Değerli Okurumuz;  Dolandırıcılık olayı sonucunda tahsil imkanı kalmayan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı sormaktasınız.Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; - Dava veya icra s

Değerli Okurumuz; 

Dolandırıcılık olayı sonucunda tahsil imkanı kalmayan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı sormaktasınız.

Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;şüpheli alacak sayılır.

Bu tür şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir. 

Şu halde, şüpheli alacak, nitelik ve miktar itibariyle tahsili şüpheli duruma giren, fakat değersiz hale geldiği kesin olarak bilinemeyen, buna karşın kısmen tahsil olanağı kalmayan alacaklardır.

Buna göre, bir alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilip karşılık ayrılabilmesi için Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesinde sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerekir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 88.maddesinde; “…..menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.” hükmü yer almaktadır.Yine aynı maddede arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zararın sonraki yıllara devredilmeyeceği belirtilmiştir.Kanun hükmünde yer alan beş yıllık süre, ticari hayatta kesin sonucun bu süre içerisinde ortaya çıkacağı, bu süre içerisinde telafi edilemeyen zarar kısmının sermayede meydana gelen eksilme olduğunun kabul edilmesi ilkesine dayanmaktadır.

Diğer taraftan aktif kalemlerdeki kaybın zarar olarak kabul edilmesi için, bu kaybın faaliyetin normal icabı dahilinde meydana gelmiş olması gerekmektedir.


Faaliyetin normal süreci haricinde, sermaye unsurlarında meydana gelen kayıpların zarar olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Bu nedenle emtianın hırsızlık, dolandırıcılık ve benzeri nedenlerle işletmeden çıkması faaliyetin normal icabı haricinde meydana gelen bir sermaye kaybı olarak kabul edildiğinden bu yönüyle gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Bu durumda; şüpheli hale gelen bir ticari alacaktan söz edilemeyeceğinden, dolandırıcılık fiilinin ticari faaliyetinizin normal icabı haricinde meydana geldiği noktasından hareketle sermaye kaybı olarak kabul edilmesi ve gider olarak dikkate alınmaması gerekmektedir.