Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından 134. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ‘Mersin Ekonomi-Dış Ticaret Reel Sektör ve Yatırım Buluşması’nda masaya yatırıldı. DÜNYA gazetesinden Hakan Güldağ, Vahap Munyar ve Şeref Oğuz'un da konuşmacı olarak katıldığı panellerde iş dünyasının bu dönemde atması gereken adımlara dikkat çekildi. Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, 'kur ve faiz riskinizi yönetirken profesyonellerden hizmet alın' çağrısı yaptı, "Veriminizi nasıl artıracağınıza odaklanın” tavsiyesinde bulundu.

Batı Afrika'da, adını sömürgeden alan 74 yıllık CFA frangı tarihe karışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Fildişi Sahili'ni ziyaretinde mevkidaşı Alassane Ouattara, Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (UEMOA) ülkelerinin sömürge mirası CFA frangını bırakarak "eko" para birimine geçtiğini duyurmasıyla 74 yıllık bir para birimi tarihe karıştı.

UEMOA ile Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Topluluğu (CEMAC) üyesi 14 Afrika ülkesi, sömürge döneminden bu yana CFA frangını, "Batı Afrika CFA frangı (XOF)" ve "Orta Afrika CFA frangı (XAF)" olarak iki ayrı şekilde kullanırken, Benin, Burkina Faso, Gine Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal ve Togo, 2020'den itibaren "eko" para birimine geçecek. "Eko" sistemi ile Fransa, Batı Afrika Merkez Bankası, bankacılık komisyonu ve para politikası konseyinde bulunan temsilcilerini çekecek, Afrika ülkeleri de yüzde 50'sini Fransa Merkez Bankası'nda tuttukları döviz rezervlerini alıp başka yerlere aktarabilecek. Afrikalı ekonomistler, euro karşısında sabit paritesini koruyacak olması nedeniyle para biriminin sadece adının değişeceğini belirtirken, uzmanlar, sabit paritenin CFA'nın değerini yüksek tutarak kalkınmayı engellediği görüşünü savunuyor.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) 134’üncü kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, ‘Mersin Ekonomi-Dış Ticaret Reel Sektör ve Yatırım Buluşması’ paneli gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Bloomberg HT Yapımcısı Sami Altınkaya’nın yaptığı panelde, konuşmacılar ekonomide atılması gereken adımlar konusunda iş dünyasına önemli değerlendirmeler yaparak, atılması gereken adımlar konusunda da tavsiyelerde bulundu.

Panelin ‘Küresel Piyasalar ve Riskler’ başlıklı ilk oturumunda konuşan MTSO Danışmanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, önümüzdeki dönemlerde hızlı bir büyüme oranı ile cari açığın patlayıp döviz kurlarına ciddi baskılar gelmemesi için ekonominin yavaş büyüyeceğini dikkat çekti. Uzunoğlu, “Hızlı büyüme olmayacağı için nakit akışınız önümüzdeki dönemde de bozulmaya devam edecek. Finans, kapital şu anda büyük firmaların insafına kalmış durumda. Çünkü kredileri onlar kullanabiliyor. Bu nedenle ev, araba almak gibi hayaller kurmayın. Kur ve faiz riskinizi iyi yönetin ama bunu kendiniz yönetmeye çalışmayın. Mutlaka profesyonellerden hizmet alın. Siz, işinizi nasıl yöneteceğinize, veriminizi nasıl artıracağınıza odaklanın” tavsiyelerinde bulundu.

“İnsana, teknolojiye yatırım yapan daha çok desteklenmeli”

Panelde konuşan İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz, son süreçte dış yaptırımlarla daralan Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarında, dipten dönüş ve toparlanma sinyali olduğuna dair bir algı bulunduğunu ancak bu algıdan ülkenin hızla eski günlerine geri döneceği anlamını çıkarmanın zor olduğunu aktardı. Yılmaz, “Esas sorun büyümek değil, işin zeminini sağlamlaştırmadan, fiyat istikrarı sağlamadan büyümek” diyerek büyüme faktörlerinin doğru analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. Zor bir dönemden geçildiğini ve doğru destekler verilmesi gerektiğini, şöyle devam etti: “Şirketini kurtaracak, insana, teknolojiye yatırım yapmış, üreten, ihracat yapan bir firmaya 100 lira destek verseniz zor döneminde belki onu kurtarabilecekken alacağı parayı batıracağı belli olan bir başka firma da 100 lira destek istiyor diye var olan destek 50-50 paylaştırılınca ikisi de batıyor. Bu hatadan vazgeçilmeli. Sektörlerin tek tek MR’ı çekilmeli. Rekabet gücü olmayanları, insana, teknolojiye yatırım yapmayanları sistemden çıkarmalı. Adam ben battım diyor, devlet hayır batmadın biz seni yüzdüreceğiz diye ısrar ediyor. Böyle olmaz. Herkese farklı reçete yazılmalı.”

“Hidrokarbon ithalatı Türkiye için büyük yük”

İlk oturumun son konuşmacısı olan Ünspet Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz ise Türkiye coğrafyasının bazı riskler ve fırsatlar sunduğunu ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı: “Hidrokarbon ithalatı Türkiye için büyük bir yük. Türkiye bunun ithalatı için geçen yıl 43 milyar dolar döviz harcadı. Tüm çevremiz ihracat yaparken biz ithal ediyoruz. Libya’dan gelecek iyi bir haber bu noktada önemli. Krizi iyi yönetirsek belki bu sorunu çözeriz. Öte yandan lojistik için ciddi fırsatlar sunuyor. Ancak bu alanda da bürokrasiyi ve ihracat maliyetlerini azaltmalıyız. Bir konteyner başına ihracat maliyeti 338 dolar. İhracatçıya ne kadar büyük bir maliyet yüklendiği ortada, son dönemlerde gümrüklerde Tek Pencere Sistemi oluşturuldu. Bu sisteme 21 kurum toplamda 126 belge veriyor. İhracatı bu kadar zorlaştıran başka ülke yok. İthalat 4 saat, ihracat 10 saat sürüyor. Bunlar mutlaka değişmeli.”

“Kurgumuz, teknolojik platform seçimini yapmak ve üretmek olmalı”

Panelin ‘Değişen Dengeler ve Türkiye’ye Yansımaları’ başlıklı ikinci oturumunda konuşan DÜNYA Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, dünya ekonomisinin bir türbülanstan geçtiğini Türkiye’nin de bu durumdan etkilendiğini ifade etti. Türkiye’nin bölgesinde ciddi bir sanayi ülkesi haline geldiğini vurgulayan Güldağ, sanayileşme sürecinde ekonomik kalkınma için Güney Kore’nin ya da dönemin Almanya’sının taklit edilmesini doğru bulmadığını belirtti. Güldağ, “Bugün dünyada yeni sanayi devrimi ortaya çıktı. Henüz tam olarak kimsenin kavrayamadığı yeni teknolojiler, Türkiye’nin teknolojik dönüşüm ihtiyacı ile bire bir örtüşüyor. Biyoteknoloji, nanoteknoloji, yapay zeka gibi konular tüm sektörleri toplu olarak yükseltme kabiliyetine sahip.

Memleketin reform ajandası belli, uzakta aramaya gerek yok. Kurgumuz, tüm sektörleri yukarı taşıyacak teknolojik platform seçimini yapmak ve üretmek olmalı” dedi.

“Bir adım ileri gitmek için daha çok işbirliği yapmalıyız”

Türk şirketlerinin dünya ile rekabet edebilme koşullarını değerlendiren DÜNYA Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, firmalar arasındaki işbirliklerinin artırılması gerektiğine vurgu yaptı. “Üretiyoruz, satıyoruz, ihracat yapıyoruz ama bir adım öne gitmek adına içinde bulunduğumuz tuzaklardan çıkmalı ve işbirliğine ağırlık vermeliyiz” diye konuşan Oğuz, işbirliğinin hala ajandalara girmediğini belirtti. Oğuz, “Oysa bunu yapan şirketler öne geçiyor. Herkes kendi başına iş yapmaya kalkıyor. Bu dünya eskide kaldı. Bugün bir arada çalışmıyorsan olmuyor. Kabiliyeti ön planda tutmalıyız. Kamuda da özel sektörde de önemli noktalarda çalışacak kişilerle kan bağı aranmamalı, bu alandaki kabiliyetli kişilerin yolunu açmalıyız. Biz sadece başımız sıkışınca işin ehli kişilerle çalışıyoruz. Bunu her zaman yapmalıyız” diye konuştu.

“Fabrikalarda ara elemana ihtiyaç var”

Türk iş dünyasının ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağı ile ilgili önemli değerlendirmelerde ve tavsiyelerde bulunan DÜNYA Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar ise Türkiye’nin her tarafına, üniversite kurulduğunu, herkes üniversite mezunu olduğu için kariyer konusunda da yüksek maaşlar konusunda da beklentilerin arttığını dile getirdi. “Herkes şehirde çalışmak istiyor ve en azından orta yönetici sıfatı kazanmak istiyor. Kimse ara eleman olmak, fabrikada çalışmak istemiyor” diye devam eden Munyar, bu nedenle fabrikaların çalıştıracak ara eleman bulamadığına dikkat çekti. Munyar şöyle konuştu: “Türkiye genelinde organize sanayi bölgelerine ara eleman ihtiyacını kapatacak okullar açıldı. Bu insanlar fabrikalarda ara eleman olarak başlatılıp işlerini iyi yapmaları halinde kendilerini geliştirirlerse iyi bir kariyer planlaması ile fırsatlar sunulabilir. Böylece ara eleman olarak başlasa da yükseleceğini bilen kişinin o alanda çalışmak isteyeceğine inanıyorum.”

Editör: TE Bilişim