Türkiyeye’de ilk kez İDO ve Şehir Hatları vapurlarında uyguladıkları Elektrikle Tahrik Sistemlerinin birçok avantajının olduğunu belirten Siemens Satış Müdürü Emre Gören, “Türk Gemi İnşa sektörüne enerji sarfiyatında cimri ve çevreci bir ürün sunuyoruz” dedi.

Türkiye’de 100 yılı aşkın süredir öncü projelere imza atan Siemens, böyle bir misyonu varlığının en büyük sebeplerinden biri olarak görüyor. Siemens’in Türkiye’deki çalışmaları hakkında bilgiler veren Siemens Satış Müdürü Emre Gören “Günümüz şartlarında her sektörde olduğu gibi denizcilik ve gemi inşa sektöründe de firma olarak odaklandığımız konuların başında enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik geliyor. Gemi yapım sektöründe başta gelen uygulamamızı ‘electric propulsion‘ olarak bilinen Elektrikle Tahrik Sistemleri oluşturuyor” dedi. Dünyada bu tip uygulamaların çok yaygın olduğunu ancak Türkiye’de ise geçtiğimiz birkaç seneye kadar hiçbir uygulama olmadığına değinen Gören, “Biz 2007 senesinde bir ilki gerçekleştirdik. İlk uygulama, İDO’nun Sirkeci-Harem arasındaki 4 adet arabalı vapurları ve hemen akabinde 5 adet İstanbul Şehir Hatları vapurlarında oldu. Bu gemilerin pervanelerini Siemens’in hız kontrol cihazları ve elektrik motorları sürüyor. Bu uygulamalarda yüzde 30 civarında yakıt tasarrufu ve karbon dioksit emisyonunda azalma gerçekleşiyor” diye sözlerini sürdürdü.

emre-goren.jpg

Siemens Satış Müdürü Emre Gören

‘Elektrikli Tahrik Sistemleri enerji sarfiyatı sağlıyor’

 ‘Bu sistem bu sene de Aksoy Denizcilik’in Gelibolu Tersanesinde inşa ettiği DP2’li ikmal gemilerinde uygulanacak’ diyen Gören bu sistemin önemini ise şöyle anlattı: “Yüksek oranda enerji tasarrufu yapması ve çevreci olması sistemin en önemli özelliği. Daha düşük yakıt tüketimi ile işletme maliyetini düşürmesinin yanında, dolaylı olarakta makinelerin daha az zorlanması, ömürlerinin uzaması, bakım süresi ve masraflarında azalma da görülen diğer olumlu etkiler. Çevrecilik anlamında ise makineleri ideal çalışma noktasında çalıştırıldığından, yanmamış yakıtın doğaya salınması engellenmiş oluyor. Gemi yapımcıları ve armatörler açısından da ana makine seçimi konusunda sağladığı esneklik sistemin cazibesini arttırıyor. Bu sistemi hem ana pervanelerde hem baş pervanelerde kullanabiliyoruz. Bunun ötesinde şu anda yatlarda uygulanabilen fosil yakıtlardan bağımsız çalışabilen tamamen elektrikli sistemler de geleceğin gemi teknolojilerine baz teşkil edecek.”

‘Elektrikle Tahrik Sistemi her tip gemiye uygundur’

‘Elektrikle Tahrik Sistemi, gemi ana pervanelerinin içten yanmalı makineler ile değil elektrik motorları ile tahrik edilmesidir’ diye sözlerine başlayan Gören sistem hakkında ise şu bilgileri verdi: “Pervanelerin hareketini sağlayan bu elektrik motorlarının ise bir enerji kaynağından beslenmesi gerekiyor. Bu kaynak gemide kurulu olan jeneratör setleridir. Bu jeneratörler dizel makine veya gaz türbinli olabilir. Çoğu uygulamada dizel makineler kullanıldığı için sistem dizel-elektrik tahrik sistemi olarak da anılıyor. Genelde Elektrikle Tahrik Sistemleri, yedeklemeyi arttırmak için 3 veya 4 jeneratör seti tarafından besleniyor. Sistemin esnek yapısı dolayısıyla farklı tipte gemilerde farklı pervane adetleri ve güç kaynakları kullanılabilir. Pervane gücü ve hızı, gücü sağlayan dizel makinenin hız ve gücünden tamamen bağımsızdır. Devreye giren jeneratör sayısı, pervanelerin hızına dolayısıyla güç ihtiyacına bağlıdır. Elektrikle tahrik sistemi her tip gemide uygulanabilir.

‘Elektrikle Tahrik Sistemi, motorun hızını düşürerek enerjide tasarruf sağlıyor’

Gemi pervanesinin karesel tork denilen bir yük tipi olduğuna değinen Gören, “Konvansiyonel dizel makineyle direk tahrikli bir gemide motoru sabit devirde çalıştırırken, CPP pervane ile itiş gücünü ayarlamak yerine, biz diyoruz ki elektrik motoru kullanarak motorun hızını düşürelim. Bu tip bir yükün doğası gereği elektrik motorunun çektiği güç, hızın küpüyle doğru orantılı. Hızı siz yarıya düşürürseniz çektiği güç 8’de 1’e iniyor. Dolayısıyla motorun devrini 1500 devirden 750 devire düşürdüğünüzde 1000 kW’lık bir motorun çektiği güç 125 kW’a denk geliyor.

‘Siemens Gemi İnşa’da teknoloji elçisi olacak’

Siemens’in önümüzdeki dönemde izleyeceği stratejiler hakkında bilgiler veren Gören, “Türk denizcilik sektörü çok kritik bir dönemden geçiriyor. Gemi yapım sektörü için özellikle Uzakdoğu ülkelerinin cazibesi, ciddi bir sınav teşkil ediyor. Biz firma olarak bu sınavı bir fırsat olarak görüyoruz. Bu dönemde Türk Gemi İnşa Sanayisi de kendisini çok doğru bir noktada konumlandırmalı. Siemens AŞ olarak stratejimiz, sektörün içinde bir teknoloji elçisi olmak. Özellikle son birkaç yıl içinde gerçekleştirdiğimiz öncü projelerin, Türkiye’de neler yapılabileceğini gösterdiğine inanıyoruz. Avrupalı armatörler, artık ileri teknoloji ürünü anahtar teslim gemiler için tersanelerimizin kapısını çalıyor. Önümüzdeki dönemde de Siemens’in 164 yıllık tecrübesini arkamıza alarak yine ilkleri, Türkiye’de Türk Mühendisliği ile gerçekleştireceğiz” şeklinde sözlerine devam etti.

‘Hem ekonomik hem de ekolojik çözümlerin peşindeyiz’

Siemens olarak firma değerlerinin sorumlu, mükemmel ve yenilikçilik olduğunu sözlerine ekleyen Gören, ürün geliştirmeden uygulamaya kadar her aşamada bu felsefeyle hareket ettiklerinin altını çizdi. Enerji maliyetlerinin her geçen gün arttığı bir ortamda, kaynakların çoğunu fosil yakıtların oluşturduğu bir dünyada, firma olarak bu soruna getirecekleri hem ekonomik hem ekolojik çözümlerin peşinde olduklarını vurgulayan Gören, “Motor ve hız kontrol sistemlerimizle odaklandığımız öncelikli konu enerji tasarrufu. Ürettiğimiz motorlar yüksek verim sınıfında olduğundan daha az enerjiyle daha çok iş yapıyor, hız kontrol sistemleri ile de özellikle fan ve pompa gibi uygulamalarda yüksek oranlarda enerji tasarrufu mümkün. Vinç gibi uygulamalarda ise rejeneratif sistemlerle frenlemeden kazanılan enerji tekrar kullanılabiliyor. Böylece enerjinin daha etkin kullanımı sağlanabiliyor” şeklinde konuştu.

siemens_schottel_propulsor1.jpg

siemens-gemi.jpg

siemens-gemi-urun.jpg


Editör: TE Bilişim