"Dünyanın birçok yerinde Türk bayrağının dalgalandırılması için yapılması gereken teşvikler varsa buna bakmak gerekmektedir"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu belirterek, ''Böyle bir ülkenin muhakkak gemi sanayisinde güçlü olması gerektiğine çok candan inanıyorum. Onun için bunu kendi haline bırakmamamız gerekir'' dedi.

Gül, Deniz Ticaret Odası (DTO) tarafından verilen öğle yemeğinin ardından katıldığı Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, 3 yanı denizlerle çevrili bir ülke ve bir zamanlar Akdeniz'i göl yapmış insanların çocukları olarak Türkler'in denizcilikle ne kadar yakın, iç içe olduğunun görülmesi gerektiğini ifade ederek, denizcilikle ilgili bütün hukukun, ticaret ve imalatın buna yakışan seviyede olması gerektiğini söyledi.

Bununla ilgili devletin birimleri bulunduğunu, ancak esas bu işin sahiplerinin denizciler olduğunu ifade eden Gül, öğle yemeğinde de daha detaylı ve özel bilgileri dinleme fırsatı bulduğunu ve bunların hepsini not ederek gerekli ilgi ve alakayı göstereceğini söyledi.

Gül, Deniz Ticaret Odasını daha önce ziyaret etmek istediğini, ancak bugüne nasip olduğunu kaydetti.
Yaşanan ekonomik krizin, dünyadaki durgunluğun Türk denizciliğini de doğrudan etkilediğini dile getiren Gül, denizciliğin dünyanın ekonomik performansıyla çok doğrudan ilgili olduğunu ve dünya ticareti küçüldükçe, denizcilik sektörünün küçüldüğünü, büyüdükçe de çok büyük teşvik ve ivme getirdiğini söyledi.

Gül, dünyadaki bu konjonktürü takip etmenin kolay olmadığını, o nedenle denizciliğin yönetiminin gerek imalat gerek ticaret gerekse finansmanda kolay olmadığını, bir noktada dünya ticaretine ve dünya ekonomisinin performansına bağımlı olduklarına işaret etti.
Finans alanında başlayan krizin, dünyada ticareti nasıl küçülttüğünü, ithalat ve ihracatı nasıl etkilediğini hep beraber gördüklerini ifade eden Gül, bunların Türkiye'yi de etkilediğini, ama yine dünyanın bundan süratli bir şekilde çıktığının da görüldüğünü söyledi.

Gül, 1929 ekonomik buhranından sonra dünyanın en büyük buhranını yaşadığını, ama çıkışın da kolay ve hızlı olduğunu belirtti.
Bütün bunlar dikkate alındığında, krizin Türkiye'yi, sektörü nasıl etkilediğini tespit etmek gerektiğini dile getiren Gül, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin dış ticaret hacmi son 10 yıl içinde çok büyük bir şekilde arttı. Ama bütün bunlara rağmen bizim hala dış ticaretimizdeki taşımacılığımızın büyük kısmını kendi gemilerimizle yapmadığımızı da biliyoruz. Her ne kadar 22-23 milyon DWT olarak görünse de kapasitemiz, diğer ülkelerle mukayese ettiğimizde hala çok daha gerilerde olduğumuzu görüyoruz. Tabii bunların hepsinin Türk Bayrağı taşımadığını da bilmemiz gerekiyor. Bildiğim kadarıyla yüzde 35 Türk Bayrağı taşıyanlar... Bunu da teşvik etmemiz, bunun sayısını da artırmamız, hiç değilse gemilerimizin daha büyük kısmının Türk Bayrağını dünyanın dört bir yanında bütün denizlerde dalgalandırmasını temin etmemiz için yapılması gereken düzenlemeler, teşvikler veyahut da alaka gösterilmesi gereken konular varsa bunlara da bakılması muhakkak ki gerekmektedir.

Bugün memnuniyet verici olan bir şey şu; Türk denizciliğinin devlet tarafından da muhatabı var. Bir zamanlar bakanlık istiyordunuz ama güçlü bir Bakanlığın içinde güçlü bir Müsteşarlık var. Denizcilik Müsteşarlığı var. CE meselelerine sahip ve denizciliği yakından takip eden ilgili bir Bakan var. Başbakan'ın da konularınıza ilgi gösterdiğini biliyorum. Dolayısıyla eğer iyi bir iletişim içinde hareket edilirse tüm bu ihtiyaçların süratli bir şekilde karşılanacağına hiçbir şüphem yok.''

-''TÜRKİYE GEMİ SANAYİNDE GÜÇLÜ OLMALI''-

Gül, denizciliğin ikinci bir safhasının gemilerin yapımı olduğunu ve bu alanın ayrıca önem taşıdığını hatırlatarak, bu konunun savunma sanayi ile ilgili ve askeri, sivil yanı bulunduğunu belirtti.

Bu alanda da son yıllarda önemli gelişmeler olduğuna işaret eden Gül, ''Her ne kadar son 1-2 yıl içerisinde ekonomik krizden dolayı yaşanan sıkıntıyı sizler yaşıyorsunuz, bizler de takip ediyoruz. Bir kez daha istatistiklerde bunu gördüysek de bunun muhakkak toparlanması gerekiyor. Şu açıdan buna çok önem veriyorum; Türkiye küçük bir ülke olsa, diyelim ki Akdeniz'deki Malta gibi, denizcilikte çok önemlidir veya bazı İskandinav ülkeleri gibi olsa işin sadece ticaretine yönelebiliriz. İmalatını ihmal edebiliriz. Ama Türkiye büyük bir ülke, nüfusu büyük bir ülke, siyasi olarak çok anlamlı bir ülke. Böyle bir ülkenin muhakkak gemi sanayinde güçlü olması gerektiğine çok candan inanıyorum. Onun için bunu kendi haline bırakmamamız gerekir.'' diye konuştu.

Gül, son yıllarda yapılan gemilerin yüzde 50'nin üzerinde bir kısmının Türkiye'nin içerisinde yapıldığını ve 2 milyar dolar civarında bir katkı sağlandığını anlatarak, ''Bu daha da ileri gitmeli ve daha özel parçaları, gemileri daha özel kısımları makinelerinden diğer önemli hassas taraflarına kadar bunların da Türkiye'de yapılabilmesi için gerekli her türlü gayreti göstermemiz gerekir ve bununla ilgili her türlü koordineyi yapmamız gerekir'' dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin istikrarlı bir ülke olduğunu belirterek, ''Birçok ülke büyük bir sıkıntı içindeyken, ekonomik sıkıntı içindeyken, sıkıntıları çabuk atlatan, makro olarak baktığımızda, başka ülkelerle mukayese ettiğimizde, sıkıntılardan daha çabuk çıkan ve geleceği daha parlak olan bir ülkeyiz'' dedi.

Gül, Deniz Ticaret Odası (DTO) tarafından verilen öğle yemeğinin ardından katıldığı Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, denizcilik gibi konuların öncelik verilirse geliştiğini, bu konularda gelişen ülkelerin daima önceliklerini aldıklarını, gerek Kore'de, gerek İngiltere'den başlayıp İskandinav ülkelerinde kadar devlet önceliği olduğunu ve sektörün bu şekilde geliştiğini söyledi.

Türkiye'de de devletin verdiği destek sayesinde bugün güçlü hale gelindiğini dile getiren Gül, ''Bugün bazı fırsatlar kaçabilir, daha ileriye gidebilecekken gidemeyebiliriz. Onun için imalat kısmına tekrar, özel bir çalışma yapmak lazım el birliği içerisinde ve bu konuda yapılabilecekleri gözden geçirmek gerekir'' diye konuştu.

Gül, denizciliğin savunma sanayi ile ilgili kısmının da önemini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Önce tabii kendi ihtiyaçlarımız açısından... Ama Türkiye, savunma sanayinde dışarıya da çok fazla ihracat yapabilecek durumdadır. Bu imkanı vardır. Türkiye'nin bu ilişkileri vardır. Önce yakın komşumuz, daha sonra biraz da uzak komşularımız, daha sonra daha uzak ülkeler olmak üzere hepsi Türkiye'nin mal satabileceği ülkelerdir.

Son yıllarda özellikle birçok dost ve komşu ülkelerle askeri anlaşmaların imzalanmasına çok önem veriyoruz. Askeri anlaşmalar aynı zamanda, savunma sanayindeki işbirliğimizi de kolaylaştırıcı anlaşmalardır. Bu bakımdan Türkiye'nin önünün çok açık olduğuna inanıyorum ve bunun altını da özellikle çiziyorum. Bu konuda hepimiz, Hükümet, ben, herkes, görevlilerin sizlere çok yardımcı olabileceğine de inanıyorum ki bunlar olmaktadır.''

Bütün bunların en iyi şekilde yapılabilmesi için insan kalitesinin ve buna uygun eğitimin önemine işaret eden Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Bu konunun tarihi çok eski, ama uzun yıllar da ihmal edilmiş bir konu olduğunu çok iyi biliyoruz. Tabii ki denizcilik yüksek okulları vardı. Bazı üniversitelerimizde yine gemi fakülteleri kuruldu, ama bunlar hep son senelerde oldu. Benim hatırladığım en eskisi, Denizcilik Yüksek Okuluydu Beşiktaş'ta. Daha sonra İTÜ'de gemi inşaat bölümü oldu. Sonra belki birkaç üniversitede oldu. Ama son yıllarda bu konudaki atılım da çok önemli.

Özellikle Odanızın gayet iyi tespit ederek, en iyi yatırım alanı olarak tespit ettiğiniz Piri Reis Üniversitesini gerçekten çok önemli görüyorum ve bundan dolayı karar alanları, öncülük edenleri ve bu konuyu çok yakından takip edenleri tekrar ayrı ayrı tebrik ediyorum. Zaman zaman bir araya geldiğimizde bu konuları konuşuyorduk ama şimdi inanıyorum ki; kendi kampüsü de en kısa süre içerisinde bitirilir oraya taşınır ve gemiciliğin her alanında ihtiyaç olan personel en iyi şekilde yetiştirilir. Sadece Türkiye'ye değil, Türkiye dışına da yetiştirilmesi lazım. Hem içeriye hem dışarıya hitap edilecek şekilde çok iyi denizcilerin yetiştirilmesi de, Türk denizciliğinin güçlenmesinin en ana unsurlarından birisi olacaktır.''

-''HER NE KADAR KAYSERİLİ OLSAM DA...''-

Gül, denizcilik sektörünün birbiriyle dayanışma içerisinde olduğunu bildiğini belirterek, ''Her ne kadar Kayserili olsam da, denize uzak olsak da, bütün siyasi hayatım içerisinde olsun, dostlarım, sizler vasıtasıyla çok yakından bunu biliyorum. Kendi içinizdeki diğer kurumlar, sendikalardan tutun, okullardan tutun diğer bütün birimlerin, herkesin dayanışma içerisinde olduğunu biliyorum. Bu şüphesiz ki, bütün düzenlemelerin en doğru şekilde yapılması konusunda en büyük avantaj olacaktır. Biri bir tarafa çekiyor, diğeri diğer tarafa çekiyor olsa o zaman düzgün işler yapılamaz gerçekten. Kendi içinizdeki dayanışma, kendi içinizde her şeyi önceden gözden geçirip ve ortak fikirlerin ilgililere sunulması, her şeyi çok kolaylaştıracaktır''' diye konuştu.

Üyelerle birlikte olmaktan memnun olduğunu ifade eden ve ''Sizler Türk Bayrağını dünyanın dört bir yanında dalgalandırıyorsunuz, denizlerde gururumuzsunuz. Ticarette aynı şekilde, turizmde aynı şekilde...'' diyen Gül, yatçılık alanının da son yıllarda çok geliştiğini, gemi imalatında Türkiye'den çok daha ileri ülkeler olsa da yat imalatında veya özel nitelikli gemi imalatında Türkiye gemi sanayinin, ''dünyanın gözdesi'' olduğunu anlattı.

Gül, sektörün turizmle iç içe olduğunu dile getirirken, gerektiğinde yabancı gemilerin, yatların Türkiye'ye daha rahat uğramasının teşvik edilmesiyle ilgili düzenlemelerin de el birliğiyle yapıldığını kaydetti.

-''DAHA ALACAK ÇOK YOLUMUZ VAR''-

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin iyi bir durumda olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
''İstikrarlı bir ülkemiz var. Birçok ülke büyük bir sıkıntı içindeyken, ekonomik sıkıntı içindeyken, sıkıntıları çabuk atlatan -makro olarak tabii konuşuyorum, tek tek baktığımızda birçok problemler var- makro olarak baktığımızda, büyük resme baktığımızda, başka ülkelerle mukayese ettiğimizde sıkıntılardan daha çabuk çıkan ve geleceği daha parlak olan bir ülkeyiz. Bunu sadece biz değil, bütün uluslararası finans kurumlarının raporlarında da görüyoruz. Bunu OECD'nin, IMF'nin, Dünya Bankası'nın raporlarında da görüyoruz. Bunları dünyanın büyük bankalarının raporlarında da görüyoruz. Bunlar tabii ki hepimize büyük bir güven vermektedir, öz güvenimiz artmaktadır. Ama ihtiyatı da yine bırakmamamız gerekmektedir. Hala dünyada çok kırılganlıklar yaşanıyor. Bir tarafta olan, başka bir ülkeyi çok çabuk şekilde etkiliyor.

2007 yılında gemiciliğin böyle bir duruma düşeceğini hiç kimse düşünemezdi. Ona göre büyük yatırımlar yapıldı. Tahminler çok büyüktü. Petrol fiyatlarının 100-200 dolarlara çıkacağı tahmin edilirken, birdenbire 2008 yılında dünya büyük bir problemle karşılaştı, 1929 büyük dünya buhranından sonra en büyük buhranı yaşadı. Onun için tedbiri de elden bırakmamak gerekmektedir. Ama bir taraftan da kararlı bir şekilde devlet, özel sektör, ilgili kurumlar, el birliği içinde gerekli düzenlemeleri yaparak, geleceğe doğru güçlü bir şekilde gelişmemiz gerekir.''

Türkiye denizciliğinin bugünkü konumunun çok ilerisine gitmesi gerektiğini belirten Gül, ''Komşularımızla mukayese ettiğimizde, Uzak Doğu ülkeleriyle mukayese ettiğimizde bizim daha alacak çok yolumuz vardır, yürüyecek daha çok yolumuz vardır. Bunun da farkında olmamız gerekir ama bu gücümüz de var. Önemli olan bu. Bizde bu güç var. Bu yolu yürüyebiliriz. Çok daha ileriye gidebiliriz. Çok daha ileriye gideceğimizden de hiçbir şüphem yoktur'' diye konuştu.

Konuşmasının ardından Gül'e, Osmanlı İmparatorluğu'nun gemilerinden birini temsil eden kalyon maketi sunuldu.




 

 

Editör: TE Bilişim