İstanbulda bahar havası

Minarelerin külahını devirip Unkapanı Köprüsü'nü 4'e ayıran 75 yıl önceki kış günü İstanbul tam bir afet yaşamıştı. O günler -10'u gören İstanbul şimdi 10 derece ve 15 gün yağış yok

Hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrederek İstanbullular'a "erken bahar" yaşatıyor, kar yağışı bir türlü gelmek bilmiyor. Oysa 75 yıl önce, 11 Şubat 1936'da Türkiye'yi saran soğuk hava dalgasından İstanbul da nasibini almıştı.

Gece başlayan kar fırtınasıyla, 120 mavna ve motor sulara gömülmüş, Unkapanı Köprüsü 4 parçaya ayrılmıştı. Ayasofya ve Sultanahmet Camisi'nin minarelerinin külahları uçmuş, onlarca ağaç devrilmişti. Ancak, 75 yıl önce -10 dereceyi gören İstanbul için 15 gün daha yağış beklenmiyor.

Küresel ısınmaya da dikkat çeken uzmanlar, "İstanbul ısı adası haline geldi. 1936'daki meteorolojik şartlar şimdi olsa bile, o fırtına yaşanmaz" diyor. Yıllardan 1936, aylardan şubattı... Türkiye'nin dört bir yanını etkisi altına alan soğuk hava dalgası henüz İstanbul'a uğramamıştı. 10 Şubat tarihli Ulus gazetesi her ne kadar "Geciken kış artık gelmiş bulunuyor" başlığını atsa da, o gün İstanbul'da kuru bir soğuk dışında yağış yoktu. Fakat 11 Şubat gecesi kar yağışı başladı. Saat 22.00'de müthiş bir fırtınaya dönüşen yağış, kısa sürede İstanbul'un tamamını etkisi altına alacaktı.

'HASARSIZ BİR EV KALDI MI'

Korkunç fırtınanın ayrıntıları gazetelerin 12 Şubat nüshalarında ayrıntılarıyla anlatıldı. Haber İstanbul Gazetesi, manşetine taşıdığı afet haberini "Dün geceki kar fırtınasında vapurlar kayboldu, motorlar battı. Unkapanı Köprüsü parçalandı. Binalar, minareler yıkıldı" başlığıyla verdi. Gazete, "Denilebilir ki bütün İstanbul'da camları kırılmamış, kiremitleri uçmamış, duvarları yıkılmamış kısacası az çok hasara uğramamış ev nadirdir" sözleriyle yaşananları özetledi.

Cumhuriyet gazetesi ise, "İstanbul halkı dün gece çok korkulu dakikalar geçirdi. En büyük binalar bile zelzeleye tutulmuş gibi sallanmaya başladı" yorumunu yaptı. Şehirde 4 yerde yangın çıkmasına, telefon ve telgraf hatlarının tahrip olmasına yol açan fırtınanın bilançosu 13 Şubat'taki gazetelerde daha da net ortaya konuyordu. "Hamdolsun nüfus kaybımız yok" diye yazan Cumhuriyet, "Eskilerin inandığı gibi İstanbul'un asıl kışının güdük şubatta olduğu bir kere daha anlaşıldı. Fakat bu, İstanbul'a ve bütün memlekete pek pahalıya mal olmuştur" yazdı.

Afete dair fotoğraflara yer ayıran gazete gece İstanbul Boğazı'nda yaşananları şu cümlelerle anlattı: "Şirketi Hayriye'nin Üsküdar'dan kalkmış olan 23.10 postası köprüye gelememiş ve güç bela Beşiktaş iskelesine tutunmuştur. Gene bu sıralar Karaköy Köprüsü çatırdamaya ve üzerinden geçen tramvaylar sallanmaya başlamıştır. Saat 23.30'da limanın her tarafından imdat düdükleri işitiliyor..."

KÖPRÜ DÖRDE AYRILDI

Aynı gece Haydarpaşa'da buğday yüklü, Çengelköy'de taş yüklü, Üsküdar'da motorlu bir mavna battı. Liman idaresinin üç motoru Azapkapı'da palamarlarını kopararak Haliç içinde kayboldu. Unkapanı Köprüsü geceyarısı büyük bir gürültüyle 4 parçaya ayrıldı. Parçalardan biri bugün artık ortadan kalkmış olan Sirkeci'deki Yemiş İskelesi'ne dayandı. İkinci parça hal rıhtımına düştü ve buradaki sandalları ezdi. 14 Şubat'taki Ulus gazetesi, köprünün kopan parçasını gösteren fotoğrafın altına, "Yerini özleyen Unkapanı Köprüsü halefini ziyarete geldi" diye yazdı.

MİNARELERİN KÜLAHI UÇTU

Fransız bandralı Site Daten isimli petrol vapuru Çubuklu önünde battı. Akay İdaresi'nin Paşabahçe koyuna demirli Yakacık vapuru parçalandı. Ayasofya minarelerinden ikisinin külahı koptu, kubbelerinin kurşunlarının bir kısmı uçtu. Sultanahmet Camisi'nin minaresinden birinin külahı uçtu. İki şerefeli minarelerinin külahı da yan yattı. Karacaahmet'te 200'den fazla ağaç devrildi. Sayısız evin damı uçtu, duvarları yıkıldı.

Polis yiyecek ihtiyacı için dükkanların bir kısmını zorla açtırdı. Felaketin sadece İstanbul'u değil tüm Türkiye'yi vurduğu 14 Şubat günü ortaya çıktı. Ulus Gazetesi, Türkiye'de fırtına ve kar yağışında ölenlerin sayısını 112 olarak yazdı. Seyhan taşmış, İzmir selle boğuşmuş, Edirne'de 38 kişi donarak ölmüştü. Gazeteler ne pahasına olursa olsun Unkapanı Köprüsü'nün onarılacağını ancak tamirat için 50 bin liraya ihtiyaç olduğunu yazdı. Başbakanlık yetkilileri İstanbul'da yaşanan afetin bilançosunu 1 milyon lira olarak açıkladı. 

Nurdeniz ERKEN/Sabah

İstanbul ısı adası oldu, sıcaklık arttı

Prof. Dr. Orhan Şen:Nüfus, 1936'da 200 bin civarındaydı. Bugün 15 milyon. Konut sayısında da ciddi bir fark var. 'Isı adası etkisi' dediğimiz bir etki vardır. Kırsal bir alanda güneşten gelen radyasyonun büyük bir kısmı geri yansıtılıyor ve alan o kadar ısınmıyor.

Ancak şehirlerdeki asfalt, yol, bina gibi yapılar birer ısı kaynağı haline geliyor ve gündüz güneşten aldığı enerjiyi gece boyu atmosfere veriyor. Her bir binayı soba olarak düşünün. Hele hele gökdelenler bunu kat kat artırıyor. Yani 1936'daki meteorolojik şartlar şimdi olsa o kar fırtınası yaşanmazdı. Nedeni de ısı adası etkisidir. İkinci neden ise küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliği. Akdeniz Bölgesi, iklim değişikliğinden en fazla nasibini alan bölge.

Prof. Dr. Murat Türkeş: Bazı özel hava hareketleri sıcaklığı mevsiminin üzerine ya da altına çekebilir, afetlere sebep olabilir. Akdeniz Havzası'nda ve Türkiye'de 1970'lerde yağışlarda azalma eğilimi görüyoruz. 1980'lerde hem yağışlarda azalma, hem sıcaklıklarda artış gözlemliyoruz. Bu yıl 1936'yı anımsatacak bir hava durumuyla karşılaşacağımızı sanmıyorum. Genel olarak da, küresel ısınmanın etkisiyle sıcak hava dalgaları daha sıcak, soğuk hava dalgaları ise daha ılık hissediliyor.

Tarihi kışlar: Boğaz'ı yürüdüler...

401: Bizans İmparatoru Arkadius zamanındaki donma 20 gün sürdü.
755: Karadeniz kıyıları, bütün Haliç, hatta Marmara'nın kuzeyi buzlarla kaplandı.
763: Haliç'in çevresindeki kıyılar 100 adıma kadar dondu. Boğaz ve Haliç buz kütleleriyle tıkandı.
9 Şubat 1621: Boğaziçi ve Haliç dondu. Bostanzade Yahya, o günleri, "Üsküdar ve Beşiktaş arası kara gibi olup, adamlar gezüp Üsküdar'dan İstanbul'a yürüyerek gelürler idi" sözleriyle tarihe geçirdi.
1823: Şehrin çeşmeleri de donunca halk susuz kaldı.
1878: Osmanlılar, Plevne'de Ruslar'la savaşıyordu. Soğuktane Sultan II. Abdülhamid orduya yardım gönderemedi.
1929: Şubatta Haliç dondu. 1 Mart'ta Karadeniz'den Boğaz'a giren büyük buz kütleleri limanın ağzına yığıldı, vapurlar çalışamadı. Macar katanalarına ait nal izleri, bu buzların Tuna'dan geldiğini gösteriyordu.
24 Şubat 1954: Tuna'dan Karadeniz'e ve Boğaz'a yönelen buz kütleleri denizi kapladı. Bu yıl, İstanbullular'ın Boğaz'ı buz kütleleriyle kaplı gördüğü son kış oldu.
13 Şubat 1985: Aniden bastıran kar hayatı felç etti, okullar 3 hafta tatil oldu.
23 Şubat 2004:TEM otoyolu ve E-5'te TIR'lar devrildi. Yollarda mahsur kalındı.

Editör: TE Bilişim