Başbakan'ın kıyı çıkışı STK’lardan destek gördü

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tebdili kıyafetle Mandalya Körfezi içerisindeki Bodrum'un ünlü Torba ve Güvercinlik koylarında yaptığı denetim geniş yankı uyandırdı.
Muğla Mimarlar Odası ve çevreci dernekler, Erdoğan'ın kıyılarla ilgili çıkışını milat olarak değerlendiriyor.
 
Başbakan'ın, özellikle konunun takipçisi olması gerektiğini belirten sivil toplum kuruluşları (STK), kıyılarda olan yapılaşma kusurların ve hak ihlallerine adil bir şekilde el atılmasını talep ediyor.

Başbakan Erdoğan, Ramazan Bayramı'nda tatilini yaptığı Bodrum'da, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı da yanına alarak Torba Koyu'ndaki kıyılarda denetim yapmıştı.
 
Erdoğan'ın, kıyılardaki durumu gördükten sonra düzeltilmesi yönünde talimat vermesi üzerine, bakanlık, kıyılara yönelik denetimlerini sıklaştırdı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca, bölgede 2011 yılında başlatılan ve şu an hızlandırılan denetimlerde, Bodrum'daki lüks oteller başta olmak üzere yasalara aykırı yapılaşmanın yüzde 60'ın üzerinde olduğu tespit edildi. 

İncelemelerde, Torba Koyu içindeki lüks otellerin de bulunduğu yapıların mevzuata aykırı olarak inşa edildiği gözler önüne serildi. Bu binaların, son 2 yıl içinde ruhsatlandırılan yeni yapılar olduğu saptandı.
 
Sorunlu olan binaların, koydaki yapılaşmanın yüzde 60'ının üzerinde olduğu kaydedildi. Söz konusu binaların büyük bölümünün 100 metrelik kıyı yapılaşma sınırına uymadığı ve ruhsata aykırı yapılaşmaya gidildiği belirtildi.
 
Bu binaların, Kıyı Kanunu yanında İmar Kanunu, imar planları ve su basma seviyesi sınırlarına da aykırı olarak yapıldığı ortaya çıktı. Ayrıca, söz konusu yapıların 1., 2. ve 3. derece SİT alanı olan bölgelere yapıldığı gözlendi.
 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca görevlendirilen denetim elemanlarının tespit ve raporlarını tamamlamalarının ardından mevzuata aykırı işlem yapanlar uyarılacak. Bu kapsamda, mülk sahiplerine verilecek süre zarfında yapıları yıkılmazsa, bakanlık yapıları mühürleyerek, kendisi yıkım yoluna gidecek.

Mavi Yol Girişimi Sözcüsü Filiz Dizdar, kamuya kapatılan kıyıların acilen açılması gerektiğini ifade ederek,
 
"Başbakan'ın bu anlamda söylemi doğrudur ama geçtir. Biz, eşitlik ve adalet istiyoruz. Bodrum Belediyesi'ne gönderilen yazı, tüm yarımada belediye başkanlarına da gönderilsin. Oralarda da araştırma yapılsın. Çünkü tüm kıyılarda böyle sorunlar var. Çok samimiyet istiyoruz. Gerçek niyet doğru ama sonuçlanmasını, kıyıların bir an önce terkini istiyoruz. Buralarda isteyen istediğini yapıyor. Müzikler, iskeleler… Rahat eşiklik içinde anayasal hakkımızı kullanamıyoruz. Parasız bir biçimde kıyıları kullanamıyoruz.
 
Bodrum'da çevre açısından çok sıkıntılar var, bu işletmelerin hepsi denizin kendilerine ait olduğunu düşünüp, denizin içerisinde bir sürü müdahaleler yapıyorlar, dolgu yapıyorlar, kepçe sokup taşları çıkartıyorlar, her türlü hakkı kendilerinde görüyorlar. Bir an önce bu yasal düzenlemeler değiştirilmeli, yoksa bu ve bundan sonraki hükümetler tarafından kıyılar da doğa da talan edilmeye devam edilecektir. Biz haklarımızdan mahrum kalacağız ve doğa yok olmuş olacak." dedi.

Muğla Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Develi ise Bodrum'un İstanbul'daki gecekondu bölgelerinden daha vahim bir duruma geldiğini söyledi. Bodrum'daki problemin ana sebebinin plan hiyerarşisinin doğru yapılmaması olduğunu dile getiren Develi,
 
"Planların gerçekliğiyle ölçüşmemesi, idarelerin bu planları uygulama tekniği ve yerel yönetimlerin de kendine göre yorumlamasından kaynaklanan birbiriyle çelişkinin oluşturduğu çarpık kentleşmenin örneğidir. Çok güzel yatırımlarla, bunlarla beraber hiçbir planlama tekniğine hiçbir mimari ögeleri, mimarlığın getirdiği hiçbir veriye uymayan bir çağ dışı çarpıklaşmanın içerisindedir. Bu çarpıklaşma bu kentin nasıl kullanılacağına dair de çok büyük karmaşa oluşturmaktadır.
 
Bu kent, turizme beraber aynı zamanda tarihle harmanlanmış bir yerdir. Bu ilişkileri çok doğru uygulayabilmek lazım, bu bölgelerin bir katma değerinin oluşması için bu kentin sürdürülebilir yapılaşma ve bununla beraber bir yaşam koşulunun insan standartlarının oluşması için doğru kararların alınması ve bu kararların sürekliliği önemlidir. Bu kararlar ne siyasetin ne de yönetimsel erklerin tasarruflarıyla beraber gelişen durumlar olmamalıdır." ifadelerini kullandı.

Develi, Başbakan'ın kıyılara el atmış olmasının sevindirici olduğunu kaydederek,
 
"Tabiî ki geç kalmış bir konudur, kendisi büyük bir ihtimalle denizden karaya baktığı için kabullenir bir noktada olduğunu görmüştür. Biz Başbakanımızın bu konuya olan samimiyetine inanıyoruz. İnanmak istiyoruz ama bu sözün arkasında durmalı, adil bir şekilde buradaki kıyılarda olan yapılaşma kusurlarına, hak ihlallerine adil bir şekilde el atmalıdır. Bunun için elimizden geleni yapmaya hazırız.
 
Bu konuda gözü arkasında olmaması lazım. Söylediği sözün arkasında duracağına inanıyoruz. Bu konuda yapacağı her türlü çalışmaya desteğimiz açıktır. Başbakanımızın buradaki yerel idareler, yerel yönetimleri bu zaman içerisindeki olan ve kendisinin de bir anlamda serzenişte bulunduğu 'niye müsaade ettiler' konusundaki, artık bir ülkenin
 
Başbakanının parmak dokunduğu noktada bizim de bundan sonraki süreçteki tüm duyarlılığımızın muhatabı Başbakanımızdır. Bizim için Başbakanımızın bu konuya el atması bir milattır. Bu miladın çok iyi değerlendirilmesi lazım. Bu milat bir yüzleşme olması lazım. Bu yüzleşmenin gereği neyse, herkes artık bu yok olan değerler için elini taşın altına koyma vakti gelmiştir. Geç kalınmıştır, bunun için herkes görevini yapmalıdır." şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim