Deniz tabanındaki gaz yayan bu kraterlerin, 1990 yılında sondaj operasyonu sırasında meydana gelen bir patlamadan kaynaklandığı ve güçlü sera gazını atmosfere salmaya durmadan devam ettiği bildirildi.

Esperanza'daki bilimsel ekibi yöneten deniz biyoloğu Dr. Sandra Schöttner; "Kuzey Denizi'ndeki pek çok yerde olduğu gibi, iklimi yok eden metan burada on yıllardır atmosfere sızıyor, ancak petrol ve gaz endüstrisi sızıntıyı kapatmak veya izlemek yerine deniz yatağında delikler açmaya devam ederken karar verici konumunda olanlar tüm bunlara göz yumuyor.’’ dedi.

Greenpeace'e göre, sızıntılar, o zamanki sondaj operatörü Mobil North Sea (şimdi ExxonMobil) için 1990'da yapılan bir keşif operasyonu sırasında meydana gelen sondaj kazasından kaynaklanıyor. Arama sahasında bir petrol rezervuarını bulmayı hedefleyen ekip, bunun yerine bir gaz cebi buldu ve sondaj deniz tabanında 15 ila 50 yarda kraterler oluşturacak kadar büyük bir patlama ile sonuçlandı. Greenpeace, sahayı bir ROV  cihazı ile tekrar ziyaret etti ve sızıntının hala devam ettiğini gördü.

2011 yılında farklı bir ekip tarafından yapılan bir saha ziyareti, sızıntının saniyede yaklaşık 90 litre gaz olduğunu tahmin etmişti.

Schöttner, "Yenilenebilir enerjilerde hızlı bir değişime ve fosil yakıt işçilerinin, sektörün geleceği olan endüstrilere seri bir şekilde kaydırılmasına ihtiyacımız var. Kirletmeleri için değil, iklimi ve işçileri kurtarmaları için hükümetlere ihtiyacımız var!" dedi.

Greenpeace, aktif petrol ve gaz üretim tesisleri nedeniyle Kuzey Denizi'nde sızan metan emisyonlarının çok büyük bir kaynak olduğunu ve yılda yaklaşık 72.000 ton salınım yaptığını tahmin ediyor.

Editör: TE Bilişim