ULU ÖNDER ATATÜRK'Ü ANIYORUZ

-CUMHURBAŞKANI GÜL: ''10 KASIM, TÜRK MİLLETİ İÇİN BÜYÜK KURTARICISINI ANMA GÜNÜ OLDUĞU KADAR, SAHİP OLDUKLARININ DEĞERİNİ BİLEREK, CUMHURİYET'İN ERDEMLERİNE SADAKATİNİ VE ATATÜRK'ÜN İDEALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME KONUSUNDAKİ KARARLILIĞINI GÖSTERME GÜNÜDÜR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''10 Kasım, Türk milleti için büyük kurtarıcısını anma günü olduğu kadar, sahip olduklarının değerini bilerek, Cumhuriyet'in erdemlerine sadakatini ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını gösterme günüdür'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 69. yılı dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

Gül, mesajında, Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, rahmet ve minnetle andığını ifade etti. Gül, mesajında şunları kaydetti:

''10 Kasım, Türk milleti için, büyük kurtarıcısını anma günü olduğu kadar, sahip olduklarının değerini bilerek, Cumhuriyet'in erdemlerine sadakatini ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını gösterme günüdür.
Türk milleti, insanlığın ortak değerlerine, uygarlığın şekillenmesine büyük katkıda bulunmuş, tarihe ve insanlığa mal olmuş bir lider olan Atatürk'ü yetiştirmiş yüce bir millettir.

Atatürk, düşünceleri, başarıları, eserleri, ilke ve devrimleriyle yaşadığı çağı aşan ve her dönemde güncelliğini koruyan büyük bir liderdir.

Engin ileri görüşlülüğü, barış yanlısı tutumu, dünya gerçeklerini iyi bilmesi, insani değerlere verdiği önem, düşüncelerindeki evrensel boyut, Atatürk'ü dünyanın en itibarlı liderlerinden biri yapmıştır.

Atatürk'ün İstiklal Savaşı'nın ardından kurduğu ve genç nesillere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti, milletimizin büyüklüğünü yansıtan eşsiz bir eserdir.

Türkiye, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte önemli devrimler, reformlar ve atılımlar gerçekleştirmiş, siyasal, toplumsal, hukuksal, kültürel ve ekonomik alanlarda büyük değişimler yaşamıştır. Türkiye'nin 84 yılda geldiği seviye, milletimizin yaratıcılığının, çalışkanlığının, en iyiye ulaşma arayışının bir ürünüdür.''

-''EN BÜYÜK ÖDEVİMİZDİR''-

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Atatürk'ün, hayatı boyunca Türk milletinin yücelmesi için çalıştığını belirterek, O'nun Türk ulusuna gurur duyulacak bağımsız ve modern bir Cumhuriyet, sağlam temeller üzerinde yükselen barışçı bir ülke ve onurlu bir geçmiş bıraktığını belirtti. Gül, şunları kaydetti:

''Önünde aydınlık bir gelecek uzanan Türk milleti, geçmişten gelen ortak duygularını, birlik ve beraberliğini, en önemli değeri olan Cumhuriyet'i ileriye taşımaya kararlıdır.

Türk milleti, Atatürk'ün düşüncelerinden, ilke ve devrimlerinden güç alarak ilerlemesini devam ettirecek, ülkesini muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma başarısını gösterecektir. Bu tarihten gelen bir sorumluluğumuz, gelecek nesillere karşı en büyük ödevimizdir.

Bu duygu ve düşüncelerle, yurdumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnet, rahmet ve şükranla anıyorum.''

-BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''BUGÜN BÜYÜK BİR ÖZ GÜVENLE BİR KEZ DAHA DİYORUZ Kİ, 'BÜYÜK ESERİM' DEDİĞİ DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ONUN İŞARET ETTİĞİ YOLDA İLELEBET YAŞAYACAKTIR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk'ün ''Büyük eserim'' dediği Türkiye Cumhuriyeti'nin, onun işaret ettiği yolda ilelebet yaşayacağını ifade ederek, ''Bu emanetine bugün de aynı yüksek ruh ve şuurla sahip çıkarak, Cumhuriyetimizi daha da yükseklere taşımaya kararlıyız'' dedi.

Erdoğan, büyük önder Atatürk'ün 69. ölüm yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Cumhuriyetin kurucusu, İstiklal mücadelesinin önderi, büyük devlet adamı Atatürk'ü anarken, fikir ve eserlerinin üzerinde hep birlikte yeniden düşünülmesi, güncelliğini ve değerini hiçbir zaman kaybetmeyen temel felsefesini anlamaya çalışmak gerektiğini belirtti.

Atatürk'ün, ''Büyük eserim'' dediği demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, onun işaret ettiği yolda ilelebet yaşayacağını büyük bir öz güvenle dediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu emanetine bugün de aynı yüksek ruh ve şuurla sahip çıkarak, Cumhuriyetimizi daha da yükseklere taşımaya kararlıyız. Onun gösterdiği muasır medeniyetleri aşma hedefine doğru, milletimizin her bir ferdine en ileri hayat standartlarını sağlamak için büyük bir seferberlik içindeyiz.

Türkiye bugün, Cumhuriyetimizin kuruluş idealine uygun olarak özgür ve müreffeh dünyanın, medeni milletler camiasının saygın bir ülkesi haline gelmiştir. İnanıyorum ki milletimiz, onun eserlerine, Cumhuriyetimizin bütün değer ve kurumlarına geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de sahip çıkacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhuriyet değerlerimizi her türlü siyasi ve toplumsal tartışmaların üzerinde tutmaya devam edeceğiz.
Bana göre, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete uğurladığımız bu günü, onun mücadele heyecanını yaşayarak, fikirlerini çok daha iyi anlamaya çalışarak geçirmek, en doğru anma biçimi olacaktır. Bugün onun gösterdiği çağdaşlaşma hedeflerine her zamankinden daha yakın olduğumuza inanıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 69. yıl dönümünde rahmetle, şükranla anıyorum.''

-GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL BÜYÜKANIT: ''BUGÜN, ATATÜRK'Ü ANLAMAK, CUMHURİYET'E VE ONUN LAİK, DEMOKRATİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİ OLAN YAPISINA SAHİP ÇIKMAK, ULUSUN BİRLİĞİNİ, ÜLKENİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYARAK GELECEĞE GÜVENLE BAKMAK, BU UĞURDA HER TÜRLÜ FEDAKARLIĞA HAZIR OLMAK DEMEKTİR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Bugün, Atatürk'ü anlamak, Cumhuriyet'e ve onun laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan yapısına sahip çıkmak, ulusun birliğini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruyarak geleceğe güvenle bakmak, bu uğurda her türlü fedakarlığa hazır olmak demektir'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 69. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, ''Türk ulusunun eşsiz lideri ve bütün dünyanın takdir ettiği büyük devlet adamı Ulu Önder Atatürk'ün ebediyete dahil oluşunun 69'uncu yıl dönümünde onsuzluğun burukluğunu derinden hissettiklerini'' belirtti.

Atatürk'ün engin düşüncelerinin değerinin yıllar geçtikçe çok daha iyi anlaşıldığına işaret eden Orgeneral Büyükanıt, ''10 Kasımların matem günü olmadığını unutmayacağız. Bu günleri, Atatürkçü düşünce sisteminin neresinde olduğumuzu ve onun devrimcilik ilkesinin ışığında, manevi mirası olan bilim ve aklın ne kadar takipçisi olduğumuzu sorguladığımız bir süreç olarak göreceğiz'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, donmuş, katılaşmış her türlü düşünceye ve bu düşüncelere giden yollara bilimi ve aklı rehber tayin etmek suretiyle set çeken Ulu Önder Atatürk'ün, ilke ve devrimleriyle mesajlarını çağlar ötesine taşıdığına işaret ederek, bugün, o mesajları anlamak ve gereklerini yerine getirmenin bir vatandaşlık borcu olduğunu vurguladı.

-CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA ÇEKİLEN SIKINTILARI HATIRLAMAK-

''Bugün, Atatürk'ü anlamak; Cumhuriyet'e ve onun laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan yapısına sahip çıkmak demektir'' diyen Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:

''Bugün, Atatürk'ü anlamak; ulusun birliğini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruyarak geleceğe güvenle bakmak, bu uğurda her türlü fedakarlığa hazır olmak demektir. Bugün, Atatürk'ü anlamak; kişisel çıkar ve ihtirasların etkisinden uzak bir şekilde Türk yurdu ve ulusu için çalışmak demektir. Bugün, Atatürk'ü anlamak; mutluluğu, yalnız kendi ülkesinde değil, tüm insanlığın barış içerisinde yaşamasında arayacak kadar insan sevgisiyle dolu, üstün bir insanlık anlayışına sahip olmaktır. Bugün, Atatürk'ü anlamak; Atatürkçü düşünce sistemine bağlı olmak ve bu bağlılığı nutuklarda, söylemlerde ifade etmek değil, bunları davranışlara, uygulamalara yansıtmak demektir.
Kurucusu olduğu Cumhuriyet, bugün birtakım tehditlerle karşı karşıya kalmışsa bilmeliyiz ki, ilke ve devrimleriyle aydınlattığı yoldan sapmalar başlamıştır. Yeni ve sağlam ilkeleri ile Türk ulusuna çizdiği çağdaş uygarlık yolunda ilerlemek yerine çağın gerisine gidişe özlem duyarak bu yoldan ayrılmayı tercih edenler, sonsuz karanlıklarda kaybolmaya mahkumdurlar.

Üniter yapımız ve rejimin temel değerleri, bugün birtakım tehdit ve söylemlerle karşı karşıya kalmışsa bilmeliyiz ki, yüce ulusumuzun tek vücut halinde kenetlenmesini sağlayan Atatürk milliyetçiliğinden uzaklaşmalar başlamıştır. Cumhuriyetin ulus devlet yapısından da uzaklaşma anlamına gelen bu çabaların nelere yol açacağını görmek için Cumhuriyetin kuruluş sürecinde çekilen sıkıntıları hatırlamak yeterli olacaktır.''

-''TSK, CUMHURİYETİN BEKÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEK''-

Orgeneral Büyükanıt, ulusal sevinç ve kederde, ulusa karşı sorumluluklarda, karşılıklı sevgi ve saygı anlayışı içinde, yürekler aynı kutsal amaçlar için çarptıkça ulusal bütünlüğü ve Türkiye'nin temel değerlerini bozmak isteyen hiçbir gücün emellerine ulaşamayacağını ifade etti.

Cumhuriyete yönelik saldırılar karşısında bugün ve yarın, Türk ulusunun çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma hedefini gerçekleştirebilmesinin ancak Atatürkçü düşünce sistemini yaşamak ve yaşatmakla mümkün olacağına dikkati çeken Orgeneral Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, bu anlayışla sorumluluğunun bilincinde, mükemmeli yapmanın arayışı içerisinde Cumhuriyetin yılmaz bekçisi olmaya devam edeceğini bildirdi.
 

Orgeneral Büyükanıt, mesajının son bölümünde şunları kaydetti:

''Yüce Atatürk,
Devrimlerinin esin kaynağı olarak değerlendirdiğin büyük Şair Tevfik Fikret'in de ifade ettiği gibi, Sen, ilke ve devrimlerinle ''ruhumuzu, benliğimizi, idrakimizi besleyecek; bize miskinlik verecek ne varsa'' bizi ondan uzaklaştırıp sonsuza kadar ''diri kalmamazın kaynağı'' olmaya devam edeceksin.

Zaman ve mekanın dar kalıplarını aşıp çağlar ötesine uzanan evrensel düşüncelerin, insanlığa ışık ve hayat kaynağı olmaya devam eden bir güneş gibi yolumuzu aydınlattıkça ne senden vazgeçeriz, ne eserinden.

Huzur içinde yat.''

-MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ: ''MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ORTAYA ÇIKIŞ SÜRECİNDE VAR OLAN SORUNLARIN BİR BENZERİ, BELKİ DE DAHA AĞIRI İLE BUGÜN KARŞI KARŞIYA BULUNULMAKTADIR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya çıkış sürecinde var olan sorunların bir benzeri, belki de daha ağırı ile bugün karşı karşıya bulunulduğunu'' belirterek, ''Türk milletinin birliğine ve bağımsızlığına göz diken mihrakların, farklı yol ve yöntemler kullanarak hedeflerine ulaşmak için durmaksızın faaliyette olduklarının artık iyice görülmekte ve anlaşılmakta'' olduğunu kaydetti.
Bahçeli, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 69. yılı nedeniyle yayınladığı mesajda, Atatürk'ün Türk tarihinin bu zamana kadar gördüğü en büyük devlet adamı ve komutanlardan birisi olarak, azim ve kararlılık içinde en imkansız zamanlarda bile nelerin yapılabileceğini en iyi şekilde gösteren bir deha olduğunu kaydetti.

Türk milletini, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak için her alanda emsali görülmemiş bir mücadele veren Mustafa Kemal Atatürk'ün aynı zamanda millet olma şuurunu da güçlendirerek, ''en büyük eserim'' dediği Cumhuriyeti kurduğunu anımsatan Bahçeli, Atatürk'ün, kendisini milletine adayan, bağımsızlık ve hürriyet yolunda karşısına çıkan bütün engelleri aşan, kısa hayatına sığdırdığı büyük başarılarla başka milletlere de örnek olan ve milletinin her alanda yükselmesi için yılmadan çaba gösteren tarihi bir kişilik olduğunu ifade etti.

Bahçeli, Türk milletinin, 88 yıl önce ''yoksulluk ve çaresizlik girdabına düşmüş bir halde istikbali meçhul bir durumdayken'', kolektif dehasını harekete geçirerek elde ettiği hürriyetin bir bağış değil, bir fetih olduğunu tüm dünyaya Atatürk'ün gösterdiğini de belirterek, şunları kaydetti:

''Türk milleti O'nun önderliğinde zora diklenmiş, esarete direnmiş, zulmün süngüsünü kanının alevinde eriterek bağımsızlığına kavuşmuştur. Asla unutulmamalıdır ki; mazideki ihtişam ve gurur verici mücadele yöntemi, gelecekte ortaya çıkma ihtimali çok kuvvetli sorunların üstesinden gelmek için de ilham ve inanç kaynağı olacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya çıkış sürecinde ki var olan sorunların bir benzeri, belki de daha ağırı ile bugün karşı karşıya bulunulmaktadır. Türk milletinin birliğine ve bağımsızlığına göz diken mihrakların, farklı yol ve yöntemler kullanarak hedeflerine ulaşmak için durmaksızın faaliyette oldukları artık iyice görülmekte ve anlaşılmaktadır.

Aynı zamanda, siyasi çıkar ve ikballeri uğruna 84 yıllık Cumhuriyet geleneğine karşı durmayı, demokrasinin bir gereği olarak sunma aymazlığından olan bir güruhun varlığına da şahit olanmaktadır. Bilinmelidir ki, Türk milleti kötü niyetlilerin farkında ve bilincinde olarak, Cumhuriyeti muhafaza etmek için dün olduğu gibi, bugün de her türlü fedakarlığa hazır ve kararlıdır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün; 'Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır' sözü, Cumhuriyetimizin varlığı ve sürekliliği açısından da bir güven kaynağıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 69. yıldönümünde; rahmet, minnet ve şükranla anıyor, manevi hatırası önünde tazimle eğiliyorum.''

-ANAVATAN GENEL BAŞKANI MUMCU: ''ATATÜRK SADECE MİLLETİMİZİN DEĞİL, EZİLMİŞ TÜM ULUSLARIN ÖRNEK ALDIĞI, ONLARA İLHAM VE CESARET VEREN, HAYATINI, GÜCÜNÜ VE YETENEKLERİNİ ÜLKESİNE ADAMIŞ EBEDİ BİR ŞAHSİYET OLARAK TARİHTEKİ, HAFIZALARDAKİ VE KALPLERDEKİ MÜSTESNA YERİNİ ALMIŞTIR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, Atatürk'ün sadece Türk milletinin değil, ezilmiş tüm ulusların örnek aldığı, onlara ilham ve cesaret veren, hayatını, gücünü ve yeteneklerini ülkesine adamış ebedi bir şahsiyet olarak tarihteki, hafızalardaki ve kalplerdeki müstesna yerini aldığını belirtti.

Mumcu, Büyük Önder Atatürk'ün ölümünün 69. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, Atatürk'ü saygı, minnet ve rahmetle andığını ifade etti.

Atatürk'ün sadece Türk milletinin değil, ezilmiş tüm ulusların örnek aldığı, onlara ilham ve cesaret veren, hayatını, gücünü ve yeteneklerini ülkesine adamış ebedi bir şahsiyet olarak tarihteki, hafızalardaki ve kalplerdeki müstesna yerini aldığını vurgulayan Mumcu, şunları kaydetti:

''Böylesine bir liderle iftihar etmek ne kadar hakkımız ise onu anlayabilmek ve sahip olduğu muasırlaşma ufkunu geleceğe taşımak da o ölçüde görevimiz olmalıdır. Atatürk'e ve onun eseri cumhuriyete yapılacak en büyük haksızlık, onu statükoyu sürdürmenin bir aracı olarak görmektir.

Atatürk, cumhuriyet kuşaklarına gerçekten sonsuza kadar yaşayacak bir ilke bırakmıştır. O ilke, önümüzü aydınlatan ve varlık nedenimizi özetleyen milletimizi ve devletimizi çağdaş uygarlığın önüne taşıma ilkesidir. Bu ilkeye ulaşmak, ancak çağı doğru okumakla, küresel sistemin edilgen değil etkin bir öznesi olmakla ve milli bir duruş göstermekle mümkündür.

Atatürk'ün dediği gibi 'her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle milli egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa' edeceğiz. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller, Atatürk'ün bıraktığı cumhuriyet mirasını canlarından aziz bilerek korumaya ve geliştirmeye devam edecekler.''

-BBP GENEL BAŞKANI YAZICIOĞLU: ''DÜNYA ÇAPINDA ÇAĞINA ÖRNEK OLMUŞ BİR ÖNDERE SAHİP OLMANIN MİLLETÇE KIVANCINI VE GURURUNU YAŞIYORUZ''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 69. yılında saygıyla andıklarını belirterek, ''Dünya çapında çağına örnek olmuş bir öndere sahip olmanın milletçe kıvancını ve gururunu yaşıyoruz'' dedi.

Yazıcıoğlu, Atatürk'ün ölümünün 69. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türk gençliğinin her türlü tehdit karşısında cumhuriyeti koruyacağını ifade etti.

Atatürk'ün emperyalist güçlere karşı bir milletin nasıl kurtuluş mücadelesi verebileceğini, kıskaca alınmış, her bir yurt köşesi işgal edilmiş bir vatanın nasıl kurtarılabileceğini, çağdaş, modern ve demokratik bir devletin nasıl kurulabileceğini altın harflerle dünya tarihine yazdığını belirten Yazıcıoğlu, şunları kaydetti:

''Sevgili Atamız, kurduğun cumhuriyetimiz senin vefatınla bir hüzne bürünmüştür. Büyük Birlik Partisi, senin bıraktığın emanetine kanı pahasına, canını ortaya koyarak koruyacak ve demokrasiyle taçlandırarak, daha da güçlendirecektir.

Musul ve Kerkük topraklarını Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde belirleyerek, bir gün topraklarımıza katmayı taahhüt ettiğini biliyoruz. Bu vasiyetin bir gün mutlaka yerine getirilecektir.

Gençliğe hitabetine muhatap olan büyük Türk gençliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğünü, vatanın ve milletin birliğini koruyacak, terör ve her türlü tehdit karşısında milli kararlılığını sürdürecektir. Kritik dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde senin Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kararlılık ve liderlik vasıflarını özlüyoruz. Bu duygular içinde seni rahmet ve minnet duygularıyla bir defa daha anıyoruz.''

-AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ ERGİN: ''ATATÜRK, YAŞAMI, YAPTIKLARI VE BAŞARILARI İLE TÜM İNSANLIĞIN SAYGISINI KAZANMIŞ ÖRNEK BİR DEVLET ADAMI''

HATAY (A.A) - 09.11.2007 - AK Parti Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Atatürk'ün, yaşamı, yaptıkları ve başarıları ile tüm insanlığın saygısını kazanmış örnek bir devlet adamı olduğunu belirtti.

Ergin, Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 69. yılı dolayısıyla yayınladığı mesajda, ülkenin bu sıkıntılı günlerinde eksikliğini daha fazla hissettikleri Atatürk'ü, saygıyla andıklarını ifade etti.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, hep ileriye baktığına ve hiçbir zaman yılmadığına dikkati çeken Ergin, şunları kaydetti:

'Atatürk, yaşamı, yaptıkları ve başarıları ile tüm insanlığın saygısını kazanmış örnek bir devlet adamıdır. O, hep ileriye bakmış, güçlükler karşısında yılmamış, milletimize olan inancını hiçbir zaman yitirmemiş, yaşamı boyunca halkının sorunlarına gerçekçi çözümler üretmek için çalışmıştır.

Anadolu topraklarından silinmek istenildiğimiz bir dönemde ve çok zor şartlar altında başlattığı Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması, ardından millet iradesine dayalı Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması en önemli başarısıdır. 'En büyük eserim' dediği Türkiye Cumhuriyeti bugün 84 yaşındadır ve bıraktığı eserin büyüklüğü milletimize gurur vermektedir.''

-''SİYASİ VE ASKERİ DEHA OLARAK ATATÜRK''
-ABD BAYLOR ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. GAWRYCH: ''BÜTÜN TÜRKİYE ATATÜRK İLE GURUR DUYMAKTA HAKLIDIR''

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - ABD Baylor Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. George Gawrych, Atatürk'ün askeri ve siyasi bir deha olarak savaşı ve siyaseti çok iyi bildiğini vurgulayarak, ''Bütün Türkiye Atatürk ile gurur duymakta haklıdır'' dedi.

''Türk Kurtuluş Savaşı'nda Devlet Adamı ve Komutan Olarak Atatürk'' isimli bir kitap yayımlamak için hazırlıklarını sürdüren Gawrych, TİSK tarafından 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Haftası dolayısıyla düzenlenen konferansta, ''Siyasi ve Askeri Deha Olarak Atatürk'' konulu bir sunum yaptı.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında dünyada takdir ve hayranlık uyandıran nedenleri anlatan Gawrych, Atatürk önderliğinde Anadolu'nun paylaşılmasına karşı verilen Kurtuluş Savaşı'nın bir klasik olduğunu söyledi. Gawrych, dört yönde yürütülen savaşın, gerilla savaşı olarak başladığını, daha sonra da konvansiyonel bir savaşa dönüştüğünü belirtti.

Atatürk'ün savaşın sonunda başarılı bir devlet adamı olarak görev yaptığına işaret eden Gawrych, ''Atatürk'ün askeri başarısını savaştan sonra politik başarıyla dönüştürmesi, Amerikalı askerleri de etkilemiştir'' diye konuştu.
''Atatürk, Lenin, Mao, Ho Chi Minh gibi 20. yüzyılın en önemli liderlerinden biridir'' diyen Gawrych, Atatürk'ün bir savaş teorisyeni, savaş uygulayıcısı olarak bir deha olduğunu ifade etti.

Gawrych, Atatürk'ün generalliğe uzanan süreçte askeri deneyimlerini ve askeri konulara yaklaşımıyla ilgili örnekler vererek, Atatürk'ün askerler arasında ''bölük babası'' olarak nitelendirildiğini kaydetti. Gawrych, Atatürk'ün subaylığı ve generalliği döneminde askerlere hem öğretmen, hem komutan olarak kendilerini nasıl geliştirebilecekleri, neleri yapıp yapmamaları gerektiği konusunda bilgiler aktardığını dile getirdi.

Atatürk'ün eserlerinde, savaşın beraberinde getirdiği yıkıma da dikkat çektiğini anlatan Gawrych, Atatürk'ün savaşın romantik bir şey olmadığının görülmesi gerektiğini ortaya koyduğunu, bu görüşüyle dönemindeki askeri yöneticilerden farklılık taşıdığını ifade etti.

Atatürk'ün Amasya Tamimi ile birlikte kurtuluş mücadelesinde önce siyasi mücadelenin geldiğini ortaya koyduğunu belirten Gawrych, ''Atatürk sadece cephedeki mücadelenin değil, siyasi mücadelenin de gerekliliğini ortaya koydu. Bu nedenle de askerlikten devlet adamlığına geçişi gerçekleştirdi'' dedi.

Gawrych, Atatürk'ün meclis yoluyla elde ettiği yetkilerle birlikte daha rahat hareket etmeye başladığına, siyasi yetkiler alana kadar da topyekun savaşı başlatmadığına dikkati çekti.

-''SAVAŞ ALANI, O'NU, DEVLET ADAMLIĞINA HAZIRLADI''-

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yeni bir ülke yaratmasının kendisinde hayranlık yarattığını ifade eden Gawrych, ''Bölük babası, nasıl askeri eğittiyse bu kez halkı eğitti'' şeklinde konuştu. Gawrych, şunları kaydetti:
''Atatürk önemli bir subay ve lider oldu. Sorunları analiz gücünü kullanarak başarılı işler yaptı. Savaş alanı, O'nu devlet adamlığına hazırladı. Zamanla askeri yerine siyasi mücadeleyi öncelikli görmüş, siyasi olarak mücadele etmiştir. Gerektiğinde başkomutan olarak cepheye geri dönmüştür.''

Atatürk'ün büyük bir yıkımın ardından ortaya başarılı bir şey çıkardığını ve kısa sürede önemli değişimlere imza attığını vurgulayan Gawrych, ''Çünkü savaşın trajedisini çok iyi bildiğinden sonunda bir iyileştirme yaratılması gerektiğini biliyordu'' dedi.

-''HİÇBİR ZAMAN BASKICI BİR DEVLET YARATMADI''-

Atatürk'ün askeri ve siyasi bir deha olarak savaşı ve siyaseti çok iyi bildiğini vurgulayan Gawrych, Atatürk'ün Türkiye'yi inşa ederken ki ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' sözüyle vizyonunu da ortaya koyduğunu söyledi. Gawrych, ''Bütün Türkiye Atatürk ile gurur duymakta haklıdır'' diye konuştu.

Dinleyicilerin sorularını da yanıtlayan George Gawrych, ''Atatürk dönemindeki demokrasi standardıyla ilgili'' bir soruya karşılık verirken, her dönemdeki uygulamaların kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Gawrych, ''Ama Atatürk hiçbir zaman Stalin gibi baskıcı bir devlet yaratmadı. Asla bir polis devleti kurmadı'' dedi.

-EN ZOR SORU: BUSH-

Gawrych, ''Bush da askeri ve siyasi bir deha mı?'' sorusunu yanıtlarken, ''Bugünün en zor sorusu bu. Amerika'daki tartışmaları takip ediyorsunuz. Bu başkan ve yönetimin hataları insanları kızdırıyor, dehşete düşürüyor. Oy verenler, ikinci kez oy verenler daha farklı bir noktada ama ideolojiden, iç politik meselelerden dolayı yine oy verdiler. Türkiye'de de bu oluyor'' diye konuştu.

-''AVRUPALILAR BAHANE ARAR''-

Gawrych, ''AB yetkililerince ve AB raporları yoluyla Kemalizmden vazgeçilmesi isteniyor, Anayasa'da bu konuda değişiklik öneriliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna karşılık şunları söyledi:
''Mesele Atatürk'ün rolünün anlaşılıp anlaşılmaması meselesi. Ama Atatürk'ü ideolojik kullanmamak gerekir. 'Yıldırım gibi gözleri var'... İnsanlar böyle anlatıyor liderlerini. Atatürk ilham vermeli, ideolojik olarak kullanılmamalı. Batı, bu yüzden direniyor olabilir. Avrupa, genellikle bahane arar. Gelecek yıl başka, sonraki yıl başka bahane bulurlar. Bu konuda Türklerin sabrına hayranım.''

-SHP GENEL BAŞKANI KARAYALÇIN, İP GENEL BAŞKANI PERİNÇEK, ANKARA BAROSU İLE ÇEŞİTLİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ, 10 KASIM NEDENİYLE MESAJ YAYINLADI

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ankara Barosu ve çeşitli sivil toplum örgütleri, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 69. yılı nedeniyle mesaj yayınladı.

Karayalçın, mesajında Atatürk'ü her zaman olduğu gibi rahmetle ve saygıyla andıklarını belirterek, O'nun en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter ve laik niteliklerine ilişkin bağlılıklarını bir kez daha dile getirdiklerini kaydetti.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek de mesajında, Ulu Önder Atatürk'ün ''Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir'' dediğini anımsatarak, ''O kimsesizler, bir İstiklal Savaşı vermişlerdir. Düşmanı doğuda Kafkas Dağları'na, güneyde çöllere sürmüş, batıda denize dökmüşlerdir. Atatürk, kimsesizlere güvendi, onlarla birleşti ve onlar için vardı'' dedi.

Ankara Barosu Yönetim Kurulunun Büyük Önder Atatürk'ün ölümünün 69. yılı dolayısıyla yayınladığı mesajda da, ''Söylediklerinin gerçek olduğunu gördüğümüz bugün de, O'nun bizden ve bütün insanlıktan dileği olan 'Beni hatırlayınız' özdeyişinden hareketle Ankara Barosu olarak, 'Hatırlamak için unutmak gerekir. Oysa ki biz seni unutmadık Büyük Atatürk' diyor ve onu özlem ve saygıyla anıyoruz'' ifadesine yer verildi.

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli de Kurtuluş Savaşı ile yurdu parçalanmaktan, kurduğu cumhuriyet ile Türk ulusunu geri kalmaktan kurtaran Büyük Önder Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerle Türk insanını çağdaş dünyayla buluşturduğunu kaydetti.

Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan ise ''İçeride ve dışarıda büyük sıkıntılarla boğuştuğumuz, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin yeni oyunlarla ülkemizi bölüp parçalamaya giriştiği bugünlerde O'nun ölüm yıl dönümünü yeniden ayağa kalkma ve direnme günü olarak değerlendirme görevi ile karşı karşıyayız'' dedi.

-DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ-

23 demokratik kitle örgütünün yaptığı ortak açıklamada da Atatürk'ün Türk ulusunun bağımsız yaşama tutkusu ve devrimciliğinin simgesi olduğu belirtildi.

Açıklamada, ''Vatan toprakları üzerinde ulusal bütünlüğümüzün ve birliğimizin bozulmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizin bağımsızlığını ihlal eden tüm anlaşmaların kaldırılması için mücadele edeceğiz'' denildi.

Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği Genel Başkanı Seçim Aydın ile Türkiye Resmi Sektör İnşaat Müteahhitleri İşveren Sendikası Genel Başkanı Vedat Alver de yayınladıkları mesajlarla ölümünün 69. yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü andı.

-ÜLKESİNİN KURTULUŞU İÇİN SAĞLIĞINI BİLE DÜŞÜNMEMİŞTİ

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - Selma Bıyıklı - Hayatını ülkesi ile milletine adayan ve henüz 57 yaşındayken ebediyete intikal eden Büyük Önder Atatürk'ün sağlığı üzerine yapılan araştırmalar, rahatsızlık geçirdiği dönemlerde bile savaşmayı ve mücadeleyi sürdürdüğünü ortaya koyuyor.

GATA Diş Hekimliği Bilimleri Merkezi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Sinan Aydıntuğ tarafından çeşitli kaynaklardan derlenen ve bir bölümü Osmanlı Dental Haber isimli dergide de yayınlanan çalışmaya göre, Mustafa Kemal çocukluğunda sıtma haricinde alışılagelmiş çocukluk hastalıklarından başka önemli bir rahatsızlık geçirmemişti.

Mustafa Kemal'in, genç yaşlarda geçirdiği idrar yolları enfeksiyonu ise sonraları tekrarlayarak sol böbreğinin enfeksiyonuna neden olmuştu.

1911-1912 Trablusgarb Savaşı'nda geçirdiği şiddetli göz enfeksiyonu nedeniyle gözü şişen, kanlanan ve kapanan genç subay, zorlukla ikna edilerek hastaneye tedaviye gönderilmişti.

Anafartalar Savaşı'nın sonlarında, 1916 yılında İngilizler'in yarımadayı boşaltmasından bir ay evvel ateşi yükselen ve bir akciğer iltihabıyla yatağa düşen Mustafa Kemal, planladığı Anafartalar Zaferi'nin son günlerini görememişti. Çünkü, Mustafa Kemal, Dr. İbrahim Tali Bey ve arkadaşlarının uyarı ve ısrarıyla görevi Fevzi Paşa'ya devrederek İstanbul'a dönmüştü.

1918 yılı sonlarında Yıldırım Orduları komutanıyken böbrek ağrıları başlayan Büyük Önder, hekimlerin önerileriyle Viyana ve Karlsbad kaplıcalarına tedaviye gitmişti.

Mustafa Kemal, 1919 yılında İstanbul'da şu anda müze olan Şişli'deki evinde kaldığı aylar zarfında bir süre kulağından rahatsızlanmıştı. Fakat bu hastalık 15 Mayıs'ta 3. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a hareketini önleyememişti. Mustafa Kemal, Samsun'a ayak basar basmaz yeniden başlayan böbrek ağrılarını dindirmek için Havza'ya giderek 25 Mayıs-12 Haziran 1919 tarihleri arasında kaplıca kürü almıştı.

Milli mücadeleyi yürüttüğü dönemde sıtmaya yakalanan, 2. İnönü Savaşı'ndan sonra, 1921 yılının Nisan ayında sol yanağında büyük bir çıban çıkan Büyük Önder, Sakarya Savaşı öncesinde de attan düşerek kaburga kemiklerini kırmış, ancak buna rağmen dinlenmesi yönündeki önerileri reddetmiş ve ordunun başında kalmıştı.

1923 senesinde ufak tefek kalp rahatsızlıkları geçirmeye başlayan Atatürk'ün bu rahatsızlıkları 1924'de 2 kez tekrarlamış, 1927'de enfarktüs şeklinde ortaya çıkmıştı.

-HASTALIĞINA İLK TEŞHİS-

Kuvvetli bünyesi sayesinde uzun seneler sağlık durumu düzgün giden Atatürk, 1936 Kasım'ı ortalarında bir gece geç vakit bahçeye çıkarak üşütmüş, ciğerlerinde kan toplanmasıyla oluşan ve yüksek ateşle seyreden bir hastalık daha geçirmişti.

1936 senesi sonlarında Atatürk'ün genel durumunda bir halsizlik başlamışsa da henüz sağlığından ciddi bir şikayeti olmamıştı. Ancak, 1937 başlarında görülen ve sık sık tekrarlayan burun kanamaları, karnı ve bilhassa bacaklarındaki kaşıntılar gibi belirtiler, kısa zamanda sonun başlangıcı olarak ortaya çıkmıştı.

Bu belirtilerle başlayan ''karaciğer atrofik sirozu'' denilen amansız hastalık, Ulu Önder'i çok sevdiği milletinden koparıp almıştı. Atatürk'e bu teşhisi ilk kez Dr. Nihad Reşat Belger 1938 yılının Ocak ayında koymuştu.
Aydıntuğ, çalışmasında şu saptamalarda bulundu:

''Atatürk'ü muayene ve tedavi eden birçok doktorun, Atatürk'te 1937 senesi başlarında görülen burun kanamaları ve kaşıntıların karaciğer hastalığına bağlı olduğunu düşünmemiş olmaları hala tartışma konusudur.
Atatürk'ün hastalığının geç teşhis edilmiş olması, sağlığında biraz düzelme olduğu zaman iradesine aşırı güveni yüzünden hemen ayağa kalkmak ve siyasi problemlerde görev başında olmak istemesi ve çalışkanlığı gibi faktörler Atatürk'ün hastalığını kısa zamanda geliştiren ve şiddetlendiren talihsiz sebeplerden olmuştur.''

-ATATÜRK'ÜN AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI-

''Atatürk'ün ağız sağlığını genel vücut sağlığından ayrı düşünmeden, O'nun savaş alanlarında geçirdiği stresli ve yorucu yıllar çerçevesinde düşünmeli ve değerlendirmeliyiz'' diyen Aydıntuğ, ayrıca Osmanlı'ların son devresiyle yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde diş hekimliğinin durumunun da hesaba katılmasının önemine değinmişti.

Aydıntuğ, çalışmasında, Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu'nun ''Atatürk'ün Sağlık Hayatı'' kitabından, ''Ulu Önder'in dişlerinden rahatsız olduğunu ve son senelerinde ağzında bir total protez taşıdığını, dişçisinin de 2. Abdülhamit'in dişçisi olan Musevi asıllı bir pratisyen Sami Günzberg olduğunu'' aktarır.

Aydıntuğ'un çalışmasına göre, Enver Behnan Şapolyo'nun ''Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi'' ismini taşıyan kitabındaki ''Fizyolojik Arıza'' başlıklı bölüm ise şöyle:

''Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyet'i ilan ettikten sonra ilk Reisicumhurluğa Atatürk'ü seçti. Kendisini Meclis'e davet ettiler. O gün bir nutuk verecekti. Fakat tarihi günde nutukların en kısasını verdi. Bunun sebebini Bayan Afet'e şu şekilde anlatmıştı:

(Ben sana bilmediğin bir şeyi anlatayım: Tarihi hadiselerin cereyanı arasında, bazen fizyolojik arızalar mühim rol oynarlar. Tabiat ya mani olur yahut yardım eder. Cumhuriyet'i ilan etmek lazımdı. Hadiselerin seyri bunu icap ettiriyordu. Meclis'te münakaşalar cereyan ederken beni davet ettiler. O heyecanlı celsede söz söylemek benim aradığım işti. Uzun söz söyleyemedim. Cumhur reisi seçildiğim zaman Meclis'te söylediğim nutuk da en kısa beyanatlarımdan biridir. Neden? Çünkü dişlerimi yeni çektirmiştim. Yeni yapılan dişlerim tecrübe devresinde idi. Söz söylemeye başladığım vakit ya ıslık gibi bir ses çıkıyor, yahut da ağzımdan düşüyordu. Bu sırada yapılacak hiçbir çare yoktu. Bu tabii hadise siyasi hayatımın en mühim safhasına, böylece bir mani teşkil etti. Kim bilir, uzun söylemediğim belki de isabetli olmuştur.)''

-''EN TEHLİKELİ ZAMANLARDA BİLE MUHİTİNİ YÜREKLENDİRİRDİ''-

Aydıntuğ'un çalışmasında, Niyazi Ahmet Banoğlu'nun ''Nükte, Fıkra ve Çizgileriyle Atatürk'' adlı kitabındaki, Atatürk'ün hastalığının son dönemlerinde yaşanan bir olay Dr. Mim Kemal'in ağzından şöyle aktarıldı:

''Bir gün muayenehanemde hastalarımla meşgulken telefonda Neşet Ömer, 'Ufak bir arıza oldu. Kan dondurucu ilaçları alarak saraya gel' diyordu. Telaşla bu ilaçları eczaneden yaptırarak saraya koştum.

Diş protezi, diş etinde bir et kabarıklığı yapmış, dişçi arkadaşımız hastalığının esasını ve bu hastalıkta kan durmasının müşkülatını bilmediği için bu kabarık eti kesmiş ve koparmış. Müthiş bir kanama olmuş. Dişçi korkmuş, benim hemen çağrılmam gerektiğini söylemiş. Bir taraftan yapılması icap eden tedbirlerini tatbik etmeyi unutmamış, kan durmuş. Atatürk, en tehlikeli zamanlarda bile muhitini yüreklendirirdi. İşte bu defa da etrafında telaş edenlere sükunet tavsiye etmek suretiyle itidalini muhafaza ediyordu. Hem de ehemmiyetsiz bir müdahalenin beklenilmeyen bir neticesi karşısında telaş eden, korkan dişçiyi yüreklendirmiş. Ben geldiğim vakit kanama tamamen durmuştu. Tamponun kaldırılmasına ihtiyaç yoktu. Onu yerinde bıraktık. Ondan sonra kanama tekrarlamadı.''

Atatürk 1935 yılında ise ağrıyan dişi için çağırdığı diş hekimi Ziya Cemal Büyükaksoy'a ''Ne yapmak lazım geldiğini'' sorar.

Büyükaksoy'un boynunu bükmesi üzerine durumu anlayan Atatürk, ''Çek öyle ise, beni bir an evvel şu ıstıraptan kurtar'' der. Büyükaksoy ağrıyan dişi çeker ve yerini diker.

-LİDER-HEKİM İLİŞKİSİ-

Ayduntuğ'un çalışmasında, 3. Uluslararası  Atatürk Sempozyumu'nda ''Atatürk'ün Genç Yaşta Ölümüne Neden Olan Hastalığının, Günümüze ve Geleceğe Yönelik Lider-Hekim İlişkileri Açısından Değerlendirilmesi'' başlıklı bir bildiri sunan Dr. Mehmet S. Bayraktar'ın şu tespitine de yer verildi:

''Lider-hekim ilişkilerindeki zorluğun ve çekingenliklerin, geçmişe ait bu acı örneği unutmayarak, günümüzde ve geleceğe yönelik ilişkilerde büyük sorumluluğun tıp doktorlarına ait olduğunu düşünüyor, bunun siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkeyi etkilediğine inanıyorum.''

-TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSU BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK, EBEDİYETE İNTİKALİNİN 69. YIL DÖNÜMÜ OLAN YARIN, ÇEŞİTLİ TÖREN VE ETKİNLİKLERLE ANILACAK

ANKARA (A.A) - 09.11.2007 - Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 69. yıl dönümü olan yarın, çeşitli tören ve etkinliklerle anılacak.

Ankara'da ilk tören yarın sabah Anıtkabir'de düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, protokole dahil devlet erkanının oluşturacağı kortej eşliğinde Aslanlı Yol'dan yürüyerek saat 09.05'de mozoleye çelenk koyacak.

umhurbaşkanı Gül ve beraberindekiler, burada Büyük Önder'in manevi huzurunda 2 dakika saygı duruşunda bulunacak. Saygı duruşu, askeri bandonun çalacağı İstiklal Marşı'nın bitiminde sona erecek.

Cumhurbaşkanı Gül'ün Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalamasının ardından, korteje dahil olmayan sivil ve askeri erkan ile öğrenciler saygı geçişinde bulunacak.

Anıtkabir, resmi törenlerin ardından saat 11.00'de halkın ziyaretine açılacak. Kordiplomatik duayeni tarafından da saat 15.00'de Anıtkabir'e çelenk konulacak.

Bayraklar, Büyük Önder Atatürk'ün 69 yıl önce ebediyete intikal ettiği saat 09.05'den itibaren güneşin batışına kadar yarıya indirilecek. Sivil Savunma Müdürlüğüne ait sirenler ve motorlu araç klaksonları da saat 09.05'de 2 dakika süreyle çalınacak.

Tüm resmi ve özel okullarda da anma programları gerçekleştirilecek.

-ÇELENK KOYMA TÖRENLERİ-

Anıtkabir ile aynı anda Ulus Atatürk Anıtı, Sıhhiye Zafer Anıtı ve Atatürk Orman Çiftliği Atatürk anıtlarında da saat 09.05'de çelenk koyma törenleri yapılacak. Atatürk anıtlarına, Ankara Valiliği, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile diğer kurum ve kuruluşlarca çelenkler bırakılacak. Valilik adına hazırlanan çelenkler, Atatürk anıtlarına anıtların bulunduğu Altındağ, Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinin kaymakamlıkları tarafından konulacak.

-ATATÜRK'Ü ANMA HAFTASI PROGRAMI-

Ankara'da, ''10 Kasım Atatürk'ü Anma Haftası'' kapsamında, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca yarın saat 10.00'da, kurum konferans salonunda ''Okunuşunun 80. Yılında Büyük Nutuk'un Değeri'' konulu anma toplantısı ve açık oturum düzenlenecek. Toplantının açılış konuşmalarını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın yapacak.

Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı, Atatürk Araştırma Merkezi Başkan Vekili Prof. Dr. Sadık Tural'ın yöneteceği açık oturumda, eski Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Başkent Üniversitesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın konuşmacı olarak yer alacak.

Altındağ Belediyesince gerçekleştirilen etkinlik kapsamında Türk sanat müziği korosu, Yunus Emre Kültür Merkezi'nde saat 16.00'da Atatürk'ün sevdiği şarkıların seslendirileceği bir konser verilecek. Çankaya Belediyesince de Çağdaş Sanatlar Merkezi Konferans Salonu'nda Atatürk fotoğrafları sergisi açılacak. Atatürk hakkında 10-20 Kasım 1938 tarihleri arasında Türk basınında yer alan yazı ve fotoğraflardan oluşan sergi de aynı yerde gerçekleştirilecek.

-SERGİ VE FİLM GÖSTERİMLERİ-

Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce düzenlenen Atatürk konulu kitaplar ve süreli yayınlar sergisi ise OR-AN ve Cebeci halk kütüphaneleri ile Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi ve Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesi'nde 10-16 Kasım tarihleri arasında görülebilecek.

Anıtkabir Komutanlığı da Mehmetçik Kulesi Sinevizyon Salonu'nda ''Güneşin Adı'' konulu Atatürk belgeselini aynı tarihler arasında gösterecek. Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi, Cebeci Halk Kütüphanesi, Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesi ve OR-AN Halk Kütüphanesi'nde ''Kurtuluş'' ve ''Sarı Zeybek'' adlı filmleri gösterecek.

TCDD İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Ankara Garı giriş holünde açacağı ''Mustafa Kemal'in Askerleri'' adlı fotoğraf sergisi de 10-19 Kasım tarihleri arasında gezilebilecek.

-6. ULUSLARARASI ATATÜRK KONGRESİ-

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna bağlı Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığınca 12-16 Kasım tarihleri arasında Ankara'da 239 bilim adamının katılımıyla ''6. Uluslararası Atatürk Kongresi'' düzenlenecek.
Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'ndaki kongre açılış töreninde Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Aydın ve Kurum Başkanı Prof. Dr. Tural konuşma yapacak.

Atatürk üzerine çalışmalarıyla tanınmış Andrew Mango, Salahi R. Sonyel, Utkan Kocatürk ve Bilal Şimşir'e açılış töreninde ''hizmet ödülü'' verilecek.

Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün yöneteceği açılış oturumunda ise ''Milli ve Evrensel Yönleriyle Atatürk Devrimi'' konulu panel düzenlenecek. Panele, Prof. Dr. Hale Şıvgın, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Yrd. Doç. Dr. Şaduman Halıcı ve Prof. Dr. Salahi R. Sonyel konuşmacı olarak katılacak.

Kongre çalışmaları ise Başkent Öğretmen Evi'nde 4 ayrı salonda gerçekleştirilecek.

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim