Emekli Kılavuz Kaptan M. Erol Çeçen'in “Denemelerim Derlemelerim” adlı kitabı geçen hafta okuyucu ile buluştu. Tilki Kitap Yayınevi’nden çıkan kitap (19,5 x 13,5 cm) 216 sayfa.

1945 Emirgân doğumlu Erol Çeçen küçük yaşlarda  ailesiyle Üsküdar’a taşınmış ve çocukluğu, gençliği ve orta yaşları burada geçmiş. 1962’de liseden mezun olan Erol Çeçen, 1963 yılında Yüksek Denizcilik Okulu’na (bugünkü İTÜ Denizcilik Fakültesi) girerek, 1967’de mezun olur. Denizcilik okulu, bahriyede askerlik ve ticaret gemilerinde toplam 17 sene çalışan Erol Çeçen, 1983 yılında girdiği kılavuz kaptanlık mesleğine 27 yılını vermiş ve 2010 yılında emekli olmuştur. Bu meslekte hem kamu hem de özel sektörde çalışmıştır. Kendisi ile 4 aylık bir zaman diliminde stajyer kılavuz kaptan olarak çalışma olanağım oldu. Emekli olduğu ilk yıllarda, babası Sadi Bey’in 1953-1954 yılında çektiği siyah beyaz İstanbul fotoğraflarının sergisini açmıştı. Serginin açıldığı ilk günlerde bu sergiyi gezme şansım olmuştu. Değerli okuyucular üzülmesinler, Erol Çeçen'in kitabında bu nostaljik fotoğraflardan tam 176 tane var. Benim favori fotoğraflarım, içinde liman, römorkör, sandal, çatana ve gemi olanları. Daha neler mi var? İstanbul Boğazı’na gelen buzlar, İstanbul’un cami ve ünlü binalarının gece fotoğrafları, İstanbul’un fethinin 500. Yılı törenleri, İstanbul’un seyyar satıcıları, Dumlupınar denizaltı faciasının aktörü M/V Nabolant, Beyazıt Meydanı, Köprüler, Üsküdar, Salacak, Karaköy, Haydarpaşa, Azapkapı, Kızkulesi , Haydarpaşa Lisesi, Dolmabahçe Sarayı ve daha neler neler…

Erol Çeçen’in babası M. Sadi Çeçen (1913-2001) Perşembe Pazarı’nın önemli elektrik ve imalatçı ustalarından. Hatta Anıtkabir’in ilk elektrik panosu İsmail Ömer’in atölyesinde Sadi Bey ve diğer ustalar tarafından imal edilmiş. Erol Çeçen'in büyükbabası Arnavutluk’tan 14 yaşında, Osmanlı sarayına öğrenci olarak gelmiş ve Fatih semtini mesken tutmuş. Ailenin nüfus kütükleri bu semti işaret ediyor. Mesleğini yaparken fotoğrafçılık gibi güzel bir hobisi olmuş ve bize bu değerli fotoğrafları armağan etmiş.

Erol Çeçen'in kitabında denemelere ve şiirlerine de rastlayabilirsiniz. Bu şiir ve denemelerini daha önceden kendisine ait web sitesinde yayınlamıştı (www.erolcecen.com). İyi bir arşivci olan yazar, gençlik çağlarında yazdığı şiirleri bile saklamış. Hatta düzenlediği bir kolajda gençliğinden bugüne vesikalık fotoğraflarını görmek mümkün.

Erol Çeçen kitabının arka kapağında okuyucuya şöyle sesleniyor. “ Pandemi de denilen salgın nedeni ile evde hapis kaldım. Yaşım 75 diye bana sokak yasak. Ne yapayım? Derken oturdum, bu kitabı yazdım ve yayımladık. İçinde denemeler, eski İstanbul’un siyah-beyaz fotoğrafları ve şiirlerim var, size sundum. Hoşunuza gitmesi umuduyla”.

Erol Çeçen kılavuzluk camiasında “Çeçen Kaptan” olarak tanınır. Zaman zaman körfeze gelen kaptanlar onu sorar, bilgi almak ister, öylece onu anmış oluruz. Sevgili Erol Çeçen'e sağlıklı uzun ömürler diler, bize böyle bir tanıklık bıraktığı için de çok teşekkür ederiz. Son olarak dileğim İstanbul’un 1953-1954 yıllarına ait siyah beyaz fotoğraflarının profesyonel bir bakış açısı ile sergilenmesidir. Burada iş öncelikle denizcilik sivil toplum kuruluşlarına düşüyor, bu yazının bir kıvılcım olması dileklerimle.

Kaynak: denizcilikdergisi.com

Editör: TE Bilişim