Yunuslara özgürlük için geliyorlar

Avrupa’dan ProWal ve WDSF adlı yunus koruma kuruluşları, bir grup aktivistle birlikte Nisan ayı başında Türkiye’ye geliyor. Temel hedefleri; tüm yunus parklarının derhal kapatılması!

En önemli talepleri arasında; yunus avının ve ticaretinin yasaklanması, yunusların tutsak edildikleri tesislerde, “yunuslarla yüzme” ve “yunus terapisi” faaliyetlerinin tamamen ortadan kaldırılması da var. Bunu takip eden süreçte ise, tutsak yunusların ve beyaz balinaların özgürlüklerine kavuşturulması amacıyla bakımlarının yapılacağı dalyanlara salınmaları talebi ağır basıyor.

ProWal Başkanı Andreas Morlok, Şubat ayında İstanbul’daki bir yunus parkını ziyaret ederek gözlemlerde bulunmuş ve konunun vahametini şöyle dile getirmiştir:

“Yunuslar, esaret altında işkence görüyorlar. Aile bireyleriyle birlikte denizlerin, okyanusların derinliklerinde, her gün uzun mesafeleri özgürce kat etmeye alışık bu sosyal hayvanları, ufacık, beton havuzlara, daracık yerlere hapsetmek, özgürlüklerini ellerinden almak ve ticari çıkarlar için onları istismar etmek, doğaya karşı işlenen bir suçtur. Aç bırakılarak, birkaç lokma yiyecek için gürültülü bir müzik eşliğinde gösteri yapmaya zorlanan yunuslar ve balinalar, insanların eğlencesi ve palyaçoları değildir.

Türkiye’deki yunus parklarında ve akvaryumlarda bulunan deniz memelilerinin hemen hemen hiçbiri özel yetiştirien hayvanlar olmayıp tamamına yakını Akdeniz ve Karadeniz sularında yakalanarak tutsak edilmiş hayvanlardır.

Hayvanlardan bazıları ise; dünya kamuoyu tarafından lanetlenmesine rağmen hunharca sürdürülen toplu yunus katliamlarının merkezi olan Japonya-Taiji menşeiilidir.

Bu yunuslar, aynı koy içinde ailelerinin öldürülmesinden hemen sonra yurtdışına satılıyorlar
 

Japonya’dan yunus satın alan akvaryumlar ve yunus parkları, Taiji’deki bu acımasız kitlesel kıyımı maddi anlamda desteklemiş oluyorlar. Kuzey Kutup Dairesi ve hemen güneyindeki serin ve özgür sularda yaşayan “Beluga”lar (beyaz balinalar) ise; doğal ortamlarından koparılarak, daracık beton havuzlarda, ılık ve kirli suların içerisinde yaşamaya mahkûm edilerek, kendilerine yapılabilecek en büyük kötülüğe maruz bırakılıyorlar. Bu merkezlerde, yalnızca gösterilerden gelecek paralar hesap ediliyor.

Kısa bir süre önce İstanbul’daki bir parkta bu konuyla ilgili skandal yaratacak sahnelere şahit oldum. Zevk için bir  morsa tekme atan çocuğa hiçbir çalışanın müdahale etmediğini gördüm! Bu olay üzerine biz de, sorumlu merciiler nezdinde “hayvana eziyet” nedeniyle suç duyurusunda bulunduk.

Günümüzde yunus ve balinalarla ilgili çok kaliteli belgesel yapımlar var. Bu hayvanları doğal ortamından kopararak küçücük, beton havuzlara hapsetmenin hiçbir anlamı ve gerekçesi olamaz! Oscar ödüllü “Koy” (The Cove) adlı belgeseli izlemenizi öneririm. İddia ediyorum: Bu filmi izleyen herhangi biri, bundan böyle bir akvaryumu veya yunus parkını ziyaret etmek istemeyecektir.”

Kuratoryumu, tanınmış film ve eski dizi Flipper’daki yunuslardan birinin eğitmeni olan Oscar sahibi Ric O`Barry’e ait olan WDSF, Japonya’dan Türkiye’ye getirilmek üzere 10 adet yunus alımına ilişkin günümüze kadar gizli tutulan bir anlaşmayı www.wdsf.eu adresli internet sayfasında yayımladı. Japonya kaynaklı bu yunusların dördü, birkaç gün içerisinde Alanya’daki Sealanya adlı yunus parkında nedeni bilinmeyen bir şekilde öldü.

WDSF Genel Başkanı Jürgen Ortmüller, geçen yıl Alman tur operatörlerinin Türkiye’deki yunus parklarına ve akvaryumlara tur satışlarını durdurmalarını sağlamıştı. WDSF ile birlikte durum incelemesi yapan tanınmış tur operatörleri TUI, Thomas Cook, Neckermann, Bucher, Jahn-Reisen, ITS, alltours ve FTI, bu tesislerde süregelen hijyenik ve vicdani şartların korkunç düzeyde olduğu tespitinden sonra, buralara tur satmanın artık söz konusu olamayacağı kararına varmışlardı.

Marmaris’teki Onmega Yunus Terapi Merkezi’nin internet sayfasında, kendi tesisleri hakkında şu ifadeler yer alıyor: “Doğal ortamlarında yaşatılan, bu nedenle de, yunus terapisi için çok önemli olan sonarları aracılığıyla frekanslar yayabilen yunusların bulunduğu Avrupa’nın ilk ve tek yüzer- yunus parkı…”

Fakat ProWal ve WDSF bu ifadeleri, hayvanların doğal gereksinimleriyle “alay etmek” olarak nitelendiriyor. Marmaris’teki hayvanlar da, hiçbir zaman doğal ortamlarında özgürce yüzebilme şansına sahip değiller ve olamayacaklar da. Çünkü tutsak oldukları çevrili alanın açık denizle bağlantısı tamamen engellenmiş durumda.

hayvanlar bu tesiste ömür boyu esaret altında tutularak, hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekleri “terapist rolü”nü oynamaya zorlanacaklar. Sonarları sayesinde yaydıkları frekansların terapi etkisi göstermediği ve hiçbir faydası olmadığı ise, bilimsel olarak çoktan ispatlanmış durumda. Bu söylemlerle, hayvanların adeta “mistik etkisi” olduğu imajı sürdürülüyor ve diğer yandan da, tedavi arayan insanların umutları sömürülüyor.

Bu tür merkezlerde tek hedef, işletme sahiplerinin kasalarını ve ceplerini parayla doldurmak.

Bu nedenle ProWal ve WDSF, Nisan ayı başından itibaren, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine yayılan akvaryumları ve yunus parklarını ziyaret edecek. Rotalarında; Alanya - Belek – Antalya – Kemer – Kaş – Marmaris – Bodrum ve Kusadaşı var. Resmi izinli gösterilerin yanı sıra, kuruluş üyeleri ve destekçiler, yerel yetkililerle ve belediye başkanlarıyla da görüşmeler yapacaklar.

Görüldüğü üzere, kuruluş üyelerinin amaçlarına ulaşabilmeleri için  inandırıcı gerekçeleri var.

Andreas Morlok sözlerini şu şekilde sürdürüyor:

“Bizler, yetkililere ve belediye başkanlarına ‘rica etmiyoruz’. Hayvanlara yapılan zulüm nedeniyle, akvaryumların ve yunus parklarının kapatılmalarını talep etmeye geliyoruz. Bu konuda olumlu yanıt almadığımız takdirde, tüm dünya çapında kamuoyunu bilinçlendirme kampanyaları başlatacağız.

Basın-yayın kanalları aracılığıyla, akvaryumları ve yunus parklarını işletmeye devam eden şehirlere ve yörelere ‘turizm boykotu’ çağrısı yapacağız. Bu korkunç işletmelerin kapatılmasını sağlayan şehir ve yöreler ise, aksine, takdir ve teşekkürle övülecek, tanıtılmak suretiyle potansiyel turistlere tatillerini buralarda geçirmek üzere tavsiye edileceklerdir. Bunun yanı sıra, dünya çapındaki diğer tur operatörleri de boykotumuza çağırılacaktır.”

ProWal ve WDSF adlı yunus koruma kuruluşlarının planlanan organizasyonu, daha başlamadan Türkiye’de oldukça ses getirdi. Yalnızca Türkiye’de 100’ün üzerinde medya kuruluşu, haberlerinde bu konuya da yer verdi. Başta HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu olmak üzere, Türkiye’deki hayvan hakları kuruluşları ve grupları da gereken desteği vereceklerini bildirerek, sayıları bine varan katılımcının sürece dâhil olacağını duyurdular.

Bir kuruluş ise, 3-4 otobüslük bir konvoyla organizasyona katılacağını açıkladı. Sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin yanı sıra, birçok işadamı de girişimi destekleyeceklerini ve katılım sağlayacaklarını beyan ettiler.

Sealanya’da ölen dört yunusun ardından yunus parklarına karşı örgütlenerek Türkiye çapında harekete geçen “Yunuslara Özgürlük Platformu” ise, bu organizasyona her anlamda destek vereceklerini bildiriyorlar:

“Yunus parklarına karşıyız çünkü bu tesislerde deniz memelilerine büyük bir işkence yapıldığını, çocuklarımıza empatiden uzak bir eğlence anlayışının aşılandığını, Japonya'daki yunus katliamına maddi kaynak oluşturulduğunu ve ‘yunus terapisi’ adı altındaki sözde tedavi ile engelli insanların para ve umutlarının sömürüldüğüne şahit oluyoruz. 

Türkiye'nin bu tesisler ile  yunuslara, bir zamanlar ayılara ayı oynatma denilen eğlence biçimi ile yaptığı işkencenin aynısını yaptığını ve aynı zamanda, taraf olduğu uluslararası Bern Sözleşmesi’ni de ihlal ettiğini görüyoruz. Yunuslara Özgürlük Platformu olarak mücadelemize, esaret altında tek bir deniz canlısı kalmayıncaya kadar devam edeceğiz. ProWal ve WDSF’nin bu girişimini bu anlamda destekliyoruz.” 

Avrupa’dan gelecek olan yunus koruma kuruluşlarının mesajları, şimdiden birçok belediye başkanına ulaşmış durumda. Kaş’taki yunus parkının geçtiğimiz sene içerisinde kapanması üzerine ProWal, burada konunun vahametinin anlaşılmış olduğunu belirtiyor.

Bu konuda, ProWal Başkanı Andreas Morlok, görüşme taleplerine olumlu yanıt veren belediyeye de teşekkürlerini sunuyor: “Yunus parkının kapatıldığı ve yeni sezonda yeniden açılmayacağı bize yazılı olarak bildirilirse, biz de Kaş turizminin bizden göreceği desteğin büyük olacağını memnuniyetle belirtmek isteriz.”

 

Editör: TE Bilişim