''Temmuz ayı sonuna kadar mevcut personelin değişiminin tamamlanabileceği görülmektedir.''

Yayınlanan yazıda tüm denizcilik sektörü çalışanlarına seslenen DAD-DER, Türkiye'nin mürettebat değişiklikleri konusunda pek çok ülke ile karşılıklı anlaşmalarda bulunduğunu ve mevut personel değişiminde yaşanan sorunların hafifletilmesi için tüm adımların atıldığına yer verdi.

''Türkiye pek çok ülke ile karşılıklı anlaşmalar imzalayarak ve giderek de sayısını arttırarak uçuşları organize etmeye başladı. Bununla birlikte gemilerde personel değişimleri de başladı. İlk uçuşların organizasyonu sürecinde gerek havayolu şirketlerinin gerekse ilgili otoritelerin bir takım sıkıntılar, organizasyon sorunları yaşıyor olmaları doğaldır.  Ancak hızla düzelmekte olduğunu da gözlemliyoruz. İstisnai durum ve koşulları hariç tutmak kaydı ile temmuz ayı sonuna kadar mevcut personelin değişiminin tamamlanabileceği görülmektedir.''

Hükümet konu ile ilgili kararlı ve planlı çalışıyor!

Yayınlanan yazıda diğer ülkelerdeki deniz çalışanlarıyla kıyaslandığında daha iyi durumda olduğumuzu belirten Çağırıcı, aynı zamanda bu konuda bize avantaj sağlayan bayrak yaşıyıcı firmalara sahip olduğumuzu vurgulayarak vurguldığı yazıda şunları belirtti;

''Hükümetimizin konu ile ilgili kararlı ve planlı davranıyor olması, ülkemizin gerek kamu gerekse özel, dünya çapında önemli havayolu şirketlerine sahip olması, Türkiye’yi ana transfer noktası olmaya taşımak üzere yakın geçmişte yapılan hazırlıklar, turizm sektörümüzün acil ihtiyaçları, geleneksel olarak çalışma dönemlerinin görece daha kısa oluşu gibi sayılabilecek pek çok avantaj ile diğer ülkelerden meslektaşlarımıza göre çok daha iyi durumda bulunuyoruz.''

Ancak özellikle Uzakdoğulu meslektaşlarımızın durumu hiç de iç açıcı görünmüyor. Hatırlanacağı üzere nisan ayında Covid-19 ile mücadele kapsamında seyahat kısıtlamaları başta olmak üzere alınan önlemler sebebiyle, ITF, ISF, IMO, ILO ve AB ülkeleri başta olmak üzere denizcilerin durumu ile ilgili olarak Green Lanes adında güzel bir plan açıklanmıştı. Bu plana göre gemiadamları için özel prosedürlerin (gemiye katılış-ayrılış-karantina) uygulandığı bir limanlar zinciri oluşturulacaktı. Bunun için zamana ihtiyaç vardı ve ITF kendi tarafına düşeni yerine getirmek üzere iş akitleri biten gemiadamlarının iş akitlerinin uzatılacağını duyurmuştu. MLC uyarınca bir iş akdinin tarafların karşılıklı mutabakatı ile dahi olsa toplam süresinin en fazla 11 ay olabileceğini ve özellikle Uzakdoğulu meslektaşlarımızın genellikle 9 aylık kontratlarla çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, pek çok gemiadamının kontratlarının yasal sürenin aşılarak uzatıldığı ve ITF’in de buna onay vermiş olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

Uzatmayı yeni uzatma izledi ve ITF’in tanımış olduğu bu iyi niyetli opsiyonun sonuna (15 Haziran 2020) geldiğimizde ise, Gemiadamları için kritik önemde olan pek çok ülkenin (örneğin Filipinler, Hindistan) gerekli düzenlemelerden hâlâ uzak olduğu ve personel değişimlerini yakın tarihlerde gerçekleştiremeyecekleri görüldü. Bizler de Türkiye’den memleketlerine dönmek için uğraşan gemiadamlarına yardım etmeye çalışırken ilgili ülkelerin sınırlarını ve havaalanlarını (bazılarının konsolosluklarını dahi) kapalı tutmaları nedeniyle sorunun ciddiyetine yakından şahit olmaktayız.''

Açıklamada deniz çalışanlarının bu kriz zamanlarında gösterdiği özveriyi işaret ederek kontrat sürelerinin artık sağlığa zarar verecek seviyelere geldiği belirtildi.

''Bu bitmek bilmeyen sefaletten dolayı canına kıyan gemiadamlarımız var!''

''Pandemi tedbirleri başladığında kontrat süresinin (9 ay) sonuna gelmiş olup kontratlarını uzatanlar yasal sınırları da aşarak şimdiden bir yılı geçmiş durumdalar. Üyesi ve temsilcisi olduğumuz federasyonumuzun (ITF) Denizcilik Bölümü Başkanı Dave Heindel’in sözleri ile: “Büyük bir özveride bulunarak, pandemi sırasında tüm dünyada yaşamsal olan tedarik akışını sağlamak için kendi üzerinize düşeni yaparak kontratlarınızı uzattınız. Bazı gemiadamları bir yıldan fazla bir süre gemide kaldılar. Üstelik bunların çoğu salgın dolayısıyla alınan tedbirlerden dolayı kısa bir yürüyüş için bile karaya ayak basamadı. Acil tıbbi bakımlarından da mahrum kaldılar. Açıkçası, bu bitmek bilmeyen sefaletten dolayı canına kıyan gemiadamlarımız var. Gemiler yüzen hapishanelere dönmüş durumda. ITF camiası için bu durum kabul edilemez! ”

Ne yazık ki, eğer bir şeyler yapılmaz ise durumun çok daha vahim bir hale gelmesi işten bile değil. İlgili devletleri verdikleri sözleri tutmaya ve gerekli adımları atmaya sevk etmek üzere ITF Genel Başkanı Paddy Crumlin şu açıklamayı yaptı: “Yorgunluktan bitkin düşmüş, tükenmiş, bunalıma girmiş mürettebatın ticarete ve çevreye vereceği zararlar hakkında hükümetlere uyarılarda bulunduk. Çözüm bulmak için uluslararası camia ve sektör temsilcileri ile birlikte çalıştık.  Ama artık yeter. Artık buna son noktayı koymak zorundayız ve bugün hükümetler bunu anlayacaklar. 16 Hazirandan itibaren gemiadamları iş durdurup evlerine geri dönme haklarını kullanmaya başlayacaklar. Artık kontrat uzatmak yok!”

''Hukuken yasal sınırın aşılması halinde gemiadamının çalışması-çalıştırılması iş sağlığı ve güvenliği bakımından yasak''

Hukuki sınırlar ele alındığında iş bırakmalarının değil bırakmamalarının yasal olmadığı belirtilen açıklamada konunun bu yönüne dikkat çekildi;

''Hukuken yasal sınırın aşılması halinde gemiadamının çalışması zorunluluğu bulunmuyor, hatta çalışması-çalıştırılması iş sağlığı ve güvenliği bakımından yasak. İlgili gemiadamının çalışmayı bırakması halinde ve personel değişimi gerçekleştirilemediği durumda ise pek çok geminin safe manning sınırları altına düşeceği de aşikar.

ITF genel sekreteri Steve Cotton hükümetlerin yapacağı basit değişikliklerin gemiadamlarının evlerine dönmesi ve yerlerine yeni personelin gelebilmesi için yeterli olacağını söyleyerek: “Eğer gemiadamları gemiden inmek isterse, bu durumda ITF, bağlı sendikalarımız ve ITF enspektörlerimiz onlara yardımcı olabilmek için her şeyi yapacaktır. Gemilerin uğradığı bütün ülkelerdeki port state yetkililerinin MLC’den doğan görevlerine layık davranacaklarını umuyoruz. Bu onların yasal zorunluluğu. Eğer gemiadamlarının gemiden ayrılması tedarik zincirlerinde kaosa yol açarsa, Singapur’dan San Francisco’ya limanlar tıkanırsa,  eğer bu sigorta şirketlerinin anlaşmalarını feshetmelerine yol açarsa ve sonuçta küresel ticaret durma noktasına gelirse, bunun sorumluluğu politikacılardadır, gemiadamlarında değil. Gemiadamları üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar. Artık yeter!”

Singapur ve Hong Kong limanları çağrılara güvenli yanıt veriyor!

Açıklamada, dünyada bazı limanların çağrılara olumlu yanıt verdiğini belirten Çağrıcı yazıda umutlarını dile getirdi; ''Singapur ve Hong Kong limanları çağrıya şimdiden olumlu cevap vererek güvenli geçiş, aktarım için hazır olduklarını açıkladılar.

Umarız mesaj her yerde karşılığını bulur; ilgili devletler gerekli adımları atmaya başlarlar ve mesele tüm taraflar için olması gerektiği biçimde hallolmuş olur.

Editör: TE Bilişim