Cem Gürdeniz yazdı:Herkes Suriye'ye bakarken Ege'de bekleyen tehlikenin farkında mısınız

 Açık kaynaklara göre geçen hafta yapılan NATO Savunma Bakanları toplantısı sırasında Yunanistan ve Türkiye’nin talebi üzerine, halen bir Alman Tuğamiral emrinde görev yapan NATO Daimi Deniz Görev Grubu II (SNMG II), Ege Denizi’nde yaşanan mülteci krizine müdahale temek üzere görevlendirildi.Grupta Kanada, Almanya ve Türkiye’ye ait 3 firkateyn bulunuyor.

EGE’DE BİR İLK: NATO ÖN BAHÇEMİZDE.

Henüz icra edilecek harekatın detayları hakkında kapsamlı bilgimiz olmadığından uygulama esasları üzerinde yorum yapmak yerine konunun ana hatları üzerinde yorum yapmakla yetineceğiz.

NATO Genel Sekreteri, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada mülteci krizinde yaşanan endişelerin farkında olduklarını, görev grubunun asıl amacının mültecileri taşıyan gemileri durdurmak ya da geri püskürtmek olmadığını, NATO’nun asıl misyonunun, “insan kaçakçılığıyla mücadele kapsamında bilgi ve denetim konusunda katkıda bulunmak” olduğunu söyledi.

NATO Genel Sekreteri, bu kararın Türkiye ve Yunanistan’ın “insani trajediyi” yönetmesine yardım edebilmek amacıyla verildiğini de sözlerine eklemiş. NATO savaş gemilerinin Türkiye ve Yunanistan’a ait sahil güvenlik unsurları ile işbirliği içinde çalışması bekleniyor. Böylece NATO, eğer harekat planı konsensüs ile onaylanırsa 2012 yılında Güneydoğu Türkiye’ye konuşlandırılan Patriot Bataryaları sonrası, Suriye krizinde insani amaç şablonu altında en hassas alanımız olan Ege’de kalıcı operatif bir varlıkla yer almış olacak. Bu deniz tarihimiz açısından son derece önemli ve bir o kadar ciddi sonuçları olan bir gelişmedir.

NATO İSTİHBARAT ÜRETMEZ

NATO gemileri, Genel Sekreterin yukarıdaki ifadesine bakılırsa sadece istihbarat toplayacak. Yani kriminal insan kaçakçılığı şebekeleriyle ilgili istihbarat toplanacak. Bu durumda şu soruyu sormadan geçemeyiz. NATO istihbarat üretmez. İttifak üyelerinin ürettiği istihbaratı kullanır. En iyi istihbarat doğal olarak Türkiye’nin elinde. Zira bu mülteciler bizim anayurdumuzu kullanıyorlar. O zaman NATO, Türkiye’nin elindeki istihbaratı yeterli bulmuyor mu? Ya da Türkiye’ye güvenmiyor mu? Ya da Türkiye üzerindeki ilmiğin düğümünü batıdan sıkıştırma mesajı mı veriliyor?

AB FRONTEX AJANSI 2005’DEN BU YANA EGE’DE

Ayrıca vurgulamamız gerekir ki AB Sınır Koruma Ajansı FRONTEX, 2005 senesinden bu yana zaten yasadışı göçle mücadele kapsamında Ege’de görev yapıyor. Bu faaliyetlere tek avro harcamayan Yunanistan siyasi kazanç da elde ediyor. Örneğin, Ege’ye AB sahil güvenlik unsurlarını sokarak, Kardak statüsündeki kayalık ve adacıkların egemenlik tartışmasını bölgesellikten çıkararak AB sorunu haline getirmeye çalışıyor. Şimdi Frontex üzerine bir de NATO bölgeye giriyor.

BU DAVETİ ANLAMAK ÇOK ZOR

Türkiye’nin can evi, en hassas deniz alanı olan Ege’ye NATO’yu kendi inisiyatifimiz ile nasıl davet etmiş olabileceğimizi,Sahil Güvenlik Komutanlığımızın olağanüstü arama kurtarma çabaları ve Deniz Kuvvetlerimizin her geçen gün gelişen yetenek ve olanakları ortadayken anlamak oldukça zor. Eminim ki tüm Türk denizcileri benim gibi düşünüyordur.

YENİ SÜRTÜŞMELERE HAZIR OLALIM

Diğer taraftan yeni durum, NATO içinde de önemli tartışmaları ateşleyecek potansiyele sahip. Daha ilk günlerden siyasi kapsamlı sorun çıktığını 15 Şubat günü bazı Türk gazetelerinden öğrendik. Alman Tuğamiral karakol sahalarına Aristo, Pluto gibi Yunanlı filozofların adını verince ortalık karışmış. Bu isimlere itirazın denizcilerden geldiğine eminim. Türk Dışişlerinin bu sürecin karmaşasını önceden görmüş olması gerekmez miydi ? Bizler Balyoz kumpasına kadar NATO’da Türk Boğazlarına Bosphorus veya Dardanelles denmesine bile hararetle karşı çıkmış ve Yunanistan’ın kışkırttığı NATO’nun ısrarlarını frenlemiş ve caydırmıştık. O günlerde NATO’nun Ege’deki ulusal çıkarlarımızı göz ardı edecek veya küçük görecek tüm faaliyetlerine müdahale edilirdi. Örneğin, silahsızlandırılmış konumdaki ada, adacık ve kayalıkların karasularında demirleyen NATO gemileri bile Brüksel’e şikayet edilirdi. Şimdi NATO, Türk Yunan Ege sorunlarının göbeğinde konuşlanıyor. Yunanistan kendi karasularından Türk savaş gemilerinin zararsız geçiş yapmasını bile zorla kabul eden bir devlet. SNMG II nasıl olacak da iki rakip devlet arasındaki bu tip sorunları çözecek ve istihbarat toplayacak? Ege sorunlarının başında gelen Arama Kurtarma Saha sınırları nasıl belirlenecek. NATO Türkiye’nin arama kurtarma sınırlarını mı, yoksa her zaman tarafını tuttuğu Yunan sınırlarını mı esas alacak? Bu bile başlı başına bir egemenlik kavgasını başlatacak.

ÇÖZÜM EGE’YE NATO’YU SOKMAK DEĞİLDİR

İşin insani yönü tabi ki çok önemli. Aklı başında erdem ve ahlak sahibi hangi insan denizde ölen masum insanların trajedisinden etkilenmez? Ancak çözüm Ege’ye NATO’yu fiilen sokmak değildir. Suriye üzerindeki emperyal satranca son vermektir. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter NATO toplantısında: "Şu anda orada bu zavallı insanları sömürerek çıkar sağlayan bir suç ağı var. Bu ağı hedef almak krizin önünü kesmek için en etkin yol" diye konuştu. Bakan, Irak, Libya ve Suriye’de yaşananların gerçek fail ve sebebinin düşünülmediğini ya da tartışılmadığını mı zannediyor?Nasıl olsa suçluları bulmuş: Suç şebekesi. Ortadoğu’da haritalar değişecek diyenler kimdi?

SÜREKLİ BEDEL ÖDEYEN TÜRKİYE

Tekrar Türkiye’ye dönersek, evet sorumlu olmadığımız (Suriye’deki kısmi sorumluluğumuzu hariç tutarsak) savaşların (Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen), soğuk savaş bittiğinden bu yana bedelini biz ödüyoruz. Mutluluk ve güvenlik arayan insanlar sınırlarımızı aşıp Yunanistan üzerinden çekim merkezi AB büyüklerine geçmek istiyor. Dünya tarihi bu tip göçlerin örnekleriyle doludur. Türkiye ne yapabilir? Milyonlarca insanı silah zoruyla kitlesel göçten alıkoyabilir mi? Ya da denizde her gördüğü tekneyi durdurabilir mi? Bu mücadele ne kadar sürer? Avrupalı devletler, NATO’yu kullanarak bağrımıza savaş gemilerini sokmak yerine, en büyük müttefiklerini dizginlemeyi neden düşünmüyorlar? Neden gericiliğin kalesi Suudi Arabistan’ı Suriye’ye demokrasi getirmek için cepheye sürüyorlar? Kırım Savaşı sonunda Abdülmecid’in danışmanı İngiliz Amiral Sir Adelphus Slade müttefik orduların İstanbul da yaptıklarını gördükten sonra hatıratına şunları yazmış: ‘’Vatanına dışardan yardımcı ordu çağıran bir millet, o ordunun yardıma geldiğinde nasıl tavır takındığını gördükten sonra böyle bir yardımı dilenecek hale gelmektense, her türlü felakete düşmek için tanrıya dua ederler.’’ Ege bizim vatanımızdır. Amiral Cem Gürdeniz/odatv
Editör: TE Bilişim