Bir gemi mühendisi olarak, alışılagelmişin ötesinde "gemi yan sanayii" kavramının yeniden yorumlanması gerektiği kanaatindeyim.      Öyleki, gemi teçhizatı üreticilerine/tedarikçilerine topyekün gemi yan sanayii denilse de, olayın sadece denizle sınırl

Bir gemi mühendisi olarak, alışılagelmişin ötesinde "gemi yan sanayii" kavramının yeniden yorumlanması gerektiği kanaatindeyim.     

Öyleki, gemi teçhizatı üreticilerine/tedarikçilerine topyekün gemi yan sanayii denilse de, olayın sadece denizle sınırlı olduğu, daha doğrusu "gemi yan sanayii mutlaka deniz kıyısında olmalı" gibi -pek yaygın olmasa da-önyargılı bir kanaat var.

Halbuki, modern üretim ve malzeme tedarik zinciri yönetiminde "tedarikçi" ve "müşteri" unsurları kadar, "tedarikçinin tedarikçisi" ve "müşterinin müşterisi" gibi unsurlar ve aralarındaki ilişkiler de önem taşımakta.

Bu konuyu bir örnekle açıklamaya çalışalım.

Bundan 7-8 yıl önce bir gemide gerçekleştirdiğimiz teknik kontrolde, gemideki acil durum yangın pompasının çalışmadığını tespit etmiştik.

Geminin baş mühendisi problemi çözmek için birkaç gün uğraşmış ve sonuçta yangın pompasının dizel motoruna ait yakıt pompasının düzgün çalışmadığını, probleminde bundan kaynaklandığını tespit etmişti.

Bunun üzerine, Tuzla Bölgesi başta olmak üzere, İstanbul ve civarındaki tüm sanayi kuruluşları/firmalar araştırılmış fakat makineye uygun bir yakıt pompası bulunamamıştı.

Hatta gemi kaptanı, çaresizlikten acil yangın pompasının komple değiştirebileceğinden bile bahsetmişti.

Derken birkaç gün sonra problemin halledildiği haberini aldık.

Kontrol için yeniden gemiye çıktığımızda yakıt pompasının değiştirildiğini ve acil yangın pompasının yeterli basınçla su bastığını, teknik açıdan uygun şekilde çalıştığını gördük.

Bizim sormamıza gerek kalmadan, ihtiyaç duyulan yakıt pompasının İstanbul ve civarındaki 2-3 günlük aramaya rağmen bulunamadığı ve en nihayetinde Konya'da bir sanayi sitesindeki bir firmadan tesadüfen bulunduğu söylendi bize.

Şaşırdık, çünkü Tuzla dururken Konya'da bulunabileceği hiç aklımıza gelmemişti (!) Sahada karşılaştığımız bu ve benzeri birçok vakaadan sonra "gemi yan sanayii" kavramının ne kadar geniş bir alanı ve çeşitliliği kapsadığını, yalnızca deniz kıyısına sıkıştırılacak kadar dar bir kavram olmadığını daha iyi anladık.

Tabii ki üreticinin-müşteriye yakın olması bir avantajdır ama mutlak bir gereklilik değildir!

Kaldı ki, günümüzde gemilerin çelik levha ve profilleri, sevk ve seyir sistemleri yurt dışından (binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerden) ithal edilmekte ve yedek parça tedariki de aynı şekilde yurt dışından yapılmaktadır.    

Dolayısıyla, internet üzerinden küresel satış ve pazarlama teknolojilerinin geliştiği çağımızda, "gemi yan sanayii mutlaka deniz kıyısında olmalı" şekindeki önyargılı yaklaşımlar artık gerçeliliğini kaybetmiş durumda.

Bu yaklaşımın geçerli olmadığını, bir gemi mühendisi olarak, Anadolu'nun orta yerinde bulunan Eskişehir'deki %80 yerli üretim TÜLOMSAŞ makinelerini Türk denizciliğine (gemi inşa ve yan sanayiimize) kazandırarak pratik olarak da ispatladık zaten.  

Dolayısıyla, ülkemizin sınırlı kaynaklarını ve zamanını verimli kullanmak bakımından öncelikle:

- gemi ana ve yardımcı makine üretimine yönelik PENDİK-SULZER MOTOR FABRİKASI

- gemi çeliği üretimine yönelik ERDEMİR, İSDEMİR

- gemi seyir ve haberleşme sistemlerinin üretimine yönelik ASELSAN, HAVELSAN

vb. gibi mevcut yerli potansiyellerimizden (hazır kurulu fabrikalarımızdan) azami ölçüde yararlanmamız ve denizcilik sektörümüzle, gemi inşa sanayiimiz ile aralarında sağlam köprüler ve teşvik mekanizmaları kurmamızın gemi yan sanayiimizin gelişimi açısından oldukça yararlı olacağı kanaatindeyim.  

 

FATİH YILMAZ

Gemi İnşa Müh., GMO Üyesi

[email protected]