Osman Hamdi Bey’in inşa ettirdiği Müze-i Hümayun’dan (İmparatorluk Müzesi) sonra Türkiye ’de ilk kez bir müze farklı konseptte inşa ediliyor. Myra antik kentinde Roma dönemine ait Granarium (tahıl deposu) yeni projeyle Akdeniz’in en büyük müzesi olacak. 
Türkiye’de müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 1869 yılında ‘Müze-i Hümayun’ yani İmparatorluk Müzesi olarak kuruluşuna denk geliyor. Arkeoloji Müzesi dünyada müze binası olarak inşa edilmiş ender yapılardan biri olarak kabul ediliyor.  

Hepsi birbirinin aynısı
 
Ancak bunun dışında Cumhuriyet döneminde yapılan müzelerin hemen hepsi birbirinin kopyası gibi. Farklı mimari tarzda denemelerse hep yetersiz kaldı. Kapalı spor salonundan çevrilen ‘Zeugma Müzesi’ iç teşhiriyle övgü toplarken binanın dış mimarisi eleştirilmişti. Likya mezar anıtı biçiminde yapılan Antalya Arkeoloji Müzesi de ilgi çekici bulunmuştu ancak işlevi açısından bekleneni veremediği için eleştirilmişti. Anadolu ’nun pek çok şehrinde de müzeler okul mimarisinden farksız yapısıyla eleştiri konusu olmuştu. Santral İstanbul Çağdaş Sanatlar Müzesi, antrepolara yapılan Modern Sanatlar Müzesi, Koç Sanayi Müzesi gibi birkaç özel müze dışında dikkate değer müze mimarimiz yok denecek kadar az.

Dünya da tartışıyor! 
 
Son yıllarda müze mimarisi dünyada da içinde barındırdığı sanat ve tarih kadar önemli hale geldi. Buna birkaç örnek verelim. Viyana Akron Sanat Müzesi havada asılı, cam ve çelikten yapılmış. Osaka Ulusal Sanat Müzesi ise kanatlarını havaya doğru kaldırarak yere konmuş dev bir metal böcek görünümünde inşa edildi. Titanyum kaplama olarak yapılan Mississippi Nehri’ne bakan Weisman Sanat Müzesi de en iyi binalardan biri. Minnesota Üniversitesi İkiz Kentleri’ne bakan cephesi ise çevre binalara uyum sağlaması amacıyla tuğla kaplanmış ancak arkası bir şelale ve bir balık soyutlaması şeklinde. Dünyadaki bu gelişmeler Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın uzun süredir kafasını meşgul ediyor, kendi bakanlığınca inşa edilen müzelerden rahatsız olduğunu sıkça dile getiriyordu. Şimdi bir ilke imza atılıyor. Myra antik kentinin liman şehri Andriake’de, Roma Dönemi’ne ait Granarium (tahıl deposu) yapısı, ‘Likya Uygarlıkları Müzesi’ adı altında düzenlenerek, gelecek yıl açılacak. Müze 2400 metrekare kapalı inşaat alanına ve 1700 metrekare teşhir alanına sahip. 11 milyon TL’ye tamamlanacak ‘Likya Uygarlıkları Müzesi’, Türkiye’de Likya uygarlıklarını konu alan ilk müze olması bakımından önemli. 

İçi de dışı da yenileniyor 
 
Tarihi yapının orijinal işlevine uygun olarak iç ve dış mekânda düzenlemeler yapılacak. İç mekânda canlandırmalar ve interaktif sunumlar olacak. Ziyaretçi müzeye girmeden önce tahıl deposuna yük getiren gemiyi, limana yük boşaltılmasını, limanın gürültüsünü, antik döneme ait objelerin kullanıldığı sahne kompozisyonlarıyla izleyebilecek. Ayrıca konsepte antik dükkânlar da dahil edilecek.
Editör: TE Bilişim