Tuğçe Oğulener Röportajı
Sevgili DümenSuyu okurları günümüzde bir kadını atölyede valf alıştırırken, seperatör sökerken görürseniz şaşırmayın çünkü Tuğçe Oğulener 16 yıl aradan sonra Yakın Doğu Üniversitesi Gemi Makineleri İşletme Mühendisliğinde okuyan ilk kadın..
DümenSuyu ekibi olarak biz de Tuğçe Oğulener’in söylediği gibi “makine-güverte ayırt etmeksizin tüm bayan zabitlerle gurur duyuyoz” ve kendisinin şu sözüyle röportajımıza başlıyoruz..
Arkadaş bölüme girerken “bayanlar giremez!”yazmıyor ya! 

tugce makinayı seyrediyor
 
Gemi Makineleri İşletme Mühendisi Tuğçe Oğulener
Ankara doğumluyum… Kışları Ankara’da yazları ise Balıkesir/Akçay’da ikâmet ediyorum. Çekirdek ailemizin büyük kızıyım, bir de kız kardeşim var Gülce. Bu mesleği seçene kadar sadece yaz tatillerinde denizi gören, sırf Ankara’da deniz yok diye o şehirden nefret eden bir deniz kızıydım.. Benim”nerdeeeen nereye” diyeceğiniz bir hikayem var..
Liseyi Ankara’da bitirdikten sonra 2 yıl Bozok Üniversitesinde ” Makine Resim ve Konstrüksiyon” bölümünü okudum. Çünkü çizim yapmayı seviyordum ve makinelere karşıda ilgim vardı.. 2 si bir arada işte diyerek attık bir adım…
tugce ogulener aileBabam ilk başta “erkek işi o ne işin var” dese de bölümümde erkekten çok bayanlarla karşılaşmam baya sevindirmişti beni. Daha sonra dikey geçiş sınavlarına(dgs) girdim… Bu bölümün varlığından bile haberim yoktu açıkçası . Ankara’da doğmuş büyümüş sadece yaz tatillerinde denizle karşılaşan biri olarak bundan doğal bir şey olmazdı herhalde. E ailede de denizlerde çalışan kimse yok.. DGS sonrası aslında tercih yapabileceğim bölümler belliydi kafamda, yani ben öyle sanıyordum. Otomotiv mühendisliği,makine mühendisliği, tarım mühendisliği, endüstri mühendisliği vs vs… Ama tercih klavuzunda bu bölümle karşılaştım ve bölümle ilgili araştırmalara başladık ailece…
Düşünsenize sevdiğiniz işi sevdiğiniz bi yerde yapıyorsunuz. Denizde…
Babamin yine biraz gönülsüzlüğü annemin ise büyük desteğiyle 2012 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği bölümünü kazandım. Tabi ilk üniversite de olduğu gibi erkekten çok bayanla karşılaşma gibi bir durum olmadı maalesef. Hatta öyle bi olmadı ki 1996 yılından beri fakültenin Gemi Makineleri İşletme Mühendisliğini okuyacak ilk bayan olduğumu öğrendim.. Her ne kadar ilk başta kabullenmek istemeyen arkadaşlarım olduysa da hocalarımın ve ailemin desteği ile 3 senede öğrenimimi tamamladım.

Beni benzer yaştaki, benzer işi yapan, benzer konumdaki kişilerden farklı kılan her şeyden önce bu işi severek yapmamdır. Çoğu arkadaşlarımın mutlaka ailelerinde gemi adamı var, denizi bilen, denizden gelen insanlar var. Ama beni yönlendiren, tecrübelerini paylaşan kimse olmamıştı. Beni bu işe yönlendiren denize olan sevgim! “Erkek mesleği” olarak düşünülen bu işe bir bayan olarak gönül vermem. Tamda sorduğunuz gibi benzer yaştaki, benzer işi yapan, benzer konumdaki kişilerin hala bayanları gemilerde kabul edememelerini anlamıyorum. Arkadaş bölüme girerken “bayanlar giremez!” yazmıyor ya.
tugce 3 kız
“Denizcilik sektöründe olup işini seven ve layıkıyla yerine getiren,söylenilen sözlere kulak asmayan, makine-güverte ayırt etmeksizin tüm bayan zabitlerle gurur duyuyorum.”
Malum aslında gemide asla her şey dört dörtlük olmuyor. Üstelik hem stajyer hem bayansanız gerçekten sabrınız ölçülüyor.
Ben çok şükür ki hep iyi insanlarla çalıştım. Biliyordum ki ne yapıyorlarsa bu işi en iyi şekilde öğrenmem için yapıyorlardı. O yüzden en kötü günüm şuydu diyemiyorum:) Ama akıllara kazınan bir gün var tabi… O da kinistine girip o kıvır kıvır böcek midir midye midir ne olduğu belirsiz canlılarla ilk karşılaşma anımdı 

Şunu yaşayamadım çok pişmanım diyemiyorum çünkü geriye dönüp baktığımda görüyorum ki pişmanlıklarım “iyi ki” lere dönmüş.. Yani aslında yaşamak istediklerim ilerde pişman olacağım şeyler olabilirmiş.. Eğer çevredeki sözleri kulak ardı etmeyip, bu işi bıraksaydım büyük pişmanlıklar yaşayabilirdim.
Benim bir değil 2 tane duayenim var 




tugce ve hocasıMahmut CEMMEDO
Öncelikle benim iyi kötü her zaman yanımda olan, maddi manevi desteğini üzerimden hiç eksik etmeyen, fakültede hocam, dışarıda abim, gemide Baş Mühendisim Mahmut CEMMEDO. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği mezunu. Yazın YASA Denizcilik filolarına bağlı gemilere baş mühendis olarak katılmaktadır. Güz döneminde ise şimdiki ismiyle Girne Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 6.5 aylık stajımın 2.5 ayını onun yanında staj yaparak geçirdim. Benim için büyük bir şanstı. Çünkü ileri görüşlü, açık sözlü, tuttuğunu koparan ve söz konusu iş olduğunda ise asla taviz vermeyen bir insan..

İşte 2. Duayenimle de onun sayesinde tanıştım. İlk staj kapımı açmaya referans oldu. Beybaba değil ama gerçek bir abla.

Baş mühendisim Deniz Özkan.
Türkiyenin ilk bayan uzakyol başmühendisi. Yüksek öğretimini İTÜ Denizcilik Fakültesi Gemi Makineleri İşletme Mühendisliğinde tamamlamıştır. Onunla çalışmak, ondan birşeyler öğrenmek hayalimdi. Kendisine de söylediğim gibi “hayaldi gerçek oldu”. 2013 yılında Arkas Denizcilikte 3 aylık stajımı yanında tamamlama şansım oldu. Eminim benim gibi diğer bayan stajyerlerinde hayalidir. Çünkü sizi hem başmühendis hem abla olarak anlayan birinin yanınızda olduğunu bilmek gerçekten güven verici. Bir kere bayan olduğunuz için sen bunu yapamazsın diye ayrımcılık yapmıyor. Bu gerçekten çok önemli… Ondan çok şey öğrendim. İnşallah tekrar çalışma fırsatım olur kendileriyle.

tugce ve deniz özkan


Gemide kadın olmak…Evet en büyük sıkıntı bu… Dışarıdaki hayatınızı gemiye getirmeniz mümkün değil. Kıyafetlerimizden, hal ve hareketlerimize kadar daha dikkatli olmamız gereken bir ortam ve hiyerarşik düzen söz konusu. Ama makineci bir kadını atölyede valf alıştırırken, seperatör sökerken görürseniz şaşırmamak lazım,durumu sindirerek sessizce alışmalılar. Çünkü artık bu işin gemisi karası kalmadığını düşünüyorum. Kadın olmak her yerde zor.

Topuklu giyip gezsende zor,

tugce sahil


yağlı tulumlarla çalışsanda…

tugce tamir takımı

İnsanların bakış açılarını değiştirmek lazım. Dünyanın her yerinde bu böyle. O kadındır yapamaz diye bişey yok! Aslında bunları duymak bizi daha çok güçlendiriyor.
Her limanda mutlaka rahatsız etmeye çalışanlar, laf atanlar hatta evlenme teklifi edenler bile oluyor.. Bunların sonu yok alışmalarından başka.
İyi tarafları da var tabi…1 kadının bile gemide olması o gemiye düzen ve çalışma ortamında saygı getiriyor. Şanslıydım ki çalıştığım 2 gemide de 3 bayandık...

tugce ogulener sintine


Açıkçası bu mesleği kardeşime önermedim :)  Çünkü gerçekten herkesin yapabileceği bir iş değil.
Ciddi sabır ve gönül işi. Herkes benim kadar şanslı olamayabiliyor. Her zaman iyi insanlara denk gelemiyorsunuz. Yarıyolda bırakılacak bir iş değil. Elleriniz denize bulaşmışsa kopamıyorsunuz o hayattan. O sizin işinizden çok yaşam tarzınıza dönüyor çünkü. O yüzden çok iyi araştırıp tercih yapmaları gerekiyor. İşini sevmeyen bir insanın bu mesleği yapabileceğini düşünmüyorum.
tugce ogulener
Bir soru var çok fazla duyuyorum. Ne zamana kadar çalışıcaksın? Tabi arkası geliyor bu işte çalışırsan evlilik hayatın nasıl olacak? Onlara hep sabrımın yettiği kadar diyorum, diğer soruya da hayırlısı. Çünkü benim için önemli olan işim. Hele ki bayansanız kendi ayaklarınızın üzerinde durmak zorundasınız.

Tuğçe Oğulener in önünde Deniz Özkan gibi bir başmühendis örneği var.

Bir sabırdan daha fazlasını yapmam gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten idolüm.. Çalışma şevki ve aşkı beni de hırslandırıyor. Baş mühendisliğe kadar, hatta olduktan bir kaç sene sonrasına kadar gemilerde çalışmayı düşünüyorum. Ama hayat.. Bize ne getireceğini bilemiyoruz.

Umarım her şey herkesin gönlünce olur…

(Röportaj www.dumensuyu.com sitesinden alıntıdır.