“AB müzakereleri, gemi inşanın önündeki tehdit”

IMO Danışmanlar Kurulu Üyesi Kaptan Ayhan Çekiç, gemi inşanın emek-yoğun bir sektör olması nedeniyle AB normlarıyla birlikte maliyetlerin ciddi şekilde yükseleceğini, Avrupalı armatörleri kaçırmamak için şimdiden önlem alınması gereğine dikkat çekti.

Çekiç, “DTO ve GİSBİR gibi sivil kurumların öncülüğünde Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Ulaştırma Bakanlıkları, gibi ilgili bakanlıkların ve belediyelerin de bulunduğu bir ‘Gemi İnşa Şurası’ acilen yapılarak, hükümetin önüne alternatifler konulmalıdır” diye konuştu.

Türk gemi inşa sanayiinin yetkili bakanlıklarla birlikte acilen bir ‘Gemi İnşa Şurası’ yapıp hazırlanan raporları hükümete sunması gerektiğini vurgulayan Kaptan Ayhan Çekiç, gemi inşanın emek-yoğun bir sektör olması nedeniyle AB normlarına kavuşturulması sonucunda maliyetlerin ciddi şekilde yükseleceğini, Avrupalı armatörleri kaçırmamak için şimdiden önlem alınması gerektiğini savundu.

Gemi inşa sanayiini etkileyecek en önemli unsurun hiç şüphesiz Avrupa Birliği ile başlayacak uyum müzakereleri olduğuna dikkat çeken Kaptan Ayhan Çekiç, “Belirli sektörlerde ön hazırlık müzakereleri yapıldı. Hatta bunların bir tanesinde de müzakere açılması için genişlemeden sorumlu komisyon karar verdi. Ancak denizcilik sektörel bazda ön hazırlık müzakeresine dahi girmedi. Girdiği andan itibaren her ne kadar bundan önceki beyanlarda AB uyum süreci için İspanya ile twining (eşleşme) projeleri hazırlandığı söylenerek geçirilse de, denizcilik hala 1925’lerde oluşturulan yasalarla yönetilmeye çalışılıyor. Bundan dolayı önümüzde büyük bir handikap var” dedi.

Müzakerelerin başlamasıyla emek yoğun bir sektör olan gemi inşa sektöründe emeğin AB normlarına kavuşturulmasının ciddi şekilde maliyet yükselmesine neden olacağını vurgulayan Çekiç, yükselen maliyetlerle gemi yapımı bugün ucuz diye Türkiye’ye gelen AB üyesi ülkelerdeki armatörlerin, doğal olarak kendi ülkelerine ya da Çin ve G.Kore’ye yöneleceğine dikkat çekti. Önlem alınmaması halinde müzakerelerin başlangıcından itibaren gemi inşa sanayiinde ciddi bir deprem yaşanacağını kaydeden Çekiç, “Kişisel görüşüm, yeni gemi inşa eden tersaneler 1999 depremi gibi etkilenecekler. Anacak onarımcılar bir müddet daha varlıklarını devam ettirebileceklerdir. Türkiye’nin AB’ye hazırlık planlaması veya başka bir konu başlığı altında mevzuattan başlayıp, sektörün her biriminde, işçisini, mühendisini, iş güvenliği ve sağlığını bunu etkileyen mevzuatlarını AB normlarına getirmek için şimdiden altyapı çalışmalarına başlaması gerekiyor. Eğer rekabete devam etmek istiyorsak. 2008’e kadar doluyuz bizim tersanemiz tıkır tıkır işliyor gibi süslü cümleleri  kullanıp bundan keyif alanlar varsa mevcut hallerini devam ettirmelerini ve Allah selamet versin dileklerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. 

DTO ve GİSBİR gibi sivil kurumların öncülüğünde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Hazine, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Çevre Bakanlığı gibi ilgili bakanlıkların ve belediyelerin de bulunduğu bir ‘Gemi İnşa Şurası’nın acilen gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Kaptan Ayhan Çekiç, şöyle devam etti: “Buradan çıkacak sonuçlara göre hükümetin önüne alternatifler koyalım. Emeğin maliyeti, iş yerlerinin güvenliği, çalışma koşullarının insan sağlığına ve hayatına olumsuz etkilerinin minimize edilmesi. Ayrıca AB’nin öngördüğü üretim normlarını ve üretim şekillerini kullanabilecek miyiz? Bunları kullanmamız emeğin azalmasını nasıl etkileyecek? bunların oturulup tartışılması lazım. Biz şu tarihe kadar doluyuz diyene kadar o tarihten sonra ne yapacağız diye düşünmek ve harekete geçmek bana göre yapacağımız en akıllı işlerden bir tanesi” dedi.

Bulgaristan ve Romanya da aynı sorunlarla karşı karşıya

Gemi İnşa Sanayisinde ciddi yatırımlar yapan ve Türkiye’den önce AB’ye girecek olan  Bulgaristan ve Romanya’nın da aynı ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını belirten Kaptan Ayhan Çekiç, şöyle devam etti: “GİSBİR Başkanı Murat Bayrak ile Bulgaristan tersanelerinde incelemeler yapmak için gittiğimizde şunu gördük. Tersane alanları özelleştirilmiş ve çok efektif yapılan bir özelleştirme var. Özellikle üçüncü ülkelerin yatırımcılarına bu alanları kiralama gibi bir prensipleri var. Yabancı sermayeyi ülkeye çekerek bu sermaye ile ülkenin gelişimini ve refahını sağlamayı hedeflemişler. Romanya da aynı şeyler geçerli. Bu ülkeler belerli rejimlerden yeni kurtuldukları için sosyal gelişimini henüz tamamlamadı. Yani refah seviyeleri düşük ülkeler ve bunu yabancı sermayeyi çekerek aşmayı planlıyorlar. Bunların gemi inşa sanayiindeki sıçrama eğilimlerini ortaya koymaları şundan kaynaklanıyor. Eski teknolojiye sahip gemi inşa tersanelerini yabancılara kullandırıp bu eski teknolojiyi atıp yeni teknolojiyi 49 yıllık kiralama yöntemiyle ülkeye sokmak istiyorlar. Atılımlarını hem yeniliği getirip hem para kazanmak için yapıyorlar. Bugünkü süreçte de emeği minimize etmeye çalışıyorlar. Bulgaristan’ın özellikle AB’ye kısa zaman sonra girecek olması onlar içinde ciddi bir sorun ve bunu ara bir takım yasa düzenlemeleriyle hafifletmeye çalışıyorlar ama bu normlardan kaçış şansları yok. Romanya için ise daha farklı konuşabiliriz  Romanya şu aşamada bütün kaynaklarını yabancı sermayeye açmış durumda ve gelişimini Bulgaristan’dan daha hızlı tamamlamak için programını yapmış durumda. Her iki ülke de AB normlarıyla ilgili ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaklardır.”

Kaynak: Murat ERDOĞAN-Dünya Gazetesi/Perşembe Rotası

DenizHaber.Com 

Editör: TE Bilişim