GMO'nun "GEMİ MÜHENDİSLERİ GÜNAH KEÇİSİ DEĞİLDİR!" KAMPANYASI26. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası ülkemizde 04-06 Mayıs 2012 tarihleri arasında kutlanıyor. 05 Nisan 2012 tarihinde Ada Tersanesi’nde inşa edilen bir gemide meydana gelen patlama sonucunda

GMO'nun "GEMİ MÜHENDİSLERİ GÜNAH KEÇİSİ DEĞİLDİR!" KAMPANYASI

26. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası ülkemizde 04-06 Mayıs 2012 tarihleri arasında kutlanıyor. 

05 Nisan 2012 tarihinde Ada Tersanesi’nde inşa edilen bir gemide meydana gelen patlama sonucunda Ali SAĞDIÇ ve Recep ÖZDAĞ isimli işçi kardeşlerimiz vefat ettiler, 1'i ağır 6 işçi kardeşimiz de yaralandı. Öncelikle, vefat eden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır dileyerek, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Takip edebildiğimiz kadarıyla, patlamanın ardından Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı, Adliye'ye sevk edilen 7 kişiden 3'ü savcılık, 2'si ise mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Fakat, Ada Tersanesi’nin Genel Müdürü Murat ERZAİM Bey ile İş Güvenliği Mühendisi Turkay Aslan tutuklanarak cezaevine gönderildiler.

Bu gelişme üzerine TMMOB Gemi Mühendisleri Odası (GMO) Yönetim Kurulu, 06 Nisan 2012 tarihinde “ADA TERSANESİNDE YAŞANAN KAZA İLE İLGİLİ .....” başlığıyla resmi bir kamuoyu açıklaması yaptı. O açıklamada özetle şöyle denildi:“06 Nisan 2012 (bugün) yapılan mahkeme neticesinde iki üyemizin tutuksuz, bir üyemizin ve tersane iş sağlığı ve iş güvenliği sorumlusunun tutuklu olarak yargılanmasına karar verildi. Ümidimiz ve beklentimiz savcılık soruşturmasını müteakiben tutuklu yargılanmasına karar verilen üyemizin ve tersane iş sağlığı ve iş güvenliği sorumlusunun da tutuksuz yargılanmasına ivedilikle karar verilmesidir.”

Akabinde yine GMO tarafından 10 Nisan 2012 tarihinde "GEMİ MÜHENDİSLERİNİN TUTUKLANMASI" başlığıyla ikinci bir basın açıklaması yapıldı. (Okumak için TIKLAYINIZ) Söz konusu basın açıklamasından da anlaşıldığı gibi, GMO, kaza sonrası tutuklanan kişilerin özgürlüklerine kavuşarak tutuksuz olarak yargılanmalarını sağlamak amacıyla twitter üzerinden #gemimuhendisigunahkecisidegildir sloganınıyla bir kampanya başlattı.

İŞ KAZALARI İLE GÜN YÜZÜNE ÇIKAN "STATÜ PROBLEMİ"   

Bu basın açıklamalarının “iyi niyetli amacını” bir GMO üyesi olarak tabii ki ben de destekliyorum. Ama, bu basın açıklamalarının mahiyet ve muhteviyatıyla alakalı bazı noktaları şimdilik bir kenara bırakarak, teknik anlamda değineceğim bazı konular olacak.

Bildiğimiz kadarıyla, tersanelerde ve taşeron firmalarda SGK'lı olarak çalışan gemi mühendislerinin, gemi mühendisliği hizmetinden istifade edenler (tersaneler ve taşeron firmalar) nezdindeki mesleki ve hukuki statüsünü; görev, yetki ve sorumluluklarını tanımlayan spesifik bir mevzuat bulunmuyor.

Örneğin;

- Tersanelerdeki iş kazalarında hangi tür "iş süreçleri"nde gemi mühendislerinin ihmalinin aranabileceği (veya aranamayacağı),

- Ülkenin en güzide üniversitelerinin en zor mühendislik dallarından birinden mezun olan gemi mühendislerinin, pek çoğu ilk-orta öğretim mezunu olan taşeron firmalarda “işçi” gibi çalıştırılmalarının önlenmesi (yetkili ve sorumlu mühendisler/yöneticiler olarak istihdam edilmeleri),

- Tersanelerdeki iş kazalarında gemi mühendislerinin sorumlulukları hakkında "iş sözleşmeleri"nde bulunması gereken asgari şartlar,

vb. gibi konular net bir şekilde ve bütünlük içinde ele alınmıyor.

Bu konuyla ilgili yasal düzenleme ihtiyacını, bir gemi inşa mühendisi olarak, bundan 4 yıl önce (2008 yılında) kaleme aldığım "Filika Kazasından Çıkan Dersler..." başlıklı yazımın sonuç bölümünde şöyle açıklamıştım: 

"Talihsiz filika kazasının ardından,

Gemi Mühendisleri Odası (GMO) tarafından hazırlanan 20 Ağustos 2008 tarihli kaza inceleme raporunda gayet güzel ifade edilen teknik hatalardan ders çıkarılması gerektiğinin yanısıra,

1) Esasen tersanelerce yürütülen gemi inşa/bakım-onarım işinin, teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren kısımlarına iştirak edecek taşeron firmaların sağlaması gereken şartları objektif ölçütlere bağlayan,

2) Gemi inşa/bakım-onarım iş kolunda mühendislik mesleğine ilişkin görev, yetki ve sorumluları sarih bir şekilde açıklayan ve tanımlayan; gemi mühendislerinin yetki ve sorumluluklarını bütünlük içinde ele alan,

yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır."  

Ama maalesef konunun üzerinde ciddiyetle durulmadı. Umarız, GMO'nun 43. Döneminde bu konuya gereken hassasiyeti gösterilir, gerekli çalışma başlatılır ve kayda değer bir şekilde sonuçlandırılır.

GMO İÇİN İDEAL DURUŞ: "NE GEMİ MÜHENDİSLERİ GÜNAH KEÇİSİ, NE DE TERSANE İŞÇİLERİ..."

Madem ki GMO adına böyle bir kampanya başlatıldı, GMO'nun "objektifliğini" korumak adına "Tıpkı gemi mühendisleri gibi, gemi inşa/onarım işçileri de ana kuzusudur, günah keçisi değildir!" diyebilmekte gerekir.

Özellikle ölümle sonuçlanan iş kazalarında ihmali olanlar varsa, pek tabii ki bunlar sonuna kadar araştırılmalı, soruşturulmalıdır. Patronundan-genel müdürüne, teknik müdüründen-gemi mühendisine, iş güvenliği sorumlusundan-işçisine, taşeronundan-sendikasına, bürokratından-teknokratına kadar herkes, yasalarla kendilerine verilen görev, yetki ve sorumluluklar kapsamında "ihmalleri" olup olmadıkları açısından imtiyazsız bir şekilde gerektiğinde yargılanmalıdırlar. Demokratik bir hukuk devleti olmanın gereği budur. Herkes adalet önünde eşittir; belli bir zümreye, mesleğe mensup olmak durumu değiştirmez! Değiştirmemelidir!

Tabii ki, GMO üyesi olan değerli meslektaşımız Murat ERZAİM Bey ve diğer iş güvenliği sorumlusu arkadaşımız, kazanın oluşum sürecinde ihmalleri yoksa şayet, hukuk nazarında zaten aklanacaklardır. Temennimiz de bu yöndedir.

MESLEKİ YETKİ VE SORUMLULUKLAR HAKKINDA YASAL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR

Filika kazasında olduğu gibi, Ada Tersanesinde yaşanan kaza olayı sonrasında da bir kez daha hissedilen temel eksiklik, gemi inşa/bakım-onarım iş kolunda mühendislik mesleğine ilişkin görev, yetki ve sorumluları sarih bir şekilde açıklayan ve tanımlayan; gemi mühendislerinin yetki ve sorumluluklarını bütünlük içinde ele alan bir yasal düzenlemenin bulunmamasıdır. Bu eksiklik giderilmedikçe gemi mühendislerine yönelik benzer olayların tekrarlaması da kaçınılmazdır.

Öyle ki, fazla değil bundan daha birkaç hafta önce, GMO’nun 43. Dönem Genel Kurul Seçimleri’nin hemen öncesinde, 17 Mart 2012 tarihinde GMO’da yapılan bir genel üye toplantısında görüşülmek üzere (yurt dışına çıkacağım için e-posta ile gönderdiğim) GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASINA hitaplı bir öneri metninde; ivedilikle “TERSANELERDE VE BAĞLANTILI TAŞERON FİRMALARDA ÇALIŞAN GEMİ MÜHENDİSLERİNİN MESLEKİ YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK” hazırlanması ve yürürlüğe konulması gerektiğini belirtmiştim. Aradan daha 3 hafta bile geçmeden Ada Tersanesi’ndeki talihsiz kaza yaşandı ve akabinde meslektaşlarımız tutuklandılar.

Umarız ki, filika kazasından çıkarılmayan dersler bu kazadan çıkarılır da, tersanelerde hangi tür iş süreçlerinde gemi mühendislerinin ihmalinin aranabileceği (veya aranamayacağı) ile ilgili yargı erklerinin (hakim ve savcıların) değerlendirmesine kılavuz olacak şekilde teknik bir yönetmelik ivedilikle hazırlanır ve yürürlüğe konulur.

MESLEK VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI "PRO-AKTİF" TUTUM SERGİLEMELİLER

Bu arada, 05 Nisan 2012 tarihinde Ada Tersanesi'nde yaşanan kazanın hemen akabinde, Tuzla'daki iş kazalarıyla ilgili olarak 2008 yılında hazırlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Araştırma Raporlarının da yeniden gündeme geldiğini, sektöre ilişkin temel bir politika ve yaklaşımın tespitinde yıllarca geç kalınması bir kenara, hazır raporlarda yazılı tespit ve önerilerin dahi 4 yıl sonra ancak hatırlandığını, gündemde yer bulabildiğini gördük.

Öte yandan, aradan geçen 4 yıllık süre zarfında, denizcilik sektöründeki meslek ve sivil toplum kuruluşlarının, TBMM ve DDK raporlarında anlatılan değerlendirme, tespit ve önlemlerin ilgililer tarafından zamanında ve etkin bir şekilde alınıp alınmadığını kontrol ve takip ettiklerini de ne yazık ki göremedik.   

Söz konusu raporlar, yaşanan problemin, günü kurtarmaya yönelik palyatif değişimlerle değil, yapısal dönüşümlerle çözülebileceğine işaret ediyor. Bu durumda, 2008 yılında hazırlanan TBMM ve DDK raporlarının, geride kalan 4 yıllık süreçte zamanındalık ve etkinlik bakımından ne ölçüde uygulandığının da ayrıca araştırılması ve sorgulanması gerekiyor. Bu sorgulamayı, sadece devletin denetim kurumlarının değil, sektör içerisinde "doğal oto-kontrol fonksiyonu" bulunan meslek ve sivil toplum örgütlerinin de yapması gerekiyor. 

Eğer bu olursa, meslek ve sivil toplum kuruluşlarının her kaza olayı sonrasında seyrettiğimiz "re-aktif" tepkilerinin yerine, yapısal kök nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik "pro-aktif" yaklaşımlarını ve sektör içerisindeki doğal oto-kontrol fonksiyonlarını yerine getirdiklerini görmeye başlarız herhalde.

"FİLİKA KAZASI" İLE İLGİLİ HUKUKİ SÜREÇ...

2008 yılında GİSAN Tersanesi’nde meydana gelen “filika kazası” sonucunda 3 işçi kardeşimiz vefat ettiğinde de, yine gemi mühendisleri tutuklanmışlardı. Bir süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılmışlardı ama sonrasında ne oldu, ne bitti, malumatımız yok… Yani, o filika kazasının sorumluları kimlerdi? Mahkeme, 3 işçinin ölümüyle ilgili olarak kimleri cezalandırdı? GMO, kendi üyelerinin de içinde yer aldığı hukuki süreci takip etti mi? bu konularda bilgisi olan arkadaşlarımız varsa, bizleri de aydınlatırlarsa memnun oluruz.

FATİH YILMAZ

Gemi İnşa Müh., GMO Üyesi

[email protected]


NOT: Gemi Mühendisleri Odası (GMO) tarafından 05 Mayıs 2012 tarihinde (13:00'da) Türk Loydu konferans salonunda düzenlenecek olan "TERSANELERDE İŞ GÜVENLİĞİ VE GEMİ MÜHENDİSLERİNİN ROLÜ" konulu Panelin hayırlara vesile olmasını dileriz.