Ankara'ya deniz gitmedi ama başkentli 'boat show'a koştu

Ankaralıların yüzde 70'i tatillerini deniz kenarında geçiriyor. Başkentlilerin denize olan tutkusu ilk kez evsahipliği yaptıkları ‘boat show'da ortaya çıktı. 15 bin kişinin ziyaret etmesi beklenen fuarda memur bütçesine uygun tekne de var.
 
Ankaralılar ‘deniz tutkunu' olunca, yatlar da ayaklarına kadar geldi. Ankaralıların denizciliğe artan ilgisi üzerine CNR Expo Fuarcılık, başkentte ilk kez denizcilik fuarı organize etti. Fuarı, "mesai günü" olsa da açıldığı gün 3500 kişi ziyaret etti. Fuar, yarın akşama kadar gezilebilecek.

Fuarın destekçilerinden Deniz Endüstrisini Geliştirme ve Destekleme Derneği (DENTUR) Başkanı Yavuz Sipahi, Ankaralıların yüzde 70'inin tatillerini deniz kenarında geçirdiğini ve denizciliğe meraklı olduğunu söylüyor. İlgi üzerine, 5 günlük fuar için koydukları 15 bin ziyaretçi hedefinin aşılmasını beklediklerini kaydeden Sipahi, önümüzdeki yıllarda da fuarı başkentte açmayı sürdüreceklerini kaydediyor. Ancak hükümetten amatör denizciliğe destek isteyen Sipahi, örneğin ABD'de 4-5 kişiye, Türkiye'de ise 2 bin kişiye 1 tekne düştüğünü vurguluyor.
 
Teşvikte zamanlama yanlıştı

Sipahi, çok düşük oranlarda olan amatör denizciliğin gelişmesi için teknelerin "üretilebilir, alınabilir ve sürdürülebilir" olması ihtiyacına dikkat çekiyor. Sipahi, hükümetin son düzenlemelerle bu anlamda önemli adımlar attığını ancak bunların yeterli olmadığını söylüyor. Motorlu Taşıtlar Vergisi yerine, tekne boyuna göre alınmaya başlanan kayıt ücretlerinin daha çağdaş bir yöntem olduğunu belirten Sipahi, "Ancak teknelere verilen vergi teşvikinde zamanlama hatası yapıldı. Geçen yıl ağustosta verilen ve 3 ay geçerli olan teşvik, sezon sonuna ve bayram tatillerine denk geldi. Oysa doğru bir zamanlama ile hareket edilseydi, teşvikle yabancı bayrak yerine Türk bayrağı çeken tekne sayısı 1250-1300 yerine 12-13 binleri bulabilirdi. Bu nedenle teşvikin tekrarlanmasını istiyoruz ama Maliye Bakanlığı konuya sıcak yaklaşmıyor" diyor.
Sipahi ayrıca, yaygın olan 8-10 metrelik küçük tekneler için günübirlik çok katlı bağlama yeri projesi yaptıklarını söylerken, "Çalışmamızı yerel yönetimlerle paylaştık, bunun için bize uygun yer tahsis etmelerini istiyoruz" diye konuşuyor. Marinaların bu teknelere uygun olmadığını ve pahalı hizmetleri bulunduğunu anlatan Sipahi, marinaların dünyada olduğu gibi mega yatlar ile kruvaziyerlere bırakılması gerektiğini savunuyor. Sipahi, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda bağlama yeri sayısında 50 bin yat hedefi bulunurken, bu rakamın daha kısa kıyısı olan İtalya ve Fransa'da bile şu an 170-270 binlerde olduğunu vurguluyor.
 
Memurlar da tekne alabilir

Denizcilik konusunda, düşünüldüğü gibi sadece sahil kentlerinin önde olmadığına işaret eden Ankara Yelken Kulübü'nün Başkanı Adnan Özarslan ise 10 yıl önce kurdukları derneğin 450 civarında üyesi olduğunu belirtiyor. Geçen aylarda İstanbul'da düzenlenen boat show'da en çok alımı Ankaralıların yaptığını belirten Özarslan, durumu güzel bir espriyle tanımlıyor: "Orada yat almayan denizci Ankaralı kaldı mı, burada ne kadar satış yapılacak bilemiyorum."
Özarslan'ın dediği gibi, ilk 2 günde fuardaki yüz binlerce euroluk lüks yatlara alıcı çıkmadı, ancak firmalar ümitli. Bu yatların ‘hop deyince' satılamayacağını kaydeden firmalar, bunun için fuarın son günlerini beklemek gerektiğini vurguluyor. Firma yetkililerine göre fiyat açısından aynı zamanda önemli bir yatırım olan yatların satışı için çalışmalar uzun pazarlıklar ve ziyaretlerle birkaç günü buluyor. Firmalar, Ankara'daki memur yoğunluğundan da bahsetmeden geçemiyor. Lüks yatların yanında mütevazı ve kullanışlı teknelerin de varlığını anlatan yetkililer, memurların otomobil fiyatından daha ekonomik teknelere sahip olabileceklerini söylüyor.
 
 
Başkentli sabırlı, yelkenli alıcısı çok

Fuarda küçük tekneler ve botların arasında en çok dikkati, 10 metrenin üzerindeki boyutları ve konforlarıyla lüks yatlar çekti. Bu yatlar da kendi aralarında yelkenli ve motor yat olarak birbirinden ayrılıyor. Trio Deniz Araçları Yetkilisi Sabahattin Can, özellikle yelkenlilerin bir hayat tarzı olduğunu, aksi halde yapılmasının zorluğundan söz ediyor. Bu tekneler için tutkunun yanında zamana ihtiyaç olduğunu belirten Can, "Burada yüksek süratten feragat edersiniz, uzun soluklu seyahatlere çıkarsınız. Yani yelkenli bir anlamda yaşam tarzıdır ve Ankara'da da yelkenli alıcısı çoktur" diyor.
 
Doğu'ya da satış yapılıyor

Yerli üretim Azuree'nin Satış Müdürü Deniz Çakır, İstanbul'daki fuara gösterdikleri ilgi üzerine başkentlilerle bir araya gelmek istediklerini ve ilginin de memnun edici olduğunu söylüyor: "Sadece deniz kıyısındaki illerde değil, İç Anadolu, Doğu Anadolu gibi bölgelerde de çok satış yapıyoruz."

Çakır, yelkenli yattan geçen günlerde Yunanistan'a satış yaparak yurtdışına açılmaya başladıklarına da dikkat çekiyor. Azuree ile birlikte fuarın en büyük yatlarından olan Atlantis'in Sorumlusu Moris Algazi de İtalyan yapımı motorlu yattan Türkiye'ye 12-13 adet geldiğini ve Ankara'da da 2-3 yat satmayı beklediklerini söylüyor.

Editör: TE Bilişim