Aşırı kirlilik yüzünden masmavi Bafa Gölü’nün renginin yeşile dönmeye başladığını tespit ettiklerini açıklayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Gölün bazı alanlarında peltemsi görünümünde görülen, bazı alanlarında ise akıntılı bir nehir gibi akan yeşil renkli cıvık bir maddenin, göl yüzeyini yeşile çevirdiğini gördük” dedi.

Farklı alanlardan aldıkları su örneklerini, laboratuvar analizleri ve türsel ayrımlarının yapılması için sulak alanlarla ilgili işbirliği yaptıkları derneğin bilim danışmanı Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici’ye gönderdiklerini ve bilgi alışverişinde bulunduklarını kaydeden Sürücü, Bafa Gölü’nü kurtarmak için acil çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi.

Sürdürülebilir turizmi ve çevre duyarlılığını yansıtan uygulamaları hayata geçiren ülkelere taleplerin daha çok olduğunu vurgulayan Bahattin Sürücü, sözlerine şöyle devam etti: “Ekolojik varlıklarını, vahşi yaşam ortamlarını iyi koruyan, korunan alanlarını artıran ve onları belirli kurallarla koruyarak kullanmasını bilen ülkelerdeki turist potansiyeli her geçen gün artmaktadır. Bu ülkeler alışılmış turizmin dışına çıkarak,  alternatif doğa ve kültür turlarıyla ilgi çekmektedir. Ülkemizde bu tür turizm için, doğal ve kültürel zenginliklere sahip en iyi yerlerden birisi Bafa Gölü’dür. Gölün çevresini saran turizm işletmeleri, moteller, pansiyonlar buradaki doğal ve kültürel zenginliklerden kazanırken, yöre insanları da gölden çıkardıkları balıklarla geçimlerini sağlamaktadır. Uzun süredir takip ettiğimiz Bafa Gölü, son yıllarda kış yağmurlarıyla birlikte ekolojisinde iyileşme oluyor gibi görünse de, hastalığın seyri yaz aylarında görsel olarak bile görülmektedir. Bugün göle gittiğimizde gördüğümüz manzara içler acısıydı. Gölün içine yeşil boya dökülmüş gibi bir renk aldığını tespit ettik.

Gölün bazı alanlarında peltemsi görünümünde görülen, bazı alanlarında ise akıntılı bir nehir gibi akan yeşil renkli cıvık bir maddenin, göl yüzeyini yeşile çevirdiğini gördük. Bu durumdan en çok şikâyetçi olanlar yöre balıkçıları. Balıkçılar, Menderesten verilen suyla birlikte bu görüntünün oluştuğunu, mağdur durumda olduklarını, ağlarını attıklarında tüm gözlerin bu maddelerle kaplandığını, balık avlayamadıklarını, ağlarına takılan peltemsi maddelerle kaldıramadıklarından, ağlarını kesmek zorunda kaldıklarını söylediler. Avladıkları balıkları pazarlayabilecekleri en iyi aylarda böyle bir durumun meydana gelmesinden dolayı güç duruma düştüklerini söyleyen balıkçılar, bu durumda balığa çıkamayacaklarını belirttiler.”
EKODOSD Başkanı Sürücü, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte turizmin hareketlenmesi üzerine bölgeye gelen turistlerin, gölün rengini gördüğünde Bafa Gölü’nü terk ettiklerini, günübirlik tekne gezisi isteklerini geri çevirdiklerini, yeni başlayan bu olumsuz durumun koku yapması halinde işletmelerin daha da zor durumda kalacağını söyledi. Sürücü ayrıca, farklı alanlardan aldıkları su örneklerini, laboratuvar analizleri ve türsel ayrımlarının yapılması için, bölgedeki sulak alanlarla ilgili işbirliği yaptıkları bilim danışmanı SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici’ye sözlerine ekledi.

Su örneklerini inceleyen Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici ise şu açıklamalarda bulundu: “Bafa Gölü’nde biyolojik kirlilik hat safhada olup, bizim 2010-2011 boyunca aldığımız örnekler bunun boyutlarını belirlemiştir. Bafa Gölü’nün yüzey kısmını mavi-yeşil algler (cyanophyteae), dip yapısını yeşil algler (chlorophyta) kaplamış. Microsistit sp. ve aphanizomenon sp. türler göldeki yeşil renge neden olmaktadır. Gölün iç kısmı pelteleşmiş makroskobik alglerle kaplıdır. Bu tür oluşumlar Bafa Gölü gibi tatlı ve tuzlu su girişi dengesiz olan göllerde kirlilikle birlikte üst seviyeye çıkar. Göle verilen sularda da nitrat ve fosfat gibi besleyici tuzların çok olması, bilhassa yaz aylarında Bafa Gölü’nde alg artışını tetiklemektedir. Bu tabakalaşmada su sıcaklığıyla birlikte, ışık alglerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Görünen manzarada azot ve fosfor gibi tuzların göl içerisinde, bu bölgelerde homojen dağılımı, gölün bu kesimlerinde alg patlamasına neden olmaktadır. Suları kirletilmiş olan göllerde bu durum söz konusudur. Gölün içerisinde aşırı oranda askıda katı madde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Bafa Gölü’nün dip çamuru organik karakterdedir.
Rüzgarla ve dalga hareketiyle kıyıya gelen bu bitkiler nedeniyle, gölde bu yıl sivrisineğe benzer bazı yöre halkı tarafından “gümül” adı verilen sinekler daha da çok artacaktır. Bu sinekle Bafa Gölü çevresinde rekrasyonel faaliyetleri büyük oranda olumsuz etkileyecektir. Yani insanlar geceleri akşamları ışık yakamaz duruma geleceklerdir. Işık yaktıklarında çaylarını içemeyecekler, yemeklerini yiyemeyeceklerdir. Sineğin dışında koku meydana gelecektir. Tüm bunların nedeni; doğal bir göl olan Bafa Gölü’nün doğal yapısına yapılan müdahale ve kirlilikten kaynaklanmaktadır. En önemli çare; organik dip yapısının uzaklaştırılması, askıdaki katı maddelerin uzaklaştırılması, gölün iç ve dış yükler tarafından kirletilmemesi, 1950-1970’lerdeki doğal yapısında olduğu gibi göle nasıl su giriyorduysa, o sistemin sağlanması, temiz suyun verilip, göldeki biyolojik zenginliğin artırılmasıdır.

Bafa Gölü doğal bir göldür, baraj gölü gibi bakılmamalıdır. Daha önceki yaptığımız çalışmalarda önlem alınmadığı takdirde, yaz aylarında daha büyük sorunlar bekleyeceğini söylemiştik. Sıcakların başlamasıyla birlikte sorunlar çıkmaya başladı.”

Editör: TE Bilişim