1892-1895 KOLERA SALGINI VE GİRESUN'DAN TALTİF EDİLENLER

Geçmiş dönemde Tanrı’nın gazabı ve günahkâr kullarına gönderdiği bir ceza olarak kabul edilen veba, kızıl, kızamık, çiçek ve kolera gibi salgın hastalıklar, kıtlık ve kuraklık gibi felaketler tarih boyunca milyonlarca kişinin ölümüne neden olmuş, yenilmez sanılan orduları durdurmuş, sosyal ilişkileri, davranışları biçimlendirmiştir.

Salgın hastalıklardan kolera, vücutta aşırı sıvı ve tuz kaybına yol açan ağır ishale neden olan akut incebağırsak enfeksiyonudur. Güneydoğu Asya’da, özellikle Hindistan ve Pakistan’da zaman zaman salgınlara yol açar.

Geniş topraklara sahip olan Osmanlı Devleti’nin kolera salgınlarından korunması güçtü. Nitekim, 1822’de ilk kez kolera görüldü. Hastalık Basra Körfezi’nden, Bağdat yoluyla Anadolu ve Akdeniz sahillerine ulaştı. Bundan sonra çeşitli yıllarda kolera Osmanlı topraklarında etkili oldu.

1892-95 yılları arasındaki kolera salgını İstanbul ve Anadolu’nun hemen her köşesinde olduğu gibi Trabzon yöresinde de görüldü. İlk kez Temmuz 1892’de Polathane Tahaffuzhanesi’nde tutulanlarda kolera tespit edildi. Bunu Ağustos 1893 ortalarında Trabzon’da görülen kolera takip etti. Hastalık muhtemelen Rus topraklarından Trabzon’a geçmişti.

Halkın koleraya karşı aldığı tedbirler ise tıbbî bilgilerin yetersizliğinden hastalığın görüldüğü yerlerde sokaklarda ateş yakmak, evlerin duvarlarını apsent veya sirke ile ıslatmaktan ibaretti.

Hükümet, koleraya karşı hususi komisyonlar kurar, sağlık heyetlerini mahalline gönderir, özellikle kordon ve karantina uygular, tahaffuzhane tesis ederdi.

Bir idarî birim dâhilinde kolera vakası tespit edildiğinde kolera mahalli ve ilgili idarî birimin sınırları güvenlik kuvvetleri tarafından kordon altına alınırdı. Kordon dâhilindeki ahalinin bazı tedbirler alınıncaya kadar diğer yerleşim yerlerine gidiş-gelişleri yasaklanmaktaydı. Kolera alanı bir liman şehri ise civar yerleşmelerin ticarî faaliyetlerine zarar vermemek için söz konusu hastalığın tespit edildiği liman deniz ve karadan kordon altına alınmakta ve bu limandan hareket eden gemilerin ve ticarî malların tahaffuzhanelerde karantina altına alınmaksızın diğer limanlara girişi yasaklanmaktaydı.

Mülkî idarelerce, koleralı vilayetlerde olan sınırlarının su ve havası latif bir iki elverişli mahallerde tahaffuzhane tesis edilirdi. Bulaşık olarak nitelendirilen mahallerden gelen yolcular ve ticarî malları Sıhhiye Nezareti’nin bildireceği süre zarfında karantina altına alınırdı. Tahaffuzhane merkezine gelen yolcular sağlık kontrolünden geçirilerek tütsüleme işlemine tabi tutulurdu. Trabzon vilayetinde Polathane, Hopa, Hamsiköy, Ordu, Giresun, Ünye ve Samsun dâhilindeki tahaffuzhanelerde bu çalışmalar yapılırdı.

Kolera tespit edilen mahallin liman ve sahilinden gelen gemiler ile karadan gelen yolcular tahaffuzhanelerde on gün süreyle karantinaya tabi tutulurdu. Tahaffuzhanelerde karantina müddetini tamamlayan ve tıbbî muayenelerinde sağlam oldukları anlaşılanlara pratikaları verilirdi. Trabzon ve Canik’te karantina daireleri, Giresun ve Ordu’da birer karantina memuru, Polathane ve Rize’de birer karantina memuru ile birer gardiyan bulunuyordu.

Kolera ve alınan tedbirler 1892-1895 yılları arası Trabzon limanının ticaret hacmini oldukça küçültmüştür. Kolera salgını nedeniyle kordon altına altında kalan ve malî yönden sıkıntıya uğrayan balıkçı ve kayıkçılara II. Abdülhamid’in emriyle 100 altın lira tahsis edilmiştir.

Ayrıca, Trabzon’da görülen kolera salgının yayılmasının önlenmesinde ve ortadan kaldırılmasında gayreti görülen şahısların ödüllendirilmesi gündeme geldi.

Hükümet gösterdikleri gayret nedeniyle bahriyeden İbrahim Paşa altın; Tevfik ve Ahmed Beyler gümüş liyakat madalyası ile ödüllendirildi. Bu ödüllendirilme, Sadaret’ten Dâhiliye Nezareti’ne 6 Mart 1893 tarihinde yazılan bir yazıda bildirildi. Ancak, kolera salgının önlenmesinde yararları görülen yerel yöneticiler ile yöreden insanlar da bulunmaktaydı. Bunların da ödüllendirilmesi gerekiyordu.

Bunun için Trabzon Valisi Kadri Bey, İbrahim Paşa ile Tevfik ve Ahmed Beyler’den başka sahillerin bulaşık gemilerinden, hastalık taşıyan gemilerden korunması için hastalığın devamı müddetince karakol kayıklarında bulunan reis ve gardiyanlarla birlikte ve diğerlerinin tahlisiye madalyası ile ödüllendirilmesi için irade-i seniyye, yani padişah emri olduğunu, Hopa’da olduğu gibi “Nizamiye Tarassut Sandalı”nda görevlendirilen, Hopa, Polathane ve diğer karantinalarda ve kordonlarda bulundurulanlarla yine hastalığın önlenmesinde kaza ve nahiyelerde gayreti görülen memurların ve ileri gelenlerin de ödüllendirilmesi gerektiğini Dâhiliye Nezâreti’ne arz etti (21 Mayıs 1893).

Kadri Bey’in bu talebi uygun görüldü ve madalya alacak olanlara dair liste tanzim edildi. Bu listeye göre Giresun, Tirebolu ve Görele ve nahiyesi olan Şarlı’dan koleranın önlenmesinde yararlıkları görülen aşağıdaki isimler ödüllendirildi:

TALTİF EDİLENLER, ALDIĞI NİŞAN

MADALYA 5. rütbeden Mecidî nişanı
 
Giresun Kazası Karantina Memuru Ali Osman Efendi

Tahlisiye madalyası
 
Giresunlu Mehmed Reis

 
Giresunlu Beşiroğlu Hasan Reis
 
 
Giresunlu Betioğlu Ali
 
 
Giresunlu Başeskioğlu Osman
 
 
Giresunlu Esiroğlu Yorika
 
Giresunlu Gardiyan Süleyman Çavuş
  
Giresunlu Bazikoğlu Emin
  
Giresun’un Keşab nahiyesinden Emin
  
Giresunlu Anafor Emin
  
Giresunlu Gardiyan Celâleddin Efendi
  
Giresun’da Kulakkayalı Hacı Yani Ağa

Liyakat madalyası
  
Tirebolu Kazası kaymakamı İbrahim Efendi

Tahlisiye madalyası
 
Tirebolulu [Karahasanzâde] Temel oğlu Salih [Kaptan]
 
Tirebolulu Seyyid
  
Tirebolulu Ömer
  
Tirebolulu Mustafa
  
Tirebolulu Halil
  
Tirebolulu Ahmed
  
Tirebolulu Rüstem
  
Tirebolulu Hacı Ömer
  
Tirebolulu İbrahim
  
Tirebolulu Mehmed Reis
  
Göreleli Fettahoğlu Ali Efendi, kol kayığı gardiyanı
  
Göreleli Gardiyan Kadızâde Şaban Efendi
  
Göreleli Gardiyan Fettahoğlu Hamdi Efendi
  
Şarlı Nahiyesi Mal Kâtibi Bekirefendizâde Mustafa Ağa
  
Şarlılı Uzunzâde Hacı Abdülkadir Ağa
  
Şarlılı İbrahim Reis
  
Şarlılı Turluoğlu Hasan
  
Şarlılı Mustafa
  
Şarlılı Uzunoğlu

Kolera salgınında gösterdikleri gayret nedeniyle Giresun’dan on iki (% 37.50), Tirebolu’dan on bir (% 34.37), Görele’den üç (% 9.38) ve Şarlı’dan altı (% 18.75) olmak üzere toplam 32 kişi ödüllendirilmiştir. 

KAYNAKLAR: Andrew Nikiforuk, Mahşerin Dördüncü Atlısı: Salgın ve Bulaşıcı Hastalıkların Tarihi (çev. Selahattin Erkanlı), İstanbul 2007; Gülden Sarıyıldız, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Kolera Salgını”, Tarih Boyunca Anadolu’da Doğal Afetler ve Deprem (22-23 Mayıs 2000), İstanbul 2002, tür. yer; Nedim İpek, “Trabzon’da Kolera (1892-1895)”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu (3-5 Mayıs 2001), I, Trabzon 2002, s. 399-411; Mesut Ayar, Osmanlı Devletinde Kolera: İstanbul Örneği (1892-1895), İstanbul 2007, s. 110; Ayhan Yüksel, “Karadeniz’de Balık Avcılığı ve Balıkçılık”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, sayı: 241 (Ocak 2007), s. 61; Arzu Terzi, “Trabzon Balıkçı ve Kayıkçı Esnafına Kolera Salgınına Karşı Devletin Mâlî Desteği”, GÜ Üçüncü İşletme Çalıştayı (26-27 Haziran 2008), Trabzon 2008, s. 265-273.

Editör: TE Bilişim