Katılımcıları deniz sigortaları mevzuatı ve son revizyonlarla ilgili bilgilendiren Yaşacan, daha sonra da sigorta türlerini ve 1983, 1995 ile 2002 klozlarını anlattı.

Yaşacan, programın sonunda katılımcılardan gelen soruları cevapladı:

“1983, 1995 ve 2002 klozları arasından hangisini seçmeliyiz? Armatörler bunlardan herhangi birini seçmede serbest midir? Bu klozlar bize sigorta şirketi tarafından dayatılabilir mi?”

“Sigortaların gemimizin değerine ve sefer sahasına göre tercih edilebileceğini belirten Yaşacan, “Bu üçü dışında Alman, Norveç, Fransız, Amerikan, Japon gibi çeşitli metinler bulunmakta. Ben bile bizimki daha iyi diye yola çıkıyorum ama benim alışkanlığım 83’ü tercih ediyorum. Niye diye sorarsanız, şu sebeple diyeceğim bir şey yok. Alışkanlık. 83’ü seçtiğim için hiçbir şey yaşamadım. Bizim hasarlarımız KOSTER armatörleri olarak çoğunlukla 10 milyon dolar gemilerin bedelleri oluyor. Yaş ortalamamız 16 ya da 22 diye hatırlıyorum. O nedenle çok seçme şansımız yok KOSTER armatörleri olarak. 83’ün bizim için daha uygun olduğunu düşünüyorum. Bu daha çok denenmiş, yük sigortacılarının daha iyi bildiği bir kloz. Enspektörlerin hataları çok geniş bir şey. Diyebilirler ki 95’te, enspektör zamanında ziyaretler gerçekleştirmemiş ve bu jurnaller böyle kalmış”

Sigortanın yüzde 90’ı yurtdışından

“Türk denizcisi olarak kuralların Türk hukukuna göre mi, İngiliz hukukuna göre olmasını mı tercih etmeliyiz?”

“Türk genel şartları, sigorta şartlarına ben ısınamadım. Genelde sigortalarımızı yüzde 90 yurt dışından yapıyoruz. Türkiye’nin şartlarına da alışık değilim ben. İyi ya da kötü bir şey söylemek istemiyorum. Mesela Yunanistan’da gelişmiş olsaydı bu sigorta, onların hukuk sisteminde bu dosyanın görülmesini isterdim. Tecrübe ve denenmişlik bu“

Dünya bizim oyun alanımız

“Türkiye’de Türk sigorta şirketleriyle mi, yoksa yurtdışındaki şirketlerle mi sigorta yapmak istersiniz?”

“Sigortacı olsak da biz denizciyiz. Denizciliğin en önemli konusu dünya bizim oyun alanımız. Tek bir dil var İngilizce. Kurallar belli. Bir armatör şirketimiz bugün İstanbul’da kapatıp, Karadağ’da, İtalya’da ofis açıp devam edebilir. Uluslararası bir iş bu. Yabancı kelimesini kullanmak zorundayız ama bize hiçbir şey yabancı gelmiyor artık. Yabancı mı, Türk mü değil de, yabancı mı uluslararası mı diye bakmak lazım. Ben yerele çok güvenemiyorum çünkü yaptığımız için uluslararası. Gemimiz bir gün Poti’de ise ertesi gün Manş Denizi’ni geçiyor olabilir. Bir hasar çıktığı zaman sigortaya haber veriyorsunuz. Otomatik sistemleri var. Bir telefonla en yakın acentesine bildirip sörveyi bir an önce gönderebiliyor. Bir kurtarma durumuna düştüğünüzde sizin için römorkör firması aranmaya başlanıyor. Bunun yüzünden uluslararası sigortalarla çalışmayı tercih ediyorum. Ülkemizdeki sigortacıların dezavantajı vergi var : Bankacılık işlem, sigortacılık işlem vergisi diye… Her şey aynı olsa bile fiyat aynı olamayabiliyor. Yüzde 5 vergi veriyor sigortacılarımız. Çok rekabet edecek durumu yok gibi geliyor. Yurt dışı sigortası daha ucuza gelebiliyor“

Kosterler Türk broker seçiyor

“Türk armatörleri en çok Türk brokerlerle mi poliçe imzalıyorlar, yabancı brokerlerle mi?”

“Ülkemizde brokerler diğer ülkelerdeki brokerlerden kat be kat üstünler. Özellikle servis konusunda üstünler. Yurt dışındaki brokerler hatta bize şaşırıyorlar. Sörveyden önce gemiye gidiyoruz, dosyaları inceliyoruz. Biz fersah fersah öndeyiz. Yunan armatörlerin brokerleri ise neredeyse hiçbir servis vermiyorlar. Şoförlüğünü ve kapı tutuculuğunu yapıyorlar. Çok ilginç gelmişti bu bana. Yunanistan’da broker enflasyonu var, ülkemizde bir elin parmaklarını geçmez. Yabancı brokerlarla çalışanlar var elbette ama bu biraz duygusal sebeplerden kaynaklanıyor ama KOSTER armatörlerimizin yabancı brokerlerle çalıştığına şahit olmadım”

Broker seçimi önemli

“Sigorta şirketleri genelde hasar ödememe ya da olduğundan daha az ödeme gibi anlaşma yollarına başvuruyorlar. Fakat biz denizcilik şirketleri ise brokerleri ile bir olup, önce broker sonra sigorta şirketi diye başlarız. Bu brokerimiz bize kötü koşul sunmaz ya da anlaşmada muallak yer kalmaz. Hakkımızı sonuna kadar korur, koruyacaktır. Gerçekten biz brokerimize güveniyoruz. Önce broker, sonra sigorta şirketi. Ne diyorsunuz bu ilişkiye?”

“Koster armatörleri için doğru. Çünkü değerlerimiz belki, sayılarımız belli. Ancak büyük bir firmada zaten herkes rekabet içinde. Brokerin çok önemi kalmıyor. Örneğin yarım milyon DWT’nin üzerine çıktığında brokerlerin önemi azalıyor. Koster armatörlerimizin başta broker seçimine dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü sigortacılar tek tek size gelmiyor. Büyük hacimli bir armatören her ay ofisinde bir sigortacı olur ama koster armatörlerimizde bu yok. Piyasanın nabzını tutan brokerler oluyor. Broker seçimine öncelik verilebilir”

Editör: TE Bilişim