İklim değişikliği Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

Bu soruyu WWF Türkiye'den Dr. Sedat Kalem yanıtlıyor:

Küresel iklim değişikliği, sanayi devriminin ardından insanoğlunun atmosfere saldığı karbondioksit, metan, ozon, azotoksit ve nitrojen oksit gibi gazların çok hızlı şekilde artması sonucu meydana gelen sera etkisi ile yeryüzü ısısının normalin üstünde artmasının bir sonucudur.

Atmosferdeki karbon dioksit ve diğer sera gazlarının ulaştığı birikim düzeyi, sanayi devriminden bu yana hızla yükselmiştir. Atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artmasına en başta fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve diğer insan etkinlikleri yol açmış; ekonomik büyümeyle nüfus artışı bu süreci daha da hızlandırmıştır.

Günümüzde, gezegenimizin doğal kaynaklarını kendini yenileyebileceği hızdan daha hızlı bir şekilde kullanmaktayız. Sera gazlarının atmosferdeki seviyesi, doğanın kabul edebileceğinin 1000 katı daha hızlı artmaktadır. 1961’den bu yana gezegenimize etkimiz üç katına ulaşmış durumdadır. İnsanoğlunun olumsuz etkisi dünya kaynaklarının kendini yenileyebileceği etkiden %25 daha hızlıdır.

Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissedilmektedir. Kutuplardaki buzullar erimekte, deniz suyu seviyesi yükselmekte ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları yaşanmaktadır. Sıcaklığın artmasıyla buzulların erimesi nedeniyle deniz seviyeleri 10-20 santinmetre arasında yükselmiştir.

Arktik deniz buzları, son birkaç 10 yılın yaz ve sonbahar döneminde yaklaşık yüzde 40'a varan oranda incelmiş durumdadır. 2050 yılına kadar Kuzey Kutup Denizi'nde yazları buzul kalmayabileceği öngörülmektedir. Şiddetli kasırgaların sayısı artmakta, mercan resifleri beyazlamakta, biyolojik çeşitlilik hızla azalmaktadır. 1974’ten beri karasal canlı türlerinde  % 31, tatlı su canlılarında % 28, denizlerdeki canlı türlerinde  % 27 düşüş gözlemlenmiştir.

Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alması itibariyle iklim değişikliğinden en çok kuraklıkların sıklaşması ve şiddetlenmesi yönünde etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Akdeniz Havzası’nda sıcaklıkların 20-50 yıl içerisinde ortalama 2 derece artması beklenmektedir.

Bu, Türkiye için beklenmeyen hava olaylarında artış, yağışlarda düşüş, sıcak hava dalgaları, turizm gelirlerinde düşüş, düzenli sulama gerektiren tarım ürünlerinde verim kaybı, biyolojik çeşitlilik kaybı, orman yangınlarında artış, ve yağışlardaki düşüşe bağlı olarak yeraltı suları, sulak alanlar ve su depolama alanlarında kayıplar anlamına gelmektedir.

2030 yılında Türkiye’nin su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna geleceği, en fazla etkilenecek bölgelerin Orta anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri olacağı tahmin edilmektedir.

 

Editör: TE Bilişim