AB, Türk Akreditasyon Kurumu'nu (TÜRKAK) beğenmedi. “TÜRKAK bağımsızlığı, hükümet, kamu otoriteleri ve uygunluk değerlendirme kuruluşları müdahaleleri nedeniyle tehlike arz etmektedir” dedi. 2012 yılında Avrupa Akreditasyon Birliği’nin denetiminden geçecek olan kurumun, kendine çeki düzen vermemesi halinde, Türkiye’nin ihracatı zora girecek.

TÜRKAK, 2012 sınavını geçemez ise TSE başta olmak üzere, TÜRKAK tarafından yetkilendirilen laboratuarlar, ürün belgelendirme kuruluşları, muayene kuruluşlarının belgeleri uluslar arası alanda geçerliliğini yitirecek. Bu durumda Türk firmaları Avrupa’ya ihracat yapabilmek için yeniden yabancı firmaların kapısını çalacak. Ürünlerinin kalitesini ispat için yeniden Avrupa laboratuarlarına gönderecek, aylarca sonuçların gelmesini bekleyecek.

Türkiye’nin büyük uğraşlar sonucu kurduğu ve ancak 2008 yılında tüm alanlarda ‘uluslar arası belgelendirme yetkisi’ almayı başaran TÜRKAK’ın yetkisi tehlikeye girdi. AB Komisyonu, Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi çerçevesinde İsveç Akreditasyon Kuruluşu’nu durum tespiti yapmak üzere Türkiye’ye gönderdi. İsveçli uzmanların hazırladığı öneri raporunda, şu eleştiriler dikkat çekti:

-         Genel Sekreterlik TÜRKAK’da güce sahip olmamakla birlikte, etkin bir şekilde yönetme hakkına sahip değildir.

-         Günlük işlerde ve TÜRKAK’ın karar alma sürecinde, TÜRKAK’ın tarafsızlığı ve bağımsızlığı, kamu otoritelerinin, hükümet uygunluk değerlendirme kuruluşlarının müdahaleleri tarafından tehlike arz etmektedir.

-         TÜRKAK’ın pratik fonksiyonları ve hukuku önemli bir revizyona ihtiyacı vardır. Bağımsızlığı verilmezse TÜRKAK amaçlarına ulaşamayacaktır.

 Raporun sonuç bölümünde ise öneriler sıralandı:

-         TÜRKAK uygulayıcı kurumlardan bağımsız olmalı.

-         TÜRKAK, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile günlük çalışma ve karar mekanizmalarının etkilerinden korunmalıdır.

-         Meclis ve Yönetim Kurulu üye kompozisyonu açısından uygun bir yapıya sahip değildir.

-         Genel Sekreter uluslar arası beklentileri karşılayacak bağımsız bir akreditasyon kuruluşu yetki ve sorumluluğuna sahip değildir.

-         TÜRKAK politika yapan kuruluşlar açısından dengeli bir temsile sahip değildir. Özel sektör temsili yetersizdir.

-         TÜRKAK kendi kaynaklarını kullanma açısından serbest bırakılmalıdır.

-         Ücretler, harcamalar ve sürdürülebilir bir bütçe dikkate alınarak belirlenmelidir. Katkı payları ve devlet fonlarının neyi kapsadığı açıkça gösterilmelidir.

-         TÜRKAK’ın dahili işleyiş mekanizmaları  yenilenmelidir.

“YAZIK OLUR”


Avrupa Akreditasyon Birliği’nin üyesi olan TÜRKAK, kurallar gereği 4 yılda bir denetime tabi tutuluyor. 2008 yılında tüm alanlarda yetkilendirme belgesi alan kurum, ilk teftişini 2012 yılında geçirecek. TÜRKAK’ın bu sınavı geçememesi durumunda, TSE başta olmak üzere onay verdiği, laboratuarlar, muayene kuruluşlarının da 4 yıllık yetki süresi sona erdiğinde belgeleri geçerliliğini yitirecek.

Konuyla ilgili bir bürokrat, AB Komisyonu’nun hazırlattığı bu raporun ‘tavsiye’ niteliğinde olduğunu belirtiti. Ancak 2012 teftişinde Akreditasyon Birliği müfettişlerinin bu raporu dikkate alarak, ‘geçersiz not’ verebileceğinin altını çiziyor. “Öneriler dikkate alınarak derhal değişiklik yapılmalı” diyen bürokrat, “Aksi halde bu kadar emek boşa gider. TÜRKAK’a yazık olur” dedi.
Editör: TE Bilişim