Değerli okuyucular zaman zaman iktisadi konularla ilgili yazıyorum, bu sefer de gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden faiz ve kur üzerine yazmak istedim,

Bilindiği üzere Ülkemiz enerji doğal kaynakları yeterince olmayıp ithalat yolu ile bu açığını gidermektedir.

Yine Ülkemiz devamlı cari açık veren ihraç ettiğinden fazla ithalat yapan, ihraç 

ettiğinin önemli bir kısmını da ara girdi olarak ithal edip işleyen bir Ülkedir.

Diğer taraftan etrafımızda olup biten vekalet ve hatta direkt savaşlar, bunun Ülkemize yansımaları, ABD Dolarının diğer para birimleri karşısında değer artışı ve artan ABD faiz oranları ile para akımının bu yönde olması gelişmekte olan ülkeler kategorisindeki Türkiyemizi menfi yönden etkilemektedir.

İçinde bulunduğumuz bu durum sermayenin ürkekliğini de katarsak Ülkemize yabancı para girişi büyük önem arz etmektedir.

TCMB serbest rezervleri ile cari açık veren bir Ülke olma durumunu yukarıdaki koşullarla yan yana getirdiğimizde direkt yabancı sermaye yatırımlarının azaldığı bir ortamda çok hoşlanılacak bir durum olmasa da sıcak para akımının sürekliliğini sağlamak gerektiğini düşünmekteyim.Döviz girişinin sürekliliği hem cari açığın finansmanı hem de Kamu ve özel dış borcun finansmanı bakımından gereklidir.

Ülkemize para akımının olması için ve para akımının olduğu ABD gibi ülkelerle de rekabet etmek için enflasyon üzerinde bir prim verilmesi elzem gözüküyor ancak mevcut şartlarda bu pek olası değil.Bunun için TCMB'nın faiz politikasında içinde bulunduğumuz koşullarda bu durumu gözetmesi gerektiğini düşünmekle beraber hızla değer kaybeden TL'nin yabancı yatırımcı için çok cazip olmayacağı aşikar ve bu değer kaybının enflasyona yapacağı etki de ileride bugün verilecek primi de anlamsız kılabilecektir.İşin diğer bir tarafı ise ekonomide yaşanan daralma ortamında faiz arttırmanın zorluğu ise ayrı bir çelişki konusu.

Anlaşılacağı üzere Ülke yönetimi ve TCMB için zor kararlar ve çok hassas ölçüp biçilerek iş yapılması gereken bir ortam.Kısaca sakal ve bıyık durumu.

Ancak, şahsi görüşüm öncelikle içinde bulunduğumuz durumdan silkinmek için bir risk primi verilerek para akımının  devamlılığının sağlanması ki aksi takdirde TL değer kayıbı ve bunun yan etkileri sonucu iş daha başka boyutlara gelebilir ve bu hususta bir süreklilik sağlanıp piyasaların stabil hale gelip belirli bir normal işleyiş sağlandıktan sonra faiz.indirimi vb konuları ikinci planda düşünmek lazım!

Faiz konusunu önceki MB başkanı zamanında olduğu gibi bekleyip 5% artış yapmak zorunda kalacak tarzda davranmanın da çok doğru olmayacağını düşünüyorum.

Neticede Ülkemiz dış borç ile büyüdüğünden dış kaynağın kesilmesi büyüme ve istihdamı etkileyeceği gibi Maliye'nin vergi gelirleri dahi azalacaktır.

Türkiye net ihracatçı ve cari fazlası veren bir Ülke olsaydı tabi farklı bir durumda olurduk ve dış sermaye akımlarına bu kadar ihtiyaç duymazdık!

Ancak bunu başarana kadar içinde bulunduğumuz koşullarda her ayrıntıyı ve etkilerini ölçüp biçmeden adım atmamak lazım.

Sağlıcakla kalın...