“Buz klaslı koster filosu denizciliğimizi uçurur”      

Armatörler Birliği Başkan Vekili Erol Yücel, gemi inşa ve krizdeki deniz ticaretimiz için çıkış formülünü verdi. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de büyük bir ticari potansiyel olduğunu söyleyen Yücel, “Deniz ve nehirde gidebilecek, buz klaslı yeni bir koster tipi yaratmalıyız. O zaman bu pazarda söz sahibi olabiliriz. Böylece duraklama dönemine giren gemi inşa sanayimizde de çarklar yeniden dönmeye başlar” diye konuştu.

erol yucel harita

Son yıllarda Türk denizciliğinde en çok koster filosu konuşuldu. Konu, bu kez bilgi birikimi nedeniyle denizciliğimize yön veren isimlerin başında gelen Erol Yücel’in gündemindeydi. Yücel, koster filomuzun Avrupa Birliği’ne girilmeden önce mutlaka yenilenmesinin önemine dikkat çekerek, şu tespitlerde bulundu:

“Türkiye’nin dış ticaretindeki bir numaralı ülke Rusya’dır. Rusya’dan başlayıp, Türk limanları ve Doğu Akdeniz’e baktığınızda müthiş bir ticaret olduğunu görürsünüz. Bu ticaret çeşitli nedenlerle kosterlerle yapılıyor. Örneğin, 20 bin tonluk bir gemiyle mal getireceğine 4 tane 5 bin tonluk gemiyle getiriyorsun, deponda stoklamayarak, stok maliyetini düşürüyorsun.

Büyük limanlar yerine küçük limanlara boşaltıyorsun. Karadeniz içinde liman diye nitelendirilebilecek iki terminal var. Bu iki limandan sonra Rusya’nın içine girdiğinde Azov Denizi’ne ulaşıyorsun. Azov’dan Rostov’a kadar muhteşem bir nehir sistemi  bulunuyor. Azov Denizi yılın 5 ayı buz nedeniyle kapalı. Böyle olduğunda da oraya girmeniz çok zor. Sadece, buz klasında ve 20 yaşın altındaki gemiler girebiliyor. Bu durum da, yaşlı koster filomuz için o pazarı ulaşılamaz kılııyor.  Filomuzun yaşlı olması nedeniyle Azov Denizi’ne giremiyoruz. Demek ki, bizim yeni bir koster filosuna ihtiyacımız var. Ama bu öyle bir filo olmalı ki, deniz ve nehirde de gidebilmeli. Yani, yeni bir gemi tipi yaratmak lazım. Azov Denizi’nde olabilmemiz için buz klaslı gemi yapmamız şart. Çok zor koşullarda buz kıranın arkasında da gidebiliyorsun ama geminizin buz klaslı ve 20 yaşının altında olması şart. O zaman o pazarda söz sahibi olabilirsiniz. Bu durum gemi inşanın da canlanması anlamına gelir.”

buzkiran_446094

“Devlet de ışığı görmeli ve desteklemeli”

Koster filosunun 2003-2013 yılında yapılamamasının haklı nedenleri bulunduğunu ifade eden Erol Yücel, “Koster armatörü Rıdvan Kartal ve Tersaneci  Kenan Torlak ile ayrıntılı olarak durumu inceledik. Bu çalışmaların sonunda şunu gördük: Tonaj küçüldükçe geminin para kazanması mümkün değil. Dolayısıyla bir devlet politikası lazım. Devletin de destek anlamında bu projenin bir yerinde olması gerek.

İkincisi gemi  sacının tonu 800 dolara çıktığı dönemlerde koster gemi inşa edemezdiniz. Geçtiğimiz 10 yılda konjonktür uygun değildi. Halbuki bugün çelik fiyatları 400 dolar civarındaki eski seviyesine düşmüş, birazcık verilecek bir destekle koster filosunu yenileyebiliriz. Türkiye aslında AB’ye entegre olmadan önce bu filosunu yenilemek zorunda.

Çünkü, kabotaj ve koster kavramları birbirinin kardeşidir. Kabotajda 150 bin tonluk gemiyi çalıştıramazsınız. Türkiye, önce modern koster filosunu yaratacak. Yunanistan 10 yıllık bir geçiş süreci yaşadı. Siz yeni bir filoyla hazır olursanız, kimse gelip de sizin kabotajınızda başka bayrakla gemi çalıştırmaya teşebbüs dahi edemez” diye konuştu.

azovsonn

2014’de filolarda büyüme durur

Dünya ticaretinde taşınan malların sürekli artış trendinde olduğunu vurgulayan Yücel,  “Ancak, bir frene basıldığında her şey alt üst olur. O nedenle gemi arzına çok dikkat etmek gerekir. Kaç yaşında gemilerin hurdaya çıkarıldığına bakmak lazım. IMO, son bir iki yıl içinde ‘gemilerin kabul edilebilir yaş ortalaması nedir’ diye bir çalışma yaptı. Bunun sonucunda bir geminin ekonomik ömrünün 30 yıl olduğuna karar verildi.  Mevcut yakıt koşulları ve birtakım şartları yerine getiremeyen gemiler maalesef hurdaya gitmek zorunda. Yeni şartlar zorlayıcı unsur olacak. MLC 2006’yı yerine getirebilmek adına bir geminin 30 kamarasının yaşam mahallini şartlara uydurmaya kalktığınızda altından kalkamayacağınız bir tablo bulabilirsiniz. Hesabınızı yapacaksınız, ben bu yatırımı kaldırabilir miyim, kaldıramaz mıyım? Bu yatırım gemime bir değer katar mı, katmaz mı? Gelirin artmıyor, zaten para kaybediyorsun. O zaman şöyle bir hesap yapıyorsunuz. Ben bu gemiyi satarsam, hurdadan 3 milyon dolar alırım. Bunu peşinat yaparak, krediyle yeni bir gemi alabilir miyim? Bu düşünce yaygınlaştığında filo dengeye kavuşur. Bu yıl itibariyle kötü bir noktada değiliz. Örneğin, capesize’lara baktığınızda önümüzdeki 2-3 yılda piyasaya gelecek gemi, mevcut filonun yüzde 8’i kadar. Şu anda panamax ve supramax’larda yüzde 18’lere varan en yüksek giriş bekleniyor. Bir müddet sonra filodaki büyümenin çok ciddi yavaşlamış olduğunu göreceğiz. 2014’e girdiğimizde büyümenin durduğu bir dönemi yakalayacağız. Bakanlığın şu an balıkçı gemilerine uyguladığı teşvik sistemi koster filosuna yaygınlaştırılabilir” açıklamasını yaptı.

buz-dagi

Türkiye, 2023’te 50 milyar dolar navlun öder

Ak Parti hükümetinin programına da koyduğu 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefine dair de bir görüşlerini bildiren Yücel, şunları dile getirdi: “Bu rakamlara şüpheyle yaklaşıp araştırınca, fikir sahibinin Türkiye İhracatçılar Meclisi olduğunu gördük. Oturup inceledim. Güzel bir çalışma yapmışlar. Bence 500 milyar doları da aşar. İthalatın ihracatı karşılama oranına göre 2023’de 850 milyar dolar da ithalat yapmak gerekir. Bu da 1 trilyon 350 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi demektir.

Türkiye’nin dış ticaretini yüzde 85-90 gibi ağırlıklı olarak deniz yoluyla yaptığını göz önüne alırsak,  bunun da yüzde 5’ini de navlun kabul edersek, Türkiye’nin 50 milyarlık navlun ödemesi söz konusu. Bugün 14.5’unu taşıyoruz. 50 milyar dolar rakamına baktığınızda da Türkiye’nin 2012 yılı ihracatının 1/3’ü olduğunu görürsünüz.  500 milyar doların içindeki 10 milyar doların da gemi ve yat inşaya ayrılması lazım. Türkiye, en yüksek rakamı 2008’de yakalamış: 2.6 milyar dolar. 2008 yılındaki aktiviteyi göz önünüze getirin! Tuzla, harıl harıl çalışıyordu. Bu durum o dönemin 4’e katlanacağı anlamına gelir.”

Aslında AB’de de gemi inşaya teşvik var

Gemi inşa sanayimizin Avrupa Birliği öne sürülerek büyük bir darbe yediğini savunan Armatörler Birliği Başkan Vekili Erol Yücel, “Avrupa krizden çıkmak için denizden nasıl katkı sağlarım diye ‘mavi program’ adı altında bir çalışma yapıyor. Avrupa Birliği gemi inşayı ciddi bir biçimde teşvik ediyor.

Mavi Program kapsamında kanser dahil, birçok hastalığın denizden çıkanlarla tedavisi çalışması yapılıyor. En önemlisi deniz dibinden maden çıkarma çalışmaları gündemde. Tersaneciler kendilerini savunamadı. Çünkü,  Devlet Bakanı Ali Babacan çıkıp, ‘Avrupa ile Gümrük Birliği anlaşmamız var. Taraf olmuş konumdayız, bu nedenle tersaneciler bizden bir şey beklemesin’ demişti. Ben ise her konuşmamda bunun doğru olmadığını iddia ettim.

TOBB Denizcilik Sektör Meclisi Başkanı da olduğum için Avrupa Birliği’ni çok iyi bilen bir eleman aldım. Avrupa Birliği mevzuatını didik didik ettik. AB’nin yatay teşvik ve dikey teşvik olarak ne verdiğini gözlemledik. Birinde sektör ayrımı yapmaksızın destek veriyor, diğerinde ise sektöre teşvik veriyor.

Döndük, AB müktesebatını çıkardık. Babacan’ın dediği gibi değil, bizi bağlayıcı bir tek belge yok. Bütün bu çalışmaları bir kitapçık haline getirdik. Bir yazıyla birlikte TOBB Başkanı’na, Başbakan’a ve ilgili bakanlara ilettik. İşte kanunda birtakım düzenlemeler yapılması, bizim bu çalışmamızın ardından gelir. Bir sektör böyle feda edilmemeli” ifadelerini kullandı.

erol yucel1

Kendi bilgi bankamızı oluşturacağız

Armatörler Birliği hakkında da bilgi veren Yücel, şu değerlendirmelerde bulundu: “Birlik, 1939 yılında kurulmuş, uzun yıllar DTO gibi faaliyet göstermiş ve DTO gibi söz sahibi olmuş bir kuruluştur. Ancak yıllar içerisinde 1982’de İMEAK DTO’nun kurulmasıyla birlikte Armatörler Birliği bütün gücünü DTO’ya verir hale gelmiştir.

Şimdi DTO 30 yılını geride bıraktı. Hem yurtdışında, hem yurtiçinde kurumsal bir kimlik oluşturdu, kendini kabul ettirdi. Tüm alt birimlerinin temsil edildiği bir kurum haline geldi DTO’nun artık kimseye ihtiyaç yok. Biz de denizciliği bütünüyle değil de, yalnızca armatörlerin sorunlarıyla uğraşan bir yapı arayışındaydık.

Bu amaçla Armatörler Birliği’ni hayata geçirdik. DTO’ya kanun gereği üye olma şartı var. Ama, Armatörler Birliği’ne kimsenin üye olması gerekmez. Amacımız Armatörler Birliği’ne inanan, burada olmayı hak eden arkadaşların geleceği bir kurum haline getirmek. Şu an kaç üyemizin olduğuyla hiç ilgilenmiyorum.

Benim mantığıma göre Armatörler Birliği’nin yeni bir kurumsal kimlikle ortaya çıkması lazım. Armatörler Birliği’nin kendi aralarında haberleşeceği, görüşlerini bildireceği bir web sitesi yoktu. Onu hazırladık, bir tanıtım kitapçığı çıkarıyoruz. Bütün bu çalışmaların ardından herkesi yeniden üye olmaya çağıracağız.

Armatörler Birliği, her türlü istatistiki çalışmayı yapacak. Kaç adet, hangi tür gemimiz olduğunu sitemizde görebileceksiniz. Hangi tonaj, hangi bayrak altında, tonaj büyüklükleri nedir? Bütün bunları sitemizden takip edebileceksiniz. Neden Türk armatörü yabancı bayrağa gidiyor? Aslına bakarsanız denizdeki varlığın sahibi armatörlerdir. Gücü ortaya çıkaracağız. Şadan Ağabey’e çok büyük hürmetimiz var. Fenerbahçe döneminde haftanın 5 günü mesai yaptık. Beraber çalışması en kolay insanlardan biridir.

Armatörler Birliği’ne üye  olan kazanacak

Armatörlere neden üye olmaları gerektiği iyi anlatılmalıdır. Bin üyesi olacağına, 50 üyesi olsun. Ama inanmış, oradan medet uman kişiler üye olsun. Armatörlerin kendi meselelerini konuştuğu, tartıştığı, çözüm önerileriyle bunu hükümet nezdinde de tartışabilen bir kurum hüviyetine sokmak lazım.

Böyle olabildiği gibi DTO’ya sorunumuzu çözmesi talebinde de bulunabiliriz. Bize üye olan kazanacak. Armatörler arasında bir iletişim yok. Mesela şu anda denizcilik sektörüne zarar veren personel var. Örneğin, biri ABD’de gemiden kaçmış. 50 bin dolar ceza ödemişsiniz. 2-3 ay ABD’de kalmış, dönmüş başka bir armatörün gemisinde işe başlamış.

İşte tüm bu bilgileri kurduğumuz bu sitede paylaşarak, diğer armatörleri uyarabiliriz. Bir şey üretmeniz lazım. En azından bir başlangıç yapıp benden sonra geleceklere  bir değer bırakmak istiyorum.”

Denizciliği çok güzel bir 10 yıl bekliyor

Kötü ve zor günlerden geçiyoruz. Bu meslek yüzyıllardır yapılıyor. Başlangıç tarihi ne zaman olur söyleyemem ama denizciliğin önüne çok güzel yeni bir 10 yıllık dönem geliyor. Denizciliğin kış sezonu bitmek üzere.

Editör: TE Bilişim