Battı denen şu Dubai ne menem bir yer?

Birkaç günlüğüne de olsa, dünyanın en ilginç kentlerinden biri olan Dubai’deydim. 40’ı aşkın ülke görmüş biri olarak, şaşırmadım desem yalan olur. Farklı hem de çok farklı bir kent. 20 yıl öncesine kadar çölmüş. Şimdi ise istisnasız binlerce gökdelenin burun buruna, göğü delercesine yarıştığı ultra modern bir kent olmuş. Hemen her gökdelen, bizdeki en yüksek binalardan daha yüksek ve daha havalı. Bizim milyon dolarlık rezidanslar onların yanında sönük kalır.

Kentin yarısı hâlâ şantiye gibi. Onlarca milyar dolar harcanmış, harcanmaya da devam ediyor. Dubai Şeyhi El Maktum, petrolden kazandıkları parayı buraya yatırmış.

Diğer Arap sermayesi de desteklemiş. Dünyanın önemli finans ve ticaret merkezlerinden biri olmak için yola çıkmışlar. Yolun önemli bir kısmını da kat etmişler.

Ama nefesleri kesilmiş. 60 milyar dolar borçtan bahsediliyor. Hisse senetleri iki günde yüzde 15 düşmüş. İnşaatların önemli bir kısmı yarım kalmış. Her ne kadar içeride battı, batıyor söylentileri fısıltı gazetelerinin dışında dillendirilmese de dünya ekonomi medyasının manşetlerinden inmiyorlar.

İşin ekonomik yanını ekonomistler tüm ayrıntılarıyla yazıyorlar. Ben sadece gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

. Dünyanın en yüksek binası da dahil dünyanın en uzun ve mimarisi en farklı gökdelenleri bu kentte.

. Vergi yokmuş. Bu yüzden devasa alışveriş merkezleri, kentin en kalabalık yerleri. Buralar hariç, turistler dışında sokakta birilerini görmek çok zor.

. Caddeleri dünyanın en pahalı arabalarıyla dolu. Herhalde bu kadar pahalı arabayı bir arada başka bir yerde görmek mümkün değil.

. En ucuzu taksiler. Taksi ücretleri Türkiye’dekinin neredeyse altıda biri. En uzun mesafeler bile para birimleri dirhem gibi, bir dirhem. Ayrıca petrol de ucuz, işgücü de.

. Daire fiyatları bir yıl öncesine kadar bir milyon doların üzerindeymiş. Şimdi 200 bin dolara kadar inmiş.

. Otobüs durakları bile klimalı, sokak saatleri de Rolex.

. Dünyanın en büyük şirketlerinin temsilcilikleri var. Dünyanın en büyük ve en iddialı otellerinden yüzlercesi de şehrin dört bir yanına serpiştirilmiş.

. Cami yok denecek kadar az. O da mini minnacık.

. Kurallar hem çok katı hem de çok esnek. Oteller dışında içki içmek yasak. Alışveriş merkezlerinde şortla ya da mini etekle gezmek, el ele tutuşmak da. Yani kurallar caddenin bir yanında farklı, öte yanında çok farklı.

. Alışveriş mağazalarında Türk ürünleri yok denecek kadar az. Ancak inşaat şirketlerimize her adımda rastlamak mümkün. Metro dahil pek çok büyük projenin altında Türk müteahhitlerinin imzası var.

. İnşaatlarda Hintli işçiler, hizmet sektöründe de Filipinliler ağırlıkta. Ama öylesine sindirilmişler ki işleri dışında kentin herhangi bir yerinde onları görmek mümkün değil.

. Plajları temizinde ötesinde. Ama sanki 10 yıl sonra, bizdekilerden farksız konuma gelebilirler. Deniz motorları ve jet-ski’lerin çıkardığı atıklar hem koku hem de kirlilik olarak fazlasıyla rahatsız edici. Yenip atılan artıklar da gelecek için alarm veriyor.

. Kentin yüzde 90’ı yabancı. Bir iş kurduğunuzda yerli ortak şartmış. Yani yerliler üretmekten çok harcamakla meşguller.

. Amerikan üniversitesi gördüm. Eğitim adına dikkat çeken tek kurum sanki oydu.

. Dan Brown’ın son romanı Kayıp Sembol, kitapçı vitrinleri gibi plajların da gözdesiydi.

. Dubai’nin geleceği için ekonomi ve turizmden umudunu kesenler, “Dubai’yi kurtarırsa ancak kumar kurtarır” şeklindeki önerilerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar.

. Dünyanın bütün mutfaklarını bulmak mümkün. Her keseye göre yeme içme mekânları da var.

. 5 yıldızlı oteller sıradan kalıyor. Muhtemelen 7 yıldızlı oteli en fazla olan kentlerden biri.

. Çok sayıda Türk işçi kadar Türk işveren de var. Genç girişimcilerin sayısı da bir hayli fazla. Pek çok şeyi bir arada yaşıyorlar.

. İstanbul’a 4 saat. Vize var. Düzenli uçak bulunuyor.

. Mimarlık öğrencileri için bulunmaz bir ortam. Hayal sınırları nasıl zorlanıyor, fazlasıyla örnek görebilirler.

Özetin özeti: Bazı zenginler parayı bastırıp en kısa zamanda en iyi lise ya da üniversite benimki olsun istiyor. Birleşik Arap Emirlikleri de parayı basıp, 20 yılda, yüzlerce yıllık kentlere rakip olma peşinde. Ama bu o kadar kolay değil. Ancak girişimcilikleri takdire şayan!..

 

Editör: TE Bilişim