MUĞLA’nın Fethiye İlçesi Göcek Beldesinde, Göcek Belediye Başkanlığının katkıları ile İzmir Tuna Ajans tarafından 14-18 Haziran tarihleri arasında düzenlenen 3. Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı (BOAT EXPO)Fuarında “Deniz turizminde 2023 Türkiye'sinin hedefi” isimli panel düzenlendi. 

Modaratörlüğünü Göcek Belediye Başkanı Recep Şatır’ın yaptığı panele Fethiye Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Arıkan, Deniz Turizmi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karacalar, Gazeteci Yazar Meriç Köyatası, TURSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Selçuk ile TURMEPA Bölge Koordinatörü Yücel Okutur katıldı.

Göcek’in CHP’li Belediye Başkanı Recep Şatır’ın açılış konuşmasında Göcek hakkında bilgi vermesinin ardından panelde ilk söz alan Fethiye Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Arıkan dünya turizmi ile Türkiye’yi karşılaştırdı. Arıkan “OECD raporlarına göre dünyada son 10 yılda ticaret hacmi yüzde 9 büyürken, turizm yüzde 12 oranında büyümüştür. 2010 verilerine göre dünyada turist sayısı 940 milyon kişi, 918 milyar dolara ulaşan turizm geliri bulunmaktadır. Uluslararası turist hareketi toparlanma eğilimine girerek 2009 yılı kriz öncesi durumuna geri dönmüştür. Türkiye 2010 yılında 28.6 milyon turist ve 21 milyar dolar elde ederken 2011 yılında 36 milyon turist ağırlamış ve yaklaşık 23 milyar dolar gelir elde etmiştir. Türkiye dünya pazarında turist girişleri açısından yüzde 3’lük payla 7.sırada, turizm gelirleri açısından yüzde 3’lük pay ile 10.sırada yer almaktadır. OECD raporlarına göre Türkiye 10 yılda turizmde en çok istihdam yaratacak ülke sıralamasında ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor.

Dünyada marina sayısı 24 bin civarında. ABD’de 16 bin 500, Avrupa, Asya ve Avustralya’da ise 7 bin 500. Sonuç olarak yat trafiği önümüzdeki 20 yıl içinde 3 katına çıkacak. 2015 yılında yat limanlarımızın kapasitesinin iyimser rakamlarla 23 bine çıkarılacağı tahmin ediliyor. Sektörde acil olarak deniz turizmi yönetmeliğinin yeniden güncellenmesi ve uygulamanın kolaylaştırılması, atık alım tesislerinin tüm kıyı bölgelerine planlanarak artırılması, yeni marina yatırımları için bürokratik sürecin kolaylaştırılması, mevcut çekek yerlerinin bir an önce ruhsatlandırılması ve yeni yerlerin açılması, yeni kruvaziyer limanların açılması, günübirlik gezi ve yat işletmeciliğinin kaliteli hizmet vermesinin sürekliliğinin sağlanması ve mavi yolculuk güzergahlarında yer alan bakir koyların yapılaşmaya karşı koruma altına alınması şarttır” dedi.

Mevzuatlar  yenilenmeli

Deniz Turizmi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karacalar “17senedir bu sektördeyim. Marina yatırımlarına başladığımız zaman bizden istenen 4 tane belge vardı. Bu belgeler şimdi 20’ye çıktı. 20 belge, bakanlıklar arası görüş sorulması, daireler arasına inmesi, onaylanması bugün ben yatırımcı olarak marina yapmaya kalksam kazmayı 4 senede vurursam şanslıyım demektir. Şimdi biz senelerdir bürokrasi ile omuz omuza çalışmaya çalışıyoruz. Mevzuatlar yenilenmedikçe 2023’e kadar bu kapasite artımını yapmamız çok zor. Yatırımcının projesi hazır ama bu bakanlıklar arasında bir türlü çözüme ulaşamadığı için yapılacak bir şey kalmıyor. Avrupalı projesini en fazla 6 ay sonra uygulamaya başlıyor” diye konuştu.

Mega Yat turizminde dünya üçüncüsüyüz

Gazeteci Yazar Meriç Köyatası mavi tur konusuyla ilgili olarak konuştu. Mega ve küçük yatlarla ilgili Türkiye koylarının çok önemli bir konumda olduğunu belirterek “Yat turizmine bakınca, 4 kişilik bir teknenin kirası en ucuzuyla 3 bin 700, 4 bin Euro. Bu sadece bir haftada tekneye ödediği para. Girdiği limanlardaki yemekleri, kumanya ve diğer alış verişlerini buna koymadık. Bunları da koyduğumuz zaman 1500-1600 Euro bir haftada bırakılan para oluyor. Teknesiyle gelip burada kışlayanı düşünürsek 12 metrelik bir teknenin yıllık bağlama ücreti 6 bin Euro üstünde. Kendi emekli maaşını burada harcıyor. Burada yeme içmesi, bakkala markete verdikleri ve teknesini karaya çekip boyama paralarını saymıyoruz. Vizyonumuzu anlatmalıyız. Türkiye kıyıları çok güzel. Küçük tekneler için de büyük mega yatlarımız için de koylarımız var. Mega yat olayını geliştirebiliriz. Türkiye bu konuda dünya 3’ncüsü durumunda. Fakat bu mega yatları Türkiye’de tutma, gezdirme ve bakımını yapma konusunda listede yokuz.

Mega yatın altının boyanması Türkiye’de 400 bin Euro. Bu boyada çalışan insan sayısı 30 kişi. Teknenin bağlanması, dolaşması ve bakım masrafları aklımıza gelecek gibi rakamlar değil. 12 ay teknelerini burada bağlayan insanları burada tutmamız için buraya gelin demeliyiz. Fakat Şubat ayında bir kanun çıkardık kaçakları önleyelim diye 3 ay vize olayını başlattık. Bir yığın yatçı gidince bunu 5 yıl diye yeniden düzenledik. Bir mega yat burada kaldığında 8 personelin 4’ü burada kalıyor. Teknenin bakımı, baş mühendisi de başında olmak kaydıyla sürekli burada kalıyor. Bütün bu rakamları düşünmek zorundayız. Yat sahibi teknesi bakımdan çıktıktan sonra teslim almaya gelecek ama yanında lüks malzemelerini getiremiyor. Bu bürokratların meselesi bunu düzenlemeli. Haftada 500 dolar harcayan turist ile bu tür kişiler bir tutuluyor” dedi.

Paralı turistin gelmesi için limanların önemi büyük

TURSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Selçuk “Marinalarımız yetersiz. Marina yatırımcısına bin dereden su getirildiği için yatırımcı buna çekiniyor. Kruvazör limanlarla ilgili paralı turistin ülkemize gelmesi için limanların önemi büyük. Binlerce dolar bırakanların dışında yatı olmayanlar büyük gemilerle geliyor ve onlar da büyük paralar bırakıyor. 2011 yılında 1623 gemi gelmiş ve 2 milyon 191 bin kişi getirmiş. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Kuşadası olarak bakıyoruz olaya. Bunu artırmak gerekiyor. Bir Antalya var elimizde ve hala burayı kullanamıyoruz. Mersin var kullanamıyoruz. Fethiye’de gemi iskelesi yok. Eski iskelelerin revize edilmesi gerekir. Maden bitmiş iskele duruyor. Ülkemize daha güçlü ve büyük paranın girmesi gerekiyor. TURSAB olarak marina ve iskelelerin önünün açılmasını istiyoruz.

Prosedürün azaltılarak yatırımcıyı bıktırmamak gerekir. Mega yatların doğmasının nedeni tersanedir.  Buraların mutlaka bölgemizde çoğalması gerekir. Bodrum, Marmaris, Fethiye, Mersin, Antalya gibi yerlerde bu tür yerler çoğalmalı. 16 bin teknemiz var diyoruz ama bunları kışlatacak yerimiz yok. Hala eski düzen yerlerde yatların bakımlarını yapmaya çalışıyoruz. Karadeniz’de yat turizmi ve kruvaziyer turizmin gelişmesi için alt yapı çalışmalarının hemen tamamlanması gerekiyor. Belgeli yer ve marinaların modernizasyonunun sağlanması gerekiyor. Trabzon, Kuşadası, Samsun, Rize, Antalya ve Mersin’e kadar kruvaziyer iskele ve limanların yenilenmesi gerekiyor. Gittiğimiz yurt dışı fuarlarda bize devamlı buraları neden yenilemediğimizi soruyorlar. İstanbul liman kapasitesi artmalı. Gemiler üst üste ve açıkta bekliyor” diye konuştu.

Turizm cari açığın üçte birini karşılayan en önemli sektör

TURMEPA Bölge Koordinatörü Yücel Okutur “Türkiye, ekolojik tarım ve turizm açısından dünyanın en önemli ülkesi olmasına rağmen tarım ve turizmde ilk sıralardaki yerini alamamıştır.   2011 yılında yan kolları ile birlikte ithalatı olmayan ekonomiye büyük katkısı olan turizm sektörü 30 milyar dolar girdisiyle cari açığın üçte birini karşılayan en önemli sektör haline gelmiştir. Muğla ilimiz ise 1124 km kıyı uzunluğu ve doğal temiz kıyıları ve deniziyle turizm sektöründe kapasite olarak ikinci vilayetimizdir. Turizmde bölgenin alt yapısı, peyzaj ve mimari estetiği ile birlikte kalite, hizmet ve markalaşma çok önemlidir.

Gelir düzeyi yüksek para harcayan turist önemlidir, özel yatları olan golf oynayan üst gelir grubuna ait turistler fazla harcama yapmaları nedeniyle ülkemizde yat turizminin istenen ölçeğe çıkartılması, düşük olan turizm gelirini de yükseltecektir. Yat turizm yasası 1983 yılında çıkarılmasına rağmen marina sayısında bir gelişme olmamıştır. Akdeniz çanağında yazın 700 bin yat dolaşmaktadır. Bir sezonda marinalara bırakılan rakam 100 milyar dolardır. Fransa’nın 227 bin, İtalya’nın 128 bin, İspanya’nın 109 bin Hırvatistan’ın 13 bin, Yunanistan’ın ise 7 bin yat bağlama kapasitesi vardır. Bu ülkeler 100 milyar doların % 85’ini almaktadırlar. TURSAB raporunda Türkiye’nin marinalarda kara ve denizde bağlama kapasitesi toplam 18 bin civarındadır. Uluslararası düzeyde turizm hizmeti sunan bir ülke için çok azdır. Marina yatırımlarını etkileyen en önemli hususlardan birisi çevre korumaya yönelik kaygılardır. Günümüzde kamuoyunun çevre korumaya karşı duyarlılığı git gide artmaktadır.

Çağımızın teknolojisi ile çevre korumaya azami dikkat gösteren ve çevre kirliliği açısından kabul edilebilir standartları sağlayan marinaların yapımı mümkün iken, özellikle çevre ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi ve aşırı duyarlılık, marina yatırımlarına karşı tepkilerin doğmasına neden olabilmektedir. Öyle ki, çevre koruma kaygısı çok aşırı boyutlara gidebilmekte ve yapılmakta olan yatırımın dahi durdurulmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan, marina yatırımlarında her şeyden önce kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve bu yatırımlara sahip çıkması sağlanmalıdır” dedi. Panel konuşmacılara yöneltilen soru ve cevapların ardından sona erdi.

Editör: TE Bilişim