Türk tersanecilerinin yüreklerindeki acı

SANIRIM Posidonia Uluslararası Denizcilik Fuarı’na bu üçüncü gidişim.

Dünyanın en büyük deniz ticaret fuarlarından biri olan Atina’daki Posidonia’ya Türk denizcileri 8 yıldır sürekli katılıyorlar.
Bu katılımlar iki ülke denizcileri arasında büyük bir yakınlık sağlamış.
Bu sayede de ticari ilişkiler hızla gelişmiş.
Yunanlıların deniz ticaret filosu bizden çok büyük.
Biz deniz taşımacılığında kendi kendimize bile yeterli değiliz.
Bizim ticari mallarımızın yüzde 20’sinden fazlasını Yunan gemileri taşıyor.
Ancak son yıllarda olağanüstü gelişen tersanelerimiz de Yunan gemilerinin bakım ve onarımlarını yapıyor.
Taşımacılıkta onlar ilerde, bakım ve onarımda da biz.
Tersanecilik deyince hiç kuşkusuz akla hemen Tuzla tersaneleri geliyor.
Hani krizden önce meydana gelen işçi ölümleri nedeniyle adı ölüm tersanelerine çıkan Tuzla...
Tuzla’daki tersaneler 1985 yılında kuruldu.
2002 yılında dünya tersaneciliğinin altın çağı başlayınca Tuzla’daki tersaneler de baş döndürücü bir hızla büyüdü.
32 olan tersane sayısı 2008 yılında 102’ye yükseldi.
5 bin işçi çalıştırılırken bu sayı 40 bine kadar yükseldi.
Yurtiçinden ve daha çok da yurtdışından siparişler yağmaya başladı.
Sipariş edilen gemi sayısı 250’yi buldu.
Durum gerçekten baş döndürücüydü.
* * *
Ancak bu büyüme birbiri ardına ölümlü kazaları getirdi.
Türk tersaneciliğinin bu altın çağı işçi ölümleri nedeniyle Türk denizcilerinin yüreklerinde derin acılar yarattı.
1985-2010 arasında 134 işçi yaşamını yitirdi Tuzla’daki tersanelerde.
Bu ölümler medyada yer aldıkça Tuzla tersaneleri manşetlerde ölüm tarlalarına benzetildi.
Kamuoyu tersane sahiplerini suçlamaya başladı ve onları ölümlerden sorumlu tuttu. Bu da Türk tersanecileri için ikinci bir acı oldu.
Tersane sahipleri çırpındılar ama ölümleri kamuoyuna anlatamadılar.
Ölümlerin hızlı büyümeden, yetişmiş eleman sıkıntısından kaynaklandığı, verilen eğitimin zamansızlık nedeniyle yetersiz kaldığı yolundaki savunmalar kamuoyunu ve medyayı tatmin etmedi.
Hatta medya bu savunmayı yapan tersanecilere sert tepki göstererek onları ölüm kafası olarak tanımladı.
* * *
Bu hengame içinde 2008 dünya ekonomik krizi patladı.
Dünya birbirine girdi.
En büyük ekonomiler milyarlarca dolar açık veren bankaları kurtarma telaşına kapıldılar.
Birçok ülke batma noktasına geldi.
Bu kriz altın çağını yaşayan Tuzla tersanelerini öyle bir vurdu ki hepsi yerle bir oldu.
40 bin çalıştıran tersaneler işçi çıkarmak için birbirleriyle yarışır hale geldiler.
Siparişler birbiri ardına iptal edilmeye başlandı, yeni sipariş gelmez oldu.
Tuzla tersanelerinde bugün işçi sayısı 13 bine kadar geriledi.
Son aylarda bakım onarım açısından bir kıpırdanma oldu.
Tersaneciler 2010’un ikinci yarısında siparişlerin yeniden başlayacağını umuyorlar.
Yeniden ölümlerin olmaması için o acı deneyimlerin ışığında daha dikkatli ve titiz olacakları muhakkak.        
Ama ölümlerin yüreklerde yarattığı acı ve üzüntü hiç bitmeyecek  
Editör: TE Bilişim