Avrupa Birliği Brexit ve Euro Bölgesi Politika Analisti, Open Europe Düşünce Kuruluşu'nun Brüksel Ofisi Başkanı Pieter Cleppe, Avrupa'da nükleer santrallerini kapatma kararı ile sosyal, çevresel ve ekonomik ağır maliyetlerle karşı karşıya kalan Almanya dahil, pek çok ülkede nükleer santrallerin kapatılma kararlarının sorgulanmaya başladığını söyledi.

Uluslararası Atom Enerji Ajansı'na göre şu anda dünyada 30 ülkede 441 adet nükleer güç reaktörü elektrik üretiyor. İngiltere, Fransa, Japonya, Hindistan, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Türkiye'nin de aralarında yer aldığı 19 ülkede 54 reaktörün inşaat çalışmaları da devam ediyor.

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom tarafından Mersin'de kurulacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ile birlikte nükleer santral sahibi olmak için ilk adımını atan Türkiye'de, nükleer yerine yenilenebilir enerjinin tercih edilmesi, Avrupa'nın nükleer enerjiden vazgeçtiği gibi değerlendirmeler, nükleere muhalefet edenlerin en fazla dile getirdikleri konular arasında yer alıyor. İngiltere'nin yeni nükleer santral inşa kararı, Belçika'nın nükleer santralleri kapatma kararından vazgeçebileceği, AB üyesi Polonya'nın 6 nükleer reaktör inşa etme planı, Çek Cumhuriyeti ile birlikte politik olarak nükleer enerjiyi savunmaları, çok sayıda bilim insanının iklim değişikliği mücadelesinde 'nükleersiz olmaz' değerlendirmeleri gibi çok sayıda gelişme, Avrupa'da ibrelerin nükleer enerji lehine dönmeye başladığına işaret ediyor. Korona virüs salgınında, enerji ihtiyacında güvenilir kaynaklara duyulan gereksinim ise uzmanların üzerinde durduğu önemli konulardan biri.

AB'deki hava değişiyor

Avrupa Birliği Brexit ve Euro Bölgesi Politika Analisti olan, Washington Mülkiyet Hakları İttifakı(PropertyRightsAlliance) üyesi, Open Europe Düşünce Kuruluşu'nun Brüksel Ofisi Başkanı olarak görev yapan Pieter Cleppe, Avrupa'da nükleer santrallerini kapatma kararı ile sosyal, çevresel ve ekonomik ağır maliyetlerle karşı karşıya kalan Almanya dahil, pek çok ülkede nükleer santrallerin kapatılma kararlarının sorgulanmaya başladığını vurguladı.

AB politikalarına ilişkin görüşlerin dile getirildiği EURACTIV Platformu'nda bir analiz yayınlayan Cleppe, nükleer tartışmaların seyrinin değiştiğine dikkat çekerek, "Covid-19 krizinin her Avrupa ülkesini kendi araçlarıyla nasıl baş başa bıraktığı göz önüne alındığında, Fransa veya diğer komşularının enerjisine bel bağlamak, AB ülkeleri için çekici bir deneyim olmayabilir" dedi. Cleppe, aralık ayında, AB liderlerinin nükleer enerjinin AB'nin ekonomisini 2050 yılına kadar karbon-nötr hale getirme çözümünün bir parçası olacağı konusunda anlaştıklarını hatırlatarak, "Bu durum Almanya, Avusturya ve Lüksemburg gibi ülkeler tarafından da desteklendi. Elektriğinin yüzde 60'ını nükleerden sağlayan Fransa her durumda taraftardı. Medyada bile artık her gün kıyamet günü değil. Michael Moore'un güneş panelleri ve yel değirmenlerinin sorunlarını ortaya koyan yeni belgeseli, belgeselleri bilimsel olarak sağlam olmasa bile farklı bir bakış açısı oluşturabilir. Ayrıca, düşük karbon ayak izi nedeniyle Brüksel veya Paris gibi şehirlerde nükleer enerji için kampanya yürüten 'nükleer gurur' aktivistlerinin kampanyalarına tanık olmak da ilginç. Nükleer tartışmalarda karar değişimi memnuniyetle karşılanmaktadır. Nükleer enerji savunucuları da kendilerini açmalı ve eski nükleer santralleri kapatmaya karşı çıkmamalıdır. Ana mesele, gerek İngiltere gerekse Belarus'ta yeni santral inşa etmeyi reddetmemektir" ifadelerini kullandı.

"Kıyaslamayı doğru yapın"

Cleppe'e göre, nükleere muhalefet edilirken öne sürülen tipik argümanlar duygusallık yoğun ve mantıkla bağdaşmıyor. Rakip teknolojilerle ilgili kıyaslamalarda da dürüst davranılmadığını kaydeden Cleppe, şu değerlendirmeyi yaptı; "Nükleer enerji, karbon ayak izine bakıldığında kömür ve gazı açık ara farkla yener. Yenilenebilir enerjinin güvenilirlik eksikliği de belgelenmiş bir konudur. Tabii sorunlar burada bitmiyor. Güneş panelleri ve rüzgar türbinleri üretmek tehlikeli maddeler de gerektirir ve ortaya çıkan atığın yönetimi büyük bir sorundur. Bu sorun, bu enerji kaynaklarının tamamen olmaması gerektiği anlamına gelmez. Ancak daha dengeli bir değerlendirme birçok dezavantajlarının düzgün bir şekilde üstesinden gelinebilecektir."

"Korku kılavuzluk etmemeli"

Belirli nükleer projelere karşı maliyet verimliliği, özel güvenlik önlemleri veya çevresel ayak izi gibi konuların sorgulanabileceğini ancak genelleme yapmanın yanlış olduğunu belirten Cleppe, "Korkunun kılavuzumuz olmasına izin verirsek dünyadaki yeniliklere ulaşmak mümkün olmayacak. Neyse ki, nükleer tutumda pozitif bir değişiklik görülüyor. Ancak eski korkular da devam ediyor" diye konuştu.

Teknolojik gelişme ile nükleer gücün karşılaşabileceği zorlukların üstesinden gelebileceğine dikkat çeken Cleppe, "Microsoft'un kurucusu Bill Gates, geleneksel reaktörlere göre daha düşük sıcaklıkta çalışan ve Çernobil tipi bir kazaya karşı savunması daha güçlü bir tesis tasarımı ortaya koydu ve güvenli nükleer atık depolama için iddialı çözümler geliştiriliyor. Hatta ilerde daha temiz enerji üretmek için nükleer atıkların kullanıldığını da görebiliriz" yorumunda bulundu.


"Nükleer karşıtlığı, pop kültürü ile pekiştiriliyor"

Cleppe, 'Çernobil' mini dizisiyle de nükleer enerjiye karşı tutumların pop kültürü ile pekiştirildiğini ifade ederek, şunları dile getirdi; "Fransız EDF şirketi tarafından İngiltere'nin doğu kıyısında yeni bir büyük nükleer santral inşa etme planları, İngiltere'nin nükleer enerji konusundaki tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Tesis, Birleşik Krallık elektriğinin yaklaşık yüzde 7'sini sağlayacak olsa bile, yerel konseyler ve aktivistler muhalefet içinde örgütlenmeye başladılar. Bir kampanya grubu projenin 'insanların düşünecek çok fazla şeylerinin olduğu bir zamanda kaygıyı artıracağını' savundu. Nükleer enerjiye karşı genel tutum, 1986 felaketiyle ilgili sahte iddialar, Dünya Sağlık Örgütü'nün verileriyle sıkı bir şekilde çelişen 'Ukrayna ve Belarus'ta kanser oranlarında çarpıcı bir artış' iddiası, HBO'nun mini dizisi 'Çernobil' ile pop kültürü ile pekiştirildi. Diziyi yapan Craig Mazin, 'Çernobil'in dersinin modern nükleer gücün tehlikeli olduğu anlamına gelmediğini, alınan dersin yalan söylemenin, kibrin ve eleştirinin bastırılmasının tehlikeli olduğunu vurguladı. Ancak felaketin verdiği zararı aşırı derecede abartmanın bu mesajı sağlayıp sağlamadığı sorusunun cevabı ortada kaldı."

Daha güvenli teknoloji

Endişelerin düşünmeden reddedilmemesi gerektiğinin altını çizen Cleppe, var olan gerçeklere göz ardı edilmesinin doğru olmadığını belirtti. Pieter Cleppe, nükleer enerjiye duygusal ve bazen mantıksız bir yaklaşım gösteren sadece Batı Avrupa'nın olmadığını, Litvanya Hükümetinin de 2012 yılında halk referandumu sonunda Vilnius nükleer santral projesini rafa kaldırdıktan sonra komşu Belarus'taki Astravets nükleer enerji projesine karşı da sert bir kampanya yürüttüğünü, AB'ye de projeye karşı ağırlığını koyması konusunda baskıda bulunduğunu vurguladı. AB üye ülkelerinin üst düzey nükleer politika yetkililerinden oluşan Avrupa Nükleer Güvenlik Düzenleyicileri Grubu'nun (ENSREG), Astravets nükleer güç istasyonuna 'genel olarak olumlu' bir inceleme sunduğunu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın da pozitif değerlendirmede bulunduğunu ifade etti. Beyaz Rusya'nın nükleer projesinde üçüncü nesil basınçlı su reaktörleri (PWR) kullanılacağını söyleyen Cleppe, PWR reaktörlerinin Fransa'da 60 yılı aşkın bir süredir güvenli bir şekilde faaliyet gösterdiğinin altını çizdi.
Cleppe, bu reaktörlerin nükleer muhalefetin argümanları arasında ilk sıralarda olan Çernobil veya Fukuşima'da kullanılan reaktör teknolojilerinden belirgin şekilde farklı olduğuna kaydederek, "En son nesil PWR'ler, özellikle önceki afetlere neden olan faktörleri ele alan güvenlik önlemleri ile donatılmıştır. Belarus'ta kullanılan reaktörlerin aynısı Finlandiya'ya kurulacak ve burada çok daha az yaygara kopacak. Litvanya'nın Astravets projesindeki büyükelçisi Darius Degutis bile bu reaktörlerde kullanılan teknolojinin 'sağlam ve istenilen durumda' olduğunu ve bu reaktörlerin sertifikalı olup, 'Finlandiya ve Macaristan gibi AB ülkelerinde' kullanıldığını kabul etti" şeklinde değerlendirme yaptı.

"NGS'lerin kapatılma kararı sorgulanıyor"

Nükleer lehine daha olumlu bir manzara ortaya çıktığına değinen Cleppe, nükleer santrallerin kapatılma kararlarının da sorgulandığına dikkat çekti. Fukuşima nükleer felaketinden sonra nükleer enerjiyi tamamen ortadan kaldırmaya karar veren Almanya'da da fikirlerin değişmeye başladığını vurgulayan Cleppe, şöyle devam etti;

"Aralık ayında, Angela Merkel'in yönetimdeki CDU (Hristiyan Demokrat Birliği)'nun enerji sözcüsü milletvekili Joachim Pfeiffer, Almanya için 'nükleer enerjiden vazgeçmenin yanlış olduğunu' açıkladı. Politikaya karşı kanıtlar belirginleşti. 2019 Enerji Geçiş Endeksi'nde Almanya, yüksek elektrik fiyatları sıralamasında yer alan toplam 115 ülke arasında 113. sırada, kömürden elektrik üretimi açısından da 96. sırada yer aldı. Bu durum ne baskı altındaki tüketiciler ne de iklim aktivistleri için kutlama yapacak bir neden oluşturmuyor. 2018'de elektriğinin yüzde 39'unu nükleer enerjiden üreten Belçika'nın da yaşlanan nükleer santralleri kapatma kararı ile ilgili olarak büyük bir 'U dönüşü' yapılması bekleniyor. Uzmanlar, ülkenin enerjik kimya endüstrisi için kısa süre önce İngiltere kimya firması INEOS tarafından multi milyar Euro'luk bir etan gazı çöktürücüsü projesi için Anvers limanında büyük bir yatırım yapıldığını, enerji kesintilerinin endişe verici olabileceğine karşı uyardılar. Çoğu siyasi parti de artık enerji arzı açısından sürdürülebilir alternatiflerin olmadığını fark ediyor."
 

2020/06/avrupada-nukleer-santrallerin-kapatilma-karari-sorgulaniyor-20200624AW05-1.jpg

2020/06/avrupada-nukleer-santrallerin-kapatilma-karari-sorgulaniyor-20200624AW05-2.jpg

Editör: TE Bilişim