Denizlerdeki haklarımızın güvencesi Kabotaj Kanunu

Bugün 1 Temmuz Denizcililk ve Kabotaj Bayramı bugün kutlanacak. Kutlamalar kapsamında 23 limanda 26 gemi,1 Temmuz'da vatandaşların ziyaretine açılacak.

Gemi işletmeciliğine destek olmak ve kabotaj hakkının elde edilişi, bugün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı ile kutlanacak. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada kutlamalar kapsamında, 23 limanda 26 geminin 1 Temmuz'da vatandaşların ziyaretine açılacağı bildirildi. Aydınlık Gazetesinden Garip Balçak, Kabotaj Kanunu üzerine deniz hukuku üzerine çalışan Esenyel Hukuk Bürosu'ndan Av. Selçuk Esenyel, Av. Türker Yıldırım ve Av. Ceyhun Cebioğlu ile konuştu.

19 Nisan 1926'da Gazi Meclis tarafından kabul edilen 815 sayılı 'Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Kara Suları Dâhilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun'un önemini anlatan Selçuk Esenyel, “Kabotaj kelimesi bu kanun özelinde ve dar anlamıyla, Türk kara sularında, Türkiye’deki akarsu ve göllerde gemi bulundurma, bunlarla sefer ve taşıma yapma hakkı olarak tanımlanabilir” dedi. Esenyel, “Bu anlamda Kabotaj Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Devletine kabotaj tekeli sağlamış, KKTC haricindeki diğer devletlerin bayrağını taşıyan gemilere kabotaj yasağı getirmiştir” ifadelerini kullandı.

NASIL KAYBETTİK?

Esenyel, Türkiye'nin kabotaj hakkını kazanma sürecini şöyle anlattı: “Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında, sermaye toplayacak imkâna ve onu yönetebilecek bilgiye sahip nüfusu ciddi biçimde azalmış ve bu boşluk sürekli olarak Venedik, Fransa, İngiltere ve Hollanda gibi devletler tarafından doldurulmuştur. Verilmek zorunda kalınan her imtiyaz, Türk denizlerinin yarattığı ekonomik faydanın Türk devletine değil, yabancı devletlere akmasına yol açmıştır. Devlet gücü gerektiren yatırımlar, ekonomik zorluklar nedeniyle gerçekleştirilemediğinden bu açık yabancı devletler eliyle kapatılmaya çalışılmış ve bunun sonucu ise kapitülasyonlar olarak adlandırılan imtiyazlar doğmuştur. Örneğin Kırım Savaşı sonrasında, Fransızlar eliyle deniz fenerleri inşa edilmiş ve bu fenerlerin 100 yıllık işletme hakları Fransız Fenerler İdaresi’ne bırakılmıştır.”

Sel%C3%A7uk%20Esenyel

Selçuk Esenyel

NASIL KAZANDIK?

Reklamdan sonra devam ediyor 

“Kurtuluş Savaşı ve Lozan Zaferi ile yabancılara verilen temel imtiyazlardan kurtulan Türk devleti, devlet denizciliğinin kalkınması için ciddi bir atılım gerçekleştirmiş, 1925 yılında yürürlüğe giren Limanlar Kanunu’nun ardından bir yıl sonra Kabotaj Kanunu’nu kabul etmiştir. Türkiye, Kabotaj Kanunu ile kıyılarından elde edebileceği ekonomik değerin kendi bünyesinde tutulması hakkını elde etmiştir. Bu kapsam dâhilinde limanlar arası seferler, çeki ve kılavuzluğun yanı sıra, deniz canlıları avcılığı, kum çakıl ihracı, gemi kurtarma, enkaz kaldırma, batık çıkarma, dalgıçlık ve gemi adamlığı ile her türlü deniz esnaflığını Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan kişi ve şirketlere özgülenmiştir. Temelde bu kanun, Türkiye’ye karasularını yönetmek ve buradan gelir elde etmek kapısını açmıştır.”

İTHALAT VE İHRACAT EN ÇOK DENİZDEN

Türkiye'nin ithalat ve ihracatında denizyolunun önemini Av. Ceyhun Cebioğlu anlattı: “2018 TÜİK verilerine göre Türkiye’den yapılan ihracatın yüzde 62.8 denizyoluyla gerçekleşmiştir. İthalatta ise denizyolunun payı yüzde 65.8’dir. Kabotaj Kanunu, sefer yapma ve yük taşıma tekelinin yanı sıra, Türk karasularında çeki ve kılavuzluk hizmetleri ve ticaret gemilerine limanlarda verilecek diğer hizmetlerini yürütme hakkını da Türk bayrağı taşıyan gemilere tanımıştır. Bu anlamda toplam ithalat ve ihracatımızın yaklaşık yüzde 65’ine denk gelen bir kısmına ilişkin verilecek hizmetlerin, Türk bayrağı taşıyan gemilerin tekeline verilmesi de Kabotaj Kanunu ile mümkün olmuştur. Elbette Kabotaj Kanunu’nu Türk Ticaret Kanunu’nun Türk bayrağını çekme hakkı ve yükümlülüğünü düzenleyen 940. maddesiyle birlikte düşünmek gerekir. Buna göre hem pay sahipliği bakımından hem de yönetmeye yetkili organ bakımından çoğunluğunu Türk vatandaşlarının oluşturduğu şirketlere ait gemiler, Türk bayrağı çekme hakkına sahip olabilecektir.”Av.%20Ceyhun%20Cebio%C4%9Flu

Av. Ceyhun Cebioğlu

DOĞU AKDENİZ'DEKİ MÜCADELE BAĞIMSIZLIK VE EGEMENLİK SAVAŞIDIR

Doğu Akdeniz'de yoğunlaşan sondaj faaliyetlerini Kabotaj hakkı ile birlikte değerlendiren Av. Türker Yıldırım, şunları kaydetti: “Kabotaj hakkı, bu topraklardan ve denizlerden yaratılan zenginliğin bu toprak ve denizlerin sahiplerinin yararına kullanılması hakkını ifade etmektedir. Doğu Akdeniz’de bugün Türkiye Cumhuriyetinin ve KKTC’nin kıta sahanlığında ve kıta kabuğunun devamı olan münhasır ekonomik bölgelerinde yer alan yeraltı zenginliklerinin de yine aynı şekilde bu ülkelerin yararına kullanılması mücadelesi verilmektedir. Bu anlamda geçmişte nasıl kendi limanlarımız arasındaki ticaretten ve karasularımızdaki zenginliklerden kendi ülkemizin faydalanması için mücadele verdiysek, bugün de bunun başka bir görünümü olan münhasır ekonomik bölgelerde yer alan doğal kaynaklar için de aynı mücadeleyi vermek gerekir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nin açış konuşmasında belirttiği üzere 'Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar (kalıcı) olamaz. Bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla alakadar olan, o milletin iktisadiyatıdır (ekonomisidir)'. Bu anlamda toprak ve denizlerimizin tüm ekonomik değerleri üzerinde kendi ülkemizin egemenliğinin bulunuyor olması, siyasi ve askeri zaferleri taçlandıracak olan hamledir. Bu yönüyle bu husus birebir olarak ülkemizin bağımsızlığıyla ilgilidir. Bu vesileyle tüm okurların 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.

Av.%20T%C3%BCrker%20Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m

Av. Türker Yıldırım
Editör: TE Bilişim