Efsanevi Kaptan Şefik Gogen Kitabı
Osman Öndeş'in, Kaptan Şefik Gogen'in anılarından yola çıkarak hazırladığı "Efsanevi Kaptan Şefik Gogen" başlıklı eser İşbankası Kültür Yayınları dizisinden yayınlandı.

Kaptan Şefik Gogen'ın belgeler halindeki anıları, tuttuğu notlar kadar, onunla ayni gemide çalışmış olan denizcilerin ve Ankara gemisiyle seyahat etmiş pekçok ünlü yazar, sanatçı, politikacı, sanayicinin anılarını da bu kitapta bulmak mümkün.
Kaptan Şefik Gogen'in akrabası ve ayni zamanda birlikte çalıştığı meslekdaşı Kaptan Altay Altuğ'un anılarında bir devrin ünlü Keman virtiözü Darvaş ve yine "Fehmi Ege Tango Orkestrası" adıyla özdeşleşmiş birdiğer keman sanatçısı Fehmi Ege'ye ait anılar da bu eserde yeralmakta.
Gerek Darvaş ve gerekse Fehmi Ege, Akdeniz'de bir kuğu gibi endam eden, seferleri o devirde bir anlamda turistik yolcu gemiciliğinin ilk adımları olan Ankara ve Ege gemi gemilerdeki orkestralarda kadrolu olarak yeraldılar. Fehmi Ege Tango Orkestrası'nın başlangıç noktası Ege Vapuru olmuştur.
İmsak | 03:39 | ||
Güneş | 05:31 | ||
Öğle | 13:06 | ||
İkindi | 17:04 | ||
Akşam | 20:31 | ||
Yatsı | 22:14 |
Nur içinde yatsın.
***
İki tip lider vardır; birincisinden çekinir, korkarak çalışırsın. İkincisi ise sevilen liderdir; Seversin, saygı duyar ve şevkle çalışırsın. Makbul olan lider, saygı duyulan, memleketine, vatanına, insanlığa hizmet eden liderdir. Onun içindir böyle liderler hayatları boyunca çok sevilirler ve halkıyla beraber yüceldikleri gibi, asla unutulmazlar.
Nur içersinde yatsın
yolcu gemisinin uzun yıllar kaptanlığını yaptı. Onun yanında çalışmak bizim için büyük onurdu.Rahmetli zabitanını kendisi seçtiğinden onun yanında çalışmak bana kısmet olmadı. Yolcu gemisi kaptanlığı otelcilik der ve her yolcu ile yakından ilgilenirdi.Onun çalıştığı gemide seyyahat etmek için yabancılar
çok önceden yer ayırtırlardı. Meslek bakımından bilgisinin çok iyi olduğu söylendiği gibi doğuştan yetenekliydi. Sanki denizci doğmuş gibiydi. Onu başka bir meslekte düşünemezdik. Hatta takdirden öte biraz tövbe tapardık. Çok dürüst, güvenilir bir kişiliğe sahipti. Dalkavukluk , yalakalık yapmayı beceremediğinden istendiği halde idarecilik yapamadığını anımsıyorum. Emekli olduktan sonra uzun yıllar Koçtuğ'da çok başarılı çalışmalar yaptı. Evde oturamıyordu, illa da deniz deniz diyerek sağlığının izin verdiği sürece hep denizde çalıştı. Hani seferde ölseydi ve onu denize gömselerdi çok mutlu olurdu. Allah rahmet eylesin, Nur içinde yatsın.
Bir yaz günü istanbul lmanına girişini hatırlıyorum denizinüzerinde o bembeyaz kuğu gibi kıç gönderinde kırmızı bayrağı ile ne kadar etkileyici idi.
Söküldüğü sırada bile İstanbula faydası dokunmuştu. İstanbul-Kasımpaşa Cami Altı Tersanesi yanında bulunan ve 1776 yılında, Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılan: Çorlulu Ali Paşa camisinde; çatıdaki onarım sırasında kullanılan kaynak nedeniyle büyük bir yangın çıkar ve hasara neden olur. 1980 yılında: Caminin restorasyonuna başlanır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Haliç Tersanesi yakınlarındaki caminin onarımı tamamlanır. Ancak; şadırvan kısmının onarımına sıra geldiğinde, şadırvan çatısının kurşun bölümünün yenilenmesi gerektiği anlaşılır. Ancak: kurşun bulunmamaktadır. Kıtlık yılları. Etibank dahi, kurşun talebini geri çevirir. Şadırvan, çatısız kalma durumundadır. Birçok yere, şadırvan çatısı için kurşun plakalara ihtiyaç bulunduğu haberleri gönderilir.
İzmir-Aliağa Tersanesinde; römorkör eşliğinde getirilen; Ankara gemisi, tamamen sökülerek, jilet olmayı beklemektedir. Bu sırada; İstanbul’dan gönderilen, şadırvan çatısı için kurşun ihtiyacı bulunduğu haberleri buraya kadar ulaşmıştır. Aliağa Tersanesinde görevli, emekli bir asker; geminin mazisini, geminin bir hastane gemisi olarak kullanıldığını bildiğinden (çoğu insan tarafından geminin bu özelliği tamamen unutulmuştur): geminin içinde kurşun bulunabileceğini düşünerek, İstanbul’daki sökümde, dokunulmayan gemi duvarlarında araştırma yapar ve röntgen odasının duvarlarında, kurşuna rastlar. Duvarlar söküldüğünde ise, röntgen odası olarak kullanılan yerin duvarlarının, radyasyondan korunmak için tamamen kurşun kaplanmış olduğunu görür.
İstanbul Haliç Tersanesine haber verilir ve buradaki görevliler gelirler, hayretler içinde, Ankara gemisinin, daha önce röntgen odası olarak kullanılan, kamarasının odasının duvarlarındaki kurşun levhaları sökerek, İstanbul’a götürürler ve Çorlulu Ali Paşa Camisinin şadırvanının çatısı bu kurşun levhalarla kaplanarak, restorasyon çalışmaları tamamlanır. Evet, Çorlulu Ali Paşa. Zamanında; Padişah’ın kızıyla evlenerek, Saraya damat olarak giren, daha sonra Sadrazamlık mevkiine kadar ulaşan ve İsveç-Rus savaşında, İsveç tarafının tutulmasını sağlaması ve İsveç’in Ruslara yenilmesi nedeniyle idam edilerek öldürülen bir paşa.
***
Sıtkı Koçman Bey, Bal Mahmut’u ve yeni eşini Bodrum gemisiyle Amerika’ya tatile göndermek istemiştir. Şefik Gogen Kaptan’ın, Koçtuğ’un Bodrum gemisinde süvarilik yaptığı yıllarda Bal Mahmut üçüncü eşini de alıp gemiye gelir. Hem Sıtkı Koçman’ın davetlisidir hem de çok eski arkadaşı Şefik Gogen Kaptan’la güle oynaya uzun bir deniz seyahatine çıkacaktır.
İkinci Kaptan raporunu verir:
- Süvari Bey, sefere hazırız, deyince Şefik Kaptan’ın yanında oturmakta olan Bal Mahmut itiraz eder:
- Yani geminin mazotu tamam da benim mazotum tamam mı diye sormadınız!
Şefik Kaptan şaşırır, sorar:
- Mahmut Bey senin mazotun da ne?
- Beni geminize aldınız, misafir ediyorsunuz. İyi de ben haftalarca sizin suratınızı, bir de denizi görüp ne yapayım. Benim Yeni Rakı’m nerede? Sizin geminin yakıtı mazot. Benim hayat kaynağım da rakım, der ve ardından Ömer Hayyam’dan bir dörtlükle devam eder.
Bir kahkahadır giderse de Şefik Kaptan mahcup olmuş hisseder kendini ve “Aman Mahmut Bey, sizin tövbekâr olmanızın gerekçesi rakı sevdanız ise, biz sizi bir kez daha baştacı yaparız. Sizin sohbetiniz bile bize bir lütuftur” der.
Bal Mahmut daha da coşarak tebessüm eder. Bir eliyle de küpeşteye vurarak tempo tutar ve “Şu Ömer Hayyam gibi nice çağlar öncesinden yarınlara seslenmeyi becermiş kaç filozof vardır ki” der. Ömer Hayyam’ın şarap için itirazını rakı yaparak bir dörtlükle devam eder:
“Benden Muhammed Mustafa'ya saygı ve selam.
Deyin ki, hoş görünürse, bir şey soracak Hayyam;
Neden Yüce Efendimizin buyruklarında ekşi ayran helal de güzelim rakı haram? Kaptan der ki, “Aziz arkadaşım, biz gemide içki içmeyiz. Benim dolabımda misafirler için ayrılmış 70’lik bir yarım şişe Yeni Rakı var.”
Bal Mahmut kızar gibi yapar:
- Ta Amerika’ya kadar, yani ben yarım şişe rakıyla mı kalacağım. İndirin beni gemiden gitmiyorum.
Bakarlar ki, resmen kafası bozulmuş, rakı stoku olmadan seyahate çıkmayacak.
Şefik Kaptan kamarota söyler: “Git bir kasa 70’lik Yeni Rakı al. Yoksa Bal Mahmut olacak Tatsız Mahmut. O da denizde çekilmez.”
Bal Mahmut’un mazot ikmali yapılır ve Bodrum sefere çıkar.