“İklim Değişikliğine Doğal Çözüm: Sulak Alanlar ve Biyoçeşitlilik”

Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen “Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi” 1971 yılı Şubat ayında imzalandı. Bu sözleşme, taraf olan 169 ülkenin her birini, dünyaca öneme sahip en az bir sulak alan ilan etmelerinin yanı sıra, bu sulak alanları korumakla ve bunların akılcı kullanımlarını sağlamakla da yükümlü kılıyor.

Sözleşmenin imzalandığı 2 Şubat tarihi, sulak alanların korunmasının dikkat çekmek üzere 1997 yılından bu yana “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanıyor. TURMEPA da gönüllüleri aracılığıyla Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü için belirlediği Sulak Alanlar ve Biyoçeşitlilik temasını destekleyerek “İklim Değişikliğine Doğal Çözüm: Sulak Alanlar ve Biyoçeşitlilik” mesajını paylaşıyor.

Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göl, lagün, delta, korunaklı kıyı ve su dolaşımına sınırlı olan bölgeler sulak alan olarak nitelendiriliyor. Sulak alanlar tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemler. Pek çok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar sadece bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul ediliyor. Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’ten itibaren resmen taraf olan Türkiye, sulak alanlar bakımından Avrupa ve Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden birini oluşturuyor. Türkiye’nin toplam sulak alan varlığı 2.5 milyon hektar. Son 40 yılda sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, doldurmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları, yapılaşma ve yeterli su alamama nedeniyle yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanımız, ekolojik ve ekonomik değerini yitirdi. Bir başka deyişle Türkiye 40 yıl gibi kısa bir sürede sulak alanlarının yarısını kaybetti.

İklim değişikliği sebebiyle gezegenimiz risk altında. İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel sera gazı salımındaki ciddi artış, 1970 yılından bugüne dünya sulak alanlarının 35%’inin kaybedilmesi ve sıcaklıkların yükselmesi, dünya çapındaki meteorolojik felaketlerin sıklığının sadece 35 yılda iki kattan fazla artmasına sebep oldu. Ülkemizde gördüğümüz hortumlar, seller ve yağış rejimindeki değişiklikler bunların sadece başlangıcı. Sulak alanların sahil şeritlerinde aşırı hava şartlarına karşı tampon bölge oluşturması, taşkınları azaltması, kuraklığı önlemesi, karbonu emmesi ve depolaması iklim değişikliğine karşı gezegenimizi koruyor.

Tüm bu sebep ve sonuçların farkında olmak, çevre bilinci ile yaşayan bireylerin sayısının artması ve gezegenin geleceğine sahip çıkılması demek. TURMEPA, bu verilere dikkat çekmek için gönüllüleri aracılığıyla “İklim Değişimine Doğal Çözüm: Sulak Alanlar ve Biyoçeşitlilik” mesajını paylaşıyor.

Sulak alanların önemine dikkat çekmek için siz de #DünyaSulakAlanlarGünü #Biyoçeşitlilik #DeğişimeDoğalÇözümSulakAlanlar! #dünyasulakalanlargünü #WorldWetlandsDay #denizleryaşasındiye #turmepagönüllüsüyüm #deniztemiz #turmepa #UrbanWetlands #KeepUrbanWetlands #sustainablecities hashtag’lari ile sosyal medya hesaplarınızdan mesajınızı paylaşın!

Editör: TE Bilişim