Deniz Teknolojisi Geliştirmede Başarıya Örnek Bir Ar-Ge Projesi:  Avrupa Tersaneler Birlikleri Topluluğu (CESA) ve Avrupa Deniz Teçhizatı Kurulu (EMEC) tarafından 2008 yılında üçüncüsü düzenlenen “Geleceğin Gemileri ve Açık Deniz Yapıları” adlı proje y

Deniz Teknolojisi Geliştirmede Başarıya Örnek Bir Ar-Ge Projesi: 

Avrupa Tersaneler Birlikleri Topluluğu (CESA) ve Avrupa Deniz Teçhizatı Kurulu (EMEC) tarafından 2008 yılında üçüncüsü düzenlenen “Geleceğin Gemileri ve Açık Deniz Yapıları” adlı proje yarışmasında, İ.T.Ü. Deniz Teknolojisi Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin Hidrojen Üreten Açık Deniz Yapısı  (Hydrogen Production Offshore Structure) konulu projesi, 23 proje arasından birinci seçilerek ülkemizin Avrupa nezdindeki prestijini arttırdı.

Özellikle Karadeniz’de yoğun olarak bulunan hidrojen sülfür (H2S) ve sudan (H2O), güneş ve dalga enerjilerinden yararlanarak hidrojen elde etmeyi amaçlayan bu projenin planlama ve yönetiminde emeği geçen öğrenci arkadaşlarımızı ve onları yönlendiren hocalarımızı canı gönülden tebrik ederim. Bütün dünyanın petrole alternatif enerji kaynağı arayışı içinde olduğu günümüzde, hidrojenin deniz suyundan teminini sağlayabilecek bir mekanizmayı öneren bu proje; "stratejik" bir öneme sahiptir; korunması ve dahada geliştirilmesi gerekir.

Ayrıca, Denizcilik Fakültesi'nden Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü  öğrencisi bir arkadaşımızın da konu projede katkısının var olması, Türk denizciliğinin gelişmesi için mesleklerarası dayanışmanın ne kadar önemli ve gerekli olduğunu göstermiştir. Türkiye için yapılan bu dayanışma örneği takdire şayandır.    

Şekil-1: Hidrojen Üreten Açık Deniz Yapısı  (Hydrogen Production Offshore Structure)
İllüstrasyon: Denizhaber.Com

***

Deniz Teknolojisi Mühedislerinin Yetkinlik Sorunu: 

Yrd.Doç.Dr. Yalçın ÜNSAN hocamız, 24 - 25  Kasım 2008 tarihlerinde gerçekleştirilen Gemi İnşaatı ve Deniz Teknolojisi Teknik Kongresinde sunduğu “Türkiye’deki Deniz Teknolojisi Mühendisliği Uygulamalarına Bir Bakış” başlıklı bildirisinin “Sonuçlar” kısmında şöyle diyor:

"İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Teknolojisi Mühendisliği Bölümü’nün Deniz Teknolojisi Mühendisi Tanımı: “Öğrencilere her türlü deniz araçları, kıyı ve açık deniz yapıları dizayn etme becerisi kazandırmak” olarak verilmektedir.

Deniz Teknolojisi Mühendisliği alanında eğitim veren tek fakülte olan İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nin ve Gemi Mühendisleri Odası’nın bir an önce YETKİN MÜHENDİSLİK anlamında girişimde bulunmaları Deniz Teknolojisi Mühendisliği tanımı yapılarak, tanımın içini resmi olarak doldurmaları gerekmektedir.

Türkiye’de Kıyı Mühendisliği’nin İnşaat fakültelerinin bir parçası olduğu gibi anlamsız bir kanaat vardır. Dünya üzerinde Kıyı Mühendisliği eğitimi veren fakülteler incelendiğinde bu yargının geçerli olmadığı görülmektedir. Hatta ülkemizde sahiplenmemiş gibi görünen yurt dışında örnekleri görünen Nehir Mühendisliği dahi ilgi alanına sokulabilir.

Yukarıda sunulan ve sunulamayan çalışmalar göz önüne alındığında Açıkdeniz Mühendisliği ve Kıyı Mühendisliği’nin Deniz Teknolojisi Mühendisliği tanımının içine alınarak Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nin ve Gemi Mühendisleri Odası’nın bir an önce ortak bir çalışma platformu çerçevesinde YETKİN MÜHENDİSLİK başvurusu yapmasının isabetli olacağı kanaatindeyim.”[1]

***

Genel Değerlendirme/Sonuç (Öneriler): 

Hocamızın tespitlerine göre; eğitimlerinin son senesinde “Deniz Yapıları Projesi” hazırlayarak mezun olmalarına rağmen Deniz Teknolojisi Mühendislerinin açık deniz/kıyı yapıları projelerinde mesleki yetkinlik sorunu yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bu durum; muhtemelen söz konusu yetkinlik sorunu aşılana kadar Deniz Teknolojisi Mühendislerinin gemi projelerine yöneliminin büyük ölçüde devam edebileceğini göstermektedir. Zaten,öğrencilere her türlü deniz araçları, kıyı ve açık deniz yapıları dizayn etme becerisi kazandırmak” olarak verilen Deniz Teknolojisi Mühendisi tanımındaki (gemileri de kapsayan) “her türlü deniz araçları” ibaresi ile de bu yönelime fazlasıyla olanak tanınmaktadır.

Ancak, son yıllarda denizlerimizde ve özellikle de Karadeniz’de petrol arama faaliyetlerinin artması ve kıyı yapılarının ülke genelinde çoğalması ile birlikte, Açıkdeniz Mühendisliği ve Kıyı Mühendisliği ihtiyacı da artabilecektir. Dolayısıyla; eğitimlerinin son senesinde "Gemi Projesi” hazırlayarak mezun olan Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendislerinin  temel yetkinlik alanını oluşturan GEMİ PROJELERİNDEN ziyade, Deniz Teknolojisi Mühendislerinin KIYI VE AÇIK DENİZ YAPILARI PROJELERİNE odaklanmaları sağlanmalı; bu iki farklı mesleğin dayanışması devam etmeli ama söz konusu yetkinlik sorunu aşılır aşılmazda birinin diğerini ikame edebilmesi şeklindeki defakto durum da ortadan kaldırılmalıdır. 

Son söz olarak, deniz teknolojileri alanında faaliyet gösteren bir Ar-Ge Merkezine sahip olmayan ülkemizin Avrupa nezdindeki prestijini arttıran konu projenin planlama ve yönetiminde emeği geçen öğrenci arkadaşlarımızı ve onları yönlendiren saygı değer hocalarımızı bir kez daha canı gönülden tebrik eder, hak ettikleri desteği bulmalarını ümid eder, böylesine başarılı proje fikirlerinin ülke genelinde yaygınlaşmasını temenni ederim.


Kaynakça:

[1] “Türkiye’deki Deniz Teknolojisi Mühendisliği Uygulamalarına Bir Bakış”, UNSAN, Y., Gemi İnşaatı ve Deniz Teknolojisi Teknik Kongresi 2008 Bildiriler Kitabı, Cilt 2, s 338, İstanbul.