'Kardeşlerimizi geri ver!..' 
 
“Acı gerçeği biliyoruz” diyen adalılar yine de mucize bekleyip Marmara'ya sesleniyor

Marmara’da tekneleri batan gençler için resmi aramalar 3. gün sonunda durdu ancak adalılar aramayı sürdürüyor. “Acı gerçeği biliyoruz” diyen adalılar yine de mucize bekliyor: Kardeşlerimiz adaya gelmeye niyetlenmişlerdi. Onları bulup adaya getirmek istiyoruz

İstanbul’da geçen hafta Bostancı’da düğüne katıldıktan sonra Kınalıada’daki evlerine dönmek isteyen Cihan Şahin (27), Yücel Yazgan (28), Şerafettin Yakar (27) ve Abdülkadir Himmet (31) adaya giden son vapuru kaçırınca adadaki arkadaşları Tolga Baştepe’yi (20) kendilerini adaya götürmesi için çağırmış, ancak dönüş yolunda facia yaşanmıştı.

Gençlerin bindiği tekne şiddetli fırtına nedeniyle batmış, içlerinden sadece Abdülkadir Himmet sabah deniz yüzeyinde canlı olarak bulunmuştu. Gençler Kıyı Emniyeti, Sahil Güvenlik ve Deniz Polisi tarafından 3 gün boyunca arandı ancak bir sonuç alınamadı.

Resmi kurumların arama çalışmalarına son vermesi üzerine Kınalıadalılar birleşerek bir arama koordinasyon merkezi kurdu. Ataşehir Belediyesi ve bazı üniversiteler de balık adam gönderdi. Arama çalışmaları kazanın ardından geçen 8. gününde de devam ediyor. Kaybolan geçlerin yakınları tüm amaçlarının kardeşlerini bulmak olduğunu belirterek, arama çalışmalarına resmi kurumların da yeniden destek vermesini istiyorlar.

“Adalılar rakıyı bile denizde içer”

Kaybolan Cihan’ın ağabeyi Osman Şahin, kazanın ardında özgüvenin olduğunu söylüyor:

“Cihan havada lodos varken vapura bile binmezdi. Korktuğundan değil midesi bulanırdı. Lodosta Marmara’nın dalgaları 3 metreyi bulur. Ama bizim çocuklarda bir özgüven var. Biz adada yetiştik, suda büyüdük. Adalılar rakıyı bile denizde içer. Balıkçı büyüklerimiz ’Ben gideyim de denizde yarım saat kestireyim’ derler. Deniz bizim hayatımızın bir parçası yani. Bu da özgüveni getiriyor. Eğer korkmuş olsalardı bu kaza olmazdı.Teknenin batacağını anlıyorlar. Yücel, Şerafettin ve Tolga üstlerini çıkararak teknenin ön kısmından suya atlıyor.

Diğerleri de teknenin arka tarafından atlıyor. Elbiselerini ve ayakkabılarını denizde çıkarıyorlar. Adaya doğru yüzmeye başlıyorlar. Ada lodosun etkisiyle onlara yakın görünüyor. Cihan ve Abdulkadir 15 dakika yanyana adaya doğru kulaç atıyorlar. Ama dalga onları hep geri atıyor. Sonra dalgalar onları birbirinden ayırıyor. Bağırdıklarında seslerini duyuyorlarmış ama her bağırışta da su yutuyorlarmış. 20 dakika sonra da kazadan kurtulan Abdulkadir, kardeşimi tamamıyla kaybetmiş.”

Denizde bir şey görünce yüreğimiz ağzımıza geliyor

ŞERAFETTİN Yakar’ın kardeşi İbrahim aramaların çok erken sona erdirildiğini söylüyor:

“Kurumlar üstüne düşeni yapmadı diyemem. Ancak biraz daha prosedürlerin üstüne çıkılabilirdi. Suda kaybolmuş bir insanın hayatta kalma süresi 72 saat kabul edilir ve sahil güvenlik bu süre boyunca arama yapar. Aramalar 72 saat sonra bitti. Biz yalnız kaldık. Kendi imkanlarımızla arama çalışmalarına devam ediyoruz.

Kiraladığımız tekneyle tenha ve ıssız koyları arıyoruz. Daha önce bakılmamış yerlere bakıyoruz. Kimi yerde aramalar yapıyoruz, kimi yerde sahildeki insanlara sorup geçiyoruz. Üniversitelerden balık adam öğrenciler yardımcı oluyor. Dalgaların yönüne göre arama yapıyoruz. Koordinasyon merkezinin belirlediği 3 kişi aramalara katılıyor. Dalgıçlar 27 metreye kadar dalıyor. Tekneyle de koylar aranıyor. 5-6 metrelik tekneyle çıkıyoruz. Yalova, Çınarcık, Armutlu, Gemlik, Mudanya’da aramamalar yaptık. Denizde bir şey görünce yüreğimiz ağzımıza geliyor.

“Beni buradan çıkart ağabey”

Bir bakıyoruz poşet çıkıyor. Yalova’da arama yaparken ıssız koylarla karşılaştık. Tekneyle yanaşıp yakından aramaya başladık. Sonra birden üstü çıplak tepeye tırmanmaya çalışan bir adam gördük. Hepimiz çok heyecanlandık. Bizimkilerden birisi zannetttik. Ama gerçeği anlayınca yıkıldık. Gece gözlerimi kapatıyorum kardeşim rüyama giriyor. Boğazıma yapışıyor. ’Beni buradan çıkart’ diye bağırıyor.”

 

 

Editör: TE Bilişim