. 21 kilometreküpün yüzde 10’u organik yük olsa 2 kilometreküp organik yük Marmara’ya gelecek demektir. Marmara hali hazırda İstanbul’un 2,2 kilometre küpüyle atıklar veriliyor ve onunla baş edemiyor. Onunla baş edemediği için oksijen eksikliği çekiyor. Sen 2,2 kilometreküple baş edemeyen sisteme, 2 kilometreküp ilave yük getiriyorsun. Adama (Marmara Denizi) da diyorsun ki bunu temizle, o da diyor ki temizleyemem ölürüm. Öldükten sonra ne olur? Organik yük parçalanınca oksijen bulursa onu kullanır, onu bulamazsa sülfatı kullanır hidrojen sülfür olur. Bunun toplumdaki adı, çürük yumurta kokusu.”

‘‘Kanal İstanbul yapılırsa balığı unutun’’

Peki ya son yıllarda lüfer, palamut ve hamsi stoklarında büyük daralma olan Marmara Denizi’nde balıkçılık, Kanal İstanbul sonrası nasıl etkilenebilir? Prof. Saydam, İstanbul Boğazı’na alternatif olmak için yapılması planlanan hükümetin hesaplarıyla 75 milyar liraya mal olacak yeni su yolunun balıkçılığa da çok olumsuz etkileri olacağı görüşünde.

Deniz bilimleri uzmanı, ‘‘Balığı unutun, insan olarak Everest’in tepesinde yaşamayı ne kadar beceriyorsanız, balıklar da Marmara Denizi’nde de yaşamayı o kadar becerir, bu kadar kesin. Gelecek nesiller balığın nasıl olduğunu unutacak. Marmara Denizi’nde balıktan bahsedilemez’’ dedi.

Prof. Kadıoğlu: ‘‘Kanal İstanbul kent ısı adasını yarım derece arttırabilir’’

Kanal İstanbul’la ilgili bir başka eleştiri meteorolog Mikdat Kadıoğlu’ndan geliyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Bölümü öğretim üyesi, tıpkı Prof. Saydam gibi ÇED raporunun kendi alanında yetersiz kaldığını söylüyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Kadıoğlu, ‘‘Kanal İstanbul bölgenin makro iklimini değiştiremez. Çok ince bir dar bir su yolu. Bunun etrafına yapılacak binalar, şehirler. 1 milyonu bulacak deniyor. İstanbul’da kent ısı adasını en az yarım derece arttırabilir. Bu büyük bir problem. Batıdan gelen soğuk hava, sise neden oluyor. Bu sis tabii havalimanında görüşü etkileyecek. Geçen gemiler, batıdan gelen rüzgarlarla bölgede halk sağlığı ve hava kirliliği problemi yaratacaktır. Tarihi eserleri etkilemesiyle beraber kirleticilerle erken ölümler, kanser türlerinin artması beklenir. Bunlar ÇED raporlarında ele alınmamış, unutulmuş şeyler’’ dedi.

Kanal İstanbul’un Karadeniz’e yakın kısımlarıyla geçtiğimiz yıl faaliyete geçen kentin üçüncü havalimanı olan İstanbul Havalimanı’nın çok yakın olduğunu ifade eden Prof. Kadıoğlu, hem kanal üzerine yapılacak yüksek köprülerin hem de kanalın aydınlatmasının havalimanında iniş kalkış yapan uçaklar için risk taşıyacağını da dile getiriyor.

Editör: TE Bilişim