Dumlupınar İçin Sessiz ve Derin Gece

Çanakkale’nin Nara Burnu’nda 4 Nisan 1953’te İsveç bandıralı Naboland adlı gemiyle çarpışarak batan TCG Dumlupınar, 62. yılında anıldı. 

Milliyet muhabiri Gökhan Karakaş, Türk Deniz Kuvvetleri’nin en acı denizaltı faciası olarak tarihe geçen TCG Dumlupınar’ı anmak için görevlendirilen TCG Preveze denizaltısında bir gece geçirerek personelin duygularına şahit oldu.

NATO tatbikatından dönerken girdiği Çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu açıklarında İsveç bayraklı Naboland gemisiyle çarpıştıktan sonra batan Dumlupınar denizaltısında şehit olan 81 denizciyi anmak için görevlendirilen TCG Preveze denizaltısına bindik. Gölcük’teki Donanma Komutanlığı Denizaltı Üssü’nden yola çıkan TCG Preveze denizaltısı, tören için taşıdığı çelengi Çanakkale’ye bir gün önce getirmişti. 20 saatte geldiği Çanakkale Boğaz Komutanlığı iskelesinden katıldığımız denizaltının tüm personelinin yüreklerinde 62 yıl önceki facianın izlerinin olduğunu gördük. Kurmay Albay Abdullah Battal komutasındaki TCG Preveze’nin 29 astsubay ve 9 subaydan oluşan personeli, 81 kahraman denizaltıcıyı anarken Türk Deniz Kuvvetleri’nin faciadan çıkardığı derslerinde en güzel örneğiydi.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın özel ihtisas gerektiren en zor branşlarından olan denizaltıcılığı seçen askerler, Akdeniz’in en büyük ve etkili denizaltı filosunun ferdi olmaktan gurur duyuyordu. Yatak hiç boş kalmadı Çanakkale Boğaz Komutanlığı’nda bekleyen denizaltıya akşam saatlerinde katıldığımızda, mesainin bitmesine rağmen nöbetin devam ettiğini görebiliyordum. Bir insanın güçlükle sığabileceği kaporta üstü kapaktan indiğimde kısıtlı imkanlarla ve suyun metrelerce altında görev yapan personelin yaşadıklarına da tanık olmaya başladım.

62 metre uzunluğunda olmasına rağmen sadece 30 metrekare kullanım alanı olan aynı anda 45 kişinin yaşaması ve görev yapması, ne kadar zor bir işi üstlendiklerini kanıtlıyordu. Her imkanın kısıtlı olduğu denizaltıda iki kişinin yan yana geçemeyeceği kadar dar koridorların iki yanında uzanan yatakların hiç boş kalmadığını öğrendim.

Güneş ışığını hiç görmeden 50 gün suyun altında kalan denizaltıcılar, güçlü bir bünyeye ve iradeye sahip olmak zorunda. Sevdiklerinden binlerce kilometre uzakta suyun altında karakol nöbeti tutan denizaltıcılar, günlerce temiz havayı içlerine çekmenin hayalini kurabiliyor.

Kazayla aynı saatlerde TCG Preveze’nin komutanı Kurmay Yarbay Abdullah Battal, “4 yıl önce Libya’daki savaş nedeniyle görevlendirildiğimizde birkaç saat içinde hazırlandık ve yola çıktık. 38 gün boyunca Akdeniz’de suyun deriliklerinde görev yaptık. Görevi tamamladığımızda sevdiklerimiz kadar, temiz havayı ve gökyüzünü çok özlemiştik” diye anlatıyor.

Aküleri doldurması için sürekli çalışan makine dairesi denizaltının içini her zaman serin tutarken, personelin dar salonlarda yaptığı sohbetleri morallerinin daima yüksek olduğunu gösteriyor. Su üstü gemilerine oranla yemeklere daha fazla özeniliyor.

5 kişinin ancak sığabildiği subay salonunda Dumlupınar’ı konuşarak bir gece geçirdim. Gece olmasına rağmen gemide nöbetlerin devam ettiğini gözlerken, sabahki tören için de hazırlıklar sürüyordu. Denizaltının dar koridorunda bana ayrılan yatağa birkaç saat dinlenmek için girdiğimde, makinelerin soğutma sisteminden gelen serin esintinin hiç eksilmeyeceğini de anladım.

Özenli görev anlayışı

Suyun birkaç metre altında çelikten bir geminin içinde uyandıktan hemen sonra yaptığımız kahvaltının karadaki normal kahvaltılardan hiç de farklı olmaması beni şaşırttı. Yaptıkları işin sorumluluğunu taşıyan denizaltı personeli, özenli ve dikkat içinde teknolojinin son imkânlarıyla donatılan denizaltı gemisini idare ediyordu.

Sabahın ilk ışıkları Preveze denizaltısının üzerine yansırken içerdeki personelin karanlıktaki görevleri devam ediyordu. Güneş doğmasına rağmen içeride hiçbir değişikliğin farkına varılmadı. Garnizon içindeki tören için dışarı çıktığımda güneşi ve gökyüzünü özlemenin ne demek olduğunu tek gecede anlamıştım.

Astsubay Polat Filibelioğlu, “Mesleğimiz ne kadar zor olsa da ülkenin savunulması için elimizden geleni yapmaya hazırız. Bizler için şehit olan tüm kahramanları her zaman hatırlıyor ve saygı duyuyoruz” derken 62 yıl önce şehit olan 81 denizcimiz kadar görev aşkı taşıdıklarını kanıtlıyordu.

Sessiz ve derinden

Çanakkale Boğaz Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Nihat Doğan’ın katılımıyla Nara Burnu’na doğru hareket ederken denizaltının “sessiz ve derinden” özelliğine tanık oldum. Geminin 4 makinesi de çalışırken hiç ses çıkmıyor önümüzde yarılan suyun bize kolaylık sağlamak için kendiliğinden çekildiği hissini verdi. Nara 81 kahramanın çelikten tabutları olan Dumlupınar’ın bulunduğu yere geldiğimizde tüm denizaltıcıların hüzünlerinin arttığını gördüm.

Dumlupınar için sessiz ve derin gece

Yapılan saygı duruşunun ardından Tuğamiral Hasan Nihat Doğan ve Kurmay Yarbay Abdullah Battal’ın denize attığı çelenk, Dumlupınar’ı ve 81 kahraman denizaltıcıyı hiç unutmayacağımızı kanıtlıyordu. Türk denizaltıcılığı tarihinin en kara günü Akdeniz’de NATO’nun Mavi Deniz Tatbikatı’na katılan TCG Dumlupınar, 4 Nisan 1953’te Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’na dönmek için girdiği Çanakkale Boğazı’nda İsveç bandıralı Naboland ile çarpışmıştı.

81’i denizaltının içindeki personelle birlikte Nara Burnu’nun 91 metre altına batan Dumlupınar’ın güvertesindeki ve köprü üstündeki 5 asker kurtulmuştu. 72 saat süren uğraşlara ve tüm çabalara rağmen 81 denizaltıcı kurtarılamazken, Türk denizcilik tarihinin en acı facialarından biri yaşanmıştı. Kurtulan 5 kişiden hayatta kalan tek kişi olan 93 yaşındaki Hüseyin Akış da şehit arkadaşları için düzenlenen törenlere her yıl katılıyor.

Dumlupınar’ın şehitleri Mavi Vatan’ı bize emanet etti

Denizaltının komutanı Kurmay Yarbay Battal, “Şu anda mavi vatanın derinliklerindeki çelikten mezarlarında olan 81 şehidimizi hiç unutmadık. Son nefeslerinde bile ‘Vatan sağ olsun’ diyerek metanetle ölüme yürüyen yürekli denizaltıcılar Türkiye’nin kalbinde taht kurdu. Hepimiz Dumlupınar’da şehit olan 81 kahraman gibi vatanımız için verilen görevi canımız pahasına yapmaya hazırız” dedi. Tuğamiral Hasan Nihat Doğan ise, “Derinlerde yatan kahramanlar şimdi mavi vatanı bizlere emanet etti. Onların yüksek görev bilinciyle burada olduklarını biliyoruz ve her zaman anıyoruz” diye konuştu. TCG Karabiga adlı karakol gemisi de denizaltıdan yapılan törene eşlik etti.

Gökhan Karakaş / ÇANAKKALE

Editör: TE Bilişim