Bu güne kadar yaşamımda hep gemilerin doğuşunu gördüm. Benim için gemilerin doğuşu kızaktan inip suyla buluştuğu andır. İlk gördüğüm gemi doğumu Aygaz tankeridir. Haliç Tersanesinde 1966/1967 yılında devrin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından denize indirilmiştir. Aynı gün aynı tersanede Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için inşa edilen bir tanker vardı. Bunları 1970 tarihinde Camialtı Tersanesinde inşa edilen İstanbul Feribotu izledi Feribotu zamanın Ulaştırma Bakanı Nahit Menteşe denize indirmiştir.1980 yılında o zaman ki adı Denizcilik Bankası T.A.O işe başladığım zaman kaç gemi indirme törenine katıldım sayılarını hatırlamıyorum.


En son denize indirme törenine katıldığım deniz vasıtası ise şu anda İzmir Limanında hizmet gören Zübeyde Ana Römorkörüdür. Yardımcı Tersanesinde inşa edilmişti denize indirme töreni iki gün sürmüştü birinci gün römorkörü kızaktan çekecek olan römorkörün çekme gücü TDİ Mühendislerince yeterli görülmemiş Gemi İnşa ve Gemi Makinaları Mühendisi Yılmaz Vardar bu römorkör bu gemiyi kızağa tebeşirle bir çizgi çekerek ancak buraya kadar çeker diye bir iddiada bulunmuştu gelen römorkör çekme işlemine başladı bir saate kakın uğraşma sonunda römorkör kızaktaki gemiyi Gemi İnşa ve Gemi Makinaları Mühendisi Yılmaz Vardar’ın çizdiği çizginin tam tamına 10 cm aşırmayı başarmıştı. Tersane yetkilileri ne yapmamız gerekir diye sordukları zaman yarın TDİ Poyraz Römorkörü buraya gelir römorkörün çekme gücü kızaktaki gemiyi kızktan rahatlıkla çeker bir sorun olmaz cevabı üzerine tören ertesi güne ertelendi ertesi gün Zübeyde Ana Römorkörü hiçbir sorun yaşamadan denize inmişti (meraklısı için söyleyeyim bu törenlerin videokaseti bendedir)



Gemi indirme törenlerinde hep heyecanlanırım gözyaşlarımı tutmam hep ağlarım o kadar ki Fecebookta ve denizcilikle ilgili İnternet sitelerinde yayınlanan denize iniş törenlerinde aynı duyguları yaşarım. O işçilerin sevinçleri, denize inen geminin peşinden koşmaları beni hep duygulandırmıştır. Üretmek çok güzel bir olay üretilen bir gemiyi boğazdan geçerken yanındaki çocuğuna bak oğlum, bak kızım bu geminin inşasından benimde emeğim alın terim var deyip gururlanmayı ne kadar isterdim onun için Tersane işçilerine hep imrenmişimdir.


Bu gibi törenler tarihe tanıklık etmektir. Benimde yaşantımda tanıklık ettiğim ve belgelediğim olaylar olmuştur. Tanıklık ettiğim ve belgelediğim bir olay da Waryag uçak gemisinin İstanbul Boğazından geçişidir.



Kılavuz Kaptan Saim Oğuzülgen’nin “saat dokuz waryağ Türk Boğazlarından İstanbul boğazına girdi” telsiz anonsu hala kulaklarımda çınlar. Bu geçişi gerçekleştirmek için aralarında zamanın Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü Erkan Arıkan Kılavuz Kaptanlardan Kaptan Saim Oğuzülgen ve Kaptan Ömür Öztaşkın bulunduğu sayısı onun üstünde komisyon üyeleri ile birlikte üç defa Karadeniz’de uluslararası sularda bulunan Waryağ gemisine gitmiştik 2 Kasım 2001 tarihinde Uluslararası sudan alınıp İstanbul boğazına girişi. Boğazdan geçişi ve Marmara’ya girişine kadar geçişini video kamaraya kaydetmiştim. İstanbul boğazı kapatılmış, vapur seferleri iptal edilmiş, halk bu geçişi, seyretmek için kıyılara hücum etmiş sahillerde adeta yer kalmamıştı.



14 Mayıs 2016 tarihinde bir başka olaya tanıklık ettim Sahil Güvenlik Komutanlığına ait Taşkızak Tersanesinde 1991 yılında inşa edilen SGH 51 bordo numaralı Sahil Güvenlik Batu’nun denize batırılış törenine katıldım. Dikili’de bulunduğumu öğrenen dostum, Kardeşim arkadaşım Kayhan Çindemir 14 Mayıs Cumartesi günü botun denize batırma töreni olduğunu kendisinin de bu törene katılmak için Dikili’de olduğunu benim de bu törene katılırsam çok mutlu olacağını söyledi bu davet benim için bulunmaz bir fırsattı ilk defa göreceğim bir olaydı bu olaya tanıklık edip belgeleyecektim cumartesi günü Kayhan Bey beni sabah saat 10.30’da evimin önünden alarak törenin yapılacağı Dikili’ye gittik. Burada törenin organizatörü Tayfun Karataş hocanın teknesine gittik. Bu tekne protokol dahil kişilere tahsis edilmiş protokole dahil kişilerin gelmesi ile saat 14.00 de Dikili Limanından hareket ederek botun batırılacağı yere hareket ettik batırılacak olan bot Dikili Liman İşletmesine ait Kolin 6 römorkörü ile batırılacağı yere getirildi. Botun içine Kolin 6 adlı römorkörün tarafından su dolduruldu bot yavaş yavaş suya batmaya başladı saat 15,30 sularında iskele tarafına doğru yan yatmaya başladı birkaç dakika içerisinde hızlı bir şeklîde battı. Bot battıktan beş on dakika sonra dalgıçlar motora daldılar batan botu kontrol ettikten sonra denizin altında botun üzerine açtıkları Türk Bayrağı ile su üstüne çıkmaları görülmeye değerdi.



Botun hızlı batışı dalgıçların denizin altında botun üzerine açtıkları Türk Bayrağı ile su üstüne çıkmaları beni çok duygulandırdı. Tören alanında limana dönerken acaba yapılan bu iş ne kadar doğru topluma hizmet etmek için inşa edilen bu deniz vasıtaları Aliağa’da kesilip haddehanelerde eritilmesi ile tekrar saç haline getirilip ekonomiye kazandırılmalarımı yoksa yapay resif olarak denizin derinliklerine batırılmalarımı daha iyi. Yapay resiflerin bulunduğu alanlara ağ atılamadığı için deniz canlıları için bir yuvadır, Denizlerde bulunan balıklarımızın çeşitlerinin çoğalmasını sağlar. Denizin dibini tarayarak balıkların yuvalarını dağıtan trolcülerinde korkulu bir rüyasıdır. Balıkçılığın gelişmesi acısından tüm dünyada uzun yıllardır artarak kullanılmaktadır. Ayrıca Dalış turizminin gelişmesine öncelik ederler. Denize kıyısı olan ülkeler dalış turizm önem vermekte bu yolla da ülkelerine önemli bir turizm geliri elde etmektedirler. Hela her şey dahil Otel turizminin kişi başına ülkemize katkısı çok azken marina ve dalış turizminde kişi başına gelir her şey dahil turizminden elde edilen gelirin çok üstündedir.



Bu hizmetleri nedeniyle de yapay resifler tıpkı deniz üstünde hizmetleri ile nasıl bu ülkeye fayda sağlamışlarsa denizin altında da bu ülkeye var güçleri ile hizmet etmektedir. Bu vasıtalar ölmüyor sadece boyut değiştiriyorlar inancımıza göre de berzah aleminde yaşıyorlar..