Hamidiye kruvazörü neden bir müzeye dönüştürülmedi

Deniz Yayınevi, Ahmet Güleryüz'ün önemli savaş gemileri ve onlara yakınlığı olan gemileri eşleyerek kaleme aldığı ikinci kitabını yayımladı. 2007'de çıkan 'Yavuz ve Midilli'nin ardından 'Hamidiye, Mecidiye ve Kruvazörler' kitabı da raflardaki yerini aldı.
 
XX. yüzyıl denizcilik tarihimizde iki gemi, toplumun ilgi ve sevgi odağı olmuştur. Bunlardan ilki Yavuz zırhlı kruvazörü, diğeri ise Hamidiye hafif kruvazörüdür. İlkinin şöhretinin nedenini anlamak hem zor hem kolay. Aslında Yavuz, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesine yol açan eylemlerde başrolü oynadığı için pek de olumlu bir anısı olan bir gemi değildir.

Ama I. Dünya Savaşı'nın hiç olmazsa ilk yarısında güçlü topları ve hızı sayesinde Rus donanmasını Karadeniz'de bir ölçüde engelleyebildiği için de halkın güvenini kazanmıştır ("Yavuz Geliyor Yavuz..." türküsünü anımsatayım). Hamidiye ise Balkan Savaşı'nda, Rauf Orbay komutası altında tek başına yaptığı Ege-Akdeniz seferiyle dillere destan olmuştu.

Sayın Ahmet Güleryüz, tarihimizin bu önemli savaş gemilerini, onlara bir türlü yakınlığı olan gemilerle eşleyerek iki kitap yayımladı. Bunlardan ilki "Yavuz ve Midilli" (İstanbul: Deniz Yayınevi, 2007), ikincisi ise yeni çıkan, "Hamidiye, Mecidiye ve Kruvazörler" (İstanbul: Deniz Yayınevi, 2009). Hemen anımsatayım, Sayın Güleryüz'ün bu türde bir kitabı daha var. Ama o, savaş gemileriyle ilgili değil.

Adı "Ertuğrul, Savarona ve Türk Devlet Yatları" (İstanbul: Deniz Yayınevi, 2007). Bu kitapların en önemli özelliği, çok güzel fotoğraflar ve gemilerin planlarıyla desteklenmiş olmaları. Pek çok fotoğraf da ilk kez yayımlanıyor.
 
Kardeş gemi değiller

Yakınlarda yayımlanan "Hamidiye, Mecidiye ve Kruvazörler" kitabını ele almak istiyorum. Bu kitabın başlığında yer alan "kruvazörler" kelimesi altında üç gemi yer alıyor. Bunlardan ikisi, Osmanlı Donanması'nın ünlü "Peyk-i Şevket" ve "Berk-i Satvet" adlı küçük torpido kruvazörleri. Bunlar gerçekten küçük gemiler. Ağırlıkları sadece 775 ton! Bu nedenle pek de kruvazörün yaygın tanımına uymuyorlar.

Zaten cumhuriyet döneminde, 1936-38 arasında yapılan tadilattan sonra "torpido ganbot" olarak sınıflandırılmışlar. Üçüncü gemiyse Trablus Savaşı sırasında İtalyan tezgâhlarında yapılmaktayken el konulan "Drama Kruvazörü". Bu gemi, daha sonra İtalyan Donanması'nda Libya adı altında hizmet vermiş.

Kitabın ilk 36 sayfası Hamidiye ve Mecidiye'nin kronolojisine ayrılmış. Mecidiye genelde Hamidiye'nin kardeşi olarak algılanıyor ama pek de öyle değil. Bir kere Hamidiye İngiliz, Mecidiye ise ABD yapımı. Hamidiye daha uzun, daha geniş ve ağırlığı daha fazla. Görünüşte onları benzer kılan, her ikisinin de üç bacalı olmaları. Öte yandan Mecidiye, Hamidiye'nin gölgesinde kalmış bir gemi. Bu kronolojiden de görüleceği üzere, bu geminin Hamidiye gibi göze çarpan pek bir başarısı yok.

Geminin yaşam öyküsünde tek ilginç olay 3 Nisan 1915'te Odessa dolaylarında mayına çarpıp batması. Gemiyi Ruslar çıkarıp, tamir edip kendi filolarında Prut adı altında hizmete sokuyorlar. 1918 yılının mayıs ayında ise Almanlar gemiyi ele geçirip Osmanlı Devleti'ne iade ediyor. Her iki gemi de cumhuriyet döneminde, 1932 yılında ihtiyat filosuna ayrılıncaya kadar hizmet verdiler. Sonra her iki gemi de söküldü. Beni Hamidiye'nin bir müzeye dönüştürülüp korunmaması, çocukluğumdan beri üzmüştür.

Yavuz çok büyüktü, bakımı çok pahalıydı diye düşünülmüş olabilir. Ama Hamidiye korunamaz mıydı?
Bu güzel kitabı okurken hem çok şey öğrendim hem fotoğraflar çok hoşuma gitti. Kitabın nice yeni baskı yapmasını dilerken, bazı ufak noktaların düzeltilebileceğini umarak değinmek istiyorum.
 
Bazı noktalar düzelebilir

1) Kitabın 4'üncü sayfasında, 22 Kasım 1912'de Bulgar donanmasına bağlı torpidobotları ile Türk filosu arasında çıkan ve Hamidiye'nin sancak baş omuzluğuna isabet eden bir torpidoyla ciddi biçimde yaralandığı çatışma anlatılıyor. Burada ilgimi çeken, Yarhisar muhribinin Varna adlı Bulgar gemisinin saldırısına karşı koyduğundan söz edilmesi. [Aynı açıklama Bernd Langensiepen ve Ahmet Güleryüz: 1828-1923 Osmanlı Donanması, İstanbul: Deniz Yayınevi, 2000, S.20'de de var]

Ancak görebildiğim diğer kaynaklarda, bu çatışmaya, sözü edilen dört torpidobot dışında Varna adlı bir Bulgar gemisinin katıldığına ilişkin bilgi yok. Acaba bu farklı bilginin kaynağı ne?

Yine sayfa 4'te Hamidiye'nin torpidoyla isabet alma saati sabaha karşı "04:00" olarak veriliyor. Oysa aynı paragrafın devamında Hamidiye'nin isabet aldıktan sonra içeri giren sular nedeniyle sancağa yatmasının giderilip dengelenmesi saati 02:30 olarak veriliyor. Dolayısıyla isabet alma saati doğru olamaz. Nitekim "1828-1923 Osmanlı Donanması" adlı kitapta geminin saat 00:04'te isabet aldığı yazıyor, (s.20). Ancak Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu: Rauf Orbay ve Hamidiye, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2006, s. 96-7'de olayın 00:43 dolaylarında olduğu yazıyor.

Kitapta yer verilen, Albay Rüşdü Asal'ın anılarının ilgili bölümü (s.107-8) bunu destekler nitelikte.  

2) 6 Ocak 1915 (s.29) ve 6 Ocak 1916 (s.30) tarihlerinde aynı olay yazılmış. [Bu tekrar Yavuz ve Midilli adlı kitapta da var, (s. 10 ve s. 14)]. Birisi yanlış olmalı. "1828-1923 Osmanlı Donanması" adlı kitapta söz konusu olay için sadece 6 Ocak 1915 tarihi veriliyor, (s. 46). Zaten, aynı kitapta Hamidiye'nin "ağır kaldığı için" 1916'da Karadeniz'deki operasyonlarda kullanılmadığı görüşüne yer veriliyor, (s. 50).

3) Gemi planlarında her iki geminin de taşıdığı torpido tüplerinin çapı 457 mm. olarak verilirken, s. 102'de Hamidiye için 456 mm. ve s. 103'te ise Mecidiye için 455 mm. olarak veriliyor. Planlardaki doğru. Genelde, 18 inçlik torpido kovanının çapı, metrik ölçü birimlerine 457 mm. olarak çevriliyor.

4) Kaynakçada yer alan kitapların künyeleri tam verilmemiş. Bu düzeltilirse ilgilenenlere yararlı olur.

Editör: TE Bilişim