TOBB üyeleriyle fıkralı bir akşam

İş dünyasının çok yakından tanıdığı, Türkiye'nin "renkli" simalardan biri olan TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete ile bir araya gelirseniz, hiç bitmesini istemeyeceğiniz bir sohbet imkânına kavuşursunuz.

Mete'yi bu konuda en iyi "sömüren", Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü, hemşehrim Vahap Munyar'dır. Onun köşesinde sıkça Halim Mete fıkraları okursunuz. Hem de en ciddi konularla bir arada...
 
Halim Mete olunca

Tesadüf bu ya, Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilgili yayımladığı "ilerleme raporu"nun akşamı Halim Mete ve TOBB Yönetim Kurulu üyelerinin bir bölümünü Brüksel'de yakalayıverdim.

Halim Mete'yi dinlerken çok ciddi konuların aslında "nüktedan" bir şekilde de tartışılabileceğini ve çözümünün ise hiç de zor olmadığını düşünüyorsunuz. Yeter ki köylülerimizin "çok zeki" ve bir o kadar da "mizahi" bakışlarını yansıtan o fıkralara kulak verilsin.

Zaten, yıllardan beri iş dünyasında "en üst düzey" görevlerde bulunan ve halen Deniz Ticaret Odası'nın Başkan Yardımcılığı'nı yürüten Halim Mete, tüm sorunları nüktedanlığı ve bu nüktedanlığının arkasında gizlenmiş olan zekâsı ile çözüyor.

Hemşehrim Vahap'ın rolünü çalayım diye düşündüm. "Haydi Halim Başkan birkaç fıkra anlat da okuyucularımla paylaşayım" diye ısrar ettim. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük zaten tümüne vakıf. "Şunu da anlat" diyor. Bursalı işadamımız İlhan Parseker, fıkralara katkıda bulunuyor. Edirne Ticaret Odası Başkanı Mustafa Yardımcı, Mete'nin fıkralarını yorumlayıp, daha da gülmemizi sağlıyor.
 
IMF fıkrası

TOBB Başkan Yardımcısı Tanıl Küçük, Yönetim Kurulu Üyeleri İlhan Parseker, Mustafa Yardımcı, M. Ali Kuseyri, TOBB Özel Kalem Müdürü Mustafa Saraçöz, hoş bir akşam geçirdik. İlerleme raporunun sonrasına pek iyi geldi. Kalem kâğıdı çıkardım. Halim başkan bazılarını, "Bunları yazma sakın ha" diye anlattı. Yazılabileceklere ise "onay" verdi.

Üst düzey IMF yetkilileri ile olan görüşmelerde anlattığı bir fıkrayı bizimle paylaştı:

Bir Hıristiyan, bir Yahudi ve bir Müslüman'a, yani Temel'e, hatta Oflu Hoca'ya sormuşlar. "Kazandığınız paranın ne kadarını Allah'la paylaşır, ne kadarını siz kullanırsınız" diye...

Hıristiyan, "Bir metre ileriye bir çizgi çizerim, havaya paraları fırlatırım. Çizginin ötesine düşen Allah'ın, diğeri ise benimdir" demiş.

Yahudi bir çukur kazdığını, paraları havaya fırlattığını, çukura düşenleri cebine attığını, dışında kalanların ise Allah'ın parası olduğunu söylemiş.

Sıra bizim Oflu Hoca'ya gelmiş. Hoca cevap vermiş: "Ula uşaklar, ben paraların hepsini havaya fırlatırım. Allah ihtiyacı olanı zaten alır, düşenler ise benumdur."

Halim Mete'nin bu fıkrasından sonra IMF'ciler, "Oflu hocaların yetiştiği Türkiye ile pazarlık etmenin pek kolay olmadığını anlamışlardır herhalde.
 
Kulak yanıyor

Tansu Çiller'in başbakanlıktan ayrılmasından sonra, yeniden hükümeti kurabileceği konuşuluyor. Halim Mete o sıralarda kendisine bir fıkra anlatmış.

Bizim Temel ütü yapıyor. O esnada telefon çalıyor. Temel telefonu kulağına götüreceğine, ütüyü götürüyor ve doğru hastaneye... Hastanede doktor Temel'in iki kulağının da yanmış olduğunu fark edip soruyor: "Temel, birini anladım da öbürünü nasıl yaktın?" Temel'den cevap: "Eeee ambulansı nasıl çağıracaktık be toktor bey?"

Kıssadan hisse: "Sayın Çiller, bir başbakanlık bir kulağı yaktı, öbürünü yakma bari"dir herhalde...

Editör: TE Bilişim