Gümüşhane’de birçok kültüre ev sahipliği yapmış Zigana’nın tarihini tekrar yaşamak adına ’Kavimler kapısı: Zigana-Antik çağdan günümüze tarihi yolları’ konulu konferans ve fotoğraf sergisi düzenlendi.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Zigana Doğa Okulu ve Bitki Müzesi’nin katkılarıyla hazırlanan program Gümüşhane Kültür Merkezinde icra edildi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasının ardından konuşan Gümüşhane Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Ateş, konferanstaki amaçlarının Gümüşhane coğrafyasında bulunan tarihi kervan yollarını gün yüzüne çıkarmak ve kendilerine ait folkloru ulusal alana taşımak olduğunu söyledi.
Zigana Doğa Okulu ve Bitki Müzesi Başkanı Savaş Aydın ise bölgede 471 endemik bitki bulunduğunu, Türkiye’de ki 65 kelebek vadisinden 5’inin Gümüşhane’de olduğunu ve Gümüşhane’de 7 endemik kelebek bulunduğunu belirterek, Zigana’daki bitki müzesiyle bu coğrafyadaki habitatı geliştirdiklerini söyledi. Aydın, Türkiye’de il sınırları içinde 4 kayak merkezi olan tek ilin Gümüşhane olduğunu da sözlerine ekledi.
Gümüşhane’den geçen tarihi kervan yollarını açıklayan Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Yrd.Doç.Dr. Coşkun Erüz ise tarihte ticaret yollarının denize ulaştığı önemli bir liman ve ticaret kenti olan Trabzon kıyılarından başlayıp Gümüşhane’nin ilçeleri, köy ve yaylalardan geçerek Bayburt’a ulaşan tarihi kültür yollarını anlattı.
Erüz, “Sürmene-Araklı-Satala-Garnizonu Roma yolu güzergahı üzerinde, ikisi Roma dönemi olmak üzere pek çok kale, köprü ve Satala başta olmak üzere tarihi yerleşimler, özgün kültürel varlıklara sahip köyler yaylalar gibi değerler bulunmaktadır” dedi.
İpek yolu rotaları ile ilgili de bilgi veren Erüz, “Tarihi İpekyolu ve sonraki dönemlerde Trabzon-Erzurum ve Tebriz güzergahı olarak kullanılan ve mevsime göre, döneme göre değişiklik gösteren Trabzon-Gümüşhane-Bayburt ya da Trabzon-Bayburt hattının birincisi Maçka’dan sonra üç kola sahipti. Bu üç koldan Kolat hattı, Hanzarya hattı ve Taşköprü hattı rotaları üzerinde pek çok kale köprü tarihi yerleşim doğal ve kültürel değer bulunmaktaydı” diye konuştu.
Tarihi kültür yollarının turizm potansiyelinin değerlendirilebilmesi için yapılması gerekenleri de sıralayan Erüz, şunları söyledi: “Özellikle konaklama noktalarında sürdürülebilir turizm için master plan, alt yapı ve üst yapı planlaması, restorasyon ve koruma, inşa ve uygulama, denetim, değerlendirme, düzeltici eylemlerle yeniden organize etme, titizlikle uygulanması gereken süreçlerdir. Çevreye duyarlı sosyal sorumluluk bilincine sahip turizmde, kapsamlı çalışmaların yürütülebilmesi amacıyla kamu kesimi ile birlikte sektör temsilcileri, yerel kanaat önderleri, medya ve sivil toplum örgütleri bir araya getirilmelidir. Tüm planlama ve uygulamalarda, kontrol sürecinde katılımcı yaklaşım uygulanmalıdır.”

“Bölgede en çok kalenin bulunduğu il olan Gümüşhane kavimler, geçitler kapısıdır”
Turizmde ya da bölgeyi değerlendirmede her ilin kendi çapında bir değerlendirme yaptığını, bunun bir handikap olduğunu vurgulayan Erüz, “Halbuki hiçbir konuda Trabzon’u Gümüşhane’den, Gümüşhane’yi Bayburt’tan ayırmamız mümkün değildir. Çünkü bir konuyu başlattığınızda devamı komşuya ulaşır. Dolayısıyla yapılacak tüm çalışmalarda en azından Gümüşhane, Trabzon ve Bayburt birlikte planlaması gerekiyor. Eğer konu turizmse bu mutlaka yapılmalıdır. Bu coğrafya tarihiyle, kültürüyle ve doğasıyla tam bir geçit olan dünyanın önemli kültür rotalarına sahiptir. Bu coğrafyada çalışma yapmak zor ama hem tarihi hem de ekosistem anlamında Gümüşhane’nin önemini anlamak adına çalışma yapılması gereken bir coğrafya. Bölgemizde en çok kalenin bulunduğu il Gümüşhane’dir. Bu o bölgeye hükümdar olmanın öneminin bir göstergesidir. Çünkü o tür bir yapı yapmak, o bölgeye hükümdar olmak, o bölgede ekonomik bir değerin var olduğunu gösterir. O değerleri tek tek açığa çıkarmamız gerekiyor. Bunun içinde ciddi çalışmalar gerekiyor. Gümüşhane kavimler, geçitler kapısı” ifadelerini kullandı.

“Gümüşhane’yi yazmakla bitiremeyiz”
Kavimler kapısı Zigana’ya seyyahların gelişi konusunu anlatan Araştırmacı-Yazar-Gazeteci Güngör Üçüncüoğlu da Gümüşhane’nin tarihi varlıkları, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle Türkiye’nin 81 ili arasında ilk 5 sırada yer aldığını söyledi.
Üçüncüoğlu, “Gümüşhane yazmakla bitmez. Bana göre Gümüşhane’deki en önemli yol katırcı yolu. İpekyolu’ndan bile önemli. İkincisi de on binler yolu. Ama biz bunları turizm adına sahiplenmedik. Bunları turizme kazandıramadık. Ne yaparsanız yapın Zigana’ya yapıldığı gibi Süleymaniye’ye kayak tesisi yapılacaksa ve bundan bir turizm elde edilecekse hiç yapmayın daha iyi. Turizm kalıcılık, süreklilik, konaklama ister. Trabzon’dan Karaca Mağarasına gelenler Torul’da bir bardak su bile içmiyorlar. Karaca Mağarası’nı mezarlık ziyaret eder gibi yarım saat ziyaret edip dönüyorlar. İleride Gümüşhane var, gidelim demiyorlar. Bu turizm değil, ziyarettir. Karaca Mağarası, Zigana, Süleymaniye Mahallesi diğer turizm destinasyonlarıyla teşvik edilmediği sürece ne yaparsanız yapın turizm buraya gelmez” diye konuştu.

“Gümüşhane’deki rotalar tespit edildi”
Gümüşhane Göç Yolları rotalarını anlatan İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Engin Doğru ise Gümüşhane Valiliği ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) arasında ortaklaşa yapılan Gümüşhane Kültür Rotaları kitabı hakkında sunum yaptı. Doğru, “Kültür rotaları Gümüşhane’nin yüzde 60’nın dağlık olduğu bir coğrafyada çok önemli bir unsur. Bu unsuru avantaja çevirmek amacıyla Valiliğimizle Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı arasında imzalanan bir anlaşmayla Gümüşhane’deki rotalar tespit edildi. Bu rotalar aynı zamanda geçmişte askeri, dini, ticari ve sosyal amaçlı kullanılan ulaşım güzergahlar ile bugün daha çok turistik amaçlıdır. Güzergahlar, kültürel ve doğal mirasın korunması ve tanıtımı konusunda giderek işlevsel hale getirmek amacıyla yapıldı” ifadelerini kullandı.

“Halk oyunuyla folklor aynı şey değil”
Gümüşhane folklorunu anlatan Türki Dili Okutmanı Talat Ülker, insanların halk oyunları ile folkloru eşit zannettiklerini belirterek, “Bu toplumda insanların yüzde 90’u folklor deyince horon oynamayı, halay tutmayı anlıyor. Yani halk oyunları ile folkloru eşit zannediyor. Bir kere bu yanlıştan sıyrılmamız lazım” diye konuştu.
Ülker, Gümüşhane’nin Türk edebiyatına kazandırdığı en büyük isimlerden birisinin 70’in üzerinde eseri bulunan Vasfi Mahir Kocatürk olduğunu ancak henüz hakkında yazılmış broşüre bile sahip olunmadığını dile getirdi.

“Dilenci oldu bu ildeki yazarlar”
“Gümüşhane folkloruna dair bu zamana kadar bir tespit yapıldı mı?” sorusunu soran Ülker, “Naçizane ben ve birkaç arkadaşımın birlikte hazırlamış oluğumuz bir kitap var ama bu teorik bir kitap, detaylarının çalışılması lazım. Yıllardır desteklesin diye kurum, iş adamı arıyoruz. Yok. Dilenci oldu bu ildeki yazarlar. Bu ildeki eli kalem tutan insanlar, sizden bu emeklerinin karşılığını bile istemiyorlar. Hiç olmazsa bu insanlara ürünlerini sergileyecek bir imkan sağlayın” ifadelerini kullandı.
“Gümüşhane’ye turist getireceksek şu soruları sormamız lazım” diyen Ülker, “Turist Gümüşhane’ye niye gelecek, ne görecek. Gümüşhane’ye geldi. Peki bu adam günlük hayatında Trabzon’da, Giresun’da, Bayburt’ta yapamayacağı ve burada kalacağı iki gecede ne yapacak. Akşam başka bir yerde yiyemeyeceği bir yemek yedirebilecek miyiz burada. Bunların ortaya koyulması lazım” şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların sonunda konuşmacılara katılım belgesi takdim edilirken, program Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Ateş’in genel değerlendirme yapmasının ardından Gümüşhane fotoğraf sergisi açılışı ve kokteyl ile sona erdi.
Kaynak: iha