Geçici Vergiler Kalıcı Oldu

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) araştırmasına göre, 2000 yılında "yaraları sarmak" gerekçesiyle getirilen "deprem vergilerinden" bu yıl sonuna kadar elde edilecek gelir 27.2 milyar lira olacak.

İSMMMO'nun "Deprem Vergileri Bütçeye Yama Oldu" başlıklı derlemesine göre, ek gelir, ek kurumlar, ek emlak, ek motorlu taşıtlar vergilerinden sağlanan gelir hariç sadece, özel işlem ve özel iletişim vergileriyle 16 milyon hanenin yaşadığı Türkiye'de devletin deprem için her aileden tahsil ettiği tutar aile başına 1.7 bin liraya ulaştı. Kişi başına ödenen deprem
vergisinin miktarı da 375 lirayı bulacak.

Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün verileri, yetkililerin açıklamaları, DPT, TÜSİAD ve Dünya Bankası'nın maliyet hesaplamalarından yararlanılarak hazırlanan İSMMMO'nun araştırmasına göre, 10 yıl önce geçici olduğu belirtilerek getirilen vergilerin önemli bir kısmı kalıcı hale geldi. Toplanan vergilerin miktarı, depremin öngörülen maliyeti aşmasına karşın felaketin açtığı yaralar bir türlü sarılamadı. Deprem
in hemen ardından ek gelir ve kurumlar vergisi, ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi ihdas eden 4481 sayılı Kanunla zararların karşılanması amaçlandı. Vergiler bu çerçevede toplanmaya başlandı. 4481 sayılı Kanun 31 Aralık 2003 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılsa da özel iletişim vergisi "Gider Vergileri Kanunu" kapsamına alındı.

İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, deprem vergisi olarak anılan yöntemle hala halktan toplanarak bütçe gelirleri içine yerleştirilen ortalama 25 milyar liran
ın hangi "yıkıntıyı" imar ettiğini kimsenin sorgulamadığını belirtti.

Bugüne kadar deprem vergileriyle gerçekleştirilen hizmetlere ilişkin net bir bilgiye ulaşmanın pek mümkün olmadığını ifade eden Arıkan, verilere ilişkin değerlendirmesinde, "Çeşitli bürokrat ve uzmanlar tarafından yapılan açıklamalar hemen hemen tüm projelerin yurt dışından sağlanan kredilerle gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Bu durumda deprem
vergilerinden toplanan para, adresine ulaşmamıştır" dedi.

"Deprem yaralarını sarmak" gerekçesiyle 10 yılda toplanan 24.1 milyar liralık verginin çeşitli kurumların 12 ile 19 milyar dolarlık depremin ekonomik maliyetine ilişkin tahminlerinin üstünde bir para olduğuna dikkat çeken İSMMMO Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: "TÜSİAD'ın 17 milyar dolarlık (bugünkü 1.45 liralık dolar
kuru üzerinden 24.6 milyar lira) tahmini kadar para toplanmıştır.

Buna karşın deprem bölgelerindeki yaraların tam olarak sarılamaması ve güçlendirme çalışmalarının bitirilmemesi devletin depremzedeye borçlu olduğunu göstermektedir. Halktan deprem vergileriyle toplanan paralar bütçeye gelir yazılırken, deprem güçlendirme çalışmaları için kredi arayışları felaketin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen devam ediyor. Halk deprem
vergileri konusunda sorumluluğunu yerine getirmiştir, ancak devlet getirmemiştir."

İSMMMO'nun araştırmasına göre, deprem felaketinin yol açtığı hasarın ekonomik büyüklüğü, çeşitli kurumlarca 12 ile 19 milyar dolar aralığında hesaplandı. TÜSİAD hasarı, 17 milyar dolar olarak hesaplarken, Devlet Planlama Teşkilatı 15-19 milyar dolar, Dünya Bankası 12-17 milyar dolar öngörüsünde bulundu. TÜSİAD zararın gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 9'una, DPT yüzde 8-10'nu, Dünya Bankası ise yüzde 6.3 ile yüzde 9'una eşit olduğuna dikkat çekti. Bunun üzerine, "deprem
vergileri" gündeme geldi.

İlk olarak cep telefonundan bankacılık işlemleri ve vergi beyannamelerine, Spor Toto kuponlarından Milli Piyango biletlerine, uçak biletlerinden gümrük ve pasaport işlemlerine kadar birçok hizmete "deprem
e özel vergi" getirildi. Bunların adına "Özel İşlem Vergisi" ve Özel İletişim Vergisi" denildi. Konulan vergiler öyle büyük tutarlara ulaştı ki, sadece Özel İletişim Vergisi 2004 yılında toplam bütçe gelirlerinin yüzde 1.8'ini oluşturdu. 2007 yılına gelindiğinde ise bu oran yüzde 2.8'e ulaştı.

10 yılda 24.1 milyar (katrilyon) lira toplandı.

Özel İşlem Vergisi 2004 yılı başında kaldırılsa da dört yılda bu yolla yaklaşık 1.8 milyar lira bütçeye aktarıldı. Kalıcı hale gelen ve en önemli gelir kaynağı bugün sayıları 65 milyonu aşan telefon abonelerinden alınan Özel İletişim Vergisi" ise 10 yılda halkın cebinden 22.3 milyar lira çıkmasına neden oldu.

Buna göre, 1999 ile 2009 yılının haziran ayına kadar "deprem vergileri" adı altında halktan 24.1 milyar lira, eski ifadeyle 24.1 katrilyon lira toplanmış oldu. Üstelik bu rakam 2009 yılının Haziran ayı itibarıyla geçerli. Özel İletişim Vergisi'nde yıl sonu hedefi olan 5 milyar 198 milyon 913 bin lira dikkate alındığında yani 3 milyar 62 milyon 192 bin liranın daha tahsil edileceği hesaba katıldığında deprem
in halka yüklenen faturası yıl sonunda 27.2 milyar liraya ulaşmış olacak.

Yaklaşık 16 milyon haneden oluşan Türkiye'de deprem felaketinin sarılması için her ailenin devlete aktardığı tutar 1 milyar 687 milyon 500 bin lirayı bulmuş olacak. Bu da 72 milyon nüfusa sahip ülkede her vatandaşın cebinden çıkan paranın 375 liraya ulaşması anlamına gelecek.

Rapora göre, "deprem yaralarını sarmak" gerekçesiyle toplanan 24.2 milyar lira TÜSİAD'ın 17 milyar dolarlık (24.6 milyar lira), Dünya Bankası'nın 12 milyar dolarlık (17.4 milyar lira) ve DPT'nin 15 milyar dolarlık (21.7 milyar lira) ekonomik maliyet hesabını aştı. Üstelik doların 1.45 liralık bugünkü kuru üzerinden. Ancak, buna rağmen ne deprem bölgelerindeki yaralar tam olarak sarılabildi ne de deprem sonrasında güçlendirilmesi gereken yapıların tümü güçlendirilebildi.

Deprem güçlendirme çalışmaları için kredi arayışları felaketin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen devam ediyor. Bu kapsamda, Marmara depreminden 6.5 yıl sonra 2006 yılında Dünya Bankası ile İstanbul'un Sismik Riskinin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi' (İSMEP) için anlaşma imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Dünf deprem vergileriyle toplanan paraya Bankası arasında imzalanan kredi anlaşmasının ardından Avrupa Yatırım Bankası'yla da ek kredi anlaşması gerçekleştirildi. 2006 - 2014 yılları arasında tamamlanacak olan projenin toplam kredi miktarı ise 610 milyon Euro olarak açıklandı.

İstanbul Valisi Muammer Güler bir süre önce İstanbul'da depreme hazırlık çalışmaları için iki yeni kredi anlaşması görüşmelerinin devam ettiğini, bunlardan birinin 140 milyon dolarlık Körfez İşbirliği Konseyi'nden sağlanacağını söyledi. Güler, kredinin diğer kısmının da Avrupa Komisyonu Yatırım Bankası'ndan alınması planlanan 300 milyon dolar olduğunu belirtti.
Kamu binalarında çalışmaların devam ettiğini belirten İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak ise bir süre önce bir gazeteye yaptığı açıklamada, bugüne kadar sağlanan kredilerin 200 milyon Euro'sunun kullanıldığını söyledi.

426 okulun güçlendirmesinin 177'sinin de yeniden yapımının tamamlandığını belirten Çakmak, halen 85 okul, 7 poliklinik ve hastanede çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Çakmak, iki hastane ve bir poliklinikte güçlendirme çalışmalarının tamamlandığını, yedi sosyal hizmet binası, beş yurdun depreme karşı güçlendirildiğini, iki yurtta çalışmaların sürdüğünü anlattı. Ancak, inceleme kapsamında toplam bin 900 okul, 48 sağlık kurumu bulunduğunu hatırlatan Çakmak şöyle demişti: "Bayındırlık bile kendi binasını onarıyor. Yaptığımızı yeniden yapmak zorunda kalıyoruz. Bir teşkilat, kendi yaptığı binayı onarmak durumunda kalıyor. Deprem konusunda şu ana kadar gösterilen çaba da yeterli değil."

Dönemin yani 1999 yılının Afet İşleri Genel Müdürü Rüçhan Yılmaz, depremden kısa bir süre sonra yaklaşık 240 bin binanın, 1200 mimar ve mühendis tarafından incelenerek rapor hazırlandığını söylemişti. Yılmaz, 67 bin binanın "ağır", 68 bin binanın "orta" ve 80 bin binanın da "az" hasarlı olduğunu tespit ettiklerini belirtse de hala bu binaların tamamının güçlendirildiği söylenemiyor.

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak ise, bu açıklamadan 10 yıl sonra 2009 yılının ocak ayında CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel'in soru önergesine verdiği yanıtta, 80 bin civarındaki kamu binasından sadece 4 bininin depreme dayanıklılık analizlerinin yapıldığını açıkladı.

Kam binaları ve okullarda durum


Bu arada, Bayındırlık Bakanlığı'nın güçlendirme çalışmalarıyla ilgili paylaştığı verilere göre; okul, hastane ve benzeri 77 bin 522 kamu binasından ancak 764'ünün güçlendirilmesi tamamlandı. 32 bin 432 okul binasından 276'sı, 9 bin 503 hastaneden 55'i güçlendirildi. Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise 2007 yılında yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde toplam 400 bin derslik bulunduğunu, bunların 110 binin 2003-2007 yılları arasında yapıldığını belirtmişti. Bu dönemde yapılanların depreme dayanıklı inşa edildiğini anlatan Çelik, 2002 yılından bu yana eğitim binalarının depreme karşı güçlendirilmesi çalışmaları kapsamında 275 milyon YTL harcandığını açıklamıştı.

Kentlerde neler yapıldı?


İSTANBUL: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Fatih, Beyoğlu, Zeytinburnu, Bakırköy, Bahçelievler, Avcılar, Baf deprem vergileriyle toplanan parayrampaşa, Küçükçekmece ve Adalar'da tarama çalışmaları yaptı. Buna göre, Zeytinburnu'nda incelenen 16 bin 31 binanın 2 bin 295'i hala yüksek risk taşıyor. Fatih'te 38 bin 580, Küçükçekmece'de 60 bin 938 binanın tarama çalışmaları sürüyor. Bu projelerin maliyeti 52 milyon 200 bin lira. Sırada, Bakırköy, Beyoğlu, Eminönü, Avcılar, Adalar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Küçükçekmece var. Sağlam yapıların da büyük bölümü 2. derece deprem kuşağı standartlarına göre yapılmış durumda.

KOCAELİ: Depremde en büyük zararı gören kent oldu. Verilere göre 9 bin 399 kişi yaşamını yitirdi, 9 bin 881 kişi de yaralandı. Yıkılan ve ağır hasar gören bina sayısı 35 bin 180 olarak açıklandı. Deprem sonrasında kurulan 13 bin 132 prefabrik konuta 60 bin kişi yerleştirildi. Kentte 17 bin 500 adet de kalıcı konut yapıldı.

SAKARYA: 3 bin 891 kişinin hayatını kaybettiği, 5 bin 180 kişinin yaralandığı açıklandı. Resmi kayıtlara göre, 24 bin 698 konut yıkıldı. 18 bin 604 konut orta derecede hasar gördü. Bu konutların imarı için yapılan çalışmalardan tam anlamıyla sonuç alınamadı.

YALOVA: Kentte 3 bin kişi hayatını kaybederken 13 bin 989 bina yıkıldı, 40 bin 689'u hasar gördü. Soğucak, Subaşı ve Çalıca ilçelerinde 6 bin kalıcı deprem konutu yapıldı. Ancak konutların şehir merkezine uzaklığı ve altyapı sorunları hep konuşuldu.

 

Editör: TE Bilişim