Haliç'teki bir başka: büyük tersane de Camialtı Tersanesi'dir. Fethin ikinci yılında, 1455'te Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Tersane-i Amire'nin bir bölümüdür. Kasımpaşa Deresi ile askeri Taşkızak Tersanesi arasında yer almaktadır.Camialtı Tersan

 

Haliç'teki bir başka: büyük tersane de Camialtı Tersanesi'dir. Fethin ikinci yılında, 1455'te Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Tersane-i Amire'nin bir bölümüdür. Kasımpaşa Deresi ile askeri Taşkızak Tersanesi arasında yer almaktadır.Camialtı Tersanesi'nin başlangıçta birkaç göz kızağı, bir divanhanesi,  bir de mescidi vardı. II. Bayezid tarafından 1484'te arazisi genişletildi. Kemal, Burak ve Piri Reis'lerin inşa ettirdikleri donanmanın büyük bir bölü¬mü burada yapılmıştı. Yavuz Sultan Selim bu tersaneyi daha da büyüttü; bu arada üstü kapalı gemi inşa ve onarım kızakları yaptırttı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde kapalı kızakların sayısı 200'e çıkartıldı, ayrıca ambarlar ve mahzenler inşa edildi. Cumhuriyetten evvel  Seyr-i Sefain İdaresi, gemilerin onarımı ve bakımları için Fener'de Sadi Bey kızağından ve atölyelerinden yararlanıyordu. Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1925 ve 26 yıllarında, o zamana kadar Deniz Kuvvetleri Kumandan¬lığı'na ait olan bugünkü Camialı Tersanesi'nin bulunduğu yerin bir kısmı¬na taşınan İdare'nin fabrikası, 1932 yılına kadar burada kalarak çalışmala¬rını sürdürdü. Daha sonra da bugünkü Haliç Tersanesi'ne taşındı.

1939 yılında burada, Devlet Limanları İşletmesi Umum Müdürlüğü'nün Liman İşletmesi'ne bağlı bir Liman Atölyesi kuruldu. 1944'e kadar, mavna, duba ve Liman İşletmesi'ne ait deniz araçlarının tamir yeri olarak kullanı¬lan bu atölye, 1944 yılında Türkiye Liman İşletmesi Umum Müdürlüğü ile Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğünün Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü adı altında birleşmesi ile Fabrika ve Havuzlar Müdürlüğü'ne bağlı olarak çalıştırılmaya başlandı. 1951'de Denizcilik Bankası kuruluncaya kadar burası za¬man zaman onarıldı ve küçük çapta yeni inşaatlarla takviye edildi.

1952'de Denizcilik Bankası'nın kuruluşundan sonra 1953 yılının Ocak ayında bağımsız bir ünite haline getirilerek Camialtı Tersanesi adını aldı. Her türden, makineli, makinesiz deniz araçlarının onarımı, bakımı ve ge¬rekli teçhizatını yapabilecek derecede modernleştirilen bu tersanede yeni gemilerin de yapılması tasarlanıyordu. İlk Müdürü Gafuri Ertaş’tır. Burada ilk olarak 1952 yılında Van Gölü İşletmesi için İki Nisan gemisi demonte olarak inşa edildi Tatvan da monte edilerek 1953 yılında denize indirildi. İkinci gemi ise 1953 yılında 1930’lu ve1940’lı yıllarda yazdığı denizcilikle ilgili yazılarıyla “Sivil Amiral“ olarak tanınan bir gazeteci olan Abidin Daver isimli bir gemi inşa edilmeye başlandı.


 1955 yılı Temmuz ayıydı. Geminin indirme merasimi hazırlıkları da Camialtı Tersanesi'nde büyük bir heyecanla yapılmıştı. Tekne kızağın üzerinde gelin gibi süslenmişti. Misafirler yerlerini almıştı. Tersane Müdürü Gafuri Bey'in "hoş geldiniz" konuşmasından sonra, zannederim Umum Müdür Yusuf Ziya Bey de kısa bir konuşma yaptı. Arkadan Yönetim Kurulu Üyesi Tarihçi Enver Tekant kürsüye çıktı ve Demokrat Parti'nin 1950 yılında iktidara geldiği günden o güne kadar yaptığı bütün işleri bir bir saydı döktü. Konuşma iki sata yakın sürmüştü konuşma bitince Abidin Daver Bey'in kızı gemiyi indirmek üzere kürsüye davet edildi. Hanımefendi kurdeleyi kesti. Geminin baş tarafında iple asılı duran şampanya şişesi, kurdelenin kesilmesiyle geminin burnuna çarpıp kırıldı. Herkes geminin yerinden oynayarak yavaş yavaş kızaklar üzerinde kayıp denize doğru yol alışını görmek üzere heyecanla ayağa fırladı. Herkes geminin inişini, suyla buluşmasını alkışlamak için ellerini havaya kaldırmıştı. Ama, bir anda binlerce el havada kalmış, etrafı büyük bir sessizlik kaplamıştı. Şampanya şişesi kırılmış, şampanya etrafa dökülmüş ama gemi yerinden kıpırdamamıştı. Gemi kızağın üzerinde sessizce duruyordu. Acaba ne olmuştu da gemi durup duruyordu öylece? Üç beş saniye sonra, adeta ölüm sessizliğini andıran sessizlik bir koşuşturmayla bozuldu. Herkes geminin altına, kızaklara koşturuyordu. Misafirler, olup bitenin merakı içinde koltuklarına tekrar oturup beklemeye başladılar.Bir saat kadar süren uzun bekleyişten sonra, kürsüdeki mikrofona bir Tersane ilgilisi çıkıp teknik sebeplerle maalesef geminin bugün indirilemeyeceğini, merasimin bittiğini, misafirlerden özür dileyerek açıkladı. Uzun konuşmalardan dolayı, temmuz sıcağında, sabit kızaklarla kayıcı kızaklar arasındaki yağ tabakası tamamen erimiş, kızaklar birbirine yapışmıştı. Geminin o gün inmesine imkân yoktu. Abidin Daver şilebi, daha önce de belirttiğim gibi bir hafta sonra merasimsiz olarak sesiz sedasız indirildi." Abdin Davar gemisinin donatılması uzun sürdü ancak 1960 yılında çalışmaya başladı.  Abidin Daver karışık yük gemisi olarak ya¬pıldı. 4.399 gros, 3.004 net, 6.490 dw tonluktu. Uzunluğu: 108,7 metre, genişliği: 15,7 metre, su kesimi: 7,1 metre idi. Tarino, S.A. Fiat S.G.M. yapımı, 2.850 beygir gücünde dizel motoru vardı. Tek uskurluydu. 13,5 mil kadar hız yapıyordu. Aralıksız 31 yıl kullanıldıktan sonra kadrodan çıkartıldı. 1991'de sökülmek üzen Aliağa 'ya gönderildi.

1955 yılında dizayn tamamen Ord. Prof Ata Nutku’a ait olan yandan ve uzun yıllar Kabataş-Üsküdar arasında İstanbul’lulara hizmet eden Yandan Çarklı Karamürsel Araba vapuru inşa edildi. Karamürsel bu¬harlı araba vapuru olarak yapıldı. 957 gros, 202 net ton¬luktu. Uzunluğu: 67,8 metre, genişliği:16 metre, su kesimi:3,7 metre idi.

Ana makine: Eski Bağ¬dat ile Basra vapur¬larının buhar maki¬neleri kullanıldı. Howaldts Werke 1904 yapımı 2 adet her biri 1.000 beygir gücünde 2 adet tripil buhar makinesi vardı. Vapurun dört çarkı, iki başında sağlı-sollu olarak yerleştirilmişti. 7 mil yapıyor, 50 otomobil, 125 yolcu taşıyabiliyordu.1966 yılında kadro dışı bırakıldı. Sökülmek üzere satıldı. Bunu Haliç Hattı için inşa edilen Camialtı-I ve Camialtı II adlı gemiler izledi. 1962 yılında tersane hizmetlerinde kullanılmak üzere Camialtı adlı römorkör inşa edildi. bu römorkörün en büyük özelliği ise yeni kurulan Türk Lloydu adıl klas kuruluşunun klasladığı ilk gemi olmasıdır. Bunları Yakıt I tanker izledi. Aralarda irili ufaklı muhtelife deniz vasıtaları izledi ki bunların arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için bu gün bile halen kullanılan çıkarma gemileri ile muhtelif yardımcı gemiler bulunmaktadır. Bu gemiler Kıbrıs harekâtında önemli görevler üstlenmişler ve zaferin kazanılmasında etkin rol oynamışlardır. Birinci Beş Yıllık Plan'da, Camialtı Tersanesi'nin büyütülmesine ve iş hacminin artırılmasına da yer verildi. ilk olarak 15.000 tonluk kuru yük gemilerinin yapılması için harekete geçildi. Birinci ve İkinci Beş Yıllık Plan'ın hedeflerine ulaşılabilmesi için, tersaneye 68 milyon lira sarf edile¬rek alt yapı, kızak ve rıhtımlar yapıldı. Makine, elektrik, marangoz, inşa ve dökümhane atölyeleri elden geldiğince modernleştirildi; araç ve gereçler yenilendi. Camialtı Tersanesi artık muhtelif çapta deniz vasıtaları inşa eden bir tersaneden Türkiye’nin o zamana kadar inşa edilmemiş en büyük gemilerini inşa edecek bir hale gelmiştir. Bu yatırılman neticesinde Camialtı Tersanesinde daha kısa bir süre içerisinde daha çok gemiler inşa edilmeye başlandı bunlar arasında Harem, Eminönü ve Salacak araba vapurları bulunmaktadır bu araba vapurları dizel motorla çalışan ilk araba vapurudur. Ve bunları o zamana kadar Türkiye’de inşa edilen 12.400 DWT ile en büyük gemi olan Amiral Şükrü Okan gemisi izlemiştir. Amiral Şükrü Okan gemisinin inşasında en çok emeği geçen kişilerden biriside Gemi İnşa ve Makine Y.Mühendisi Aykut Altay’dı


Aykut Altay : 29.10.1934 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Annesinin adı Emine Babasının adı Mustafa’dır, 1958 yılında yılında İstanbul teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden Gemi İnşa ve Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur. Askerliğine müteakip 30.06.1960 yılında Denizcilik Bankası T.A.O İstinye Tersanesine girmiştir. Camialtı, Hasköy ve Haliç Tersanelerinde çeşitli unvanlar altında görev yapmıştır. 19.12.1983-08.01.1985 yılları arasında Haliç Tersanesi Müdürlüğü görevinde bulunmuş olup 04.02.1987 yılında emekliye ayrılmıştır.

Aykut Altay o günleri söyle anlatıyor “ 1967 yılında İstinye Tersanesinde Müdürlük yapan Lütfü Hızlan Camialtı Tersanesine Müdür olarak atandığında Camialtı Tersanesi adeta yeniden inşa ediliyordu. Programda o zamana kadar Türkiye’de inşa edilecek olan “ Amiral Şükrü Okan “ gemisi inşa edilecekti. aynı geminin ikizi olan “Amiral Sadık Altıncan “adılı gemide Gölcük Tersanesinde inşa ediliyordu. Lütfü Hızlan İstinye Tersanesinde çok iyi olarak tanıdığı beni Camialtı Tersanesi’ne inşa atölyesi şefi olarak tayin ettirdi. O günlerde Camialtı Tersanesi’nde bütün atölye binaları yıkılmış, yenileri yapılmakta büyük kızağın inşası devam etmekte, kızak başındaki 30 tonluk kreynin imalatı başlamak üzere idi. Diğer kreyn ise İstinye tersanesinden getirilmiş ve kızağın diğer tarafına yapılan raylar üzerine monte edilmekte idi. Amiral Şükrü Okan gemisinin bütün farklı ebatlardaki saçları gelmiş tersane içinde yer olmadığı için tersane dışında yolun iki kenarına dizilmişti. Atölye şeflik odası yoktu hurdaya ayrılmış Haliç’te çalışan eski bir gemiyi  atölye şeflik odası yaptık. Tersaneden elektrik alında ve telefon kabloları çekilerek rıhtıma bağlandı. Bu zor şartlar altında 1969 yılında gemi denize inmeye hazır oldu. Aynı günlerde Gölçük’te inşa edilen Amiral Sadık Altıncan adlı gemi denize indirilmeye hazırlanıyordu. O güne kadar gemileri indiriken kullanmış olduğumuz “Kes Saçı” yerine Gölcük Tersanesinin Amerika Birleşik Devletlerinden getirmiş olduğu ve Amiral Sadık Altıncan gemisinin denize indirilmesinde kullanılan mekanik olarak çalışan tetik sistemini bizde Amiral Şükrü Okan gemisinin denize indirilmesinde kullanmak üzere Gölcük Tersanesinden aldık ve Amiral Şükrü Okan gemisinin baş başına monte ettik. Kızağın yukarısına ve geminin başına tribün yapıldı. Denize iniş günü geldi. Tribünler misafirler ile doldu. Denize iniş operasyonu başladı. Operasyonu ben idare ediyordum Tribünün önünde geminin baş tarafında ve tetek mekanizmasının başında idim. İlk komutu verdim geminin altındaki kum blokları boşaltıldı. Ve gemi sabit kızaklara oturdu. oturur oturmaz geminin kendini denize çektiği fark ediliyordu. Bu ortamda konuşmalar devam ediyordu son konuşmacı konuşmasını yaparken gözüm birden tetik’e ilişti. Alt ve üst tırnaklar birbirini çekiyor ve üst tırnak alt tırnaktan ayrılmak üzere idi. konuşmacıları takdim eden arkadaşa geminin kaçmak üzere olduğunu konuşmacının konuşmasını bitirmesini ve gemiyi denize indirecek ve ismini koyacak olanın acil davet edilmesini söyledim. Konuşmacı konuşmasını bitirdi ve “Amiral Şükrü Okan’ın dul eşi Nadire Okan Geminin isminin koymak ve kurdeleyi kesmek üzere kürsüye davet edildi. Kadıncağız tam cümlesine başlamıştı ve daha geminin ismini söyleyemeden üst tırnak alt tırnaktan ayrıldı gemi kızak üzerinden kaymaya başladı. Bizler olay karşısında olduğumuz yerde donup kalmıştık belki benim yüzüm bembeyazdı. Olayı anlayamayan misafirler çok sevinçli idiler. Ama anlayanlar ve biz tersane çalışanları buz gibiydik. Konuşmuyorduk ve ortalıkta buz gibi bir hava vardı. Tam bu sırada Amiral Şükrü Okan’nın eşi Nadire Okan sesi duyuldu mikrofondan “ Allah rahmet eylesin sağlığında da hep böyle aceleci idi bu ses olayın karşısında şoke olan bizleri kahkaya boğmuştu. “ Türkiye’de gemi inşa sanayinin ilklerini yapan Camialtı Tersanesi artık mazide yaşıyor. Üretimin olmadığı çekiç seslerinin duyulmadığı ve insanların görünmediği metruk bir halde tarihi ile yaşıyor. Bir yerde Abidin Daver’in izi bir yerde yandan çarklı Karamürsel Araba Vapuru’nun izi bir yerde ilk dizel araba vapurları olan Harem Salacak ve Eminönü’nün izi Şehirhatları İşletmesi’nin bacadan direkli diye anıldığı bugünkü adları ile Ahmet H.Yıldırım, Barış Manço ,Prof Dr Aykut Barka’nın izi , İstanbul,Bandırma Tekirdağ ve İskenderun Feribotları’nın izi Bolu Bitlis Burdur 18000 DWT’lu gemilerin izi en son inşa edilen  Bakü ve Aşkabat gemilerinin izi duruyor. Burada inşa edilen 244 adet çeşitli cins ve tonajdaki deniz vasıtalarının izi Bir şarkının nakaratı gibi hepsi yerli yerinde duruyor.