GBD’den “Doğu Akdeniz” söyleşisi

Gemi Brokerleri Derneği, son günlerin en sıcak konularından biri olan Türkiye – Libya Anlaşması ve Doğu Akdeniz konularına dair söyleşi düzenledi. Amiral Cem Gürdeniz’in konuşmacı olarak yer aldığı “Doğu Akdeniz’de Yaşanmakta Olan Gelişmeler” söyleşiye, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, İMEAK DTO Meclis Katibi Barış Türkmen ve çok sayıda denizci ile denizcilik fakülteleri öğrencileri katıldı. Yoğun katılımın olduğu söyleşinin açılış konuşmasını yapan GBD Başkanı Semih Dinçer, Cem Gürdeniz’e katılımından dolayı teşekkür etti. Dinçer’in ardından söz alan Amiral Cem Gürdeniz, 21. yüzyılda Türkiye’nin ağırlık merkezinin Doğu Akdeniz olduğunun altını çizerek, Mavi Vatan’ın üçüncü savaş döneminin başladığını ve bunun da Türkiye deniz etki alanlarının korunması ve gelecek nesiller için kollanması sorunu olduğunu belirtti.

‘Üç jeopolitik gerçeklik var’

Üçüncü Mavi Vatan (Doğu Akdeniz) döneminin kritik olduğunu vurgulayan Gürdeniz, “Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırındaki problemi Doğu Akdeniz’i etkiliyor. Doğu Akdeniz’in jeopolitik çekim merkezinin üç bacağı var. Birincisi Mavi Vatan, ikincisi denize çıkışı olan kukla devlet ve üçüncüsü de Kuzey Kıbrıs’taki varlığımız. Bu üçünü birbirinden ayıramayız. Üç tane jeopolitik gerçeklik önümüzde duruyor” dedi. Mavi Vatan’ın kendi içinde de cephelerini olduğunu aktaran Gürdeniz, “Birinci cephe askeri cephe yani gambot diplomasisi. Bugün Türkiye’yi sağlam tutan Doğu Akdeniz’deki donanmamız. İkincisi Kuzey Kıbrıs’taki varlığımız oradaki Kolordumuz” diye konuştu.

Libya’ya nasıl geldik?

Türkiye’nin 2001 yılında Sevilla Haritası ile karşılaştığını ve sonrasında tartışmaların başladığını dile getiren Gürdeniz, 150 bin kilometrekarelik bir deniz alanının Avrupa Birliği (AB) tarafından “çalındığını” belirterek, “Herkes Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a odaklanmış durumda. Ama esas rakibimiz AB” dedi. Sevilla Haritası sonrasında Türk Deniz Kuvvetleri olarak 2001’den itibaren çalışmaya başladıklarını kaydeden Gürdeniz, 17 Mart 2002’de Norveçli Sismik Araştırma Gemisi’nin TCG Giresun Fırkateyni tarafından ilk defa uzaklaştırılmasının Türkiye açısından çok önemli bir adım olduğunun altını çizerek, “Türkiye’nin ilk devlet uygulaması budur. Biz ilk defa gambot diplomasisini uygulamaya çalıştık. Bugüne kadar 20’ye yakın gemiyi sürdük” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Rum Kesimi’nin 2004 yılında kıta sahanlığını 2003’ten geçerli olmak üzere ilan ettiğini ve bu kapsamda Mısır ile 17 Şubat 2003’te anlaşma yaptığının altını çizen Gürdeniz, “Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilanı için de kıyıdaş ülkelerle anlaşma yapmak ve ardından BM’ye bildirmek gerekiyor. Güney Kıbrıs, AB’ye girdikten bir gün sonra bir yıl önce yaptığı anlaşmayla ‘MEB’imi ilan ediyorum’ dedi” şeklinde konuştu.

Türkiye Mavi Vatan savaşında doğru ilerliyor

Türkiye gambot diplomasisi ile sismik diplomasiyi bir arada kullanmaya başladığını aktaran Gürdeniz, şöyle devam etti: “Mavi Vatan terimini ilk kullandığımda ana nedeni şuydu. Türkiye’nin bir vatanı var. Ana vatanı. Ama Türkiye’nin bir de ilan etmediği deniz etki alanı var. Ve bu vatan 21. Yüzyılda çok daha kıymetli olacak çünkü doğalgaz, petrol, nadir metaller, balık, her şey burada. Nerden bakarsanız bakın deniz bereket. Deniz zenginlik.

Türkiye adım adım politikasını uyguluyor. Gambot diplomasisi, sismik diplomasisi ve şimdi de buna Libya’daki bu hukuk harekatı eklendi.

Türkiye’nin yaptığı doğrudur. Gerek gambot diplomasisi, gerek sismik diplomasisi ve gerekse de Libya ile vardığı hukuk anlaşması çok doğrudur. Mavi Vatan savaşında doğru gidiyorlar.”

Söyleşi soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

DENİZHABER

Editör: TE Bilişim