Çağdaş sonar cihazları, uydu bağlantıları ve radar cihazları ile deniz fenerlerine olan ihtiyacın giderek azaldığını kaydeden Şehristanbul Derneği Başkanı ve Antonina Turizm’in sahibi Atilla Tuna deniz fenerlerinin bundan sonraki işlevinin turizm olacağı görüşünde.
“İnsan etkileyici manzarası olan yüksek yerlerle her zaman ilgilenmiştir. Bu amaca uygun yerlerden biri de hiç kuşkusuz deniz fenerleridir” diyen Tuna, “Bu nedenle deniz fenerleri sahil yöreleri için turizm potansiyeli yaratacak önemli çekim alanları olabilir. Fenerlerin turizme açılmasının hiç kuşkusuz hem fenerlerin bakımına katkısı olacak, hem de bulundukları yörenin kalkınmasını sağlayacaklardır” diyor.
“Dünyada fenerler müze ve otele dönüşüyor”
Fenerlerin yurtdışında birçok yerde müze, otel, bazılarının da turistik birer işletmeye dönüştüğünü ifade eden Tuna, Türkiye’de de buna benzer çalışmaların yürütülmesi gerektiğini savundu. Fenerlerin turizme açılmasının özel bir çalışma ve gayret gerektirdiğinin altını çizen Tuna, “Fırtınalı gecelerin tanığı deniz fenerlerini yakından tanımaya dört yıl önce kara verdim. Bu tanışma önce dostluğa sonra tutkuya dönüştü. Antonina Turizm olarak “İstanbul’da Deniz Fenerleri” turu yeniliklerimizin en sonuncusudur. Turları başlatmadan önce güzargah çalışmasını yaparak ziyaret edilebilecek fenerlerin sayısını çıkartmaya çalıştık. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bugüne denk İstanbul ve civarında dört deniz feneri turizme açık olan fenerlerdir” şeklinde konuşuyor.
“İstanbul’da deniz fenerleri müzesi açılmalı”
FMV Işık Üniversitesi’nin geçtiğimiz haftalarda düzenlenen Uluslararası Deniz Fenerleri Sempozyumu’na çeşitli sunumlarıyla katılan Tuna, sempozyum sonrası gerçekleştirilen çalışma atölyesinde de yer aldı.
İstanbul’da bir deniz fenerleri müzesinin kurulması gerektiğini söyleyen Tuna konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: “Dünyada pek çok örneği bulunan “Deniz Fenerleri Müzesi” İstanbul’da açılmalıdır. Bu müze gerek geçmişi sergilemeli, gerekse de gelecek nesillere deniz fenerlerini tanıtmak ve bu kültürel değerleri yaşatmak için çalışmalar yapılmalıdır. İstanbul özelini ele alacak olursak önerilerimizi şu şekilde sunabiliriz:
1. Fenerler ayrı ayrı ele alınmalı ve idare her fener için ayrı bir proje amaçlamalıdır.
2. Projelendirme hedefi ilgili deniz fenerinin tarihi özelliği, konumu, turistik ziyaretler ulaşılabilir olma özelliği gibi parametrelerle belirlenmelidir.
3. Fenerleri gelecek nesillere taşımak ana amaç olmalıdır.
Açılacak müzenin özellikleri şunlar olmalıdır: İstanbul’daki mevcut deniz fenerleri içinden birini de kapsayacak şekilde olmalıdır. Bu deniz fenerinin tarihsel bir özelliği olmalı, hatta padişah fermanı ile veya idaresiyle kurulmuş ve inşa edilmiş olmalıdır. Fener kulesinin ziyaretçilere açık olacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Fener kulesinin yanında tarihi çevre ile uyumlu bir müze yapısının inşa edilmesi kaçınılmaz olduğundan buna elverişli arazinin de bulunması gereklidir. Gerek yerli gerekse de yabancı ziyaretçilerin bu müzeye kolayca ulaşabilecekleri bir yerde olmalıdır. İstanbul’da bu beş özelliğe sahip bir tek fener vardır o da Ahırkapı feneridir.”
