İstanbul Arkeoloji Müzesi başkanlığında ve İstanbul Üniversitesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde 36 adet batık gemiye ulaşıldı.

İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, batılı bilim adamlarını hayrete düşüren batık gemilerin İstanbul'a dünyanın en büyük batık gemi müzesini kazandıracağını söyledi. Bizans döneminin en büyük gemi koleksiyonuna ulaştıklarını dile getiren Kocabaş, yapılan bütün çalışmaların nihai hedefinin bir batık gemi müzesinin oluşturulması olduğunu ifade etti. Kocabaş, "Şu ana kadar 36 adet gemi batığına ulaştık. Yenikapı'da, Bizans döneminin en büyük gemi koleksiyonu ortaya çıktı. Bunun yanında 35 bin envanterlik eser ortaya çıktı. Dünya'nın en büyük arkeoloji kazılarından bir tanesi 6 seneden beri İstanbul'da devam ediyor." dedi.

BİZANS DÖNEMİNDE BUĞDAY BUGÜNKÜ PETROL KADAR DEĞERLİYDİ

Theodosius Limanı'nın 4. yüzyılda adeta dünya ticaretinin merkezi olduğunu söyleyen Kocabaş, bunun nedenlerini ise şöyle açıkladı, "Konstantinopolis bir başkent olarak kurulduktan sonra müthiş bir imar faaliyeti başlıyor. Nüfus artıyor ve ticaret fazlalaşıyor. Şehir aynı zamanda stratejik bir noktada yer alıyor. Buradan geçen gemilerden vergi alınıyor. Liman gittikçe gelişiyor ve Mısır'dan gelen buğday ticaretinin merkezi oluyor. Biz şu anda buğdayı tam olarak algılayamıyoruz ama bugün petrol nasıl bir öneme sahipse günümüzden 2 bin yıl önce de buğday o derece bir öneme sahipti." Yenikapı kazılarında sadece ticari gemilerin değil Bizans donanmasına ait 6 adet kürekli kadırgaya da ulaşıldığını kaydeden Kocabaş, "Kazılarda ele geçen 6 adet kadırga son derece önemli. El yazmaları üzerindeki resimlerden bu tür gemilerin şekillerini biliyorduk ama ilk defa maddi kalıntılarıyla Yenikapı'da karşılaştık. Şu anda elimizde çok iyi korunmuş örnekler var." şeklinde konuştu. Batık gemi parçalarının toprak altında ve suda kalmış olmalarından dolayı oldukça yumuşak bir hal aldıklarını belirten Kocabaş, her bir parça üzerinde önemle durduklarını ve özel bir sistemle parçaların korunduğunu söyledi. Yenikapı Marmaray kısmındaki arkeolojik kazı işlemlerinin bittiğini, Metro kısmında ise yaklaşık 1,5 senelik bir çalışmanın daha olduğunu kaydeden Kocabaş, "İstanbul Arkeoloji Müzeleri' başkanlığında burada çalışmalar sürdürülüyor. Müze ekibi 600 kişilik bir işçi grubu ve 50 kişilik bir uzman kadrosundan oluşuyor. İstanbul Üniversitesi olarak biz de 30 kişilik bir uzman kadroyla çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

BATIK GEMİLER 3 BOYUTLU HALE GETİRİLİYOR

İstanbul Üniversitesi'nin çalışmaları kapsamında görev alan doktora öğrencisi Can Ciner, böylesi bir çalışmanın içinde yer almaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Batık gemi parçalarının birleştirilmesi ve bunların üç boyutlu çizimlerini FaroArm isimli bir cihazla tasarlayan Ciner, "Akdeniz ülkeleri arasında ilk kez 3 boyutlu çizim cihazı FaroArm'ı batık gemilerin belgelenmesinde İstanbul Üniversitesi olarak biz kullanıyoruz. Gemilerin yapım teknolojisini anlayabilmek için mutlaka bütün parçaların detaylı olarak çizimlerinin yapılması gerekli. Araştırdığımız bir geminin ortalama bin 500 parçası olabiliyor. Bu cihazdan önce parçaların çizimlerini asetat üzerine tek tek elle yapıyorduk. Şimdi ise tek bir bilgisayar ekranında bütün çizimi 3 boyutlu olarak görebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim