Ulaştırma, Denizcilik ve Hbaerleşme Bakanı Lütfi Elvan, ilk basın röportajını SeaNews Dergisi ile yaptı. Bakan Elvan, röportajda denizcilik sektörüne yönelik önemli mesajlar verdi.

SeaNews Dergisi'nin röportajından bazı sorular ve Bakan Lütfi Elvan'ın cevaplarını aşağıya alıyoruz. Röportajın tamamı SeaNews Dergisi Haziran Sayısında yer alıyor...

SeaNews: Sayın Bakanımız; özellikle Kabotaj Bayramını kutladığımız bu günlerde ve yoğun gündeminiz arasında röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kabotaj Kanunu’nu kabul edildiği 1 Temmuz 1926’da yılından bugüne kadar gelişmeleri denizciliğin ekonomideki yeri hakkında neler söylemek istersiniz? ,

Lütfi Elvan:1913 yılında limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 0,5 milyon ton, 1960 yılında 5,5 milyon tona, 1983 yılında 53 milyon ton iken bu miktar 2003 yılında 190 milyon tona ulaşmıştır. 2013 yılı sonu itibariyle ülkemiz limanlarında elleçlenen yük miktarı 385 milyon ton’dur. Ülkemiz limanlarının toplam kurulu kapasitesi ise 548 milyon ton’dur. Bu durumda, ülkemiz liman potansiyelinin %70’ini kullanmaktadır. 2013 yılı denizyolu dış ticaret taşımalarımız, 187,8 milyon ton ithalat, 89,6 milyon ton ihracat olmak üzere toplam 277,4 milyon ton’dur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, toplam 403,4 milyar Dolarlık dış ticaretimizin 222,8 milyar Dolarlık kısmı yani %55,2’si denizyoluyla gerçekleştirilmiştir. TÜİK’in en son yayımlamış olduğu 2012 yılı verilerine göre, dış ticaretimizde taşıma sistemlerine göre denizyolunun yük miktarı olarak payı ise ithalatta %93,4 ve ihracatta %75,7’dir.

SeaNews:  Kabotaj tekeli AB ülkelerinde birbirleri için kaldırıldı. Bizde de kaldırılmasına yönelik talepler/düşünceler var. Sizin bu konudaki avantaj/dezavantaj açısından değerlendirmeniz nasıldır?

Lütfi Elvan: Kabotaj Kanunu ile kıyılarımızda, limanlarımızda ve aralarında her türlü denizcilik faaliyeti münhasıran T.C. vatandaşı kişilere bir hak olarak tanınmıştır. Öncelikle bilinmelidir ki bu bir devlet tekeli değil ulusal bir tekeldir. Bir hakkın yeterince değerlendirilemediği ileri sürülebilir. Ancak bu durum, hiçbir zaman, ulusal bir hakkımızdan başka devletlerin yararına vazgeçmemizi gerektirmez. Türk denizcilik sektörü, Kabotaj yasasının sağladığı ortamda bir büyüme ve gelişme eğilimi içine girmiş ve bundan gerçekten, yararlanmıştır.   

SeaNews: MLC 2006 Sözleşmesinin yürürlüğe girmesinin ardından dünya limanlarında yapılan denetimler ve Türk Bayraklı gemilerin bu denetimlerdeki performansını gösteren bir veri oluşmuş mudur? Bu hususta varsa bilgiler bizler ile paylaşabilir misiniz? Ülkemiz MLC Sözleşmesini imzalamak konusunda ne düşünüyor? 

Lütfi Elvan : 20 Ağustos 2013 tarihinde yürürlüğe giren MLC 2006 Sözleşmesi kapsamında yapılan Liman Devleti Kontrolü (PSC) denetimlerinde “tutulan” ilk gemi, 09 Eylül 2013 tarihinde Danimarka’da denetlenen Liberya bayraklı bir açık deniz destek gemisi olmuş ve tutulma nedeninin temelinde istihdam sözleşmesi ile ilgili eksiklikler olmuştur. 

2013 yılında Paris MoU limanlarında 502 Türk Bayraklı gemi denetlenmiş ve bu gemilerde toplam 1214 adet eksiklik tespit edilmiş olup, bu eksikliklerden 220 tanesi (%18) çalışma ve yaşama koşulları ve iş şartları ile ilgilidir. 2014 yılında ise Paris MoU Limanlarında, 216 Türk Bayraklı gemi denetlenmiş ve bu gemilerde toplam 631 adet eksiklik tespit edilmiş olup, bu eksikliklerden 99 tanesi (%16) çalışma ve yaşama koşulları ve iş şartları ile ilgilidir. Şu ana kadar Türk Bayraklı gemilerde MLC 2006 ile ilgili ciddi bir problemle karşılaşmadık.

MLC 2006 sözleşmesinin yürürlüğe girmesinin ardından dünya limanlarında yapılan denetimler genel olarak değerlendirildiğinde Türk Bayraklı filomuz tarafından önemli bir mesafe kat edildiği, kurumsal firmalarımızın denetimlere daha iyi hazırlandığını ifade edebiliriz. İyi bir yönetim ve organizasyon yapısına sahip olan firmaların gemileri denetimlerden başarıyla geçmiştir. Bakanlığımızın bu konuda düzenlediği faaliyet ve denetimler ne kadar ciddi ve sağlıklı olsa da armatör ve işletmecilerimizin kontrolü altındaki gemilerde yaşama ve çalışma koşullarını sözleşme standartlarına çıkarılmasında gereken hassasiyetin ve çabanın gösterilmesi gerekmektedir. 

Bakanlığımızın 2013 yılında yayınlamış olduğu “MLC 2006 Kapsamında Program Dışı Denetim Uygulaması” ile Türk bayraklı gemilerin yabancı ülke limanlarında tutulma riskini azaltmak için pro-aktif bir denetim mekanizması geliştirilmiş olup, uygulama ön sörvey ve program dışı sörveyler kapsamında liman başkanlıklarımızda halen devam etmektedir. Ancak, Paris MoU’nun MLC 2006 kapsamındaki PSC denetimleri ile ilgili öngördüğü 1 yıllık geçiş (esneklik) süreci Ağustos 2014 itibariyle sona ereceğinden, dünya denizcilik camiasında özellikle bu yılın Ağustos ayından itibaren Avrupa limanlarındaki PSC denetimlerinde MLC 2006 ile ilgili denetim ve tutulma sayılarında küresel bazda ciddi artışlar olabileceği tahmin edilmektedir. Sektörümüz tarafından gemilerimizde gereken tedbirlerin alınması ve denetimlere her zaman hazırlıklı olunması büyük önem arz etmektedir.

Ülkemizin MLC 2006’ya taraf olma çalışmaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülmekte olup, “Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” 18 Haziran 2014 tarihi itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dış İşleri Komisyonu’nda görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Taraf olma ile ilgili yasal süreç devam etmektedir. 

Bakanlığımızın denizde yaşam ve çalışma koşullarının iyileşmesini sağlamak üzere, sürecin en başından beri Sözleşmeye taraf olunması konusunda önemli girişimleri olmuştur.  

SeaNews: Ekonomik krizin denizcilik sektörüne etkilerinin 2014 yılında azalacağı öngörülüyordu. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Lütfi Elvan: Ülkemiz ve denizcilik sektörü 2008’deki mali krizin etkilerinden 6 yıl geçmesine rağmen henüz tam olarak kurtulamadı. Bildiğiniz gibi 2008 kriziyle birlikte küresel ticaretin finansmanı çöktü. Denizyolu taşımacılığı, dünya ekonomisi açısından kilit öneme sahip bir sektördür. Tüm dünya ticaretinin tonaj bakımından yaklaşık %90’ı deniz yoluyla yapılmaktadır. Bu yüzden krizin etkilerini en fazla hisseden sektörlerin başında denizcilik gelmektedir. Biz de bu gelişmelerden payımızı aldık. Öte yandan dünya nüfusu arttıkça, ihtiyaçlar devamlı büyüdükçe krizin etkileri azalacaktır. IMF’nin uluslararası ticaretin 2014 yılında %4.3, 2015 yılında ise %5.3 artacağı yönündeki tahminleri geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
Sektörün başlıca bileşenleri olan ticaret filosu, limanlar, gemi inşa ve gemi geri dönüşüm sanayileri, yüksek katma değer yaratan stratejik sektörler arasındadır. Açıkça ifade edebilir ki, bu stratejik sektörlerin hemen hepsinde iyimser olmayı gerektirecek çok sayıda imkânımız ve tecrübemiz var. 

Türk sahipli gemi filosu, dünya deniz ticaret filosunun yaklaşık %94’ ünü kontrol eden 30 ülke arasında, 2003 yılında 9 milyon DWT’ luk kapasite ile 19. sırada iken, 2013 yılında 30,4 milyon DWT’ lik kapasiteye ulaşarak bugün 13. sıraya yükselmiştir. 

Deniz taşımacılığına paralel olarak ülkemizde limanlar da hızla büyümektedir. Limanlarımızda elleçlenen toplam yük miktarı 2002 yılında 190 milyon ton iken, 2013 yılında %102 artışla 384 milyon tona ulaşmıştır. Limanlarımızın kurulu kapasitesi 548 milyon tondur ve planlaması yapılmış olanlarla birlikte bu kapasite 867 milyon tona ulaşacaktır.

Limanlarımızda elleçlenen konteyner miktarı 2002 yılında 1,9 milyon TEU iken, 2013 yılında, %316 artışla 7,9 milyon TEU’ ya ulaşmıştır. 

Gemi inşa alanında ise rekabetçi bir konuma henüz ulaşılamamış ancak hızlı bir büyüme ivmesi yakalanabileceği düşünülmektedir. Özellikle bakım-onarım alanında Türk tersanelerinin rekabet gücü giderek artmakta, Türkiye bu alanda dünyada önemli bir üs olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Limanlarımıza uğrayan kruvaziyer gemi sayısı 2002 yılında 821 iken, 2013 yılında %92’ lik bir artışla 1.572’e ulaşmıştır. Bununla birlikte, limanlarımızı ziyaret eden kruvaziyer yolcu sayısı 2002 yılında 332.702 iken, 2013 yılında %574’ lük artışla 2.240.776’ a ulaşmıştır. Böylece ülkemiz, kruvaziyer turizminde İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra 4’üncü sıraya kadar tırmanmıştır.

Paris Liman Devleti Kontrolü Memorandumuna (Paris MoU) göre 2002 yılında %24 tutulma oranıyla kara listede yer alan Türk Deniz Ticaret Filosu, 2008 yılında %7 tutulma oranı ile beyaz listeye geçmiş ve 2013 yılında bu oran %2.99’a düşürülmüştür. Bu en az tutulma tüm zamanların en iyi oranıdır.  Bunun sonucunda, Türkiye son 5 yıldır beyaz listedeki yerini istikrarla korumuş ve Türk bayraklı gemilerimiz dünya limanlarında itibar kazanmıştır.

 2023 yılı hedeflerimizden olan Türk P&I Koruma ve Tazmin Sigorta Şirketi’nin kurulması hedefimiz bu yıl Ocak ayında hayata geçirildi ve sadece ilk üç ayda 305 geminin sigortalama işlemi tamamladı.
Uluslararası kurallar kapsamında gemi adamı yetiştiren Türk denizcilik eğitimi beyaz listedeki yerini korumakta ve 178.504 aktif gemiadamı sayısı ile dünyada 7. sırada yer almaktadır. 
Türkiye gemi inşasında küçük tonaj gemi ve mega yat sınıfında marka olurken; global gemi inşa sipariş listesinde, sektörde uzun süren krize rağmen; 2003 yılında 53 gemi siparişi var iken, 2012 yılı sonu itibariyle 82 adet gemi siparişi ile dünyada 5. sırada yer almaktadır. 

2035 yılında 90 milyon nüfusa ulaşması beklenen ülkemizde 5 trilyon ton-km yük, 500 milyar yolcu-km taşımacılık hacmine ulaşma öngörüsü doğrultusunda ulaştırma alt yapı yatırımlarının ne kadar elzem olduğu aşikârdır. Artışın bu şekilde devam ettiği düşünüldüğünde yük taşıma taleplerinin artık karayolu ile karşılanması gittikçe zorlaşacağından; deniz taşımacılığının etkin şekilde kullanılması önem kazanmaktadır.

Bu noktada limancılık alanında kapasite büyütme ve modernizasyon çalışmalarımız hızla devam ederken, İzmir’de yapımı sürdürülen “Kuzey Ege - Çandarlı Limanı” Avrupa’nın en büyük on konteyner limanı arasında yer alacaktır. Ayrıca yıllık yaklaşık 25 milyon ton yük elleçleyecek ve ülkemizin 3. Büyük limanı olacak Filyos Limanı’nın altyapı ihalesi gerçekleştirildi. 

Piyasa şartlarında olumlu gelişmeler yaşansa da krizin etkilerinin özellikle navlun ücretleri konusunda hala aşılamadığını görmekteyiz. Denizcilik piyasalarındaki aşırı arz durumu krizin etkilerini derinleştirmiştir. Ancak denizcilik hiçbir zaman yerinde durmamıştır ve durmayacaktır.  Bu yüzden asla karamsar olmamalıyız. Yaşanan krize rağmen büyük bir azim ve kararlıkla büyümemizi sürdüreceğiz. Çünkü denizcilik sektörümüzde pervaneler döndükçe ve yatırımlar devam ettikçe Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma rotasında ilerlemeye devam edecektir.

SeaNews: Dünya’daki gemi arzı fazlası ve Uzakdoğu tersaneleri ile maliyet konusunda rekabet zorluğu çeken Türk Gemi İnşası hakkında ne gibi çalışmalar yürütüldü ve yürütülüyor? 

......

SeaNews:  Kılavuzluk ve Römorkörcülük hizmetleri ile ilgili özellikle teşkilat yönetmeliğinin çıkmasına yönelik çalışmalar ne aşamadadır? Deniz emniyetine yönelik hizmetler olan kılavuzluk hizmetlerinin etkinliği ve kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalarınız nelerdir?

Diğer soruların cevapları ve röportajın tamamı SeaNews Dergisi Haziran Sayısında. 

Editör: TE Bilişim