DENİZ PATLICANI AVCILIĞI YASAKLANMALI MI?

Uluslararası Slow Fish Örgütünün İzmir Delegesi Hasan Eser, 'Ege Telgraf Gazetesi'nde ki köşesinde denizlerimizin akciğeri olma niteliğini taşıyan 'Deniz Patlıcanı' konusuna değindi.

"Denizlerimizin Akciğerleri Katledilmesin..." başlığı altında kaleme aldığı yazısında bir tek deniz patlıcanının 365 günde 150 ton kumu temizlediğine dikkat çeken Hasan Eser, muhtelif bölgelerde istihsali serbest olan deniz patlıcanı avcılığının tamamen yasak olması gerektiğini savundu. Hasan Eser'in bu yazısı balıkçılık sektöründe fikir ayrılığına neden oldu.

Su Ürünleri alanında yaptığı araştırmalarla ülke çapında dikkat çeken Hasan Eser, Aliağa Su Ürünleri Kooperatifinde danışmanlık görevinde bulunan Su Ürünleri Mühendisi Mehmet Reşat Demir'inde bilimsel görüşleriyle desteklediği makalesinde şu ifadelere yer verdi:

2014 yılı içinde yasa dışı deniz patlıcanı avcılığı yaparken yakalanan 40 kişiye toplam 46 bin TL idari para cezası kesilmiş... Her ne kadar Türkiye’de tüketimi olmasa da; deniz patlıcanları ticari olarak dünyanın muhtelif ülkelerinde yüzyıllardır istihsal ediliyor. Ege Bölgesinde deniz patlıcanı avcılığı; İzmir'in Çeşme ilçesi Karaabdullah Burnu ve Datça Yarımadası İskandil Burnu arasında kalan alanlarda serbest… Keşke denizlerimizde avlanması tamamen yasak olsaydı…

Zira ‘deniz patlıcanı’ deyip geçmeyin…Deniz patlıcanı mavi vatan için adeta mucizevi bir canlı, doğa harikası… Denizlerimizin akciğeri, filtresi, doğal süpürgesi, olmazsa olmazı…

Düşünsenize bir tek deniz patlıcanı 365 günde 150 ton kumu temizliyor. Ancak doğa dostu olan bu canlı organizma maalesef ticarete kurban ediliyor. Denizlerimizde patlıcanların katledilmesi beklide gelecekte yaşanacak bir çevre felaketine zemin hazırlıyor. Geçenlerde sevgili dostum, Su Ürünleri Mühendisi Mehmet Reşat Demir ile birlikte uzun uzun sohbet ettik… Mehmet Reşat’a Deniz patlıcanı konusunda ne düşünüyorsun? Diye sordum…Sevgili Reşat bu soru karşısında önce gülümsedi, ardından şunları söyledi:

Deniz Patlıcanları, derisi dikenlilerden Holothuroidea familyasından omurgasız hayvanlarıdır. Ülkemizde 15, dünya denizlerinde 1200' e yakın deniz hıyarı türü vardır. Holothuria tubulosa ve Stichopus regalis türü 20-45 cm boyuna ve 8 cm çap büyüklüğüne ulaşabilirler. Ülkemizde besin maddesi olarak tüketilmeyip, olta balıkçılığında yem olarak değerlendirilen bu türlerin tamamı ihraç malıdır. Denizlerin kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır. Kayalık yerlerde, yumuşak zeminlerde ve deniz çayırı yatakları içerisinde 5 ile 100 m derinlikleri arasında yaşarlar.

Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve çamurlarda ki organik maddelerle beslenirler. Deniz dibinde geçtikleri yerlerin dip sedimentindeki organik maddeleri biomasa (canlı kütle) çevirerek denizlerimizin gönüllü üreticisi ve çöpçüleridir.

Yaz aylarında (temmuz- ağustos ve eylül) sığ sularda üreme gerçekleşir.Afrodizyak etkisi olduğuna inanılan, antiviral etkisi olan, AİDS hastalığının tedavisinde ilaç olarakta kullanılan, besin değerleri bakımından zengin, eklem iltihapları tedavisinde kullanılan, kozmetik ve sabun sanayisinde de kullanılan deniz patlıcanı bütünüyle ihracat ürünüdür.

Çoğunlukla uzak doğu (CİN, JAPONYA) ve bazı batı ülkeleri talep etmektedir.Bu gün insanların besin olarak kullandıkları pek çok türe ait populasyon da denge bozulmuş durumdadır. Denizlerimizdeki canlı kaynaklara ait stok çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu stokları göz önünde bulundurarak sürdürülebilir avcılık politikaları oluşturulmalıdır. Bir stoktan avlanan hayvan sayısı o stoğun yıllık doğal artış oranını geçmemelidir. Geçerse zaman içinde populasyon yok olma riskine girer. Denizel canlı kaynaklarımızı güncel gereksinimimiz için kullanırken gelecek nesillerin de kendi gereksinimlerini karşılayabilme olanağını ellerinden almamak gerekir. Deniz kirliliği ve bilinçsiz avcılık bu ürün ve diğer tüm su ürünleri canlıları tükenmeden sürdürülebilir yöntemler hayata geçirilmelidir.”

Editör: TE Bilişim